PİRHA- Doğa ve Yaşam Savunucuları, Metzamor Nükleer Santrali’nin kapatılması çağrısıyla Ermenistan’a “Çernobil ve Fukuşima yaşanmadan Metzamor’u durdurun” mesajı verirken, Türkiye’deki yetkili kurumlara da acil önlem alma çağrısında bulundu.
Doğa ve Yaşam Savunucuları, Ermenistan sınırına 16 kilometre, Iğdır’a ise yalnızca 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve dünyanın en riskli nükleer santralleri arasında gösterilen Metzamor Nükleer Santrali’nin kapatılması talebiyle Iğdır’da basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı grup adına Sabahat Aslan okudu.
Basın açıklamasında, Metzamor Nükleer Santrali’nin 1976 ve 1980 yıllarında faaliyete giren iki reaktöründen oluştuğu, santralin deprem riski yüksek bir bölgede yer alması nedeniyle büyük bir tehlike arz ettiği vurgulandı. Aslan, Sovyet bilim insanlarının dahi santralin yapım sürecinde projeye karşı çıktığını, özellikle fay hattı üzerindeki konumu ve su kaynaklarına sızma riskinin ciddi kaygılar yarattığını ifade etti.
“NÜKLEER FACİAYA DAVETİYE”
1988’de Ermenistan’da meydana gelen Spitak Depremi’nin ardından santralin kapatıldığını hatırlatan Aslan, 1995 yılında yeniden faaliyete geçirilen Metzamor’un 2005’te ömrünü tamamladığı halde, işletim süresinin defalarca uzatıldığını belirtti. Bugün hâlâ çalışan santralin, Ağrı Dağı ile Alagöz Dağları arasında bulunan Aras Havzası’nda, Doğu Anadolu fay hattı üzerinde yer aldığına dikkat çeken Aslan, “Bu santral, Çernobil’in yol açtığı felaketin bir benzerini bölgemize yaşatabilir” dedi.
“ÇERNOBİL VE FUKUŞİMA’NIN ETKİLERİ HALA SÜRÜYOR”
Çernobil ve Fukuşima örneklerinden yola çıkarak nükleer kazaların yarattığı yıkımın kuşaklar boyu süren etkilerine vurgu yapan Aslan, “Dünya tarihinin en büyük nükleer santral kazası olan Çernobil faciasının zararlarını dünya 39 yıldır hala çok ağır ödüyor. Bütün dünya ülkelerinde yaşayan, milyonlarca insan kazadan sonra yayılan radyasyondan çok olumsuz etkilendi. Çocuklar sakat ve lösemili doğdu. Kazanın ardından geçen 39 yıllık süre içinde bölgede yaşayan insanların vücutlarında bağışıklık sisteminde yetersizlikler ve genetik yapının bozulması ile kanser oluşumunun hızlandığı, ölümlerin arttığı ve o bölgede radyasyon kirliliği yüzünden tarımın, hayvancılığın çok olumsuz etkilendiği araştırma sonuçları olarak dünya kamuoyuna yansıdı. Fukuşima radyasyonundan öleceklerin sayısı henüz belli değil. Çernobil ve Fukişimanın yaratmış olduğu ekonomik ve sosyal kayıplar hesap bile edilemiyor. Bu kazaların sonuçları dünya kamuoyundan gizleniyor” diye konuştu.
“BÖLGE ÜLKELERİ TEHDİT ALTINDA”
Sabahat Aslan, Metzamor Nükleer Santrali’nin sadece Ermenistan’ı değil; Türkiye, Azerbaycan, Nahçıvan ve İran başta olmak üzere tüm bölge halklarını tehdit ettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu santral, teknolojisi eski, ömrü dolmuş ve deprem kuşağında yer alıyor. En kısa sürede kapatılması insanlık ve doğa adına bir zorunluluktur. Özellikle Iğdır halkı büyük risk altındadır. Nükleerle ilgili bütün Uluslar arası kurumlara ve Ermenistan hükümetine sesleniyoruz. Ermenistan Çernobil ve Fukuşima olmadan Metzamor Nükleer Santralini kapatın. Bu santralin kapatılması için Ülkemizin ilgili kurumları acilen harekete geçmelidir.Metzamor Nükleer Santrali kapatılana kadar mücadelemiz devam edecektir.”
PİRHA/ IĞDIR
Yoruma kapalı.