PİRHA-16.Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin Antalya ayağı “Geçim derdi hangi kadraja sığar” temasıyla 16 Ekim 2021 tarihinde başlayacak. Gösterimler 31 Ekim’e kadar sürecek.
16. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin Antalya ayağı 16 Ekim Cumartesi günü, saat 19.00’da Konyaaltı 23 Nisan Ulusal Egemenlik Parkı içerisinde yer alan amfi tiyatroda yapılacak etkinlikle başlayacak.
Bu yıl “Hangi Kadraja Sığar?” sloganıyla düzenlenen festival öncesi DİSK-Akdeniz Bölge Temsilciliği, KESK Antalya Şubeler Platformu, Antalya Tabip Odası ve Antalya Halkevi’nden oluşan festival komitesi Eğitim Sen Antalya Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya KESK Akdeniz Şubeler Platformu Sözcüsü ve Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu üyesi Kutay Meriç, Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin ve DİSK Akdeniz Şube Temsilcisi ve Genel İş Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük katıldı.
“ADALETSİZLİKLER, HANGİ KADRAJA SIĞAR?”
Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin tarafından okunan açıklamada, pandemi koşulları nedeniyle festivalin Türkiye açılışının 1-9 Mayıs tarihleri arasında çevrimiçi olarak yapıldığı hatırlatıldı.
Şahin şöyle konuştu:
“Geleneksel olarak İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da Mayıs başında başlayan festivalimiz, yıl boyunca diğer kentleri de gezer ve her ilde o yerin emek ve demokrasi güçlerince düzenlenirdi. Ancak iki yıldır pandemi nedeniyle bu akışta aksamalar yaşanıyor
Bu yıl 16’ncısını düzenlediğimiz Uluslararası İşçi Filmleri Festivali (İFF), dünyadan ve Türkiye’den emekçilerin, işsizlerin, kadınların, LGBTİQ+’ların, gençlerin mücadelesini anlatıyor ve yaşanılan haksızlık ve adaletsizlikler için “Hangi kadraja sığar” sorusunu yöneltiyor. 2006 yılında ilkini gerçekleştirdiğimiz festivalimizi birkaç yönden önemsiyoruz:
Esas beklentimiz işçilerin hem ülke içinde hem de dışındaki kendi sınıfından insanlarıyla iletişim kurmalarını sağlamak. Zira ülkemizde işçiler neredeyse bütünüyle sınıf dışı ideolojiler tarafından esir alınmış durumda. Hak arama mücadelelerinin bile imkânsız hale getirildiği günümüzde toplumsal mücadeleyle birlikte oluşan sınıf bilincinin “yokluğu veya zayıflığı işçi sınıfının bireysel ve toplumsal dejenerasyonunu hızlandırıyor. Böyle bir ortamda ülkemiz işçi sınıfının/işçilerinin kendi gerçeklikleriyle yüzleşmelerine yardımcı olmanın bu dejenerasyonun etkisizleştirilmesine kısmen de olsa katkı sunacağını düşündük.”
“BURADA GÜRÜL GÜRÜL AKAN BİR HAYAT VAR”
Prof. Dr. Şahin, festivali düzenlerken gerçekleşmesini istedikleri diğer bir konunun da sinema dünyasında sosyal gerçekçilik akımının yeniden değer bulmasına katkı sunmak olduğunu belirtirken; “Türk sinemasına emek veren kıymetli sinema yönetmeni veya senaryo yazarlarının olduğunu biliyoruz. Bu yönetmenlere veya sinemaya gönül vermiş gençlere, sinema diliyle anlatabilecekleri gerçek bir hayatın varlığını göstermek istiyoruz. “Bakın burada gürül gürül akan bir hayat var” demek istiyoruz. Türkiye insanının/toplumunun kendi kendisiyle yüzleşmesine yardım edecek bir sinemacı kuşağının ortaya çıkmasını veya yetişmesini önemsiyoruz. Festivalimizin bu doğrultuda atılmış çok mütevazı bir adım olduğunu biliyoruz. Ama umut ediyoruz ki, bu yolun başka sevdalılarıyla birlikte daha güçlü ve etkili çalışmaları gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Sabri MERAL
Yoruma kapalı.