Alevi Haber Ajansi

CHP’li Başarır: Alevilere yönelik nefrete karşı hukuksal mekanizma işletilmiyor-VİDEO

PİRHA- CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Türkiye’de yaşanan Alevi nefretini değerlendirdi. Alevi toplumuna dönük hukuksal ayrımın da olduğunu belirten Başarır,  “Alevilere hakaret eden, ayrıştıran, kötü dil kullanan insanlar için bu maddelerden kaç tane iddianame hazırlanıyor bu ülkede? Kaç vali, idareci yargılanıyor? Kim görevden alınıyor?” diye sordu.

Nefret suçu; bir kişiye veya gruba karşı ırk, dil, din, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi ön yargı doğurabilecek nedenlerden dolayı işlenen, genellikle şiddet içeren suçlardır.

Nefret suçu, insanlığa karşı işlenmiş olarak görülüyor ve uluslararası hukukta karşılığı var. Ancak günlük yaşamda özellikle inancı, kültürü, yaşam biçimi, dili vb. farklı olan toplum ve topluluklar nefret diline, baskısına ve saldırısına maruz kalıyor.

Türkiye’de geçmişten günümüze nefret saldırılarına maruz kalan toplumlardan biri de Aleviler. Alevilere yönelik nefret saldırıları artarak sürüyor. Devlet tarafından inancı ve ibadethanesi kabul edilmeyen Aleviler, okulda, sokakta, işyerinde, hastane, mahallede, yaşadığı apartmanda aşağılanıyor, hor görülüyor, hakarete uğruyor.

Türkiye’de nefret suçları ile ilgili kapsamlı bir yasal düzenlemenin eksikliği sistematik bir biçimde bu saldırıların devam etmesine de zemin hazırlıyor.

Peki nefret suçu kaynağını nereden ve nelerden alıyor? Yargı Alevilere dönük nefret suçuna karşı ne yapıyor? Demokrasiyi ve eşitliği savunan kurum ve kuruluşlar Alevilere dönük nefret suçlarına karşı ne yapıyor? Tüm bu soruları ve daha fazlasını akademisyen, yazar, tarihçi, hukukçu, insan hakları savunucularına sorduk.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, sorularımızı yanıtladı.

” BANA ‘MEZHEPÇİ KÖPEK’ İFADESİ KULLANILDI”

PİRHA: Türkiye’de ve dünyada nefret söylemi ve buna bağlı olarak da nefret söyleminin ortaya çıkardığı şiddet artıyor. Nefret diline daha fazla sarılarak ötekileştirdikleri halkları, inanç kimliklerini, sınıfları, kadını düşmanlaştırıyor. Yine Ortadoğu’da sonu gelmeyen mezhep savaşları bunun en belirgin örneklerinden biri. Siz bu nefret söylemini neye bağlıyorsunuz?

ALİ MAHİR BAŞARIR: Maalesef özellikle ülkemde son yıllarda ırkçı, mezhepçi, ayrıştırıcı dili yöneticilerin kullandığını görüyoruz. Zaten ne kadar farkındayız bilemiyorum ama iktidar bundan beslenerek bir şeyleri kazanmaya çalışıyor ve dünyada da belli ülkelerde de bunu görüyoruz. Yani aşırı milliyetçi, aşırı mezhepçi, insanları ayrıştıran bir dil, bir kesimde prim yapabiliyor ve o kesim de zaten bu dile uyarak gerek sosyal medyada gerekse toplumda ayrıştırıcı cümleleri kullanıyor. Mesela ordu konusunda bana atılan iftiradan sonra  bana ‘mezhepçi köpek’ ifadesi ve buna benzer cümleler kullanıldı. Niye kullanıldı? Çünkü, adım Ali Mahir, insanlar böyle bakıyor.

Mersin’de yurttaşlarımızın bir bölümü beni Arap Alevi olarak düşünür, bir kısım Yörük düşünür, bir kısım Kürt düşünür. Ben hepsine de hayır değilim, demem. Çünkü, ben bir insanım. En önemli özelliğim insan olmak ve ne mutlu bana ki hepsini yakıştırabiliyorlar. Yakıştırabiliyorlar diyorum, çünkü, hepsi yakışır insan olana. Alevi olmak da yakışır, Sünni olmak da yakışır, Arap olmak da yakışır ama maalesef bundan beslenen, büyüyen, filizlenen bir yapı var. Çocuklarımıza, insanlığa, geleceğe, topluma bunun kısa sürede belki fayda sağlayabileceğini düşünebilirler kendi açılarından ama geniş bir yelpazede topluma büyük zararlar verir. Örneğin, neden Ortadoğu’da özellikle son 19 yıldır, en çok Müslüman kanının döküldüğü bir dönemi yaşıyoruz? Çünkü bundan beslenen insanlar oldu, bundan beslenen ülkeler oldu. Bu Amerika’ydı, bu İngiltere’ydi, bu Cumhurbaşkanıydı. Kime faydası oldu? Olan, oradaki yüzbinlerce insana oldu. Yüzbinlerce insan evinden yurdundan oldu. Amerika demokrasi getireceğim diye Irak’a girdi. Amerika askerleri tarafından tecavüzüne uğrayan kadınların doğurduğu binlerce bebek dünyaya geldi. İşte demek ki bu doğru bir şey değil. Biz barışı, kardeşliği, dili ne olursa olsun, rengi, ırkı ne olursa olsun onu o olduğu için sevmeliyiz ya da düşüncelerinden dolayı yargılayıp sevmemeliyiz diye düşünüyorum.

“ALEVİ TOPLUMU HİÇBİR ZAMAN KENDİSİNE YAPILANA NEFRET VE KİNLE KARŞILIK VERMEMİŞTİR”

Aleviler, Türkiye’de nefret söylemine en çok maruz kalan toplumsal kesimlerden biri. Evleri işaretleniyor. Zorunlu din derslerinde nefret söylemlerine maruz kalıyorlar. Alevi toplumuna dönük bu dil sizce kaynağını nereden alıyor?

Anlattığım gibi Türkiye’de küçükte olsa böyle bir ırkçı yapı var ve insanları buradan etkilemeye çalışıyorlar. Oysa bence Alevileri tanımak durumundalar. Kimin cennete veya cehenneme gideceğini ben bilemem ama büyük oranda, bir Alevi kolay kolay cehenneme gitmez derler. Çünkü Alevi toplumu empati yapar. Empati kuran bir insan hiçbir dinde günah işlemez. Empati kuran bir insan zarar vermez. Çünkü onun yerine kendini koyar, bu çok önemli bir şey. Evet bu coğrafyada Alevilere karşı çok kötü saldırılar oldu. Maraş, Çorum, Sivas… Şimdi evler işaretleniyor ne kadar acı bir şey. Ama Alevi toplumu hiçbir zaman nefret ve kinle karşılık vermemiştir. Çünkü bir insanı kesemez, bir bebeği öldürmez, bir insanı yakamaz, bir eve çarpı koyamaz. Aklından geçmez. Onun yolu sevgidir, kardeşliktir, beraberliktir. İnsanların bunu bilmesi lazım. Bu hiçbir zaman iyi sonuç vermedi, hiçbir zaman karşılık görmedi ve herkes yaptığıyla kaldı.

BARIŞ, SEVGİ, KARDEŞLİK BU DÜNYAYI KURTARACAK

Ben Yalova’ya gittiğim zaman, ilk ziyaret ettiğim yer çarpı konulan evler oldu. O kadar iyi insanlardı ki, şaşkınlardı ve hala failleri bulunamadı. Arka caddede, ön caddede kameralar varken neden bulunamadı? Biz ne yaptık, başka bir yere büyük bir çarpı koymadık, o çarpıyı boyadık ve yerine bir kalp yaptık. Çünkü, herkesin şunu bilmesi gerekiyor. Barış, sevgi, kardeşlik bu dünyayı kurtaracak. Bakın koskoca bir dünya, füzeleri olan Amerika, paraları olan İngiltere, gemileri olan Almanya, ne oldu bir virüsün karşısında aciz kaldılar. Demek ki bizi akıl, bilim, sevgi, kardeşlik ve insanlığa yapılan yatırım kurtaracak. Mezhep savaşları, vekalet savaşları, petrol savaşları ne kazandırdı bu dünyaya? Biz her zaman için sevgiyi aşılayacağız. Sevgi aşısı için bilime paraya pula da ihtiyaç yok. Çok basit. Anlamak, konuşmak, anlaşmak, kaynaşmak, sevmek yeterli.

70’lerden beri bu bir devlet politikasıydı, bunu kabul edelim. Yani Maraş olaylarında, Sivas olaylarında ya da bugün. Diyanet bile çirkin bir dil kullanıyor bazen. Biz hala cemevlerine ibadethane statüsü verememiş bir devletiz. Bunun utancını yaşıyoruz. Yani bu bir devlet politikasıdır. Bundan beslenen bir yapı var. Ne yapacaksın? Alevileri öcü gibi göstereceksin, düşman gibi göstereceksin, ayrıştıracaksın, kız alıp kız verdirmeyeceksin, onları katledeceksin ve burada birilerini mutlu edeceksin. Yine söylüyorum bunu ancak akıllı, dünyayı bilen, dünyayı tanıyan, insanı seven yöneticiler geldiği zaman başarabileceğiz.

İstanbul Sözleşmesi diyoruz. İstanbul Sözleşmesi hiçbir zaman gelmedi. Biz okullarımızda o sözleşmenin altını dolduracak eğitimleri verebildik mi? Biz din dersinde Aleviliği anlatabildik mi? Aleviliği anlatabilseydik böyle olur muydu? Bu dediğim gibi bir devlet politikası ama bunu aştık, aşacağız, çok daha fazla yaşatacağız. Bunu söylememin nedeni, yeni bir kuşak var. Bu kuşağın ortak özelliği özgürlüğünü ve insanı sevmesi, birbirini sevmesi, nerelisin diye sormamasıdır. Biz nerelisin diye sormazdık. Bana Alevi misin diye sormadılar. Arkadaşlarım, adın neden Ali, neden adın Mahir diye sormadılar. Bu kuşak da böyle bir kuşak.

“ALEVİ TOPLUMUNA HAKARET EDEN İDARECİLERDEN KAÇI YARGILANDI VEYA GÖREVDEN ALINDI?”

Hali hazırdaki hukuk sisteminin Alevilerden veya ötekileştirilenlerden yana bir artısından bahsetmek mümkün değil. Hukuksal anlamda nefret söylemine ve eylemine dönük yeterli bir mekanizmanın devrede olduğunu düşünüyor musunuz?

Hukukun en önemli özelliği genel olması. Yani iktidarı bir parça eleştirdiğin zaman halkı nefret eylemine itmekten iddianame düzenleniyor. Peki Alevi toplumuna hakaret eden, ayrıştıran, kötü dil kullanan insanlar için bu maddelerden kaç tane iddianame hazırlanıyor bu ülkede? Kaç vali, idareci yargılanıyor? Kim görevden alınıyor? Alınmıyor. Demek ki hukuki bir ayrım var. Bu çok yanlış, hala cemevleri ibadethane olarak kabul edilmiyor. İnsanlar cemevlerinde su faturası, elektrik faturası ödemek zorunda kalıyor. Suyu kesilen cemevi var. Cemevlerini hala biz yardımlaşarak yapmak zorunda kalıyoruz. Bir yerde cemevi inşaatına başlandığı zaman ne kadar sürüyor? Belki 5 yıl sürüyor. Çimentosunu bir yerden alıyoruz, taşını bir yerden alıyoruz. Ama şu an teknoloji biraz daha geliştiği için yardımlaşarak yapıyoruz. Bunları devletin yapması lazım.

“İKİ GÜN KONUŞARAK SONRA SUSARAK HİÇBİR YERE VARAMAYIZ”

Nefret söylemine ve suçuna karşı demokratik kurumlar yeterli refleksi ortaya koyuyor mu?

Bu bağlamda partilerin, demokratik kurumların ve her şeyden önce vatandaşlarımızın daha tepkisel olması ve bu tepkinin sürekliliğinin, şiddet oranının iyi ayarlanması lazım. Yani İki gün konuşarak sonra susarak hiçbir yere varmadık varamayacağız da. Bu yüzden mecliste de sert konuşmalıyız, sürekli konuşmalıyız, sürekli gündeme getirmeliyiz. Her ay araştırmalar vermeliyiz, evet defalarca verdik. İbadethane için yüzlerce kez verdik. Ama ne oldu? Belli bir süre sonra unutuldu. Unutulmaması için sürekli eylemde bulunmak zorundayız.

“NEFRET DİLİNİ KULLANANLAR MUTLAKA CEZASINI ÇEKECEK”

Nefret dilinin topluma yayılmasında başta rol oynayan güçlerden biri de medya. Gücü, sermayeyi ve zor aygıtını elinde tutan hegemonik odakların ideolojik zehrini kusuyor, toplumu ideolojik bombardımana tutuyor. Medya bu dili neden kullanıyor, kaynağını nereden alıyor?

Türkiye’de şöyle bir şey var. Bugün burada bir röportaj yapıyoruz ve bunun bir cümlesi iktidarın hoşuna gitmiyor. İktidar ne yapıyor? Şunu da net olarak ortaya koyalım bugün dünyada ki en büyük şirketlerden bir tanesi ki pandemide zarar etmeyen karına kar koyan Facebook, sosyal medya şirketleri. Demek ki bu bütçeyle oluyor. Konuya gelirsek burada konuştuğumuz bir cümleyi alıyor önüne troller, trollerden sonra sarayın bürokratları, sonra milletvekilleri, sonra beyefendi ne yapıyor? Linç yapıyor. Bir nefret söyleminde bulunuyor ve buna milyonlarca insan inanıyor. Sizin ne söylediğinizin bir önemi yok ama nasıl sunulduğu çok önemli. Bu saray rejiminde güç var, para var, trol var ve maalesef güçlü olarak gözükebiliyor. Ama dünyadaki nefret dilini kullanan hükümdarlar, liderler, gruplar her zaman bunun cezasını ödemiştir. Hiç bir zaman nefret kazanamamıştır. Nefret mutlaka bir bedel ödemiştir. Bugün bu nefret dilini kullananlar, iftira atanlar, ayrıştıranlar, yalan söyleyenler mutlaka bir yerde cezasını çekeceklerdir.

“YENİ BİR SİYASET TARZI ŞART”

Yeni bir siyaset yapma tarzı oluşturmak, geliştirmek, yaratmak gerekiyor; hatta yeni öznelerin sahaya inmesi, oluşturulması, bu sürece müdahale etmesi gerekiyor. Nefret söyleminin ortadan kalkması için ya da en azından azaltılabilmesi için neler yapılmalı?

Yeni bir siyaset tarzı şart. Çok klasik yöntemlerle bir yere varamayız. Dünya değişiyor, sosyoloji değişiyor, gençler değişiyor ve yepyeni bir kuşak var. Siyasi partiler, onlara uygun söylemle, eylemle stratejiler geliştirmek ve onlara uymak zorunda. Özgürlük alanına saygı duymak zorundalar. Çünkü özgürlüğüne çok düşkün bir nesil yetişiyor. Arkasından gelecek olan nesil bence özgürlüğüne daha çok düşkün olacaktır. Saygı istiyorlar ve ona uygun adım atacak insanlar bekliyorlar. Bu sefer artık klasik salonları, lacivert takımları, ya da makam arabalarını kullanarak, salon siyasetinden daha çok sokağı kullanmak zorundayız. Bu sokak ne olabilir? Metro olabilir, metrobüs olabilir, otobüs veya park olabilir.

İYİLİK KAZANACAK, İYİLER KAZANACAK

Mesela Mersin’de Adnan Menderes Bulvarı’ndaki parkta cumartesi günü 3 bin tane genç var. Ne yapıyorlar? Bira, kahve içiyorlar, yemek yiyorlar. Kimisi şunu söyleyebiliyor: ‘2 saat kafamı dinleyeceğim git buradan diyor.’ Gülümsüyorum. İşte bunu yakalamak zorundayız. Yani siyasetçinin ondan birisi olduğunu, yarın orada, o olabileceğini, onun yerine gelebileceğini anlatabilmeliyiz. Bu topluma da güzel geliyor, insanlara da güzel geliyor. Ama bunu yapmak için de bundan zevk alan siyasetçilerin olması lazım, sokağı sevmesi lazım, yürümeyi sevmesi lazım. Bir mısır satan esnafla dondurma satan esnafla, işyeri sahibiyle, simitçiyle, ayakkabı boyacısıyla sohbet etmesi, dertleşmesi lazım. Tabi ki bunu üst perde de yapamazsın. Bu adam senle alay edebilir, sana kızabilir, seni sevebilir. Onun verdiği suyu da içeceksin, yemeği de yiyeceksin, ekmeği de bölüşeceksin. Bence bu yöntemler olmalı. Bu dönem grupta böyle milletvekilleri var. Bunu yapmayanlar yapanlara ilgi duyuyorlar, bu adamlar seviliyor diyorlar, onlar da yapmaya başlıyor. Yani iyilik kazanacak, iyiler kazanacak.

“SEVGİYİ, KARDEŞLİĞİ, BARIŞI ANLATMALIYIZ”

Sevgiyi, kardeşliği, beraberliği, barışı anlatmak zorundayız. Alevi kültürünü daha çok tanıtmak zorundayız. Mesela kadın cinayetleri söz konusu olduğu zaman hep şunu söyledim. Çocuğunuza bir çalgı aleti mutlaka çalmayı ilke edinin. Bu flüt olur, saz olur, zurna olur, piyano olur imkanınıza göre. Mutlaka kitap okusun, mutlaka şiir okusun. Konuyu getirmek istediğim yer, saz çalan biri eşini öldürmez, şiir okuyarak büyüyen bir çocuk büyüdüğü zaman eşine şiddet uygulamaz. İşte Alevi toplumunun en önemli özelliği nedir? Müzik, sanat, deyiş, söyleşi. Alevi toplumunda var. Bunlardan dolayı Alevi toplumunda kadın cinayeti çok az görürsünüz. Hatta son yıllara hiç tanık olmadım. Böyle bir ayrıştırma yapmak istemiyorum ama olayı şuraya bağlıyorum. Edebiyat, sevgi, barış, kardeşlik önemli bunu topluma anlatmamız lazım. Bunu daha fazla anlatmamız için iyi bir TRT’nin olması lazım. TRT’nin alt kanallarının daha açık, daha adil olması, daha düzgün bir medya akımının olması lazım. Sosyal medyada paylaşımların, devlet tarafından adaletli bir şekilde yapılması lazım.

Diren KESER-Diren SATI/PİRHA

1-Akademisyen Kaya: Alevilere yönelik nefret çok derinlerde, eskiye dayanıyor-VİDEO
2-Avukat Eren Keskin: Alevilerin hakları birçok kez ihlal edildi-VİDEO
3-Tarihçi-Yazar Erdoğan Aydın: Nefret suçu doğrudan rejimle bağlantılıdır-VİDEO
4-‘Alevi örgütleri nefret saldırılarına karşı ortak tavır geliştirmeli’-VİDEO
5-‘Aleviler, tarih boyunca nefret suçuna maruz kaldı’-VİDEO
6-‘Alevi düşmanlığı bu toplumun genlerinde var; iflah olmaz’-VİDEO
7-‘Aleviler kuşatmayı ve tecridi yaşıyor; nefret dili ile düşmanlaştırılıyor’- VİDEO
8-‘Hak temelli bir anayasal düzenleme yapmadan nefret söylemi azalmaz’-VİDEO
9-‘Nefrete karşı demokrat Sünniler, Aleviler, Ermeniler bir araya gelebilmeli’-VİDEO
10-‘Nefret dilinden kurtulmanın tek yolu eşit vatandaşlıktan geçiyor’-VİDEO
11-‘Nefret dilinin kayda geçmeyen yüzünde Alevi kadınlar var’-VİDEO

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak