Alevi Haber Ajansi

Anne Güney: Seni kaybedemezler oğul çünkü resmini gözüme çizdim-VİDEO

PİRHA-Cumartesi Anneleri eyleminin 637. haftasında özel kanunla 10 Haziran 1981’de Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edilen 24 yaşındaki Veysel Güney’in mezar yerinin açıklanması talep edildi. Eylemde aradan geçen 36 yıl boyunca hiçbir şeyin değişmediği hala kayıplar ve yargısız infazların devam ettiği vurgulandı.

Haberin Videosu

Kayıplarının akibetini sormak ve adalet aramak için her hafta Cumartesi günü Galatasaray Meydanında bir araya gelen Cumartesi Anneleri bu hafta 24 yaşında özel kanun ile idam edilerek bedeni kaybedilen Veysel Güney’in mezar yerinin açıklanmasını talep ettiler.

HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, sanatçı Pınar Aydınlar kayıp yakınlarının katıldığı eylemde “Failler belli kayıplar nerede?” pankartı açılarak üzerine kayıpların resimleri, kırmızı karanfiller ve barışı temsilen beyaz tülbentler kondu.

Eylemde açlık grevlerinin 94. gününde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ölüm riski taşıdıkları ifade edildi. Ayrıca onların insan haklarına saygı ve insan onurunu içeren taleplerinin kabul edilmesi istendi.

“YARGISIZ İNFAZLAR SİYASİ FAALİYET HALİNE GELDİ”

Eylemde ilk olarak konuşan HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan haftalardır, aylardır hatta yıllardır kayıpların bulunması ve faillerin yargılanmasının talepleri arasında olduğunu ancak ülkeyi yönetenlerin hiçbir adım atmadığını belirtti. Ölümlerin, kayıpların ve yargısız infazların bu ülkenin siyasi faaliyetleri haline geldiğinin altını çizen Buldan bir insanı yok etmenin bu kadar kolay olmadığını, kayıplar bulunana ve sorumlular yargılanana kadar çığlıklarını yükseltmeye devam edeceklerini vurguladı.

“SİVİL ÖLÜMLER DEVAM EDİYOR”

Buldan’ın ardından konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu Veysel Güney’in kaybedilmesinin ardından geçen 36 yılda hiçbir şeyin değişmediğine dikkat çekerek “Bugün de iktidar söylemlerini idam üzerinden devam ettiriyorlar. Değişen bir şey yok. Sivil ölümler devam ediyor. Onlardan ikisi açlık grevinde olan eğitimciler” dedi. Tanrıkulu, TİHV temsilcisinin tutuklanmasına değinerek insan haklarının onlar için de lazım olacağını dile getirdi.

“HUKUK SKANDALINDAN DA ÖTE”

Güney ailesinin avukatlarından olan Ercan Kanar, Veysel Güney olayının bir hukuk skandalında da öte 12 Eylül’ün kendisi ve aynası olduğunu belirterek “AKP iktidarının da aynasıdır” şeklinde konuştu. Veysel Güney’e ne alt derece mahkemelerde ne de askeri mahkemelerde savunma hakkının bile tanınmadığını söyleyen Kanar, İHD olarak insanlığa karşı suç işleyenlerin yargılanması için 2011 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını ancak davanın zaman aşımından düşürüldüğünü belirtti. Anayasa Mahkemesi’ne başvurularının da reddedildiğini ifade eden Kanar AİHM’e başvurdukları ve AİHM’in kararını bekledikleri bilgisini verdi.

“DEVLET VE İNSANLIK İÇİN BİR KARA LEKE”

TİHV’in Türkiye ile ilgili raporuna değinen Kanar, Cizre, Sur ve Nusaybin’de çatışmalarda öldürülenlerin cenazelerini kimlik tespiti için beklediğini ekledi. Türkiye’nin uluslararası ceza mahkemesinde taraf olması gerektiğinin altını çizen Kanar Türkiye’nin uluslararası ceza mahkemesinde taraf olmaması devlet için de insanlık için de bir kara leke olduğunu ifade etti.

“36 YILDIR VEYSEL SİZLERLE BULUŞMAYI BEKLİYOR”

Veysel Güney’in mezarını aramada ailesi ile birlikte çaba gösteren Ethem Dinçer’in Veysel için yazdığı mektup okundu. Mektupta şu ifadeler yer alıyor. “Benim güzel annelerim… 36 yıldır Veysel sizlerle buluşmayı bekliyor. Darbeci katiller 1981’in 10 Haziran’ında idam ettiler onu. Hem de isnat ettikleri bir suçu işlemediği halde. Ve bu suç araştırılması diye cenazesini kaybettiler. Ailesine yazdığı son mektubu bile vermediler. Neyse ki sizler de, ailesi de, arkadaşları da mektubunu ve cenazesinin aramaktan vazgeçmediniz. Mektubu 26 yıl sonra bulundu ama cenazesi ne yazık ki hala bulunamadı…”

“GÖZÜ AÇIK GİDEN BİR CUMARTESİ ANNESİNİN HESABININ SORULMASINI İSTİYORUM”

Güney ailesi adına konuşan Veysel Güney’in yeğeni Doğan Güney şunları belirtti: “36 yıl önce bir annenin evladını hukuksuz bir şekilde elinden aldılar ve katlettiler. 30 yıl boyunca sadece 1 dakikalık bir görüşmeye izin verildi. 30 yıl boyunca 1 dakikayla yetindi o anne. Mezarını bile çok gördüler. Gözü açık giden bir Cumartesi Annesinin hesabının sorulmasını istiyorum”

“BEDENİ KAYBEDİLDİ”

Basın metinini okuyan Cumartesi insanlarından Yeter Gülcan şunları dile getirdi: “36 yıl önce bugün, 10 Haziran 1981 tarihinde, Veysel Güney idam edildi ve Veysel’in ailesine teslim edilmeyen bedeni kaybedildi.
Anne Zeynep Güney 86 yaşında aramızdan ayrılmadan evvel, yıllarca, bu meydandan aynı öfke, aynı acı ve aynı dirençle şu sözleri haykırdı: ‘Seni kaybedemezler oğul çünkü resmini gözüme çizdim./ Adını dilime yazdım./Mezarını kalbime kazdım.”

36 yıl sonra anne Zeynep Güney’in bıraktığı yerden mücadeleye devam ettiklerini belirten Gülcan Veysel Güney’in ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk’ün “Adaleti Gördünüz mü?” adlı kitabında onu suçlayacak delillerinin olmadığını açıkladığını kaydetti.

“TÜM HUKUKİ GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI”

Ailesi ve arkadaşlarının  yıllarca Veysel Güney’in mezarını bulmak için mücadele ettiğini ifade eden Gülcan “Bütün mercilere başvurular yapıldı; kampanyalar yürütüldü; hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Bu girişimlerin tümü sonuçsuz kaldı. Savcılıklara yapılan başvurular takipsizlikle sonuçlandı. Devlet her ay emekli maaşı ödediği Yüzbaşı Burhan Erdem’i bulamadığını iddia etti” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak