PİRHA- İzmir’de yaşayan Yanyatır Ocağı’na mensup Tahtacı Alevi Güler Kaya, geçmişte baskılara maruz kaldıkları için ibadetlerini gizli yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Kaya, “Babamlar ceme giderdi. Bizi gelip öldürürler diye korkuyla yaşardık. Alevi olduğumuzu söylemezdik, korkardık” diye konuştu.
İzmir Altındağ’da yaşayan ve Tahtacı Alevilerin önemli ocaklarından olan Yanyatır Ocağı’na mensup Güler Kaya geçmişte zaman zaman ayrımcılığa, baskılara maruz kaldıklarını belirterek, ibadetlerini gizli yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti.
Geçmişte evlerde ibadet yapıldığını ve çocukluğunda yaşadığı Alevilikte güzel anılar biriktirdiğini dile getiren Güler Kaya, ilerlemiş yaşı ile birlikte baş gösteren hastalıklarına rağmen yol aşkı ile cemlere katılmaya çalışıyor.
En son Yamanlar Cemevinde tutulan kadın cemine gelen Güler Kaya, küçüklüğünden beri yola yazdığı manileri okudu. Ara ara unuttuğu bölümler de olsa manilerinde en belirgin tema Şah-ı Merdan Ali oluyor…
Anılarında kalan Aleviliğin tüm zorluklara rağmen daha ayrı sahiplenildiğini dile getiren Güler Kaya, dedelerinin belli dönemde gelip yaklaşık 2 ay taliplerinde kaldığı ve taliplerince tüm kışlık erzağının karşılandığını anlatıyor. Şimdilerde ise ne zakirlerinin (sazandar) ne de cemlerinin kaldığını söyleyen Güler Kaya, artık dedelerinin de gelmediğini büyük bir ah çekerek sözlerine ekledi.
“BİZİ ÖLDÜRÜRLER DİYE KORKUYLA YAŞARDIK”
“Çocuktuk, korkuyla yaşadık biz. Hep korktuk” diyen Kaya, bir an yaşanan o günlere giderek, “Babamlar ceme giderdi. Bizi gelip öldürürler diye korkuyla yaşardık. Onlar ceme giderdi. Güçlü insanlardı. Çocuktuk, korkuyla yaşadık biz. Hep korktuk. Büyüklerimiz ceme giderdi. Kalabalık olmasın diye çocukları götürmezlerdi. Halbuki küçükleri de götürmeleri gerekirdi. Evlerimiz dardı. Herkes cemini evinde yapardı. Kurban kesilirdi, insanlar çağırılır orada cem yapardık. Sazandarımız vardır, onlar söylerdi” diye konuştu.
“ALEVİ OLDUĞUMUZU SÖYLEYEMEZDİK, SAKLARDIK”
Küçüklüğünde giremediği cemlere 30 yaşlarında girmeye başladığını söyleyen Kaya, dedelerini bir ay veya daha fazla zaman evlerinde misafir ettiklerini dile getiriyor. Kaya, Dedelerinin Kadifekale’den geldiğini ve Altındağ’dan Kadifekale’ye olan mesafenin (yaklaşık 30 kilometre ) yürünerek gidip gelindiğini, ‘Kale nerede, Altındağ nerede?’ vurgusu ile anlattı.
“Kurban olayım Alevinin yoluna. Böyle cemlere gidip geleyim öleyim” diyen Kaya‘nın yol aşkı halen canlılığını koruyor ve şöyle devam etti.
“30-35 yaşında cemlere girdim. Şimdilerde Alevilik daha iyi, korkmuyoruz. O zamanlar bir şey bilmezdik. Bilen de söylemezdi. Bu yaşa kadar öyle yaşadık. Dedelerimiz artık gelmiyorlar. Gelmeleri iyi olurdu. Babamın zamanında Narlıdere’den pir gelirdi. Bir veya iki aya yakın taliplerinin evinde kalırdı. Bakarlardı dedeye. Yağı olan yağ, fasulyesi olan fasulye, bulguru olanda bulgur getirirdi. Dedenin erzağını düzerlerdi. Babamın katırları vardı. Birine yiyecek, içecekleri sarardı, diğerine ise dedeyi bindirir Kadifekale’ye götürürdü. Orada bir gece kalırsa kalır, kalmaz ise de geri dönerlerdi. Günün birinde evimize öğretmenler geldi. Çocuklarınızı okula göndereceksiniz dediler. Babam, ‘bizim çocuklarımız okulda dışlanıyor, göndermem’ dedi. Babam beni okula göndermedi. Ben çocuklarımı okuttum. Eskiden fakirlik vardı, geçim zordu. Ben de yemişe, tütüne gittim. Alevi olduğumuzu söylemezdik, korkardık. Öyle veya böyle çocuklarımızı bu yaşa getirdik. Kurban olayım Alevinin yoluna. Böyle cemlere gidip geleyim öleyim.”
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.