PİRHA- Kadınların yaşamın her alanında psikolojik ve fiziki şiddete maruz kalması istatistikleri de aşan bir sorunu ortaya koyuyor. Kadınlar, toplum ve yasalar karşısında eşitlenecek mi? Belediyeler kadın çalışmalarına neden önem vermiyor? “Adalet” yürüyüşüne kadınlar nasıl bakıyor? Tüm bu soruları Mersin Kadın Platformu Bileşeni kadınlara sorduk.
PİRHA’ya konuşan kadınlar, erkeklerin iktidardan aldıkları güçle daha da pervasızlaşarak kadınlara şiddet uyguladığını belirttiler. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet yürüyüşünü desteklediklerini belirten Mersin Kadın Platformu Bileşeni kadınlar, herkes için adalet sağlanana kadar yürüyüşün devam ettirilmesinden yana. İktidarın politikalarını eleştiren kadınlar, CHP’li belediyelerin bakış açısının da sorunlu olduğuna işaret ettiler.
İşte Mersin Kadın Platformu Bileşeni kadınlarla yapılan röportaj…
“DAHA FAZLA DAYANIŞMAMIZ GEREKİYOR”
Dünyanın bir çok yerinde kadınlar şiddete maruz kalıyor. Ülkemiz de ise özellikle ramazan ayı boyunca- ki öncesinde de örnek verilebilir- gericilerin saldırısına uğruyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yüksel Gözen: Sadece ramazan ile ilgili bir şey değil. İktidarın güçlenmesiyle ilgili bir şey. Erkekler iktidardan aldıkları güçle daha da pervasızlaşmaya başladı. Kim ne yaparsa serbest kalıyor, hesabı sorulmuyor. Sadece gerici grupların saldırıları yok. Solcu diye geçinenler de benzer şiddeti kadına uyguluyor. Biz kadınlar bu duruma şaşırmıyoruz. Şu var ki bu tür saldırılar kadınların örgütlülüğünü güçlendirecek. Daha fazla dayanışmamız gerekiyor.
“EN AĞIR CEZAYI ALMALARINI İSTİYORUZ”
Seher Selma Yazıcı: Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler var. Bu sözleşmelerdeki en temel unsurlardan biri olan toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirme maddesi devlet tarafından uygulanmıyor. Kadın-erkek eşitliği sağlanmadığı, ikincilleştirildiği ve iktidarın da bu bakışı yaygınlaştırdığı müddetçe, erkek bir kadına çeşitli bahaneler üreterek, istediği yerde şiddet uygulayabilir. Kadına yönelik şiddete karşı mahkemeler adli bir vaka gibi görülüp, erkekten yana sonuçlar ortaya çıkartıyor. Mahkemelere yansımış olan kadına yönelik şiddet davalarında erkeklerin tutuklu kalmalarını ve en ağır cezayı almalarını istiyoruz.
“AZGIN BİR SALDIRIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Çiğdem Akbaba: Ata-erkil zihniyet toplumsal olarak yaygınlaşmaya başladı. Bir pervasızlaşma var her anlamda. Kendisini sistem içerisinde rahatça hareket edebilir görüyorlar ve gücü elinde bulundurduğunu düşünen erkek, canı istediği her yerde kadına, çocuğa ve dezavantajlı gruplara yönelebiliyor. “Gücü” temsil eden paraysa parayla, egemen etnik, dinsel ve mezhepsel yapıya sahipse onu kullanarak, bazen bir minibüste, bazen parkta, bazen de sokakta bu “gücü” gösteriyor. Bu anlayışın temsil ettiği tek-tipçi bir ideolojik yapı mevcut. Bu yapı kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayana yaşam hakkı tanımıyor. Din, mezhep, inanç, kimlik, cinsiyet üzerinden azgın bir saldırı ile karşı karşıyayız. Tüm bunlara bakarak farklılıklarımızla, bir arada olmamız çok önemli.
Canan Yüce: Basının öne çıkardığının –şort giyen kadın dövüldü gibi- dışında, bir de direnen kadın gerçekliği var. Ata-erkil zihniyet muhafazakârlıkla buluştuğunda karşımıza şiddet olarak çıkıyor. Artık saldırıya uğrayan kadın baş eğmiyor, karşı duruşu da ortaya çıkartıyor. Kadın örgütlerinin duyarlılığı, kadınların bir birini sahiplenme örnekleri, bu coğrafyada yaşayan tüm kadınları cesaretlendiriyor.
Yüksel Gözen: Erkekler dünyanın kendilerinin olmadığını görecekler.
“ADALETSİZLİĞİN OLDUĞU YERDE HEPİMİZİN ADALETE İHTİYACI VAR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlatmış olduğu ve birçok kesimin de destek verdiği “Adalet” yürüyüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seher Selma Yazıcı: Adaletsizliğin olduğu bir ülkede adalet talep etmek çok önemli. Herkes bir biçimde adaletsizliğe uğruyor. Bütün toplumsal ve siyasal yapılar bu “adalet” arayışını çoğaltmalı. Sadece bir yapıya veya partiye kalırsa sönümlenir ve insanlardaki umut kırıntıları da yok olabilir.
Yüksel Gözen: Kadınlar başta olmak üzere, ezilen, ötekileştirilmek istenenler kendi talepleriyle orada olmalı. Kendileri adaletsizliğe uğradığı zaman adalet talep etmeye başladılar. Bu durum yaralayıcı ancak desteklenmeli, bir mücadele hattına dönüştürülmelidir. Sonuçta hepimizin adalete ihtiyacı var.
Canan Yüce: “Adalet” yürüyüşü, ihraç edilen akademisyenler kürsülerine dönene kadar, Sur da, Cizre de, Roboski’de katledilenlerin hesabı görülene, HDP’li vekiller ve gazeteciler dışarı çıkana kadar, yani herkes için adalet sağlanana kadar devam ettirilmeli.
Kadın platformu olarak belediyelerin kadın çalışmaları yapmadığını dile getiriyorsunuz. Yakın zamanda kayyum atanan Akdeniz Belediyesi’nin, ilk işlerinden biri, Mersin’de faaliyette bulunan tek sığınma evinini kapatmak oldu. Yerel yönetimlerin ve hükümetin kadın çalışmalarına bakış açısı nedir?
Canan Yüce: Platform olarak medyanın dilini, siyasi partilerdeki kadınların durumu gibi çalışmalar yapıp farkındalık yaratmaya çalıştık. Yapacağımız yeni çalışma ile de belediyelerin kadın çalışmalarına bakış açısını değerlendireceğiz. İktidarın kadını aileye bağlayan yaklaşımlarını, kadın danışma merkezlerini kapatarak görebiliyoruz. “Zaten biz yapıyoruz. Sizlere gerek yok” diyerek, aile ve sosyal politikalar bakanlığı aracılığıyla, kadın özgün çalışmaları baltalanmak isteniyor. Akdeniz belediyesine atanan kayyum gelir gelmez, şehrin tek sığınma evini, ihtiyaç yok denilerek ve kimseye sormadan kapattı. Ardından İŞTAR kadın merkezine talimat göndererek, “bundan sonra kadın davalarını takip etmeyeceksiniz” denildi. Tüm bu örnekler başlı başına iktidarın kadın bakış açısını göstermektedir.
Yüksel Gözen: Ne yazık ki benzer yaklaşımları, sosyal-demokrat belediyelerde de görüyoruz. Mezitli, Yenişehir ve Silifke belediyelerinde kadın merkezleri yok. Kadın-erkek eşitliğini savunduğunu iddia eden yapılar da bu bakış açısı var. Değişmesi için elimizden geleni yapacağız.
Seher Selma Yazıcı: Kadına sorunlu bakış sadece iktidar ile sınırlı değil. CHP’li milletvekilleri hükümete yönelttiği, “sığınma evi sayısı, kadın danışma merkezlerinin kurulup kurulmadığı, kurulduysa kaç tane olduğu” şeklindeki soruları CHP’li belediyelere “neden sığınma evi açmıyor ve kadın çalışmaları yapmıyorsunuz?” diye sormuyor. Biz sorduğumuzda “kadınların böyle bir talebi yok” denilerek işin içinden çıkılmaya çalışılıyor. Bizler de yaptığımız çalışmalar sonucu yüzlerce dilekçe ile ilgili kurumlara başvurup, kadın merkezlerinin açılması için ısrarcı olacağız.
Diren Keser/MERSİN
Yoruma kapalı.