PİRHA- 24 yıl önce gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, “24 yıldır abimin failleri dışarıda. Onların peşine düşün bizim değil.” dedi.
Eylemlerinin 717’ncı haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, polis tarafından bir kez daha engellendi. Galatasaray Meydanı polis tarafından kapatıldı.
Eylemin yapıldığı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokak da polis tarafından ablukaya alındı. Kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kayıpları temsilen birer kırmızı karanfil de taşıdı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı Maside Ocak’ın okudu.
“KAYIP AİLELERİNDEN VE TOPLUMDAN ÖZÜR DİLEYİN”
Galatasaray’daki buluşmalarının 18. haftasındadır engellendiğini hatırlatan Ocak, iktidara seslendi:
“Devletin tüm eylemlerini insan haklarına dayalı bir hukuka uygun olarak gerçekleştirmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Taleplerimizi demokratik yollardan ifade etme mekanımız olan Galatasaray’ı bize yasaklayarak, kayıplarımızı arama ve adalete ulaşma mücadelemizi engelleme girişiminizden vazgeçin! Acımıza saygılı davranın; bizi mezarsız, sevdiklerimizi kaybedenleri cezasız bırakarak acımızı derinleştirmekten vazgeçin! Kayıplarımızın akıbetini açığa çıkartacak ve suçluların yargılanarak cezalandırılmalarını sağlayacak adalet sürecini sağlama sorumluluğunuzu üstlenin. Bugüne kadar sürdürdüğünüz inkar ve cezasızlık politikaları için kayıp ailelerinden ve toplumdan devlet adına özür dileyin!”
“SORUŞTURMANIN ASGARİ GEREKLERİ BİLE YERİNE GETİRİLMEDİ”
Ocak eylemlerinin 717. haftasında 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi olan İsmail Bahçeci’nin hikayesi anlattı:
“Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 1993 yılından itibaren de polis tarafından aranmaya başlandı.
Bu nedenle Bahçeci Ailesinin Avcılar’daki evine sık sık polis baskınları yapılıyordu. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi.
Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi. Fatma ve Şehmus Bahçeci, devletin her kademesinde oğullarını aradı. Soruşturmanın asgari gerekleri bile sağlanmadı.”
İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilişinin 24 yılında yargı makamlarını etkin bir soruşturma ve yargılama faaliyeti icrası için göreve çağıran Ocak, “Kayıplarımız için adalet istiyoruz. Kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’ı istiyoruz.” dedi.
“SENİ DE İSMAİL BAHÇECİ GİBİ KAYBEDERİZ” TEHDİDİ
Açıklamanın ardından İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilmesi ile ilgili tanıklığını anlatan Mehmet Yeşiltepe 24 Aralık 2016 tarihli mektubu okundu.
Yeşiltepe’nin mektubunda şu ifadeler yer aldı:
“1995 Ocak ayında Ankara’da sokak ortasında gözaltına alındığımda, bana söylenen ilk şey, ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ oldu. Olay henüz sıcaktı. Dışarıda İsmail Bahçeci’den söz edildiğini biliyordum. Yani ne demek istediklerini anladım. Dikkat çekici yanı bir taraftan resmi olarak İsmail’in kaybı ve bu kayıptaki sorumluluk reddedilirken diğer taraftan devletin bir başka birimi rahatlıkla İsmail’i kendileri kaybetmiş gibi davranabiliyor ve bunun tekrarı bağlamında tehditlerde bulunabiliyordu. Aynı rahatlık ve tehdit gözaltı sonrasındaki kayıt işlemlerinde oldu.
Beni ‘Derin Araştırma’ yapmak üzere, adını DAL koydukları ‘Laboratuarlarına’ götüren polisler ilkin kaydımı yapmamış, kaybetmeyi göze alacak biçimde yoğun bir işkenceden geçirmişlerdi. Aynı yerde kısa bir süre önce Kenan Bilgin işkenceyle katledilmişti. İsmail ise işkencecilerin dilinde hâlâ taze bir olaydı ve ondan haberdar olduklarını gizlemeyen bir rahatlıkla hareket ediyorlardı.
Bugün geriye dönüp baktığımızda gerçekte kayıpların ve işkencelerin münferit değil, bir devlet politikası olduğuna dair resim daha da netleşiyor.”
“24 YILDIR AKLIM ÇIKIYOR”
Söz alan İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci konuşmasına soru sorarak başladı.
Bahçeci, “Üniversite okuyan bir çocuğu olan var mı? Var değil mi. Şu an kaybedildiği zaman ne hissedersin. Aklın çıkar değil mi? 24 yıldır benim, annemin aklı çıkıyor. babam kahrından vefat etti. Kendi ülkemde kendi abimi kaybettik.” dedi.
Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasına da değinen Bahçeci, “Biz bunların acılarını nasıl hafifletiriz demiyorlar. Acı ortak. Biz burada bir aileyiz. Bizi engelledikçe biz daha çok çoğalırız. Bizi kaybedenleri tutun bizi niye tutuyorsunuz. Gidip Mehmet Ağar’ı tutun yargıya teslim edin.” ifadelerini kullandı.
Bahçeci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Abimin akıbetini çözene kadar Galatasaray’da olmaya devam edeceğim. Bu kaybetmek, katletmek faili meçhul nedir? Başka bir annenin ağlamaması için buradayız. 24 yıldır abimsizim. 24 yıldır failleri dışarıda. Onların peşine düşün bizim değil.”
‘SUUDİLERDE KATİL ARAMAYIN. ONLARDA SİZDEN ÇOK VAR’
Bahçeci’nin ardından kayıp Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız söz aldı. Kanlarının sokakta kurumadığını, gözyaşlarının evlerde bitmediğini dile getiren Yıldız, kayıplarının da bulunmadığını ifade etti. Türkiye’nin Kaşıkçı cinayeti ile ilgili Suudi devletinden sorumluların getirilmesi talebini de hatırlatan Yıldız, “Oradan buradan katil aramayın. Onlarda sizden çok var. Katil yargılamak istiyorsanız Tansu Çiller’i, Mehmet Ağar’ı yargılayın” dedi.
“İNSANA SAYGINIZ YOKSA YASALARA SAYGILI OLUN”
Geçmişteki Dersim gibi Maraş gibi Sivas gibi Gazi gibi birçok katliamı hatırlatan Yıldız, şöyle devam etti: “Her yıl bize katliam yapılmış. Bunları söylüyoruz ama kendilerinden hiç utanmıyorlar. Bu kapı insan hakları kapısı. Burada insanlar kaybedilmiyor. Acım, öfkem çok dolu. Ben bir anayım ve siz benim analık hakkımı elimden aldınız. TOMA’nızla copunuzla kendinizi güçlü sanıyorsunuz. Benim gücümün yanında sizinki bir hiç. Çünkü burada yürek var. Beni küçük görebilirsiniz ama bu küçük yürek harman kadar büyüktür. Ben ‘Oğlum git adalete teslim ol, varsa bir cezan çekersin’ düşüncesiyle oğlumu bu zalimlere götürdüm. Bu vicdan azabıyla nasıl yaşadığımı biliyor musunuz? Emine hanım, sen hiç okçu Bilal’i kaybettin mi? Etmedin, o saraylarda sen saraylarda. Biz de sokaklardayız. Buradaki insanlara saygınız yoksa yasalara saygılı olun. Kimse Hanife Yıldız’ı susturamaz.”
YILDIZ’DAN POLİSE, ‘ZORUNUZA MI GİTTİ?’ YANITI
Hanife Yıldız’ın ‘Çek polisini buradan’ haykırışları üzerine polisler konuşmayı kesmeye çalışarak “Konuşmayı başka taraflara çekiyorsunuz” gerekçesiyle saldırı tehditlerinde bulundu. Polislerin tehditlerine Hanife Ana’nın yanıtı ise ‘Zorunuza mı gitti?’ oldu.
Hanife Ana’nın konuşması ardından Maside Ocak, barış imzacısı Şebnem Korur Fincancı’ya verilen hapis cezasının hakikat arayışçılarına verilmiş bir ceza olduğunu savunarak Fincancı’nın yanında olduklarını dile getirdi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.