PİRHA- Antalya’da bir lise öğrencisi, yaptığı başvuru sonucu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulup daha sonra başvurunun iptal edilmesine ilişkin konuşan baba F.D, “Önce başvurumuzu kabul ettiler. Çocuğum din derslerinden muaf tutuldu. 15 gün geçmeden verilen muaf kararı Hıristiyan yada Musevi olmadığımız için iptal edildi. Bu kararı doğru bulmuyoruz” dedi. Aile avukatı Taylan Özgür Tufan da, gerekli itirazları yapacaklarını ifade etti.
Antalya’da bir lise öğrencisi, Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru sonucu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutuldu. Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verilen başvuru dilekçesinde, Anayasa’nın 2., 4., 24 maddeleri, yine Anayasa’nın 90. maddesi dayanak gösterilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hukuki dayanak olarak gösterildi.
Başvuru dilekçesinde ayrıca, İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nin 26 Ekim 2016 tarihinde verdiği karar vurgulanarak, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muafiyet isteğinin zımnen reddedilmesi üzerine açılan davada yukarıda belirtilen düzenlemelere atıf ile küçüklerin yasal temsilcilerinin çocuklarına okulda din kültürü dersinin verilmesini istemedikleri takdirde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini almaya zorlanamayacakları idari işlemin iptaline karar verilmiştir” ifadesine yer verildi.
“AİHM KARARI GEREĞİ ÇOCUĞUM ÖNCE DİN DERSLERİNDEN MUAF TUTULDU DAHA SONRA İPTAL EDİLDİ”
Çocuklarının zorunlu din derslerinden muaf olması için avukatları aracılığı ile başvurduklarını belirten baba F.D, “Çocuğumun okuduğu meslek okulunda, meslek derslerinin daha ağırlıklı olması gerekirken din derslerinin ağırlıklı olması ya da din dersinin zorunlu olması, biraz daha çocuğu psikolojik olarak da etkilediği için başvuru yaptık. Yani çok din dersi ağırlıklı düşünseydim imam Hatip’e yollayabilirdim. Yollayan aileler de var, bizde yollayabilirdik” diye belirtti.
“EĞİTİM SİSTEMİ LAİK DEĞİL”
Mevcut eğitim sisteminin laik olmadığını vurgulayan baba F.D, “Verdiğim dilekçe belki diğer velilere de bir kıvılcım olur ve herkes tepkisini gösterirse bir şeyler geri çekilebilir, belki bazı kararlar düzeltilebilir. İşte azınlık görülen kişilerin de sesi duyulabilir, onların da talepleri yerine getirebilir düşüncesiyle muaf dilekçesini verdik” diye ifade etti.
Din dersinden muafiyet istemenin dinsizlik olmadığını ya da dine karşı bir anlam çıkarılmaması gerektiğini söyleyen F.D, “Ben şu anki eğitimin laik sisteme uymadığını düşünüyorum. Tabii ki hepimiz din dersi alarak büyüdük. Hepimiz Anadolu çocuğuyuz, Anadolu insanıyız. Coğrafyamızda, dinin olmadığı yer yok. Ama kimi koyu yaşar, kimi biraz daha açık, kimi biraz daha özgür, kimi biraz daha baskı altında yaşar. Ama herkes bu topraklarda dini eğitimini alıyor. Biz buna karşı değiliz” diye konuştu.
Okulda çocuğunun kültür, sanat, felsefe yerine din dersi görmesini yanlış gördüğünden din dersinden muaf tutulması için başvuru yaptığını dile getiren F.D,” Bundan dolayı başvurduk. Nisan ayının 14’ünde başvurduk. 2-3 gün sürmedi hemen okuldan aradılar muafiyetimiz kabul oldu. Zaten bir hafta din derslerine girmedi. Hocası din ders saatinde kütüphanede oturabilir derse girme, zorunluluğu yok diye belirtti” dedi.
Dilekçelerini İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verdiklerini sonrasında hocasıyla görüşmek için okula gittiğinin belirten baba F.D, çocuğunun ortaokulla din derslerinde bahsedilen konuların etkisinde kaldığını ve psikolojisinin bozulduğunu bunu örnekleyerek öğretmenine anlattığını belirtti.
Baba F.D, devamında şunları ifade etti:
“Babam vefat ettiğinde sigara içiyordu. Çocuğum arıyordu baba baban cehenneme gidecek yani okula bunu mı öğretiyorsunuz? Biz de din eğitimi aldık. Bizim din hocamız vardı da böyle koyu ya da böyle çok aykırı bir şekilde öğretilmedi şeklinde kendisine ifade ettim” dedi.
Çocuğunun din dersinden muaf tutulmasının 2.nci haftasında okuldan arandılar. Telefonda dilekçemizin onayının kabul olmayacağını kendilerinin yetkisinin dışında olduğunu söylediler. Okula çağırdılar, okula gittim. Hocayla yüz yüze görüşmek için müdür yardımcısı ardından müdürle görüştüm. Örnek kararları çıkardılar ve müdür beyin yazdığı bir kağıtı tebliğ etti bana ben de imzalayıp aldım.”
Çocuğunun din dersinden muaf olabilmesi için farklı dinlere mensup olması gerektiğinin müdür tarafından kendisine iletildiğini aktaran F.D, “Ben de şunu sordum; hani önce kabul oldu, sonra neden İptal oldu? Müdür de, mahkeme kararı olmadan yapamayacağını bana bildirdi” dedi.
“ÇOCUĞUMUN GELECEĞİ İÇİN YASAL OLAN HER ŞEYİ MAHKEMEDE ARAYACAĞIM”
Müdürün kendisine imzalı barkotlu bir örneğini verdiğini belirten F.D, konuşmasının devamında şunları belirtti:
“Yasal hakkım olan şeyi mahkemede de arayabilirim. Kendisi de öyle söyledi. Evet, mahkeme açabilirsiniz. Ben dilekçe verdim, okul kabul etmedi. Mahkeme üzerinden yapabilirsin senin en doğal hakkın dedi. Karara karşı itirazlarımızı yapacağız.
Herkes başvurursa ve tepkisini gösterirse bir şekilde bir çoğunluk oluşturabilirsek belki de devlet bazı kararlarda geri adım atabilir. Yani gitgide İran’ın modelini değil de biraz daha belki Avrupa modeline dönme şansımız olursa ülke için iyi olur. Çünkü ne ekerseniz onu içersiniz çocuklara ne verirsek onu alacağız.”
“DİN DERSLERİNDEN DOLAYI ÇOCUĞUMUN PSİKOLOJİSİ BOZULDU”
Ortaokulda çocuğunun psikolojisinin çok bozulduğunu belirten anne G.D,” Eve gelip sürekli ağlıyordu ve sürekli abdest alıyordu. Ben cehenneme gideceğim işte adımların birbirine takip ediyor. Böyle olursa bu günah vesaire. Dua kısmına geldiğinde çok fazla dua vardı ve karmaşıktı maalesef. Bunları öğrenme sürecinde çok sıkıntı yaşıyordum. Çünkü zaten çocuğumda bir dikkat eksikliği problemi vardı ve hani onu öğrenmek zorundasın. Başka alternatifin yok” dedi.
Arkadaşları tarafından sürekli sen İngilizce öğreneceğine işte bu doğaları öğren Arapça öğren diye baskılandığını belirten anne G.D,” Zaten Türkiye’de bir dil Türkçe var. Tamam, evet. Birçok etnik ırk var ama şu. Şu anda Türkçe konuşuluyor ve dualar maalesef Arapça veya işte birazcık daha eski Türkçe ile yazıldığı için çocuk bunları öğrenmekte, okumaktan, ezberlemekten çok zorluk çekiyordu. Ben anlatsam bile zorluk çekiyordum. Bir ortaokul yediden son sınıfa kadar zaten bunun sıkıntısını çok yaşadı” diye belirtti.
“ÇOCUĞUM DAHA ÇOK FELSEFE VE BENZERİ DERSLERİ ÖĞRENSİN DİYE SANAT OKULUNA GÖNDERDİM”
Çocuklarının lisede seçmeli ders olarak felsefe bilim,matematik sanat ağırlıklı dersleri almasını isrtediklerini belirten anne G.D,” Seçmeli ders diyorsunuz ama neden seçmeli ders olarak siz bize din dersini dayatıyorsunuz ki?” diye tepki gösterdi.
Dinin bütün dünyada olduğunu ama asıl olanın insanın içinde taşıdığı duygu olduğunu dile getiren anne G.D de, konuşmasının devamında şunları belirtti:
“Yani hepimiz aynı yaratıcıya inanıyorsak bu niye. Buna inanmadın böyle olacak cehenneme gideceksin. Yani bu şekilde çocuğumun psikolojisinin bozulmasını kaldıramadım.
Neden bir meslek lisesinde meslek öğrenmesi gerekirken, 8 saat boyunca din dersi görsünler. Yani bu olmaz, olmaması gerekiyor. Bundan yola çıkarak zaten dilekçe verdik.”
“HİÇBİR YURTTAŞIN KENDİ İNANCINDAN, ETNİK KİMLİĞİNDEN DOLAYI AYRIMCILIĞA UĞRAMADIĞI BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ”
Zorunlu din dersinden muaf olması için başvuru dilekçesini hazırlayan aile avukatı Taylan Özgür Tufan, “14 Nisan 2025 tarihinde meslek lisesinde okuyan bir öğrencimizin ailesiyle birlikte durumunu din dersine karşı başvuru dilekçesi tanzim ettik. Dilekçe ilk etapta 15 Nisan 2025 tarihinde kabul edildi. Öğrenci muaf duruma geçti. Lakin bir hafta önce okul yönetiminden öğrenci ailesine mesaj atılarak bu şekilde muafiyetin kabul edilmeyeceği, kendilerine milli eğitime başvuracağını ifade edildi” diye konuştu.
Sürecin devam ettiğini belirten ve dilekçenin içeriğine ilişkin bilgi de paylaşan Av. Tufan, “Dilekçenin özüne gelirsek dilekçenin özü diğer dilekçelerden biraz farklı. Biz şu şekilde bir inanca mensup olup, o sebepten ötürü muafiyet talepli değil, salt olarak tek talebimizi muafiyet olduğunu, hiçbir inanç kurumunu adını zikretmeden anayasa 2’nci anayasada 4’ncü, anayasa 24. madde AİHM 9’ncu, AİHM ek protokol 21’nci madde ve anayasa 90’a dayanarak bir dilekçe tanzim ettik. Öncelikle bu dilekçenin kabul edilmesiyle beraber öğrencinin muafiyet durumu e- okul sisteminde de ortaya koyulmuştur” dedi.
Av. Taylan konuşmasının devamında şunları belirtti:
“Lakin devam eden süreçte okul yönetiminin niçin bu tavra geldiğini, niçin kendilerinin bir il milli eğitime başvuru yaparak bu muafiyet durumunu kaldırmak istediğini bilmemekteyiz? Bu noktada idari başvuru hakkımız saklıdır. Hiçbir yurttaşın kendi inancından, etnik kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğramadığı bir Türkiye var olana kadar mücadelemiz devam edecektir.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.