Alevi Haber Ajansi

DAD ‘Alevi Soykırımı’ paneli düzenledi: Bir toplumu hafızasız bırakmak tarihsizliktir!-VİDEO

PİRHA-DAD, “Kefensiz Canlarımızı Anıyoruz” başlığı altında Dersim ve Suriye’de katledilen Alevilere ilişkin panel düzenlendi.

Ankara Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), ‘Kefensiz Canlarımızı Anıyoruz’ şiarıyla Tüm Belediye Sendikaları (Tüm Bel-Sen) Ankara Şubesi’nde panel düzenledi. Panelde, DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Yardımcısı ve Halklar ve İnançlar Komisyonu Üyesi Yüksel Mutlu ve Araştırmacı Yazar Hamide Rencüs konuşmacı olarak yer aldı. DAD Ankara Şube Eş Başkanı Mustafa Karabudak ise moderatörlüğünü yaptı.

Panelde Zeynel Kete, ‘Dersim Katliamında İnançsal ve Kültürel Soykırımı’, Yüksel Mutlu, ‘Dersim Katliamı’nın Kadın Boyutu’, Hamide Rencüs ise ‘Suriye’deki Gelişmeler, Alevi Soykırımı’ konularını ele aldı.

Panel öncesinde Zeynel Kete, çerağ uyandırdı, devamında Zazaca ve Türkçe deyişler okundu.

“CUMHURİYET OSMANLI’NIN DÜŞÜNCE KODLARI ÜZERİNE İNŞA EDİLDİ”

DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, düzenlenen panelde ilk sözü aldı. Osmanlı’dan cumhuriyet geçiş sürecinde Osmanlı’nın kodları üzerine kurulan cumhuriyet hakkında şu konuşmayı yaptı:

“Bir ön yargı var, yıllardır Osmanlı zulmü altında inim inim inleyen farklı inançlardaki merkezi inancın dışında farklı inancı yaşayanlar Cumhuriyet modernitesi sürecine geldiğinde hep ders kitaplarında bize şu anlatıldı. Mesela ‘çağdaş, uygar, modernist’, iyi bir nefes aldık gibi ders kitaplarında böyle bir bakış açısı oldu. Görünürde yeni bir rejim olan Cumhuriyet modernitesi aslında birçok yönüyle Osmanlı’nın son bakiyesi ve onun kodları üzerinde inşa edildi. Çok teferruata girmeden şu cümleyi kurabiliriz. Cumhuriyet modernitesinin bütün kurucu kadroları, çoğu askeri kökenliydi. Subayları ve bürokratları Osmanlı’nın tedrisatından geçmişti. Bu yönüyle de iki önemli durumu bilmek lazım. Osmanlı’da Müslüman olmayan kesimler için kullanılan bir kavram vardı: Millet-i Mahkûm. Osmanlı’nın kendisi de Millet-i Hakimeydi. Müslüman olmayanlar Millet-i Mahkûmeydi. Mahkum edilmeye uygun topluluklar. Kendileri ise Millet-i Hakimeydi, hakim milletti.”

“ALEVİ OCAKLARI O DÖNEMDE BİR ÜST AKLA İHTİYAÇ DUYMAMIŞTIR”

Dersim katliamının öncesinde bölgede birçok Alevi ocağının sınırlarının belli olduğu, cumhuriyet kuruluşundan sonra dağıldığını söylen Kete, “O dönemdeki geniş bir modelden bahsediyor. Şimdi ocak örgütlemesi hemen hemen hepiniz ya bir ocak talibisiniz ya da ocak evladısınız. Fazla değil. 100-200 yıl önceki Dersim haritalarını incelediğimde o dönemdeki yapıya baktığımda demografik yapı hareketli olmadığında bakıyorum ki adeta her ocak belirli bir coğrafyayla sınırlıdır. Neredeyse ocakların haritalarını çizebiliriz. Kureyşanlar belli bir coğrafyadadır. Baba Mansurlar belli bir coğrafyadadır. Devriş Cemaller Sarı Saltuklar, Seyyid abunlar, Şeyh Çobanlar, Ağuçanlar aşiretlerin adeta sınırları belli. Kısacası Ocak sistemi demokratik özerk bir yönetimdir. Bu toplum binlerce yıldır iktidara, üst akla, eril zihniyete, tecrit zihniyete karşı gelmiş. Pir, mürşit, rayber, talip topluluğuyla ikrarlı bir yaşamla özerk bir yaşamı bugüne kadar savunmuş. Böyle yaşamıştır. Ocağın beslenmesi, barınması, öz savunması, kültürü, eğitimi Ocak bileşenleri, Pir, Mürşit, Rayber ve Talip topluluklarının sorunlarını çözmesi kendi içindedir. Bir üst akla iktidarcı anlayışa ihtiyaç duymuyor” diye konuştu.

“BİR TOPLUMU HAFIZASIZ BIRAKMAK TARİHSİZLİKTİR”

Bir toplumu tarihsiz bırakmanın, ocaksız bırakmamın o halkın tarihini yok etmek anlamı taşıdığın işaret eden Kete, “Mezar kutsallarınız, ocaklarınız, dergahlarınız bir toplumun hafızasıdır. Tarihsel değeridir. Bir toplumu mezarsız, hafızasız, kültürsüz, ocaksız, mekansız bırakmak tarihsizliktir, tarihsiz bırakmaktır. Bir mezar taşına sahip olmak, geri gelmek, bir kültüre Bir aidiyete sahip olmaktır, boşuna değildir. Sadece Reya Hak, Alevilerin değil, Şeyh Saitlerin de ve Cumhuriyet döneminde dönem dönem uyuşup dönem dönem muhalif olan birçok Kürt kesiminin de uluslararası düzeyde enternasyonal birçok devrimcinin mezarlarının olmaması boşuna değildir. Mezar bir toprak parçası değildir. Bir tarihsel hafızadır. Bu yönüyle Dersim katliamının tarihsel kültürel boyutu olduğu için inanç boyutu, özel olması, kendi diliyle yaşaması, üst akla ihtiyaç duymaması, kadını merkeze koymasından kaynaklı olarak resmi ideolojiye uymuyordu ve katliamın inanç boyutu bu yönüyle vardı ve bunu İhsan Sabri Çağlayan anılarında çok net olarak anlatıyor. Bu katliam bir şekilde hala kültürel inançsal olarak devam ediyor. Ocaklarımız bugün yok edilmeye çalışılıyor. Dersim’de atama usulüyle ocaklarımıza kayyumlar atanarak bu inanç yok ediliyor diyorum” diye konuştu.

“PLANLI BİR ŞEY, İSYAN YOK, KALKIŞMA YOK”

DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Mutlu, ‘Dersim Katliamı’nın Kadın Boyutu’ konusunda konuşma yaptı. Mutlu, Dersim’de cumhuriyete karşı herhangi bir direnişin, kalkışmanın olmadığını, devletin tek dil, tek din, tek ulus adı altında farklı inançtan olduğu için böyle bir saldırı gerçekleştirdiğini belirterek şu açıklamayı yaptı:

“Yani planlı bir şey, orada bir isyan yok, bir kalkışma yok. İşte rahat coğrafyası dediğimiz bu coğrafyada insanlar kendi ürettikleriyle kendi içlerinde rızalaşarak hayat sürüyorlar ve 1923 Cumhuriyet sonrası ve öncesi başlayan bir plan ulus devlet tek ulus tek devlet tek bayrak tek inanç… Yani Dersim Sadece Kürt değil, aynı zamanda Alevi aynı zamanda Kürt. Dünyada bir katliam, bir soykırım yapmak için 4 Mayıs 1937’de bakanlar kurulup kararı alınmış. Başka bir örnek yok tarihte. Sonra zaten güvenlik güçlerine havale ediliyor. Askerler orada katliam gerçekleştiriyor. Bunun kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde alınıyor olmasının çok önemli olduğunu kırmızı kalemle çizmek istiyorum.”

