PİRHA-Kayıplarının akıbetini sormak için 636. kez Galatasaray Meydanı’nda olan Cumartesi Anneleri 1993’te öldürülen Mehmet Sıddık Öncü’nün dosyasında adalet istedi.
HABERİN VİDEOSU
Cumartesi Annelerinin eylemine HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve demokratik kitle örgütleri destek verdi. Eylemde “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılarak üzerine kayıpların resimleri, barışı temsilen beyaz tülbentler ve kırmızı karanfiller bırakıldı.
Eylemde açlık grevlerinin 87. gününde olan ve tutuklanan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça da unutulmadı. Onların insan haklarına saygı ve insan onurunu içeren taleplerinin kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.
Eylemde ilk olarak konuşan Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak tarihten bugüne egemenlerin işlenen insanlık suçlarıyla yüzleşmedikleri için yeni acılar yaşandığını belirtti. Ocak, özellikle son bir seneden beri toplumun yeni bir insanlık suçuyla karşı karıya getirildiğini, insanların açlık ve terörle terbiye edilmeye çalışıldığını ifade etti. Ocak “Toplum buna müdahale etmediği tepki göstermediği sürece iktidarlar zulme devam edecekler” dedi.
Ahmet Kaya’nın kızı Emine Erdek Kaya kendi anadili olan Kürtçe ile seslenerek barış talebini dile getirdi. Kaya, “Ne soğuk, ne yağmur, ne kar dedik. Barış istiyoruz, anneler barış istiyor. Bu kan durursa hepimiz güzel günler göreceğiz” diyerek asker annelerine seslendi.
“ACILAR GİDEREK ÇOĞALIYOR”
HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, acıların giderek çoğalmaya başladığını belirterek Ankara Yüksel Caddesi’ndeki direnişe yapılan saldırıyı ve Veli Saçılık’a yapılanları eleştirdi. Ölen askerlerin de bu ülkenin askerleri, ölen gerillaların da bu ülkenin evlatları olduğunu söyleyen Kerestecioğlu “Artık ölüm istemiyoruz. Barış ve demokrasi dolu günler diliyorum” diye konuştu.
“YA HUZURSUZLUĞUN KAYNAĞI SİZSENİZ?”
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu bu meydanda geçen 22 yılın 15 yılı bir partinin iktidarında geçtiğini hatırlatarak “2002’de iktidara geldiklerinde OHAL’siz ve terörsüz bir Türkiye devraldılar. Şimdi ise Türkiye’nin her yerinde OHAL var. Huzursuzluk bitmeden OHAL kalkmayacak diyorlar. Ya huzursuzluğun kaynağı sizseniz? Bunlar ne olacak? Bizler burada mücadele etmeye ve dayanışmaya devam edeceğiz” dedi.
“BU YAŞANANLAR ÜLKENİN KADERİ OLMAZ UMARIM”
Eylemde babasını hiç tanımayan Mehmet Sıddık Öncü’nün oğlu Lezgin’in gönderdiği mektup okundu. Mektubu aileler adına Ahmet Cihan okudu.
Lezgin mektubunda adalet talep etti:
“Babam, devlet tarafından öldürüldüğünde onu tanıyamayacak kadar küçüktüm. Kardeşim ise o öldürüldükten 40 gün sonra doğmuştu. Dedem öldürülmeden 40 gün önce de babam doğmuştu. Kader tekrar etti. Önce dedem, sonra babam ailemiz 64 yıllık bir yasa, 64 yıllık bir adaletsizliğe mahkûm edildi. Umarım bugün yazılanlar bu ülkenin kaderi olmaz ve dün bunları insanlara yaşatanlar bugün adalet önünde hesap verirler.”
Eylemde Mehmet Sıddık Öncü’nün 1953’te öldürülen babası Şehmus Öncü için yazdığı şiir de okundu.
Eylemde basın metnini Cumartesi insanlarından Nimet Tanrıkulu okudu.
“BABASINDAN 40 YIL SONRA YİNE AYNI ŞEKİLDE”
Tanrıkulu, herkesin şiddetten uzak, huzur ve güven içinde yaşayacağı bir topluma ulaşmak için devletin işlediği suçların kabul edilmesi, adaletin sağlanması ve bu suçların tekrarının önlenmesi gerektiğine dikkat çekmek için Galatasaray’da olduklarını kaydetti. Tanrıkulu, 1953 yılında Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Rubere Köyü’ne gelen askerlerin köy imamı olan Melle Şehmus Öncü’yü köy meydanında işkence yapıldıktan sonra ateşli silahla infaz edildiğini belirterek ölüm nedeninin resmi kayıtlara intihar olarak geçirildiğini ve olayın üstünün örtüldüğünü ifade etti. Tanrıkulu, olaydan 40 yıl sonra 21 Haziran 1993 yıllında Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Dikmetaş Köyü’ne yapılan baskın sonucu daha 40 günlük bebekken babası öldürülen Mehmet Sıddık Öncü’nün gözaltına alındığını kaydetti. Mehmet Sıddık Öncü’nün babası gibi köy meydanında işkence gördüğünü ifade eden Tanrıkulu 08 Temmuz 1993’te Mehmet Sıddık Öncü’nün cansız bedeninin Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi morgunda bulunduğunu belirtti.
Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle’nin konuyu soru önergesiyle meclis taşıdığını belirten Tanrıkulu hükumet adına İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu’nun verdiği cevabı şöyle aktardı: Adı geçen M. Sıddık Öncü kanunî prosedürüne uygun gözlem altına alınmış, fakat nezarete alınmadan rahatsızlığı nedeni ile Devlet Hastanesine kaldırılmış daha sonra böbrek yetmezliğinden ölmüştür, iddia edildiği gibi işkence söz konusu değildir, ileri sürülen beyanların; Güvenlik Güçlerinin olaylara karşı koyma azmi ve cesaretini kırmaya yönelik olduğu şeklinde değerlendirilmektedir.
Babası gibi Mehmet Sıddık Öncü’nün ölüm nedeninin de resmi kayıtlara gerçek dışı bir biçimde geçirildiğini kaydeden Tanrıkulu ailenin hukuki girişimlerinin sonuçsuz kaldığını ve iç hukukta kapatılan dosyanın AİHM’de Türkiye’nin mahkumiyetiyle sonuçlandığını belirtti. (S.A)
Yoruma kapalı.