PİRHA – Alevi kadınlarına ‘Tarihsel olarak yolda kadına biçilen rol nedir ve bu rol bugün yerine getirilemiyorsa nedenleri nelerdir? Nasıl aşılabilir?’ şeklinde sorular sorduk. Dizi yazımızın bu bölümünde sorularımızı Alevi kadın kimliğini bilince çıkararak mücadele eden ve Avrupa Alevi Kadınlar Birliği Başkanlığını yapan Nevin Kamilağaoğlu yanıtladı.
Haberin videosu
Cemlerde, sohbetlerde “Yol kadındır, kadın mürşidi kamilullahtır” sözünü çokça duyarız. Yine “Alevilerde kadın erkek eşittir” sözü neredeyse her ortamda övünülerek dile getirilir. “Bizde kadın erkek yoktur herkes candır” sözlerini de çokça duyarız. Çoğunlukla da bu sözleri erkeklerin ağzından duyarız.
Pratik gerçekten öyle midir? Öyleyse Alevi kadınları neden Alevi örgütlenmeleri içinde belirgin bir noktada değiller? Neden söz ve yetki kademelerinde yer alamıyorlar? Neden renkleri, karakterleri sahaya yansımıyor? Gerçeğe biraz daha yakından bakmak için bu kez mikrofonu Alevi kadınlarına bıraktık.
Yazı dizimizin bu bölümünde sorularımızı Avrupa Alevi Kadınlar Birliği Başkanı Nevin Kamilağaoğlu yanıtladı.
“GEÇMİŞTE ANA CEME OTURMADAN CEM YAPILMAZDI”
PİRHA: Alevilikte kadının yerini tartışıyoruz. Tarihsel ve toplumsal olarak Alevilikte kadının yeri nedir? Nasıl bir seyir izledi?
Nevin Kamilağaoğlu: Öncelikle sizlere çok teşekkür ediyorum. Bir kadın söyleşisi yapıyoruz ve Ana Fatma Cemevi’nde bunu gerçekleştiriyoruz. Alevilikte kadının aslında inançsal olarak irdelenmesi gerekiyor. Çünkü bizlere anlatılan hikayelerde kırklar meclisinde var olan kadınların sayısal olarak eşitliğe yakın bir temsil oranının olduğunu çok iyi biliyoruz.
Kırklar meclisindeki 40 kişiden 17’sinin kadın olması bu hikayenin anlatılmasına karşın kesinlikle Alevilerin gündemine de gelmiyor. Oysa bir işaret veriyor, inançta kadın erkek eşitliğine çok dikkat çekiyor bunu vurgulamak lazım. Diğer yandan yine Aleviliğin tarihsel süreci içerisinde Kerbela direnişi konuşulduğu zaman biz biliyoruz ki Kerbela’yı Kerbela yapan onu güncelleştiren, onun bir direniş olduğunu simgeleyen Zeynep Ana hiç konuşulmuyor, adı bile geçmiyor.
Zeynep Ana, Fatma Ana’nın ve Hz. Ali’nin kızı. Kerbela’da çok zor koşullarda direniş örneği veren bir grup insanın zalimlere karşı gösterdiği bir direniş var. Kendilerinden sayısal olarak çok fazla olan orduya karşı küçük bir grubun ve özellikle kadınların bir direnişi, aslında Kerbela bu. Alevi kadınlarını rahatsız ediyor. Neyini rahatsız ediyor? Çünkü inançla bu kadar mücadele etmiş olan kadınlar süreç içerisinde ayıklanıyor ve yerine erkek zihniyeti çok daha ağır basıyor.
Günümüz koşullarında cinsiyetçi yaklaşımlarını çok net görüyoruz. Çünkü inançta eşitlik var ve bu eşitliği biz cemlerimizde görüyoruz. Geçmişteki cemlerde analar posta oturmadığı zaman cemlerin başlamayacağını bizler biliyoruz ama günümüzde hesaba katılmayan o cemleri sürdüren dedelerle karşı karşıyayız.”
“BU YOL DEDELER VE ANALARLA BİRLİKTE SÜRDÜRÜLECEK BİR YOLDUR”
Ne oldu da günümüzde kadınlar böylesine bahsettiğiniz süreçlerden geri plana itildi?
Nevin Kamilağaoğlu: Bunun en büyük nedeni Aleviliğin asimilasyonunda yatıyor. Yani hakim bir inancın tüm yaşam biçimi ve değer yargıları Alevi inancını da dizayn ediyor. Yani bu inanç, bu yol biz biliyoruz ki taliplerden, pirlerden, mürşitlerden devam ediyor.
Biz tarihsel süreç içerisinde zaten taliplerin yarısını kadınlar oluşturuyor ve pir anaların varlığını biz biliyoruz. O süreç içerisinde pir analar sahneden çekiliyor. Bakıyoruz ki kadın mürşitler eğer bu inanç eşitlikçi bir inançsa kadınların da kesinlikle olması lazım. Yani analar olmadan cemlerin tutulmayacağı, cemlerin başlamayacağı bilinen bir gerçektir.
Bunlar gözardı ediliyor. Peki neden gözardı ediliyor? Çünkü hakim inanç tarafından Alevilik son derece asimile oluyor. Biz Kuran’da kadının yerini çok iyi biliyoruz. Kadını erkeklerin hizmeti için yarattığını söyleyen bir inancın etkisiyle Alevilerin karşı çıktıkları bu cinsiyetçi, kadını ötekileştiren, asimilasyoncu düşünce Alevi erkeklerden ve dedelerden de karşılık bulmuş durumda. Aslında sıkıntı orada.
Yani diyelim ki hocalar postunu hiçbir kadınla paylaşmak istemiyor, bakıyorsunuz ki o cinsiyetçi bakış bizim dedelere öylesine sinmiş ki yanında bir ananın olup olmaması onun için herhangi bir şey ifade etmiyor, yani rahatsız etmiyor. Ana olmadan ceme başlamak dedeleri rahatsız etmiyor. Bu yol dedeler ve analarla birlikte sürdürülecek bir yol. Bu yol tek başına dedelerle sürdürülecek bir yol değil.
“TERAZİNİN BİR TARAFININ SÜREKLİ AŞAĞI İNİP DİĞERİNİN YUKARI ÇIKMASINDAN RAHATSIZIZ”
Bugünün Aleviliğinde kadın ve erkek eşittir diyemeyecek miyiz?
Nevin Kamilağaoğlu: Onu demek çok zor. Çünkü sosyal yaşamın içerisinde yaşadığımız pratik de sadece söylemde olup pratiğe yansımıyor. Örgütlerde kadınları ötekileştirme var. Bu çok sıkıntılı bir durum. Yani bizi kadın olarak en çok rahatsız eden bu söylem. ‘Bizde kadın erkek eşitliği var. Bizde kadınlar ne kadar rahat’ deniliyor yani kadınların rahatlığını hakim inanç içerisindeki kadınlara bakarak değerlendiriyor.
Oysa örgütler ve dedeler şuna bakmıyor: ‘Biz neredeydik nereye geldik kendi inancımı başka inançlar üzerinden neden değerlendireyim?’ Tamam Kur’an’da öyle yazılıysa Kur’an’ın yolunu sürdüren insanlar o gerçekliği kabul eder ama biz Alevi kadınlar kabul etmiyoruz. İnançta var olan eşitliğimizin devamından yanayız. Yani terazinin bir tarafının sürekli aşağı inip diğerinin yukarı çıkmasından son derece rahatsızız.
“YÖNETİCİLER CİNSİYET EĞİTİMİNDEN GEÇMELİ”
Peki Alevi kurumlarında durumlar nasıl? Mamak’ta Ana Fatma Cemevindeyiz, buranın yönetiminde kadınlar mevcut, ama diğer dernek ve federasyonlara baktığımız zaman özellikle yönetim nezdinde kadınlara rastlamak açıkçası mümkün değil. Sizin yorumunuz ne yönde?
Nevin Kamilağaoğlu: Bu kurumlarda olan kadınlarla yüz yüze konuştuğum zaman, o kadınlara dokunduğum zaman, hangi kurumun içerisinde nerede ve pozisyonu ne olursa olsun orada da bir çifte standardın var olduğunu bizim kadın arkadaşlarımız da söylüyor.
Bu sıkıntılı bir durum. Yani erkekler yönetici ve karar mekanizmaların daysa kadınlar aşağıda bir yerde.Yani örgütlenmede gerçekten çok büyük sıkıntılar var. Ben sürekli şunu gündeme getiriyorum: Bizim örgütlerdeki yönetici erkek arkadaşların kesinlikle bir cinsiyet eğitiminden geçmeleri ve kadın haklarını çok iyi bilmeleri lazım.
Kadın haklarını bilmiyor, kadın hakları mücadelesini verdiğimiz zaman, bu sefer sana farklı bir damga vuruyor. Siz ne kadar feministsiniz, diyor. Bir defa feminizmin gerçek anlamda erkeğin de eşitliğinin savunuculuğunu yapmak olduğundan haberi yok, bizim yöneticilerin. O feministler bir adım daha ileri gideyim özür dileyerek işte kocasından ayrılmış kadınlar grubu, kim kadın hakları savunuculuğunu yaparsa, kim bunun mücadelesini ciddi anlamda verirse, mutlaka o kadın grubunu ötekileştirici söylem geliştiriyor yöneticiler.
Tam da bu noktada kadının da dahil olacağı bir yolda bu mücadelede nasıl bir evreye girildi?
Nevin Kamilağaoğlu: Benim gönlümde yatan,bu mücadelenin biraz önce yol dedik, bu yol süreği içerisinde canlar bu yolun devamı için mücadele etmelidir. Canlar içerisinde kadını erkeği fark etmiyor, benim gönlümde yatan bu mücadelenin birlikte verilmesi.
Ama günümüz koşullarında böyle değil. Gerçekten de böyle değil örgütlenme biçiminde sıkıntılar var. Bunu biz Avrupa’da çok net bir şekilde görüyor ve onun mücadelesini veriyoruz. Çünkü biz de bir delegelik sistemi var. Delegelik modeli içerisinde bir kadın, diyelim ki derneklerden başlamak üzere federasyona gelip federasyonun yönetim kurulunun üyesi olması ya da federasyon yönetim kurulu üyesi iken bir üst kurul olan konfederasyona bir kadının gitmesi çok zor.
Kadınların çok ciddi bir bilinçle mücadele vermesi lazım. Çok üzücü bir durum bazı kadın arkadaşlarım bu mücadeleyi sonuna kadar vermekten usanıyorlar ve bırakıyorlar.
Bu çıkmazı biraz daha açalım. Nasıl bir örgütlenme sonucunda bir adım daha ileri gidilebilir?
Nevin Kamilağaoğlu: Ben Avrupa’da yaşadığımız bir pratiği söyleyeyim.Diyelim ki örgütün içinde çok aktif ama dernekte değil.Dernekte aktif olan arkadaşlarımızın çoğu mutfaktan dışarı çıkmıyor.mutfağı küçümsemiyorum mutfakta da olmamız lazım.Ben yeri geliyor mutfağa giriyorum, yeri geliyor temizliğini yapıyorum her yerde çalışmak lazım. Her yerde erkeğin olması gerekmiyor ama o dengeyi sağlamak lazım.Erkeklerinde görmesi lazım. Sadece kadınlar niye görüyor yani bir tepsinin ters dönmesini bir kadın görüyor da neden erkek görmüyor. Herkesin görmesi lazım,bu yol hizmeti içerisinde herkes ne eksiklik varsa, o eksikliği tamamlaması lazım.
“EŞ BAŞKANLIK NEDEN BİZİM VE TÜM ALEVİ KURUMLARIMIZDA DA OLMASIN”
Soru: Alevi kadınlar için özgün bir örgütlenme modeli yaratarak mücadele etmesi gerektiği ihtiyaç olduğuna inanıyor musunuz? öyleyse nasıl bir model öneriniz var.
Nevin Kamilağaoğlu: Kesinlikle bir Alevi kadın örgütlenmesinin olması gerekiyor. Bizim Avrupa’da var. Avrupa Alevi Kadınlar Birliği, Alevi kadın örgütlülüğünün çatı örgütü. Ama biz istiyoruz ki Türkiye’de de bir Alevi kadın örgütlenmesi gündeme gelsin. Örgütlenme olur, niye olur? Çünkü Türkiye’deki Aleviler ve hepimiz biliyoruz ki bu toprakların en aydınlık yüzü kadını ile erkeği ile Alevilerdir.
Kadın eğer mücadele içerisinde olursa, farklı gelişmeler olur, asimilasyon biraz daha gecikir. Kadın kendi davasına sahip çıkacak, kadın kendi inancına sahip çıkacak. Biz şöyle diyoruz Aleviliğin bilinci kadındır. Aleviliği geleceğe taşıyacak hazne kadında. Kadın bu inancı kendi çocuklarına verirse, bunu ileriye taşıyabilir, kadın sahip çıkarsa bunu ileriye taşıyabilir.
Önümüzde model olarak diyelim ki bir Kürt kadın hareketi var. Bu Kürt hareketi 40 yıldır bu mücadeleyi veriyor ve bu mücadelede başarı sağlıyorsa kadın eli değdiği içindir. Bizim istediğimiz Türkiye’de var olan cemevlerinde çok büyük reformların yapılması gerekiyor. Kadınların sahip çıkması kesinlikle kadınların dedeleri sorgulaması lazım.
Önce kendi inancı konusunda bilgi sahibi olacak, arkasından da Aleviliğin kendine özgü bir inanç olduğunu ve kendilerini kuran kursuna gönderecek dedelerin yakasına yapışması lazım.Yani sen bunu bu cemevinde yapamazsın, demesi lazım.Biz tüm inançlara saygılıyız Alevilik öyle bir şey. Ama kendi inancımız tartışıldığı, kendi inancımız asimile edildiği zaman da kadın olarak bunun karşısında durmalıyız.
Bana göre tüm cemevlerinde kadın meclislerinin olması lazım, derneklerde kadın meclislerinin kurulması lazım. İleride kadınların hepsinin yönetimde olmasına gerek yok, elbette yönetimde de olacaklar.Ama kadın meclisleri taban mücadelesini veriyor, tabana en yakın mücadeleyi tabanın yaşadığı tüm sorunları bilen ve sorunlara çözüm üreten kadın meclislerinin çalışmalarını güçlendirmek lazım.
Biz bazı yerlerde bunu başlattık, tartışıyoruz. Eş başkanlık sistemi son derece önemli. Hatta biz eş başkanlık sistemini yıllar önce tartışmaya başladığımızda Avrupa’da ‘siz bir partiye mi özeniyorsunuz, o partinin eş başkanı var diye HDP’ye mi özeniyorsunuz?’ diye eleştirildik. Biz de onlara diyoruz ki ‘biz yeni olan her şeye saygı duyuyoruz. Bu çok önemli, çok kıymetli, iyi ki onlar öyle bir şey başlatmışlar, görev sorumluluğunu paylaşmışlar.’ Eş başkanlık neden bizde ve tüm Alevi kurumlarımızda da olmasın?
Çünkü bizim kurumlarımızda zaten inançta var, yani pirlerin anaların birlikte posta oturması uzak değil. Kadıncık anayı bilen bir insan, kadının gerçekten eş olduğunu çok daha iyi kavrıyor, çok daha iyi anlıyor. Bize yabancı bir şey değil. Kimsenin değiştirmesine gerek yok, çünkü biz de var olup asimilasyon süreci içerisinde kaybolan bir post dayanışma sorumluluğu. Şimdi yeni modeli ile eş başkanlık Avrupa’da çok yaygınlaştı. Avrupa Alevi Kadınlar Kirliği Konfederasyonu’nda böyle bir şey için mücadele verdik ve sonuç aldık. Bu kazanımın sonucudur ki ben bugün İsveç Alevi Federasyonu’nun eş başkanıyım.
Tamda bu noktada Kadıncık Ana’yı silme gibi bir anlayış söz konusu. Aleviliği zaten kabul etmeyen bir anlayış söz konusu kadın olunca, iş dayanılmaz hale geliyor ve orayı şimdi tümüyle arka plana atmış durumda. Siz kadınlar bu konuda ne yapıyorsunuz? Bir girişiminiz vardı, ne aşamaya geldi.
Nevin Kamilağaoğlu: Avrupa’dan Hacıbektaş’a sürekli gelen arkadaşlar biz hepimiz dergahı ziyaret ettikten sonra, Kadıncık Ana türbesine gittiğimizde yıkılmakla yüz yüze olduğunu biliyoruz. Yani biz bir panik yaşadık Avrupa’da. Fransız kadınlar birliği düşünce ve öneri olarak Avrupa Alevi Kadınlar Birliği birlikte tartıştık ve biz bir sene öncesinden bu davaya sahip çıktık. Geçen sene Haziran’da geldiğimde gidip ziyaret ettik, 26 Haziran’da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir dilekçe yazdık oradan yanıt geldi. ‘Ödenek olmadığı için biz buna karşılık veremeyeceğiz’ dediler. Sonra biz dedik ki ‘madem ödenek yok biz sizden izin istiyoruz bize izin verin, biz Avrupa’da kampanya başlatacağız. Kadıncık Ana türbesinin restorasyonunu biz üstlenmek istiyoruz’. Kadıncık Ana simgesel olarak, Alevi kadınlar için çok önemli.
Ankara Kızılay’da Kültür Vakıfları Genel Müdürlüğünde bir kadınla görüştüm o bazı önemli bilgiler verdi. Gelinen nokta şu, Kültür Bakanlığı bize son bir yazı gönderdi. 2019 yılı içerisinde Kadıncık Ana türbesinin restorasyon kapsamı içerisine alınacağını söyledi. Ama bizim kaygılarımız da başladı. Bir yandan çok istiyoruz restorasyon olsun, diğer yandan da geçen sene dergahta tam pirin karşısında, camekan içerisine alınmış bir Kur’an ayeti ile karşılaştık. Bu sene geldik, pirin huzuruna girmeden cem alanına girmeden hemen eşiğin yanında yine camekanın içerisine aldıkları bir Kur’an ayeti ile karşılaştık.
Bu çok büyük bir saygısızlık, bu çok büyük bir hoşgörüsüzlük. Yani Alevilik hafızasını yok ediyorlar oraya gelen gençler görecekler Kur’an’dan ayetler var, hatta bir adım daha ileri gitmişler, pirin eline de Kur’an-ı Kerim vermişler. Biz de kültür varlıklarından sorumlu olan kadınla konuştuk. Kadın sağ olsun iyi karşıladı. Ben bu sıkıntıları gündeme getirdim. Dedim ki ‘biz bu projeyi görmek istiyoruz, nasıl bir proje ile karşı karşıyayız? Önce bu projenin içerisinde neler var? ‘Camlar değişecek, çerçeveler değişecek, çevre düzenlemesi yapılacak’ denildi. Ayrıca ben ayın 4’ünde dergahta iken yeni seçilen belediye başkanıyla görüşme yaptık. Ben gelişmeleri ona aktardım burada bir şeyler yapılıyor sizin de bilginiz olsun, biz Avrupa Alevi Kadınlar Birliği olarak bunun arkasındayız. Kadın arkadaşın verdiği bilgiler doğrultusunda biz Nevşehir Valiliğini aradık. Buradan biz bir şey bekliyoruz. Dedi ki ‘valiliğin mutlaka bilgisi var’. Çünkü her bölümün dönem sorumluları geliyor, aylık toplantılarda bilgi veriyorlar, Eğer Kadıncık Ana restorasyon kapsamına alındıysa dergahındaki düzenlemelerden mutlaka valiliğin haberi vardır. Biz şu anda ısrarla projeyi görmek istiyoruz, projenin içerisinde neler var, yani bir halk deyimi var ‘Kaş yapayım derken göz çıkarmak istemiyoruz.” (HABER MERKEZİ)
İlgili Haberler:
1-Menşure Doğan Ana: Kadın İtikadı Sürdürendir-VİDEO
2-‘Pratikte Erkekle Eşit Değiliz’-VİDEO
3-‘Kadın, Hem Yol’un Sonu Hem De Başıdır’-VİDEO
4-‘Erkekleri Yol’a Verdikleri İkrarı Tutmaya Davet Ediyorum’-VİDEO
5-‘Sıra Posta Oturmaya Gelince Kadının Yeri Yok; Kurumlar Erkek Egemen-VİDEO
6-‘Biz Alevi Kadınlar Eşitsizliği Kabul Etmiyoruz’-VİDEO
7-‘Alevi Kadının Kurtuluşu Aleviliğin Kurtuluşudur; Çünkü Yol Anadır’
8-‘Kurumlarda Canla Başla Çalışan Kadınlarımız Yönetimlerde Yok’-VİDEO
9-‘Kadının Bir Eli Beşik, Diğer Eli Dünyayı Sallar’-VİDEO
10-‘Alevi Kurumlarında Kadın Yoksa, Aleviliği Konuşmanın Da Ciddiyeti Yok’
11-‘Talip Kadınlar Da Ana’yı Aramaz Oldu’-11-VİDEO
12-‘Kadınlar Aktif Olup “Ben De Varım” Desinler’
13-‘Meydanda Gönül Birlemeye Gelenler Hep Kadınlar’-13 VİDEO
14-‘Karar Alıcıların Erkeklerden Oluşması Alevilik Için Büyük Tehlike’-VİDEO
15-‘Dedelerimiz Bencil Davranıyor; Anaları Ceme Çağırmalılar’-VİDEO
16-‘Alevi Kurumlarındaki Yapı Kadınları Çok Dışlıyor’-VİDEO
17-‘Alevi Kadınların Sahnesi Erkeklerce Işgal Edildi’-VİDEO
Yoruma kapalı.