Ülkenin dört bir yanından gelerek Ankara’da buluşan sağlık emekçileri ve hekimler, Beyaz Miting’te taleplerini haykırdı. Sağlık emekçileri, taleplerinin karşılanmaması durumunda sandıklar kurarak süreli ve süresiz greve başlayacakları uyarısında bulundu.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Tarım Orman ve Çevre Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (TARIM-ORKAM-SEN), Türkiye Tabipler Birliği (TTB), Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Dev-Sağlık-İş, Diş Hekimleri Odası olmak üzere 7 sağlık kurumu öncülüğünde “Emek bizim söz bizim sağlık hepimizin” şiarıyla Ankara Anıtpark’ta “Beyaz Miting” düzenlendi.
BİNLER KATILDI
Mitinge Diyarbakır, Mardin, Van gibi bölge kentleri olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinden sağlık emekçileri ile hekimler katılırken, Halkların Demokratik Partisi (HDP), CHP milletvekilleri ile parti temsilcileri, Halkevleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Alınteri, Tüketici Hakları Derneği, İlmek Kadın Dayanışması temsilcileri, demokratik kitle örgütleri ile çok sayıda kişi katıldı.
TALEPLER KÜRTÇE VE TÜRKÇE DİLE GETİRİLDİ
Türkçe ve Kürtçe taleplerin yer aldığı “Emek bizim söz bizim sağlık hepimizin”, “5 dakikada hasta bakılamaz”, “Sağlıklı bir gelecek elimizde”, “Eşit, parasız, anadilde sağlık”, “Yaşamak yaşatmak istiyoruz”, “Kadınlar sağlığın toplumsal gaspına son verecek” yazılı pankart ve dövizler taşındı.
Binlerce kişinin katıldığı miting, yaşamını yitiren sağlık emekçileri ve hekimler anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
“MÜCADELEMİZ SAVAŞLARA”
Saygı duruşunun ardından söz alan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, değerlerinin farkında olduklarını vurguladı. Fincancı devamla şöyle konuştu:
“Biz sağlığımızı korumak için, nitelikli, etik değerlerimizle bütünleştirdiğimiz bir hekimliği sürdürebilmek için mücadele ederken, bugün Ankara’da hep birlikte ‘Emek Bizim, Söz Bizim, Sağlık Hepimizin’ diye bir kez daha seslerimizi, direncimizi birbirine katıyoruz. Taleplerimiz bizim, sizin, hepimizin. Toplumda sağlıksızlık üreten ne varsa, ona karşı mücadelemiz. Savaşlara, adaletsizliğe, baskılara, zulme, açlığa, yoksulluğa, bu gezegeni daha fazla kar uğruna tüketim nesnesi görenlere, yaşamlarımızı tüketenlere, umutlarımızı hapsedenlere karşı. Bu çoklu krizler çağında ekolojik krizle pandemilere yol verenlere, karları uğruna çarkları durdurmayan, on binlerce emekçiyi ölüme terk eden, işçi sınıfı hastalığını yok sayanlara, sağlığımızı sermayeye teslim edenlere, bizi sağlıksızlığa mahkûm etmek isteyenlere karşı yan yanayız. Bizi emeğimize yabancılaştıranlara, parçalayıp bölerek yönetmeye çalışanlara, birbirimize düşmanlaştıranlara, yalnızlaştırıp yarıştıranlara, kölelik koşullarını dayatanlara karşı emeğimizden, birlikte değiştirebilmekten aldığımız güçle buradayız.”
“GİDECEK OLAN BİZLER DEĞİLİZ”
Ardından konuşan TTB TÖK ve SES Öğrenci Komisyonu üyesi Esma Eylem Dede, sağlık öğrencileri olarak mücadeleyi fakülte sıralarından örmeyi ve dayanışmayı büyütmeyi hedeflediklerinin altını çizdi. Dede, “Bugün burada olma amacımız; nitelikli, toplumsal cinsiyet eşitlikçi, parasız bilimsel, anadilinde eğitim ve sağlık hakkını savunmaktır. Bize ‘giderlerse gitsin’ diyenler duysun. Gidecek olanlar bizler değil sizsiniz. Buradaydık buradayız gitmiyoruz” dedi.
