PİRHA-Cemlerin her coğrafyada farklı olduğuna dikkat çeken Pir Muxundî, kalıplaşmış, tekleştirilmiş cemlere karşı olduğunu belirterek, her Ocağın pirinin farklı şekillerde dua ve deyiş okuduğunu, tek tipleştirme olgusunun Ortodoks inançlarında olduğunu söylüyor. Pir Muxundî, “Nasıl ki doğanın görüntüsü her yerde farklıdır, Alevi inancında da böyledir. Onu tek tipleştirmek Aleviliği yok etmek demektir” diyor.
Dersim Mazgirt Muxundî (Muhundu) Baba Mansur Ocağı mensubu Pir Seyfi Muxundî bu yıl 3 Federasyon tarafından organize edilen Dersim Kültür Festivali’ne katılarak cem yürüttü. Pir Muxundî’ye Alevi inanç ritüelleri ve kültürünü korunmasına yönelik fikirlerini sorduk. Festival etkinliklerine ilk defa katıldığını söyleyen Pir Muxundî böyle etkinliklerle yürütülen cemin amacının Alevi kültürünü, Kürt Alevilerin inanç boyutundaki yaşam ve inanç şekillerini topluma göstermek olduğunu belirtiyor.
“Toplum kendi kültürüne inancına ve diline ne kadar uzak yaşasa o kadar ötekileşir” diyen Pir Muxundî, görevlerinin toplumun birlerce yıldır taşıdığı inancı bir şekilde onlardan sonraki kuşaklara taşımak olduğunu ifade ediyor. Bunun yapılmaması halinde ise önümüzdeki dönemde toplumun kendi kimliğinden uzaklaşacağına dikkat çekiyor.
“KENDİ DİLİNİ UNUTAN KÜLTÜRÜNÜ DE UNUTUR”
Her Alevinin inanç değerlerini kendinden sonraki kuşaklara aktarması gerektiğine vurgu yapan Pir Muxundî inanç ritüellerinin aktarılmasında hala sorunlar yaşadıklarını dile getiriyor.
Aleviliğin unutturulmaya çalışılan bir inan olduğunu kaydeden Pir Muxundî şu noktalara dikkat çekiyor:
“Frankfurt’ta 2 Haziran’da yaptığımız cemdeki amacımız, dedelerimizin, pirlerimizin bizden öncekilerin nasıl cem yaptıklarını, nasıl dua ve gulbeng okuduklarını kısmi olarak göstermektir. Ama eksikler yok değil. Unuttulan bir kültür. İğne ile kuyu kazar misali o dua ve gulbengleri çıkarıp getirebildik. Tabii bazı eksikliklerimiz olmuştur. Dersim bölgesindeki bu inanç korkunç bir kıskaç içerisinde. Birileri Türk-İslam Sentezi altında ötekileştirmek, kendi öz inancından uzaklaştırıp, katı şeriatçı bir sistemin içerisine sokma çabaları içerisindedir. Zaman zaman buna bazı pirlerimiz bilerek yada bilmeyerek alet oluyor. Kendi dilini unutan kültürünü de unutur. Kendi kültürünü unutan da tarihin sayfaları arasında kaybolur.”
“CEMLER ANADİLDE YÜRÜTÜLMELİDİR”
Cemlerin anadillerde yapılması günümüzde hala önemli bir tartışma. Bu konu hakkında düşüncelerini sorduğumuz Pir Muxundî, “Elimde geldiği kadarıyla cemleri kendi anadilimizde yapmaya çalışıyoruz. Sıkıntılarımız var, yok değil. Dedelerimizin söylediği deyişler yok artık. Tamamen Türkçeleşmiş. İçerisine Arap isimleri, kimlikleri karıştırılmış. Basit bir örnek vereyim: Yunus Emre’nin, “Bir ben var, benden içeri“ dizelerinde otantik bir yapı var. Başka dillere çevrilirse asla onun otantikliğini yakalayamazsınız. Kürtçe’de ,“Ya diwanê serê sibê“ dediğiniz zaman, yer yerinden oynar. Bunu Türkçe söylediğiniz zaman otantikliği yoktur. Onun ilahi gücü çok iyi bilinir. Bu nedenden anadildeki özellik insanların binlerce yıllık ürettiği bir kültürdür. O sağlam taşlarla işlenmiş. Biriketi hazırlayıp kalıba koymak farklı, bir taşı işleyerek duvara koymak farklı. İşte, anadil de inançtaki özelliğe de bu gözle bakmak gerekir“ diyor.
“CEMLERDE TEK TİPLEŞTİRMEYE KARŞIYIM”
Cemlerin her coğrafyada farklı olduğuna dikkat çeken Pir Muxundî, kalıplaşmış, tekleştirilmiş cemlere karşı olduğunu söylüyor. Her Ocağın pirinin farklı şekillerde dua ve deyiş okuduğuna vurgu yapan Pir Muxundî, “Tek tipleştirme olgusu Ortodoks inançlarına, merkezi inançlara; mesela İslam, Şii, Katolikler gibi inançlara özgü bir olgu. Alevilerde böyle değil. Nasıl ki doğanın görüntüsü her yerde farklıdır, Alevi inancında da böyledir. Onu tek tipleştirmek Aleviliği yok etmek demektir. İçinden nasıl geliyorsa o şekilde dua eder. Anneler nasıl içinden geldiği gibi dua ediyorsa, pirlerimiz de farklı şekilde ibadetleri, cemi yürütmeli“ şeklinde konuşuyor.
Aleviliğin binlerce yıllık baskılara rağmen korunabildiğini belirten Pir Muxundî düşüncelerini şöyle ifade ediyor, “Tarihin her safhasında Aleviler duruşlarını göstermişlerdir. Baba Ishak’tan, Baba İlyas’tan günümüze kadar her dönemde kendilerini ötekileştirenlere karşı mücadele etmişlerdir. Celali, Babai, Şeyh Bedrettin geniş coğrafyalarda geniş mücadeleler vermişlerdir. Yok etmeye güçleri yetmez. Dünya üzerinde 2 bin’e yakın inanç yok olmuştur. Yazılı tarih olmadan da sözlü tarihle günümüze kadar gelen nadir inançlardan biriyiz. Aborjinler, Kızılderililer gibi. Hiç bir yazılı belge olmadan, mezar taşlarındaki şekil ve sembollerle, Ocaklarımızla, gulbanglerimizle yürütülen bir inanç. Bundan sonra da kendilerini korumaları gerekir.”
Elif SONZAMANCI
Yoruma kapalı.