Mutlu, katliamın olduğu yıllarda kaçırılan kız çocukları için de şunları ifade etti:

“Sanırım dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Küçük kız çocuklarını ganimet olarak görmek, Türkleştirmek, onları yok etmek, imha etmek…”

“HAFIZA OLUŞTURULMALI, OLUŞTURMAZSAK KAYBEDERİZ”

Panele katılan genç sayısının az olduğuna değinen Mutlu, “Nerede gençler?” diyerek şunları ifade etti:

“Şu konuda eksiğiz değerli arkadaşlar, bugün buradasınız. Nerede Dersimli gençler? Mücadele edenleri var, cezaevinde olanları var. Ben bunları dışında tutuyorum. Şöyle bir hafıza oluşturamıyoruz mesela. Bir hafızamızın olması lazım. Yoksa tertele kaybolur gider. Bunun kaybolmaması lazım, unutmamak lazım, unutturmamak lazım. Mesela diasporadaki Dersimliler Türkiye’nin yargılanması için mücadele ediyorlar, kendileri aralarında dernekler, vakıflar, çalışmalar yürütüyorlar. Bu konu biraz özeleştirel bakalım kendimize. Yani biz zayıfız bu konuda. Hafıza oluşturmalı, oluşturmazsak kaybederiz, unuturuz.”

“SADECE ALEVİLER SES ÇIKARDI”

Araştırmacı-Yazar Hamide Rencüs, ‘Suriye’deki Gelişmeler, Alevi Soykırımı’ başlığı altında Suriye’de Alevilere dönük gerçekleştirilen saldırılardan bahsetti. Rencüs, katliama ses çıkaranların sadece Aleviler olduğunu ve buna karşın ciddi bir sessizliğin hakim olduğunu ifade etti. Rencüs, konuşmasında şu sözleri sarf etti:

“Evet orada bir katliam var ama El Şara mı, yoksa kontrolsüz gruplar mı? Ona bakalım denilip bir heyet gönderildi nihayetinde. Bunun açığa çıkmasını sağlayan orada sürekli uluslararası koruma talep eden Suriyeliler ve onların sesini duyurmaya çalışan dışarıdaki Alevilerdir. Gerçekten bu Alevi soykırımında başından itibaren şunu gördük ki sadece Alevi örgütleri ses çıkardı. Türkiye’de, Avrupa’da, dünyanın her yerinde Aleviler var; örgütlü Aleviler, federasyonlar, konfederasyonlar. Sadece bunlar ses çıkardı. Sonra biraz bir hani Alevi dostları diyeceğimiz bir örgütlülüğe dahil olanların sesini çıkardığı bir tepki oldu. Birleşmiş Milletler harekete geçiren budur ama henüz koruma sağlayamadık.”

“ABD COLANİ’DEN NE BEKLİYORSA ONU YAPACAK”

Colani’nin ABD ve Türkiye’de terör listesinden çıkarılmadığının altını çizen Rencüs, Colani’yi kullanabilecekleri kadar kullanacaklar dedi. ABD projesi olan Colani’den ne bekliyorsa onu yapacaktır diyen Rencüs, “Türkiye’nin 2018’de terör listesine aldığı, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle terör listesine aldığı bu Colani’ye Türkiye’nin Forum düzenlediği Antalya’da kucaklaması kadar çelişkili abes bir şey yoktur. Ama bu emperyalist kafalar için her şey gayet normalleştirilebiliyor. Peki ne bekleniyor? ABD onu meşru olarak kabul etmiyor. ABD bizzat kendisinin var ettiği tıpkı IŞİD gibi ABD’nin proje ürünü olan Colani’den ne bekleniyorsa onu yapacak ama arkasında tutulmuş gibi görünüyor. Hala ödülü kaldırmış değil ABD. Hala Türkiye’de dahil terör listesinden çıkarmış değiller ama hepsi kucaklaştı. ABD de tanımıyorum, benim nezdimde meşru değil dedi. Yani burada ABD herkesin Suriye üzerinden beklentisini ne olduğunu taksimatını yaptıktan sonra muhtemelen bunu indirecek ya da çok böyle defacto bir Şam devletinde onu tutacak, belki de İdlib’e gönderecek. Yani kullanışlı olduğu kadar kullanacak onu. Bu ABD’de hepinizin ağabeysiyim. Hepinizin öncüsüyüm, hepinizin önünü ben açarım. İstersem oturturum, istersem kaldırırım sinyali vermekten başka bir şey değildir” diye ifade etti.

Panel, soru-cevap ile sonlandırıldı.

PİRHA/ANKARA

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.