PİRHA-HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. Buldan, seri krizler nedeniyle ülkenin çöküş yaşadığının altını çizerek, “HDP’nin fikriyatı ülke yönetiminde mutlaka yaşam bulacaktır. Halklarımızın demokrasi rüyası mutlaka gerçekleşecektir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. Öncelikli gündemi ittifak olan Pervin Buldan, “HDP; programıyla, ilkeleriyle halklara çaresiz ve alternatifsiz olmadığını, değişimin her zaman mümkün olduğunu gösteren aydınlık bir yoldur” diyerek şu an itibariyle gündemlerinde bir seçim ittifakı olmadığını söyledi.
“HDP FİKRİYATI ÜLKE YÖNETİMİNDE YAŞAM BULACAKTIR”
Pervin Buldan “stratejik ittifak halinde olmak bizim için önemlidir” dediği konuşmasında şu başlıklara değindi:
“Üçüncü Yol; halkları, ezilenleri, demokrasiyi temsil eden, devleti demokrasiye duyarlı kılan, gençlik ve kadın mücadelesini içine alan, ekolojik olan, devrimci demokrat bir duruş ve çizgidir aynı zamanda. HDP olarak tüm halkların kardeşliğinden, birlikte yaşamından yana ise onlarla stratejik ittifak halinde olmak bizim için önemlidir. Türkiye’ye dönük stratejik duruşumuz özetle budur.
Evet, bu dönem muhalefetteyiz ama bilinmeli ki, ilk seçimde HDP sorumluluk alacak ve bu ülkenin yönetiminde mutlaka ama mutlaka olacaktır. HDP’nin fikriyatı ülke yönetiminde mutlaka yaşam bulacaktır. Halklarımızın demokrasi rüyası mutlaka gerçekleşecektir.
KIRINTI DÜZEYİNDEKİ DEMOKRASİYİ DAHİ ORTADAN KALDIRDILAR
Bitmek bilmeyen seri krizler nedeniyle ülke tam bir çöküşü yaşamaktadır. Tek adam yönetimine geçiş olan 16 Nisan referandumunun 4’üncü yılındayız. Bu dört yıl içinde yapılanları yaşananları hep birlikte gördük. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var.
AKP-MHP ittifakı, referanduma giderken ülkeyi şöyle uçuracağız, böyle zenginleştireceğiz, işsizliği bitireceğiz, demokratik standartları yükselteceğiz diyerek Türkiye toplumuna büyük sözler verdiler, büyük vaatlerde bulundular. Aslında hayal sattılar. Kendi ikbal ve çıkarlarını halkın, ülkenin çıkarı gibi göstererek, halkı yanılttılar ve halka onlarca kez, yüzlerce kez yalan söylediler. Tek adam yönetimine geçer geçmez, kırıntı düzeyindeki demokrasiyi dahi ortadan kaldırdılar.
İNSANLAR ZEYTİNİ TANEYLE ALIR HALE GELDİ
Bu iktidar yüzünden TL, Cumhuriyet tarihinin en büyük değer kaybını yaşamaktadır. İşsizlik ve yoksulluk neredeyse 4 kart artmıştır. Askıda ekmek derken şimdi bayat ekmek satılır hale gelmiştir. Bugünün Türkiye’sinde insanlar peyniri gramla, domatesi taneyle, yağı bardakla alır duruma getirilmiştir.
Dün patates dağıtmaya başladılar. İnsanların patates dahi alamayacak duruma getirilmesinin bir itirafıdır bu. İktidar ve yandaşları kasalarla, tonlarla götürürken; halkın payına ise sadece gramla hayata tutunmak kalmıştır.
CUMHURBAŞKANLIĞI EMLAK SİSTEMİDİR
Sırf saraylarının ışıkları yansın, itibarları sarsılmasın diye, her biri 4.6 milyon lira olan lüks araçlar alınsın diye hizmet sektörleri ve esnaf kapanmak zorunda kalmıştır. Yandaşlarını doyurmak için özelleştirmeyle satılmadık kamu kurumu ve arazisi bırakılmamıştır artık Türkiye’de. Hafta sonu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 12 kamu arazisi daha satışa çıkarıldı. Çünkü bunlar doymak bilmiyorlar. Bunların sistemi aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı emlak sistemidir; sarayları adeta kamu arazisi satış ofisi gibi çalışmaktadır.
HIRSIZ EVİN İÇİNDEYSE KİLİT İŞE YARAMAZ
Merkez Bankası’nın 128 milyar doları ortada yok. Kaç gündür kamuoyu bunun peşinde soruyor soruşturuyor. 128 milyar doların nerede olduğunu haklı olarak araştırmaya başlıyorlar. Cevap veremiyorlar. Aslında biz cevabı biliyoruz. Merkez Bankası’ nın yedek anahtarı kimdeyse paralar ondadır diyoruz. Fazla söze gerek yoktur; hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz!
Vatandaşın üç kuruşluk borcu için kapısına haciz gönderirler, traktörüne, malına el koyarlar, ümüğüne çökerler. Ama 128 milyar dolar buharlaştırıldığında devlet kurumlarının, yargının gıkı dahi çıkmaz. Cesaretiniz varsa buyurun Saray’a haciz gönderin! Eğer bu ülkede vicdanlı hakimler ve savcılar varsa 128 milyar doların hesabını halka vermek zorundadır.
Deprem paralarının nereye harcandığı bilinmiyor. 15 Temmuz paralarının ne yapıldığı tam olarak muammadır. Pandemide topladıkları bağışları ne yaptıkları belli değildir. “İnek içti, inek dağa kaçtı, dağ yandı bitti, kül oldu” diye ifade etmeye çalışıyorlar.
SARAY’IN KEPENK KAPATACAĞI GÜNLER YAKINDIR
Halk, tüm bu zulümlerin hesabını sandıkta öyle bir soracak ki, bunların felekleri şaşacak, felekleri! Seçim sandıkları kurulduğunda, işsizliğin de yoksulluğun da yolsuzluğun da adaletsizliğin de haksız zenginleşmenin de hesabını halkımız bir bir sizlerden sandık başında soracaktır. O hesap günü de çok yakındır, yaklaşmaktadır. Sandıktan daha fazla kaçamayacaklar. Bakmayın siz bunların korku salmasına, güç gösterisi yapmasına ve her gün yalan vaatler uydurmasına, aslında iktidarlarının son dönemlerini yaşadıklarının fakındalar.
ÖLÜMLE PENÇELEŞEN İNSANLAR BU ÜLKENİN VATANDAŞI DEĞİL Mİ?
Yönetilemeyen salgın krizi ortadayken AKP Genel Başkanı, ‘Avrupa’da hastane kapılarından dönen, ilaca erişemeyen, ambulans bulamadığı için vefat eden vatandaşların olduğunu biliyoruz’ diye açıklama yapmaktadır. Kendisine buradan sormak istiyorum: İzmir’de hastanede yatak olmadığı gerekçesiyle evine ölüme gönderilen Aslı bu ülkede hayatını kaybetmedi mi? Hastane önlerinde çaresizce, umutsuzca boş yatak bekleyen, yoğun bakım ünitelerinde ölümle pençeleşen insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi?
ŞİDDET KATLANARAK ARTIYOR
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı günden bu yana şiddetin katlanarak arttığını görüyoruz. Sadece çekilme kararından sonra 12 bine yakın şiddet olayının yaşandığını basından gördük ve takip ettik. Polisler şiddete uğrayan kadınların başvurularını almamakta, mahkemeler koruma kararları vermemektedir. Kamu görevlileri bu durumu ‘artık işler değişti, çünkü sözleşme feshedildi eskiye dönüldü’ diyerek gerekçelendirmeye çalışmaktadır. Şiddet mağdurlarını geri çeviren kamu görevlileri, bu cesareti sözleşmenin feshedilmesinden almaktadır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.