Alevi Haber Ajansi

Çorum HBVAKV Başkanı Aksoy: Yezit sistemini ortadan kaldırmamız gerekiyor-VİDEO

PİRHA – Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Çorum Şube Başkanı Başkanı Nurettin Aksoy Çorum Katliamı’na ilişkin PİRHA’ya konuştu. Aksoy, “Bizim asıl mücadelemiz Kerbela’dan bugüne yalan yanlış iftiralarla bizi katleden Emevi, Yezit sistemini ortadan kaldırmadığımız sürece mazlumlara yönelik katliamlar son bulmayacaktır” dedi.

HBVAKV Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy Dede, Çorum Katliamı’na ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Çorum Katliamı nasıl gerçekleşti, nelere tanık oldunuz?

Nurettin Aksoy: “1962 doğumluyum o zamanlarda 18 yaşındaydım. O zamanlarda hemen hemen her genç bir siyasal anlayışa (Fraksiyon) sahipti. Benim de kendime göre bir siyasal anlayışım bir davam vardı. Çorum’da bu siyasal bilinçle yaşadık” diye konuşan Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1978 Maraş Katliamı yaşandıktan sonra böyle bir katliam sırasının Çorum’a geldiğini Çorumda da böyle bir katliam yaşanacağını öngörülerimizle Çorumdaki hareketlilik ve Çorumu ziyaret edenleri düşündüğünde her şey aşikârdı. Robert ALEXANDIR PECK isminde bir Amerikalı Çorum’a geldi dolaşıyor ve bir hazırlık yapılıyor. Saat kulesi civarında ne olduğu belli olmayan insanlar geceleri toplu halde dolaşıyordu. Yazılamalar vardı. O dönemde bölüngü de olanlar nöbet tutuyorlardı. Saldırı olacağına dair 3 aylık bir öngörü vardı. Bu zaman neticesinde Sazak’ın ölümünden 2 gün sonra ilk saldırıda barikatlar kuruldu. Bir yeşil hat şu an hala var. Yeşil hat bir barikat ya da çatışma olarak görülmese de yaşayanlar tarafından ayrıştığı, o günden bugüne bu ayrışmanın devam ettiği ortada. Bir tarafta Sünni vatandaşlar bir tarafta ise Alevi vatandaşlar.

İlk çatışma sağ sol çatışması olarak başladı. Fakat sonrasında içimizde solcu Sünni vatandaşları ayırmak için de mezhepsel bir çatışmaya dönüştürüldü. Bu çatışma 1.5 ay sürdü.”

-Çatışma neden o kadar uzun sürdü?

O dönem verilen demeçler, o dönemin MC hükümetinin “Mil önü halkının barikatları yıkın, Mil önü halkı ne gerekiyorsa yapsın, olaylar dursun” şeklinde. Sanki olayları Mil Önü halkı çıkarmış gibi oysaki Mil önü saldırılara karşı halkı savunmada. Maraş’ta yaşadıklarımızı tecrübe edinerek Çorum bir direniş haline geldi.

Buradaki çok amaçlı bir olay hem Alevileri sindirmek hem solcuları sindirmek hem de o bölgede göçe neden olmak. Aynı Maraş’taki gibi. Tabii ki Çorumda da göç oldu ama çok etkileyici bir göç olmadı.

Emperyalist güçler bu tür çatışmalar çıkardı, 12 Eylül darbesinin bir hazırlığı diyebiliriz. Eylül 80 darbesi ile Çorum olayları arasında 2.5 aylık bir süreç var. Bu süreçte Çorum bastırılacaktı, Çorum’da bir katliam yapılacaktı. Çorum’dan Fatsa’ya kadar gidecekti. Zamanın başbakanı bir Çorum bir Fatsa olmasa ne olur şeklinde demeçleri vardı.

-O dönemki süreci biraz anlatır mısın?

O dönemde çok susuzluk çektik. Köylerden ekmeğimiz, yiyecek içecek geliyordu. Hemen hemen çatışma olan tüm yerlerde barikatlar vardı. Orada herkes nöbet tutuyordu. Nöbet tutamayanlar, kadınlar evlerinin önünde bulgur pilavları, ekmek pişiriyordu. Gelen giden herkes yiyebiliyor. O günkü dayanışmayı bugün özüyle anlatma şansımız yok. Ama yediden yetmişe bütün fraksiyonlar hiçbir ayrımcılığa, ikinciliğe neden vermeden saldırıları bertaraf etti.

Çorum direnişinin gerçeklerini orada yaşayanlar iyi irdelenirse bence daha iyi bir birliktelik sağlanır.  Ezilen halkların, kendi hak ve hukuk talepleri konusunda daha iyi bir birliktelik sağlanacaktır. Geçmişteki mücadelen bugünkü mücadele daha zor. Bizim asıl mücadelemiz Emevi zihniyeti ile olmalı. Kerbela’dan bugüne yalan yanlış söylemler üzerinden, iftiralar üzerinden katliamların olmasına zemin hazırlayanları ve bu sistemi ortadan kaldırmak gerekir.

Peki o dönemde size saldırıp ta sonradan tanıştığınız, birlikte konuştuğunuz, pişman olduğunu söyleyen ifade eden oldu mu?

Çorum’la ilgili belgeseller çektik yayınlandı. Hala da var. Yeterli olmadı, yeterli insanlara ulaşılamadı. Konu ile ilgili belgeler, resimler vs ortadan kalktı. Zaman aşımı çok oldu. 30 yıl gibi bir süreçten sonra biz bu işlere başladık. Niye? Örgütsüzdük. Belgeselde yayınlanan söyleşide ülkü ocaklarına bağlı bir kişinin Almanya’dan gelmiş bir kadınla eşini öldürüp, paralarını alıp, MHP binasında paylaştıklarını  anlatıyordu. Bunu kendisinden bizzat dinlemiş olduk. Çorum’da yaşanan katliam 12 Eylül darbesine hizmet etti. 24 Ocak kararlarının geçmesine, emekçilerin kazanılmış haklarının zay olmasına neden oldu. Zorunlu din derslerinin ortaya çıkmasına, daha dindar, daha kindar daha gerici bir yapının yaratılmasına sebep oldu.

-Peki şimdi buradan geriye baktığınızda Çorum Katliamı’nın yıl dönümünü yaşıyoruz. Arkasından Sivas, Gezi, Suruç, Sur, Cizre gibi birçok katliam yaşandı. Bunlarla bağını nasıl kuracağız?

Şimdi bu coğrafyada Yemen’den Afrika’ya, Somali’ye, Irak’ta Türkiye’de, İran’da, Suriye’de bu ve buna benzer coğrafyada Fırat sürekli kana bulandı, Dicle, Anadolu kana bulanmış, bunların hepsi bir egemen gücün kendi düzenini kurmak, kendine ait bir yaşam sistemini ayakta tutmak, mazlum olan inançları bertaraf etmesinin sonucu. Ezidilerin, Süryanilerin, Rumların, Ermenilerin, Kürtlerin Alevilerin yaşamı inancı, geleneklerini kapitalist sistemde devam ettirme şansı direncine, örgütlenmesine bağlı.

Mesela Alevilerin Avrupa’da bu kadar örgütlenme şansı bulması ve örgütlenmesi Anadolu’da yaşayan halklar için bir umut olmuştur. Bu gidişle Anadolu’da yaşaması belki 40-50 yıl alabilir. 40-50 yıl sonra Alevilik geleneksel olarak bir hikâyeye dönüşmüşte olabilir. Şu anda çoğu bölgelerde de bu şekilde. Ama Aleviliğin Avrupa’da 300-500 sene yaşama imkanının olduğunu düşünüyorum.

Turabi KİŞİN -Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak