Alevi Haber Ajansi

‘Bir dilin kurtulması sadece devletten beklenilerek yapılabilecek bir şey değil’-VİDEO

PİRHA-Dil konusunda Kürt siyasi kurumlarının sorumluluğunun olduğunu belirten Yazar Deniz Gündüz, “Dilin önemi ve değeri ile ilgili Kürt halkında bir farkındalık oluşturulmamış, bu yönlü çalışmalar yapılmıyor. Bu konuda asıl görev siyasi kurumlara düşüyor” dedi. Gündüz, gençliğin genel olarak dilden uzaklaştığını belirterek, “Kırmancki sadece köylülerin konuştuğu birkaç kişinin de o dille yazmaya çalıştığı dar alana itilmiş bir dil” ifadesini kullandı. 

UNESCO’nun 2018’de yayınladığı raporda dünyada konuşulan 6 bin dilden 2 bin 500’ü tehdit altında. Türkiye’de ise konuşulan 15 dil tehlike altındayken 3 dil ise çoktan yok oldu.

Ülkemizde 4 ile 6 milyon arasındaki kişinin ana dili olan Kırmançki yok olma tehlikesi altında olan diller arasında ve UNESCO bu dil için 30 yıl ömür biçiyor.

Kırmançki dilinde yazılı eserler, görsel yayınlar, akademik çalışmalar da oldukça sınırlı olduğundan yeni nesillere dilin aktarılmasında sorunlar yaşanıyor. Kırmançki dili ile ilgili çalışmalar yapılmış olsa da yine de istenilen düzeyde ne konuşuluyor ne de yazılıyor. Yapılan çalışmalar genelde sınırlı ve bölgesel kalmış durumda.

Yazar Deniz Gündüz ile Kırmancki edebiyatının durumunu, gençlerin Kırmancki edebiyatına ilgisini ve Kırmancki dilinin kurtulması için neler yapılması gerektiği konularına dair konuştuk.

“ŞU ANDA KIRMANCKİ EDEBİYATININ TEMELLERİ ATILIYOR”

PİRHA-Kırmançki yok olma tehlikesi altında olan diller arasında ve UNESCO bu dil için 30 yıl ömür biçiyor. Size göre Kırmancki edebiyatı şu an hangi seviyede?

DENİZ GÜNDÜZ:  Kırmancki edebiyatının seviyesini belirleyebilmek için Türkçe veya Kurmanci ile karşılaştırmak gerekiyor. Kırmancki edebiyata yeni yeni emekleyen bir edebiyat diyebiliriz. Hikâye, roman ve şiir gibi alanlarda daha yeni yeni eserler çıkıyor. Aslında şu anda Kırmancki edebiyatın temeli atılıyor, edebiyat aslında bir birikim işidir. Türkçe edebiyata baktığımız zaman onun da belirli aşamaları olmuştu. Tanzimat edebiyatı, Cumhuriyet edebiyatı gibi dönemler olmuştu Türkçe edebiyatın olgunlaşması sonraları buluyor.

“GENÇLİK GENEL OLARAK DİLDEN UZAKLAŞIYOR” 

-Yeni kuşak Kırmancki alanındaki eserlere önem veriyor mu?

Gençlik genel olarak dilinden uzaklaşıyor. Kırmancki yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir dil, bunun sebebi de kuşaklar arasında aktarılmamasından kaynaklı bir durum. Gençler de bu nedenle dili daha az konuşuyorlar, belirli sözcükleri unutuyorlar o yüzden Kırmancki’de böyle bir durum söz konusu. Ancak Kırmancki’yle ilgilenen gençler de var. Gençler arasında kendi dilini öğrenmek isteyen arkadaşlar çıkıyor ama bunların sayısı çok fazla değil. Genelde Kırmancki ile bizden önceki kuşak ve bizim kuşak ilgileniyor. Yeni kuşaklar da ilgileniyor ama gerçekçi olmak gerekirse çok iç açıcı bir manzara yok karşımızda.

“HALKA ULAŞMAMASI YAZARLARA YÜKLENEBİLECEK BİR SORUMLULUK DEĞİL”

-Kırmancki yazarlar dilin önemini halka yeterince anlatabiliyorlar mı? 

Kırmancki yazarlar zaten üstüne düşen görevleri yapıyorlar. Kırmancki edebiyat aslında bir grup entelektüelin idealistçe yaptığı işler. Fakat yapılan çalışmalar halka yansımıyor çünkü halkta Kırmancki okuma-yazma durumunun olması gerekiyor. İnsanları teker teker yakalayıp dilimiz çok değerlidir, dilimiz kayboluyor, dedelerimizden bize kalan miras denilerek bir bilinci insanlara taşımak çok zor bir şey, yazarların yapabileceği bir iş değil. Kırmancki’de okur oranı çok düşük, çözüm süreci döneminde okullar açılmıştı o dönemde dile doğru bir yönelme oldu ama çözüm süreci bittikten sonra her şey eski haline döndü. Bir grup idealist insanın yaptığı çalışma olarak kalıyor ve halka ulaşmıyor. Kırmancki edebiyatın halka ulaşmaması yazarlara yüklenebilecek bir sorumluluk değil, daha etraflı bir şekilde tartışmak gerekiyor.

“KÜRTÇE, SİYASETÇİLERİN ELİNDE BİR MAĞDURİYET SIĞINAĞINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA”

-Sizce siyasi kurumlar kültür-sanat faaliyetlerinde Kırmancki’ye yeterince yer veriyorlar mı?

Halka taşıma konusunda asıl sorumluluk siyasi kurumların görevi. Kürt toplumunda Kürtçenin bir statüsü veya bir değeri yok. Eğer bir dille para kazanamıyorsan, memur olamıyorsan o dil ayakta kalamaz. Kırmancki genelde köylerde konuşuluyor, insanlar ana dillerini annesinden, babasından öğreniyor ama gittikçe de bu durum da daralıyor. Dil konusunda Kürt siyasi kurumlarının bir sorumluluğu var. Zaten Kürt siyaseti Türkçe yapılıyor. Bırakalım Kürtçe’ye sahip çıkmalarını aslında geliştirmiş oldukları siyaset tarzı, dil kullanımı aslında Kürtçe’yi olumsuz yönde etkiliyor.

Toplumuzda siyasetçiler dikkate alınıyor ama siyasetçilerimiz Türkçe eserler yazıyor ve kimse çocuklarına Kürtçe öğretmiyor. Kürt toplumunda biz yazarların yaptığı işin bir karşılığı yok, bir grup entelektüel yazıp duruyor ama bunun ötesine taşınmıyor. Dilin önemi ve değeri ile ilgili Kürt halkında bir farkındalık oluşturulmamış, bu yönlü çalışmalar yapılmıyor. Bu konuda asıl görev siyasi kurumlara düşüyor. Yazarların söyleyeceği sözün pek bir değeri yok ama Selahattin Demirtaş gibi siyasetçiler çocuklarınızla ana dilinizle konuşun diye söylediğinde toplumda daha farklı bir karşılığı olur. Kurumların dil konusunda ciddi bir şekilde uğraşmaları gerekiyor, bu durum mecliste bir kere Kürtçe konuşmakla ile çözülmüyor. Kürtçe siyasetçilerin elinde bir mağduriyet sığınağına dönmüş durumda. Sürekli dilimizi yasakladınız, dilimizi konuşamıyoruz deniliyor onun dışında herhangi bir çalışmanın yapıldığı yok.

“BÜTÜN TOPLUM KÜRTÇE KONUŞURSA DEVLET NE YAPABİLİR?”

-Dilin kurtuluşu için acil olarak neler yapılmalı?

İlk önce yapmamız gereken önceden bizim durumumuzda olan ve sonradan durumu düzelmiş dünya ölçeğindeki mücadeleleri inceleyip ona göre yol haritası çıkarmamız gerekiyor. Dilin kurtulması sadece devletten beklenilerek yapılabilecek bir şey değil. Devlet dilimizi yasaklamış ama başka organizasyonlar yapılabilir. Mesela Kürtler örgütlü bir toplum siyasi partiler mahallelerde birçok konuda çalışma yapabiliyor ama dil konusunda neden çalışma yapılamıyor. Her Kürt evi bir okula da çevrilebilir Kürtçe okuma-yazma öğretilebilir insanlara. Birilerinin bize gelip dilinizi artık serbest bıraktık, konuşun demesini beklememiz çok saçma. Eğer dil söz konusuysa birilerinden hak beklememek gerekiyor. Sen dilini öğrenebilirsin, öğretebilirsin kimse seni engellemiyor ki. Bütün toplum Kürtçe konuşursa, bütün işlerini Kürtçe yapmaya başlarsa devlet ne yapabilir? 40 milyon insanın ağzını mı bağlayacak?

Dil konusunda bir bilinç yok, o yüzden dil konusu daha etraflıca konuşulup tartışılması gereken bir konu. Siyasi kurumlar dilin ne kadar önemli olduğunun farkına varmamış durumdalar. Sadece bir dil ölmüyor dilin yok olmasıyla bir düşünüş biçimi yok oluyor, tarih yok oluyor. O yüzden sadece dil bilimciler bir dilin ne kadar önemli olduğunun farkında ama insanlar Kırmancki konuşmasak bile Türkçe ile işimizi yapıyoruz diye düşünülürse o zaman dilimiz kayboluyor. Kırmancki sadece köylülerin konuştuğu birkaç kişinin de o dille yazmaya çalıştığı dar alana itilmiş bir dil. Ancak aslında Kırmancki ve Kurmanci ulaştıkları seviye açısından böyle diller değil, aslında belirli bir seviyeye ulaşmış durumda ama bu durum halka yansımıyor.

Cihan BERK-Nuray ATMACA/PİRHA

İLGİLİ HABERLER:
-‘Kırmancki’nin gelişip, hak ettiği yere gelmesi için eğitim dili olması gerekiyor’-VİDEO
-‘Türkçe daha üst bir kültürü temsil ediyor algısı yaratılarak Kırmancki köşeye atılmaya çalışıldı’-VİDEO
-Yazar Munzuroğlu: Evimize, düğünümüze ve cemimize Kırmancki’yi geri getirmeliyiz-VİDEO

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak