Alevi Haber Ajansi

Cumartesi Anneleri 15 Ekim’deki ‘Ankara JİTEM’ davasına çağrıda bulundu-VİDEO

Cumartesi Anneleri, 863’üncü hafta eylemlerinde 15 Ekim’de Abdülmecit Baskın’ın faillerinin yeniden yargılanacağı “Ankara JİTEM” davasına çağrıda bulunarak “Dosyada sanıkların cezalandırılmasına yetecek kadar delil bulunmaktadır. Bu yüzden evrensel hukuka ve adalete uygun yeni bir karar tesis edilmeli, sanıklar insanlığa karşı suç kapsamında cezalandırılmalıdır” dedi.

 

Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin bulunup yargılanması için yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 2 Ekim 1993 tarihinde Ankara Kızılay’da gözaltına alınan ve 2 gün sonra cenazesine ulaşılan Abdülmecit Baskın’ın akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri, pandemi koşulları nedeniyle 863’üncü hafta açıklamalarını da online yapmak zorunda kaldı.

“CUMARTESİ ANNELERİ BAŞKALARININ ACILARINA DOKUNMAYI ÖĞRETTİ”

Açıklamada ilk olarak Abdülmecit’in oğlu Eren Baskın söz aldı. Baskın, babasının özel harekat polisleri tarafından görev yapmakta olduğu Ankara Altındağ Nüfus Müdürlüğü kapısı önünde gözaltına alındığını ve katledildiğini söyledi. Babası katledildiğinde henüz 4 yaşında olduğunu ve o yaşında faili meçhul ve katledilme kelimeleri ile tanıştığını belirten Baskın, “Büyüdükçe öteki olduğumuzu anladım. Bizler Kürtlerdik, Aleviydik, devrimciydik, sosyalisttik. Ama illa ki ötekiydik. Biz ötekiler yaralarımızı uzaktan tanırız. Tıpkı benim de Cumartesi İnsanlarını uzaktan tanımam gibi. Biz Cumartesi İnsanlarının yaraları aslında kimlikleridir. Cumartesi Anneleri ile geçirdiğim her an sadece babamın tek değil başkalarının da acılarına dokunmam gerektiğini öğretti bana. Bu da Cumartesi Anneleri’nin toplum üzerinde yarattığı en güzel etkidir” ifadelerini kullandı.

Baskın, kayıpları ile buluşma mekanları olan Galatasaray Meydanı’ndan ve failleri sormaktan vazgeçmeyeceklerinin de altını çizdi.

“GALATASARAY MEYDANI’NDAN VAZGEÇMİYORUZ”

Abdülmecit’in kızı Melek Babalıtaş da babasının resmi kimliği olan polisler tarafından katledildiğini belirterek, babasının akıbetini kendisi ile aynı yaraları taşıyan insanlarla beraber Galatasaray Meydanı’nda aramak istediğini kaydetti. Babalıtaş, “Oradaki insanlar ile yaralarımız acılarımız çok benzer. Cumartesi İnsanları için Galatasaray Meydanı bir hafıza merkezi olduğu gibi ayrıca bir iyileşme mekanıydı. Maalesef tıpkı yokluğunu çok derinden hissettiğim babamın acısını yaşarken bu sefer içimizde bir parça umudun var olmasını sağlayan Galatasaray Meydanı bizlere hukuksuz bir şekilde kapatıldı. Yetkililer derhal bu yanlıştan dönmelidirler. Yaraları birbirine benzer olan bizler Galatasaray Meydanı’nı açmalıdırlar. Tüm kayıplarımızın akıbeti bulunana ve Galatasaray Meydanı açılana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” dedi.

DOSYA 15 EKİM’DE YENİDEN GÖRÜLECEK

Daha sonra dosya avukatı Sertaç Ekinci söz aldı. Ekinci, eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın 2011 yılındaki itiraflarını hatırlatarak, yapılan katliamların devlet içinde örgütlenen bir yapı tarafından işlendiğinin açığa çıktığını aktardı. Bu itiraflar sonucunda başlatılan soruşturmanın 2014 yılında yargılanmaya dönüştüğünü ve sanıklar arasında da Mehmet Ağar’ın olduğunu kaydeden Ekinci, “Ancak bu yargılama sanıkların adil bir şekilde yargılanmasından ziyade sanıkların aklanması tiyatrosuna dönüştürüldü. Yerel mahkeme müşteki yakınlarının taleplerini büyük ölçüde reddederek ve sanıkların hepsini duruşmalardan vareste tutmak suretiyle 2019’un Aralık ayında  tamamı hakkında beraat kararı verdi. Yapmış olduğumuz istinaf başvurusu neticesinde Bölge Adliye Mahkemesi yerel mahkemenin bu kararını bozdu. 15 Ekim 2021 tarihinde bozulan dosyanın ilk duruşması görülecek” bilgisini verdi.

Sertaç ayrıca kamuoyuna da duruşmaya katılım ve süreci takip etme konusunda çağrıda bulundu.

“AYHAN ÇARKIN İTİRAF ETTİ”

Daha sonra 863’üncü hafta basın açıklamasını kayıp yakını Melike Baskın okudu.

Abdülmecit Baskın’ın katledilmesine dikkat çeken Baskın, cenazesinin 4 Ekim 1993 günü Gölbaşı mevkinde bulunduğunu ve bu yerin de Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne çok yakın mesafede olduğunu belirtti. Dosyanın etkin bir soruşturma yürütülmediği için sürüncemede kaldığını dile getiren Baskın, olaydan 18 yıl sonra yaşanan gelişmelere dair şunları aktardı:

“26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Abdulmecit  Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri  tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın anlatımlarının yer tanımları, mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi. Çarkın’ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Abdulmecit Baskın ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı.”

“VAZGEÇMİYORUZ”

Melike Baskın, son olarak da şöyle konuştu: “Abdülmecit Baskın’ın kimlerin talimatı ile gözaltına alındığı ve kimler tarafından sorgulandıktan sonra infaz edildiği

kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıktır. Dosyada sanıkların cezalandırılmasına yetecek kadar delil bulunmaktadır. Bu yüzden evrensel hukuka ve adalete uygun yeni bir karar tesis edilmeli, sanıklar insanlığa karşı suç kapsamında cezalandırılmalıdır. Kaç yıl geçerse geçsin; Abdulmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 164 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak