PİRHA – Çoban Ali 45 yaşında… Ömrünün yarısını çobanlık yaparak kazanmış. Üç çocuk babası olan Ali Kadan kendini tanıtırken Çoban Ali diye başlıyor anlatmaya, herkes de onu öyle tanıyor. Yaptığı işin zorluklarının farkında olan Çoban Ali, buna rağmen en güzel ve doğal olan işin çobanlık olduğunu ifade ediyor.
Haberin Videosu
Erzurum’un Hınıs ilçesinin Şalgam köyünden olan fakat uzun süredir çobanlık yaptığı için başka köylerde yaşamını sürdüren üç çocuk babası Ali Kadan, 25 yıldan fazla bir süredir çobanlık yapıyor. Çoban Ali, mesleğinin dedesinden babasına, babasından kendisine devredildiğini belirtiyor. Kendisi de bu işi, birlikte çobanlık yaptığı oğlu Enver’e devredecek gibi görünüyor.
Güneşin doğuşuyla birlikte başlayan mesai, güneşin altında geçen uzun saatlerden sonra yine güneşin batışıyla son buluyor. Bu işi bütün bir aile birlikte yapıyorlar. Sabah eşiyle hayvanları köyden çıkarırken karşılaştığımız Çoban Ali’yle birlikte yol alıyoruz uzak yerlere…
“EN UZUN YILLARIMI KOYUN ÇOBANLIĞI YAPARAK GEÇİRDİM”
Şu anda büyükbaş hayvanlara çobanlık yapan Ali Kadan, en uzun yıllarının koyun çobanlığı yaparak geçtiğini söylüyor. Köyde her türlü iş yaptığını dile getiren Kadan, “Köyde yaşam çok güzel. Köy yaşamındaki en güzel şey, her işle meşgul oluyorsun. Doğası, havası her yer yemyeşil, her şey çok güzel. Kesinlikle şehirde yaşamak istemiyorum. Çünkü ben hayatımı bu köylere verdim ve bu köylerde de kalacağım” diyor.
“BİR ÇOBAN İÇİN HAYVANLARI ONUN HER ŞEYİDİR”
“Bir çoban için hayvanları onun her şeyidir” diyen Ali Kadan bu nedenle çobanlar tıpkı bir asker gibi nöbet tutmak zorundadır diyor:
“Çoban aynı bir asker gibidir. Nasıl ki asker gece nöbet tutuyorsa çoban da aynı o şekilde görevini yerine getirmek mecburiyetinde. Çünkü o çobanın önünde 10 hanenin emeği var. Ben koyunlara giderken, 1000 bazen 800 koyun vardı. Bunlar insanlara ait olan koyunlardı. Başım tamamen taşın üstünde, gece yatamıyordum çünkü köpek havladı mı hemen kalkıyordum, kurt mu saldırdı, hırsız mı geldi, ayı mı götürdü diye korkuyorduk. Orada benim emeğim var, alın terim var, çoluk çocuğumun rızkı var. Hayvanların hepsi sanki benimmiş gibi sahip çıkıyor ve kolluyordum halen de öyleyim. Bir çoban için hayvanları onun her şeyidir. En güzel, en doğal olan bence çobanlıktır.”
“TABİİ Kİ ZORLUKLARI VAR ÇOBANLIĞIN”
Yaptığı işin zorluklarını ise şöyle anlatıyor:
“Tabi ki zorlukları var çobanlığın. Geceleri hep dışardaydık, yağmur, soğuk, kurt ve hırsızı var. İlla her şeyin bir zor tarafı var. Zorluk çekmeden para kazanılmıyor. Çobanlığın her türlü zorlukları da var. Mesela yaz aylarında sıcaklık olduğu için sinekler de oluyor ve hayvanlar rahat durmuyor.”
“YILLARDIR BU İŞİ YAPTIĞIM İÇİN AZ ÇOK ANLIYORUM HAYVAN HASTALIĞINDAN”
Bunca yıllık çobanlığın getirdiği bir tecrübe de hayvanların hastalıklarından anlıyor ve zaman zaman kimi müdahalelerde bile bulunuyor olmak. Çoban Ali hayvanlar hastalandığında neler yaptığını ise şöyle anlatıyor:
“Hayvanlar hastalanınca köyü arayıp sahiplerine haber veriyorum. Sahipleri gelip götürüyorlar, iğne yapıyorlar veya veterineri arıyorlar. Hayvanlarımız sağlıklıdır, bu yeşillik, hava dururken bu güzellik dururken hayvanlarımız kolay kolay hasta olmaz. Hayvan sahipleri gecikince ben müdahale diyorum. Kan bırakıyorum, ilkbahar da hayvanlarda şişkinlik oluyor bunu da hayvanın karın boşluğunda havasını alıyorum. Hayvanlar rahatsız olunca belli oluyor, yıllardır bu işi yaptığım için az çok biliyorum.”
“ÇOBANLARIN GÜVENCESİ YOK”
Çobanların güvencelerinin olmadığını dile getiren Ali Kadan, taleplerini sıralıyor:
“Köy gibi bir yerde insanın güvencesi yok. Hastalansak herhangi bir güvencemiz yok, Yeşil Kart ile hastaneye gidip geliyoruz ona da devlet çok bakmıyor. İlla insanın bir sigortasının olması ve devletin de buna el atması gerekiyor. Türkiye’de o kadar çoban var, bu çobanların bir sigortasının olması şarttır. Bunu devletten istiyoruz ve bekliyoruz.”
“NEREDEYSE AYDA BİR AYIYI GÖRÜYORDUK”
Anılarını anlatmasını istiyoruz Çoban Ali’den… Gülerek bütün anılarının kurtlarla ve ayılarla geçtiğini söylüyor. Ali, “Neredeyse 10 günde bir kurt, ayda bir de ayıyı görüyoruz. Zaten hep dağda kaldığımız için günümüz onlarla geçiyor. Koyun çobanlığı yaparken kadınlar koyun sağmak için topluca beriye gelirlerdi.”
Çoban Ali, “Hep beraber koyun tuzlamaya giderdik” derken geçmişe olan özlemini vurgulamayı da ihmal etmiyor:
“Hep beraber koyun tuzlamaya gider piknik yapar, çay içerdik. Muhabbet ederdik, her şey çok güzeldi. Şu anda her şey yavaş yavaş kayboluyor. O günleri çok özlüyorum.”
Çobanlığın yanı sıra iyi de davul çalıyor Ali Kadan: “Çobanlık dışında düğünlere davul çalmaya gidiyorum. Davul çalma işi çocukken bir hevesti, çocuklarla köyün içinde oynarken beyaz küpleri, kovaları alıp çala çala davul çalmayı da öğrendim.”
Semra ACAR / Sevim KAHRAMAN – ERZURUM
Yoruma kapalı.