134 BİN 207 KİŞİ SAVUNMA HAKKI OLMADAN İHRAÇ EDİLDİ
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerinden edilenler adına konuşan Aslıhan Hak da hükümetin 15 Temmuz Darbe girişimini fırsata çevirdiğine dikkat çekerek, “Hükümet, hukuk sistemini adeta OHAL ve KHK ile yönetilen rejime evriltti. OHAL döneminde gece yarıları çıkarılan 32 KHK ile 134 bin 207 kişi savunma hakkı bile tanınmadan ihraç edildi. Bu dönem de ihraç edilenlerin 10 binden fazlası da sağlık ve sosyal hizmet alanında görev yapan emekçilerdi. Yıllarca sağlık alanın torpilden, siyasi partilerden, her türlü dini, etnik grupların referansı ile yönetilmemesi gerektiğini sendikamız ve üyelerimiz her zaman eylemi ve söylemiyle dile getirdi. Yine söylemi ve eylemi ile askeri, sivil her türlü darbeye karşı mücadele eden insanları ihraç etme hukuksuzluğunu bu güne kadar kabul etmedik etmeyeceğiz. 6 yıldır süren KHK ihraç rejimi birçok arkadaşımın yaşamına mal oldu. Birçoğu ülkesini sevdiklerini terk etmek zorunda kaldı. Emekçiler sivil ölüme mahkum edildi. Yaşamını yitiren, hayatları kararan her bir kişinin vebali bu hükümetin boynundadır. Peşini asla bırakmayacağız! Bu nedenle; Emeğin özgürleştiği demokratik bir ülke kuruluncaya kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
TALEPLER SIRALANDI
Dev-Sağlık İş Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Cumali Bolat, sağlık emekçileri arasında çalışma barışını bozan, sağlık emekçilerini yok sayan uygulamaları kabul etmediklerini belirterek, “Sağlık hizmeti ekip işidir, bu ekibin bozulmasına izin vermeyeceğiz! Diğer sağlık çalışanları ile birlikte pandeminin tüm yükünü taşıdık, taşıyoruz. İzinler kaldırıldığında sağlık işçisi sayılıyoruz, bize de uygulanıyor ama zaten adaletsiz olan ücretlendirmede adımız bile anılmıyor” dedi.
Ortak talepler şöyle sıralandı:
“*İşçilerden habersiz bir şekilde imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile dayatılan enflasyon farkı bir zam değildir. Resmi enflasyon rakamları ile verilen zamlar karşılığında ücretlerimiz erimeye devam ediyor. Bütün sağlık işçileri için iyileştirme istiyoruz!
*Sağlık emekçileri açısından kazanılmış bir hak olan ‘haftada 40 saat çalışma’ istiyoruz!
*Taşeron döneminden gelen keyfiyet ve hukuksuzlukların artık son bulmasını, yaptığımız işlerin belirlenmesini ve ‘Görev Tanımları’mızın yapılmasını istiyoruz!
*12 saatlik çalışmamızın 11 saat gösterilmesi kabul edilemez.
*Ara dinlenme ve yemek molalarımızın düzenlenmesini istiyoruz!
*696 Sayılı KHK ile getirilen ‘Zorunlu Emeklilik’ uygulamasının son bulmasını,
*Tayin ve becayiş hakkımızı istiyoruz!”
“SİSTEM, SAĞLIĞI META OLARAK GÖRÜYOR”
Son olarak konuşan SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey ise sağlığın bir meta, hastanelerin işletme, hastaların müşteri ve sağlık emekçilerinin sistem tarafından köle olarak görüldüğünü kaydederek, “Sistemin hayata geçirdiği sağlıkta dönüşüm programı ile biz sağlık emekçilerinin emeği ucuzlatılmış, çalışma koşulları kötüleşmiş halkın sağlık hakkı elinden alınmış, gelinen aşamada sağlık sistemi tıkanmış ve işlemez hale gelmiştir. Pandeminin ve yönetememe krizinin bir sonucu olarak daha da zorlaşan çalışma koşullarımız ve derinleşen ekonomik kriz karşısında yetkili sendikanın da emekçinin değil, iktidarın yanında tutum almasıyla ekonomik haklarımız ile ilgili büyük kayıpları yaşamaya devam ediyoruz. Siyasal iktidar; sağlık ve sosyal hizmetlerini üreten emekçilerin haklarını görmezden gelmekte, tercihini her zaman olduğu gibi sermayeden yana kullanmaktadır ve bu yüzden tüm toplumsal kesimler gibi bizler de artık geçinemiyoruz” şeklinde konuştu.
GREVLER BAŞLATILACAK
Atabey, konuşmanın devamında şunları söyledi: “Bu tıkanmış ve işlemeyen sağlık sisteminin tüm yükünü biz sağlık emekçileri çekmekte, emeklerimizin karşılığını alamadan her geçen gün şiddete daha fazla maruz kalmakta, yoksullaşmakta ve umutsuzluğa daha fazla sürüklenmekteyiz. Bizler umudu başka ülkelerde aramak istemiyoruz. Biz sağlık emekçileri yetersiz istihdamın ve kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, personel eksikliğinden kaynaklı angarya ve uzun çalışma saatleri ile daha çok çalışmaya zorlanmaktayız. Bize dayatılan bu çalışma koşulları ve sefalet ücretlerinin kader olmadığını, emeğimizin gaspı olduğu bilinciyle bu bozuk düzene karşı başka bir sağlık ve sosyal hizmet sistemini var etmek için birlikte mücadele ediyoruz ve kazanacağımızı da biliyoruz. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak haklarımızın ve bize verilen vaatlerin takipçisiyiz. Haklarımız verilmediği taktirde iş yerlerinde sandıklar kurarak süreli ve süresiz grevleri, Sağlık Bakanlığı önüne çadır kurma dahil seçenekleri oylayacağız. İş yerlerinde emekçiler neye karar verirse biz örgütler olarak mücadelemize o yönlü devam edeceğiz.”
Mitingde ortak talepler ise şöyle sıralandı:
“*Geçinemiyoruz, insanca yaşayacak ücret istiyoruz! Sağlığa ayrılan bütçe artırılmalı, aylıklarımız insanca yaşanabilir, emekliliğe yansıyacak tek ödeme olmalıdır.
*COVID-19 meslek hastalığı sayılmalıdır.
*Emeğimize, mesleğimize, hekimlik değerlerimize sahip çıkıyor, sağlık 5 dakikaya sığmaz diyoruz. Hastaneler işletme, hastalar müşteri, bizler köle olmak istemiyoruz
*Tüm canlılar için sağlık üreten, sağlık üretiminin devamlılığını sağlayan bütün çalışanları kapsayan etkili bir sağlıkta şiddet yasası istiyoruz.
*Aile hekimliği ceza yönetmeliği, mobing, KHK, arşiv taraması ve güvenlik soruşturması baskısına son verilmelidir.
*Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, basamaklı sağlık sistemine geçilmelidir.
*Sadaka kültürünü pekiştiren sosyal yardım politikaları yerine hak temelli sosyal hizmet politikaları geliştirilmeli, sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarına birlikte çözüm üretilmelidir.
*Katkı payı adı altında sağlığa erişimi paralı hale getiren uygulamalardan vazgeçilmeli sağlık herkes için parasız olmalıdır.
*Nitelikli, toplumsal cinsiyet eşitlikçi, parasız bilimsel, anadilinde sağlık eğitimi istiyoruz.”
Ardından miting Kardeş Türküler’in ezgileriyle devam etti. Ezgiler eşliğinde çekilen halayların ardından miting sona erdi.
(Jinnews)
Yoruma kapalı.