Alevi Haber Ajansi

GÜNCELLENDİ-Barış Konferansı İstanbul’da toplandı: Çoğulcu bir demokrasiyle bu sorun çözülebilir!-VİDEO

PİRHA- Barış İçin Toplumsal Girişim tarafından yapılan konferansta “Türkiye’nin geleceği için mevcut süreci nasıl anlamalı?” başlığı tartışmaya açıldı.

 

27 Şubat’ta PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ardından PKK’nin silah bıraktığını ve kendini feshettiğini bildiren açıklamasıyla yeni bir sürece geçildi. “Barış yolunda atılmış önemli bir adım” olarak yorumlanan bu karar ardından yapılması gereken idari ve hukuki düzenlemeler gündeme geldi.
Demokratikleşme yönünde atılacak adımlara dikkat çekmek adına İstanbul’da “Barışın Yolunu Açmak” başlıklı konferans düzenledi.
Konferansın amacına dair yapılan açıklamada ise “barış sürecini, demokrasi hareketiyle birleştirmek ve bu çerçevede Kürt sorununun adil, demokratik çözümünü ele almak” ifadelerine yer verildi.
Üç oturum halinde gerçekleşen konferansın birinci bölüm moderatörlüğünü siyasetçi Fatma Bostan Ünsal yürüttü.

“ÇOĞULCU BİR DEMOKRASİYLE SORUN ÇÖZÜLÜR”

Programın açılış konuşmasını CHP 24. Dönem Milletvekili Rıza Türmen yaptı. “Kürt sorununda çözümün neresindeyiz?” başlığını değerlendiren Türmen, şu konuşmayı yaptı:

“Türkiye bir ayrım noktasında. Ayrıca bir tehdit ortamındayız. Hukuk tamamen rafa kaldırılmış durumda, onun için hukuka aykırılıkları tartışmak anlamsız. Bunlarla birlikte Öcalan’ın mektebu, örgütün silah bırakması umut verici bir durum. Bir tarafta demokrasi süresi var, öbür tarafta şiddete başvurarak bir baskı rejimi var. İki çelişkili sürecin bir anlamı var. AK Parti, azınlık iktidarı oldu. Söyleyecek sözü kalmadı ve bu nedenle baskı oluşturuyor. Diğer yandan Kürt oylarına göz kırpıyor, DEM Parti ile CHP arasındaki ilişkiye de engel oluyor.

Kürt sorununu demokratikleşmeyle çözmek gerek. En önemli faktör ise barışın topsumlaşmasıdır. Barış, taleplerin siyaset alanında karşılık bulmasıdır. Bun için de toplumun özne olması lazım. Barışı sadece silahların bırakılması gibi bir dar alana bırakmamalıyız. Aksi halde bir süre sonra yeniden şiddet doğar. Kürt sorununa çözüm bulmak zorundayız. Silahların susması ve Mecliste bir komisyon kurulması çok önemli. Soruna eşit yurttaşlık açısından bakılmadığı sürece başarısızlıkla sonuçlanır. Kürt sorunu aslında Kürtlerden ibaret bir sorun değildir. Çok kimlikli bir toplumsal yaşamın kurulmasıyla ancak bu sorun çözülebilir. Çoğulcu bir demokrasiyle bu sorun çözülebilir. Devlet ike Kürtler arasında olan bir sorun değil yani. Bunun için ortak bir çözüm dili bulmalıyız. Mecliste bir komisyon kurulması, artık Kürt sorununa güvenlikçi bir pencereden bakılmadığı anlamını çıkarır. Bu süreçte mutlaka sivil toplumun da yer alması gerekir.”

İMAMOĞLU: HEPİMİZ ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMALIYIZ

Konferansın devamında Silivri Cezaevinde tutulan Ekrem İmamoğlu’nun gönderdiği mesaj okundu. İmamoğlu mesajında “birlik ve beraberliğin elzem olduğu vurgusunu” yaparken “Çözmemiz gereken meselelerin en önemlisi, Kürt meselesidir. Türkiye’de barış ancak silahların susması, güçlü bir demokrqtik siyaset ile toplumun her kesiminin konuşması, taleplerini dile getirmesi ile mümkün olacaktır. Çoğulcu, katılımcı, şeffaf, eşitlikçi, özgürlükçü ve adaletli bir demokrasiyi hep birlikte inşa etmek için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız” diye belirtti.

Konferansta CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan’ın da mesajları okundu.

“BARIŞIN TAM KENDİSİ OLACAĞIZ”

Kafkas Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ayça Atçı da Çerkez toplumunun yaşadıklarına da dikkat çekerek şu konuşmayı yaptı:

“Dilimizi yitirdik. Bugün anadilim olmayan bir dille konuşuyorum. Bütün ömrüm, acaba sesim anadilimde nasıl çıkardı diye düşünmekle geçti. Bir de anavatanımızda doğsaydım ben kim olurdum… Ben artık mecbur olmadığım bir dil ile yaşamak istemiyorum. UNESCO’ya göre Türkiye’de 18 dil tehlike altında. Bu ülkenin dört yanında derin acılar var. Herkes için barış olsun istedik. Oysa bize hiç kimse ‘ne yaşadınız?’ Diye sormadı. Bu ülkede barış istiyorsak her halkın acılqrını konuşabileceği alanlar kurmalıyız. Çerkezler, Kürtler, Ermeniler, Romanlar; herkesin yitirdiği çok şey oldu. Bizler hafızası, yası olan halklarız. Barış, ancak herkesin sesi duyulmaya başlandığında başlar. Çerkezin unutulması da hepimizin sorumluluğudur. Hepimiz biliyoruz ki acının da bu topraklarda hiyerarşisi var. İnanın, barışın tam kendisi olacağız.”

“SÜREÇ HENÜZ BELİRSİZ”

Konferansın konuşmacıları arasında 22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç da vardı. Arınç, “Ortada hukuk yok” diyerek şunları söyledi:

“Barış denilen kelimeyi bazıları ideolojik olarak görüyor. Herkesin dostça, kendi kimliklerini ifade edebilen bir süreç olmalı barış. Türkiye çok enteresan oldu ve istikrarı kaybetti. Yarın ne olacak bilinmiyor. Önümüzü göremiyor, perpektif yapamıyoruz.
Biz Bahçeli’yi farklı biliyoruz ama Bahçeli, ‘Öcalan gelsin Mecliste konuşsun’ demişti. Nasıl gelecek? DEM Parti ise bunu cesur bir adım olarak gördü. Bu sorunun bitmesi için herkesin eteğindeki taşları dökmesi gerekir. Hayırlı işler yapılmaya başlanınca bir süre sonra herkesten destek görülür.
Bizim cenahın mottosu ise ‘Terörsüz Türkiye’ oldu. Terörü ortaya çıkaran sebeplerle mücadele etmek gerekir. Peki bu kurulması planlanan Meclis komisyonu hakkında detay biliyor muyuz?”

“DEMOKRASİ VE BARIŞI AYNI ANDA İSTİYORUZ”

Siyasetçi Gültan Kışanak ise “Sorunları çözmek konusunda mahir değiliz” diyerek çocuklarını yittiren annelerin de barış konusundaki ısrarlarını aktardı. “Umutsuzluğa kapılmamak gerekir” diyen Kışanak, şöyle devam etti:

“Bahçeli’nin çağrısı evet şok etkisi yarattı. Ama bir taraftan da bu memlekette bir basın açıklaması yapmak bile sorun oluyor. Umutları büyüterek sonuç alabilecek çözümler üretmeliyiz. Söz, bir ufuk açar ama pratik adımlar yol aldırır. Daha çok konuşmamız ama somut adımlar da gerekiyor. Sayın Öcalan’ın çağrısı, PKK’nin feshi somut adımlardı. Meseleyi sadece silah bırakmakta gören anlayışla çözüm zor olacaktır. Biz, bir araya gelip konuşalım. Bekleyerek ve talep ederek olmaz, onun için bizim yol açmamız gerek. ‘Önce demokrasi olsun sonra Kürt sorunu çözülsün’ gibi bir öncelik sunuluyor. İkisi aynı anda yapılamaz mı? Barış süreci, değişim ve dönüşüm sürecidir. Onun için bütün aktörler, öncelikle Kürt sorunu konusunda kendisini değiştirmesi gerekiyor. Mesela CHP şu an mitingler yapıyor. Peki o mitinglerin bir kısmı da neden barış konusu olmuyor? Öncelikle kendimizi dönüştürüp, aktif bir yurttaş olarak kendimize sorumluluk yüklemeliyiz. Tarihsel olarak bazı momentler kolay kolay denk gelmiyor. Büyük bir küresel çatışmanın girdabına girmek yüksek. İçinde bulunduğumuz konjöktürün nedenlerini görmeliyiz. Biz bu sorumluluktan kaçınmamalıyız.”

CHP eski genel başkanı ve diplomat olan Hikmet Çetin de konuşmacılar arasındaydı. Çetin, Bahçeli’nin kendisini arayıp “Sana da büyük görevler düşüyor” dediğini aktararak şöyle devam etti:
“Öcalan da tüm konuşmasında demokrasi vurgusu yapıyor. Önce demokrasiyi inşa edip parlamentonun bu işe el atması gerekir.

“İNKAR ÜZERİNDEN GİDEN ANLAYIŞA KARŞI BİRLİKTE SES OLMALIYIZ”

Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu (ABF) Başkanı Mustafa Aslan ise tekçi politikaların bırakılması gerektiği vurgusunu yaptı. Aslan, şu ifadeleri kullandı:

“Biz bu topraklarda çok dilli ve çok inançlı bir toplumuz. ‘Bu ülkenin yüzde 99’u Müslümandır’ sözünü önce terk etmeliyiz. Laik bir ülke adına atılacak her adıma bizler de hazırız. Bu topraklarda artık acılar yaşanmamalı, herkes kendi diliyle, kendi inancıyla yaşamalı. Demorasiyi içselleştirmeye, laikliği hayata geçirmeye ihtiyaç var. Hukuğun ayaklar altına alındığı bir süreçte barışı ne iktidardan bekleyebiliriz ne de barışı onşarın ki gibi değersiz göremeyiz. Birlikte demokrasi mücadelesi vermeye ihtiyaç var.
Numan Kurtulmuş örneğin bir açıklama yaptı ve sonrasında ‘yanlış anlaşıldım’ dedi.

Birilerinin toplumların sinir uçlarına dokunma gibi hevesleri var. Önce birbirimizi tanıyıp, anlayacağız. Halen Alevilerin kutsal mekanları işgal altında. Yetmiyormuş gibi inanç kimliğimizi götürüp Kültür ve Turizm Bakanlığına bağladılar. İnkar üzerinden giden anlayışa karşı birlikte ses olmalıyız. Bu süreç sadece DEM Parti ile olamayacağını bilip, ‘Aleviler, bizim din kardeşimiz’ demekle olmaz. Her yapının o masada temsil edilmesi gerekir. Bizim için en kutsal varlıklardan biri insandır. Mücadelenin neferi olma düsturunu büyüklerimizden aldık. Barış çok kıymetlidir ve bu topraklarda acı yaratanlara bırakılmamalıdır.”

Konferans, verilen aranın ardından devam edecek.

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.