PİRHA-Dersim-Elazığ-Bingöl sınırında bulunan Peri Suyu üzerinde yapımı tamamlanan Pembelik Barajı ve HES projesinin yol ve köprüleri su altında bırakması nedeniyle yıllardır zor bir yaşam sürdüren Dallıbahçe Köyü Ilısu Mezrası’nda yaşayan Ayhan ve Adile Arduç çifti, köprü yapılması gerektiğini yineledi. Arduç çifti, “Bizim talebimiz Nazımiye’ye gidebilmemiz için yol ve insanların buraya yerleşebilmeleri için bir köprü yapılsın” dedi.
Türkiye’de doğası en çok tahrip edilen illerin başında Dersim geliyor. Bölgede son 10 yılda altı baraj ve Hidroelektrik Santral (HES) projesi tamamlanarak enerji üretimine geçildi. Dersim’in doğal sınırlarını oluşturan Karasu ve Peri çayları üzerinde yapılan projelerle ilin etrafı göllerle çevrelendi.
Dersim’de 80’li yılların başından bu yana 4 baraj ve 6 HES’in yapımı tamamlanarak, işletmeye açıldı. Mercan HES’i, Uzunçayır Barajı ve HES’i, Dinar HES’i, Tatar Barajı ve HES’i, Seyrantepe Barajı ve HES’i ile Pembelik Barajı ve HES’i. Dersim, Elazığ ve Bingöl sınırındaki Peri Çayı üzerinde yer alan Pembelik Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) Limak Enerji tarafından 2008 yılında yapımına başlanarak 2015 yılında tamamlandı.
Dersim-Elazığ-Bingöl sınırında bulunan Peri Suyu üzerinde yapımı tamamlanan Pembelik Barajı ve HES projesinin yol ve köprüleri su altında bırakması nedeniyle Dersim’in Nazımiye İlçesi Dallıbahçe Köyü Ilısu Mezrası’nda yaşayan Ayhan ve Adile Arduç çifti, yıllar geçmesine rağmen devam eden mağduriyetlerini PİRHA’ya anlattı.
“SORUNLARIMIZ DEVAM EDİYOR”
Barajın suyu tutulduktan sonra köylerinde mahsur kaldıklarını belirten Adile Arduç, “Bütün ÇED raporlarını yok sayarak bizi burada mahsur bıraktılar, bütün yaşamsal haklarımızdan mahrum kaldık. Bize çeşitli teklifler yaptılar sizi oradan çıkartalım, dediler ama biz çıkmadık kendi köyümüzde yaşamak istiyoruz dedik. O yüzden mücadele ettik. Biz burada 2015 yılında açlık grevine gittik. Açlık grevinin 10. günü Valilik köprü yapacağız diye açıklama yaptı. Aslında büyük bir köprü yapacaklardı insanların gelip ev yapabilecekleri, üzerinde eşyaların taşınabileceği. Biz açlık grevini sonlandırdık ama 1 yıl boyunca köprü sözü yerine getirilmedi biz yine mahsur kaldık. Daha sonra bize size tahtadan asma köprü yapacağız kabul edecekseniz edin etmeyeceksiniz onu da yapmayacağız dediler. Bize sus payı gibi dayatıldı mecbur kabul etmek zorunda kaldık ama biz yine mücadelemize devam ettik. Nazımiye’ye 15 dakika olan yolumuz iki saate çıkarılmış. Biz Nazımiye’ye bağlıyız, herhangi bir işimiz olursa iki saat sonra Nazımiye’ye gidebiliyoruz ve halen bu sorunumuz devam ediyor. Bizim talebimiz Nazımiye’ye gidebilmemiz için yol ve insanların buraya yerleşebilmeleri için bir köprü yapılsın” dedi.
“BÜTÜN DEĞERLERİMİZ SUYUN ALTINDA KALDI”
Pandemiden dolayı insanların artık köye gelemediklerini söyleyen Adile Arduç, şunları belirtti:
“Bizim bütün değerlerimiz suyun altında kaldı, biz onları suyun altından nasıl çıkaracağız. Ben yaşadıklarımızı düşündüğümde hep ağlarım bunlar bizi var eden değerlerimizdir. Devlet vatandaşının haklarını koruması lazım, ben burada kendi topraklarımı korumak için bedenimi ölüme yatırmamalıyım, bu hak değil ve benim bir inanç merkezlerim var oraya gidip kendi inancımı yaşıyorum ama onu elimden aldılar. Şimdiye kadar yapılan yapıldı belki halk bilinçsizdi, belki biz değerlerimizin farkına sonradan vardık ama bundan sonra baraj yapılmasına kimse izin vermesin. Başka bir baraj projesinde hep birlikte tek yürek olarak karşı durmalıyız, yaşadığımız bu acıyı başkaları yaşamasın.”
“KÖYLÜLERİN BİRBİRİYLE OLAN BAĞLANTILARI KOPTU”
Barajın yapılmasıyla birlikte köylülerin birbiriyle olan bağlantılarının koptuğunu söyleyen Ayhan Arduç ise, “İnsanların değerleri, mezarları ve ziyaretleri sular altında kaldı. Baraj bitti, barajın önünde bir set vardı biz o setin üzerinden gelip gidiyorduk. Gece yarısı o seti yıkmışlardı, biz burada mahsur kaldık. Biz bir sene boyunca hiçbir yere gidemedik biz kimseye ulaşamadık kimse de bize ulaşamadı. Basının, sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin ve milletvekillerinin desteği oldu bu süreçte. Ama baktık ki bir gelişme olmuyor biz de açlık grevine başladık. Açlık grevinin 10. Günü vali açıklama yaptı ‘biz şirket yetkilileri ile görüştük oraya köprü yapacağız, açlık grevine son verilsin’ dedi. Biz de avukatımızla konuştuk ve 10. Gününde açlık grevine son verdik ama bir sene geçmesine rağmen köprü yapılmadı. Demir köprü yerine asma köprü yaptılar, köprüden araç geçemiyor. Bir sürü insan köylerine geri dönüp ev yapmak istiyor ama yapamıyor ulaşım olmadığı için. Baraj hem bize hem de çevrede ki köylere bir zulüm yaşattırdı” dedi.
“BEN BÖYLE BİR MAĞDURİYETİ HİÇBİR YERDE GÖRMEDİM”
Asma köprü çözüm olmadığını, aynı mağduriyeti halen yaşadıklarını vurgulayan Ayhan Arduç, şöyle devam etti:
“Köylüler de buraya gelip ev yapmak istiyor ama insanlar gelemiyor bu durumdan dolayı. Ben böyle bir mağduriyeti hiçbir yerde görmedim. Bağlı olduğumuz ilçe ile iletişimimiz yok. Benim çocuğum hayvancılık, arıcılık yapmak istiyor ama yapamıyor çünkü biz buraya hiçbir şey getirtemiyoruz. İki-üç sene boyunca arkadaşlar bize botla yiyecek getiriyordu. İnsanlar köye geri dönmek istiyor. Buraya sağlam bir köprü veya yolun yapılması gerekiyor. Bunlar yapılmazsa kimse köye geri dönemez. Dünyanın birçok yerinde barajlar yapılıyor ama insanlara zulüm yaşatarak bir şey yapılmaz. Madem barajı yaptın o zaman yolumu yap, köprümü yap vatandaşını mağdur etme. Eskiden biz Gola Xızır’a gidip kurban keserdik, niyaz dağıtırdık, dua ederdik bunlar bizim kutsallarımızdı ama su altında kaldı.”
Cihan BERK-Nuray ATMACA/DERSİM
Yoruma kapalı.