PİRHA- Suriye’de Alevilere yönelik süren soykırıma karşı tepkilerin oldukça yetersiz olduğunu belirten Asi Der Başkanı Tevfik Usluoğlu, “Bunun karşısında insanım diyen, vicdanı olanların, yeni bir akılla ve felsefeyle hareket edip bu soykırımının önüne geçmesi için gerekli çabayı göstermesi gerekiyor” dedi.
Suriye’de Alevilere yönelik süren soykırımla ilgili Asi Der Başkanı araştırmacı yazar Tevfik Usluoğlu, PİRHA’ya açıklamalarda bulundu.
“SURİYEDE YAŞANAN KATLİAMLARA KARŞI YETERLİ DUYARLILIK YOK”
Araştırmacı-yazar Tevfik Usluoğlu, Suriye’de yaşanan katliamlara karşı yapılan eylem ve etkinliklere katılımların zayıf olmasına tepki gösterdi.
“UYGARLIK ÇÜRÜMÜŞ, SİSTEM ÇÜRÜMÜŞ, İNSANLIK ÇÜRÜMÜŞ”
Suriye’de yaşananlarla birlikte gelinen süreçte insanların siyasetin ve uygarlığın kendisinin de çürümüş olduğunu belirten Usluoğlu, “Bu çürümüşlüğün getirdiği sonuçlarla bu tabloyu görebiliyoruz. Aslında Suriye’deki Alevi katliamları sistematik olarak sürdürülüyor. 2011’de başlayan katliamlar, 8 Aralık sonrasında ve özelikle 6 Mart 2025 sonrasında soykırım niteliğine büründü.Suriye’de ilk vekalet savaşı başlatıldığında tekfiri terör Suriye’de ‘Aleviler tabuta, Hristiyanlar Beyrut’a’ sloganıyla bu süreci başlattılar. Resmi olarak 23 Haziran 2011 Cisr-i Şuğur katliamı ile başlayan Suriye vekalet savaşı 8 Aralık’a kadar sürmüştür ve bu süre içerisinde toplamda sadece Aleviler üzerinde 19 katliam gerçekleşmiştir. Bu dönemde 23 Haziran 2011 tarihinden 8 Aralık 2024 tarihine kadar 200 binin üzende Alevi katledilmiştir” dedi.
“SURİYE’DE CİHADİSTLER ‘ALEVİLER TABUTA HRİSTİYANLAR BEYRUTA’ DİYEREK KATLİAM BAŞLATTILAR”
Suriye’de yaşayan halklar ve inançlar hakkından bilgi de veren Usluoğlu, “Hristiyanların Suriye’de 4 tane patrikhanesi var. İsmaililer- Selemiyye-Kadmus ve Masyafta yaşarlar. Dürziler, Sveyda, Knatra, Golan başta olmak üzere Şam’dan Kamışlı‘ya kadar uzanmaktalar. Arap Alevileri, Tartus, Lazkiye, Hama, Humus, Şam, Halep ağırlıkta olmak üzere Suriye’nin her yerinde yaşamaktalar ki Golan tepelerinde bile 12 tane Alevi köyü vardır ve Der’a, Kamışlı’ya kadar uzanmaktalar. Kürt Aleviler ağırlıklı Afrin ve çevresinde yaşamaktalar, Sinemilli ve Hızır Abdal Ocağına bağlılar. Türkmen Alevileri ise Babıl Kadi, Babıl Hediyd, Hüllük, Haydariye gibi mahallelerde yaşamaktalar ve bunlar da Dede Kargın Ocağı talipleridir” diye belirtti.
Suriye’nin tüm bölgelerinde etnik, dini ve çeşitlilik anlamında bir merkez olduğunu söyleyen Usluoğlu, “Bugüne kadar kendini bu çok etnikli çok dinli ortak yaşam kültürü sürdürükebilir olarak bugüne uzana bilmiştir. Ancak 2011 de başlayan ve 8 Aralık 2025’te uluslararası komployla alt üst edilen bu ülke, barbarca, bu bölgenin ve ülkenin yağmalanması ve zenginliklerinin tarumar edilmesi, halkların bugüne kadar elde ettikleri kazanımların yok edilmesi amacıyla bir çaba içerisine girildi. Başta söylenen ‘Aleviler tabuta’ söylemi bugün bir fiil olarak özelikle 6 Mart sonrasında soykırıma dönüşmüş durumda” şeklinde ifade etti.
8 Aralık sonrasında cihadist güçlerin Humus ve Hama’dan başlayan, ardından Lazkiye, Tartus’a kadar yayılan bir katliam gerçekleştirdiklerini aktaran Usluoğlu, “Şam şehir merkezi ve Halep’te olmak üzere farklı alanlarda gerçekleştirilen katliamlar sürmektedir. Örneğin Halep Meyselün’de bulunan ve Arap Alevilerinin Şeyh Ed – Din olarak kabul ettiği ve aslında Alevilik teolojisini sistematikleştiren Hasibi’nin makamına, türbesine, mozolesine kadar yönelmeleri ve yakmaya yıkmaya kalkışmaları Alevi nefretiyle ya da Alevi motivasyonuyla dünyanın farklı yerlerinden toplanan cihadist terörün Alevilere ne yapacağını daha önceden dünyanın görmüş olması gerekiyordu” dedi.
“SURİYE’DE SİSTEMATİK OLARAK ALEVİ SOYKIRIMI GERÇEKLEŞTİRİLİYOR”
Bu yaşananlarla birlikte gelinen süreçte devrik yönetimin bir B planının olmadığının net olarak ortaya çıktığına dikkat çeken Usluoğlu, şunları ifade etti:
“Çürümüş olan uygarlığın çürümüş olan insanlığın müdahalesiz ligini görmekteyiz. Avrupa’nın tek derdi göçmen politikasını tersine çevirip Avrupa sığınan göçmenleri geri göndermek iken, Amerika’nın ise bölgenin zenginliklerini tarumar etmek gibi bir derdi var. Israil’in ise ‘Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçirmek için halkları ezilenleri Truva atı olarak kullanmak gibi bir planı var. Rusya’nın ise Ukrayna’da düştüğü bataklıktan çıkmak için Suriye’yi sattığını artık herkes biliyor durumda.
8 Aralık’tan şu ana kadar Suriye’de öldürülen Alevi sayısı 50 bini geçmiş durumda. Lazkiye’nin kuzey kesiminin birçok bölgesinde köylerde dahil olmak üzere ağırlıkta Hama ve Humus hattında birçok köyün boşaltıldığı, insanların katledildiği ve artık oralarda insan yaşamadığını çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Cihadist güçler tarafından Suriye’de katliamların sistematik hale getirildi. Bu katliamlar yapılırken de ‘Esas arttığı’ gibi söylem kullanıyorlar. Bu söylem ile Aleviler hedef alınıyor. Oysa ki Suriye yönetimi Alevi değildi. Katledilen 5 yaşındaki çocuk, 90 yaşındaki bir insan, eczacı, mühendis, doktor ya da masum bir kadının kimsenin artığı değildir ama bunu yapanların kimin artığı olduğu sorusunu kimse sormuyor?
Süleyman Şah Tugayı, Hamza Tugayı, Sultan Murat Tugayı HTŞ ya da İŞİD’ i kim ortaya çıkardı ve nasıl devreye sokuldular. Bunların hepsi IŞİD, El Kaide artığıdır. Dünya toplumunun dünya insanlığının bunu sorgulaması lazım.”
“KATLİAMLARA KARŞI TOPLUMLARIN KENDİ ÖZ ÖRGÜTLEMESİ YARATMASI GEREKİYOR”
Tevfik Usluoğlu, “Bugün ne yapmalı, nasıl yapmalı?” sorunun oldukça önemli olduğunu belirterek, “Çok net. Alevi kurumları üzerine düşeni yapmaya çalışıyor ama belli ki Alevi hareketleri bu gücü elde edecek, bu soykırımın önüne geçecek güce sahip değil. Bölgedeki demokrasi mücadelesi veren güçlerin de çok zayıf olduğu aşikâr. Eğer bir halk kendi meşru müdafaasını gerçekleştirip öz gücünü ortaya koyabiliyorsa uluslararası destek alır. Bunun karşısında insanım diyen vicdanı olan, bu katliamların farklı halkların üzerinde sürmesini istemeyen, bölgenin ve dünyanın cehenneme dönmesini istemeyen her ahlaklı, her vicdanlı insanın yeni bir akılla ve felsefeyle hareket edip bu soykırımının önüne geçmesi için gerekli çabayı göstermesi gerekiyor” dedi.
“SURİYEDE YAŞANAN BARBARLIĞI HEP BERABER DURDURALIM”
Asi Der Başkanı Tevfik Usluoğlu, konuşmasını devamında şunları belirtti:
“Barbarlar yıkım için her zaman gerekçe ortaya koyar ve bugüne kadar elde edilen zenginlikleri tarumar etmek için her şeyi yapacaktır. Onun için kadınların, demokratların, insanım diyen herkesin Alevi kurumlarının, dünya kamuoyunun bu katliama dur demesi gerekiyor. Uluslararası gücün ve BM’nin oraya gidip konumlanması ve bu katliamın önüne geçmesi gerekiyor. Ardından Suriyeli olan halkların, Suriyelilerin ne yapması gerektiğine karar verilmeleri gerekiyor. Biz onların adına karar veremeyiz. Vicdanı olan, insanlık adına hareket eden onurlu insanlar olarak bu katliama dur demeye çalışıyoruz. Bu çağrımız tüm insanlığa bu soykırıma hep beraber dur deyip gerekli müdahaleyi yapalım.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.