PİRHA- Roboski İçin Adalet Girişimi, Roboski Katliamı’nın 10. Yılı sebebiyle açıklama yaptı. “Devlet eliyle katliamın, iktidar eliyle cezasızlığın 10 yılı: Roboski” denilen açıklamada “insanlığa karşı suç” işlendiği vurgusu yapıldı.
Şırnak’ın Uludere ilçesi Roboski köyünde sınır ticareti yapan çoğu çocuk 34 köylünün katledilmesi üzerinden 10 yıl geçti.
TSK tarafından 4 bomba atılarak, yaşları 13 ile 35 arasında değişen 19’u çocuk 34 sivil insanı anmak için Ankara’da bir araya gelen yurttaşlara, polis engel oldu. Roboski İçin Adalet Girişimi tarafından Adakale Sokak’ta yapılmak istenen basın açıklaması, “valilik izni” gerekçe gösterilerek engellendi. Uzun süren müzakereler ardından açıklama İHD Ankara Şube binası önündeki kaldırımda yapıldı.
“KASIT YOK, YETKİLİLER ARASINDA KOORDİNASYONSUZLUK VAR!”
Roboski İçin Adalet Girişimi adına açıklamayı Nuray Çevirmen okudu. Roboski Katliamı’nın aydınlatılması için hukuk mercilerinin görevlerini yapmadığını ifade eden Çevirmen şunları söyledi:
“10 yıl… 120 ay… 522 hafta…3654 gün. Bu sayılar ne mi? Bu sayılar; bir katliamın, bir halkın çocuklarını kaybetmesinin, bir toplumun bitmeyen acısının, Ankara dehlizlerinde saklı suçlularının, cezasızlığının üzerinden bugüne kadar geçen zamandır.
9 Ocak 2012’de soruşturma açıldı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda Uludere Alt Komisyonu oluşturuldu. Bölgede inceleme yapan, Heron görüntülerini inceleyen komisyon üyeleri ‘Görüntüler çok net, göz göre göre öldürülmüşler’ dedi. Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı da 3 ay sonra kendi raporlarını komisyona sundular. 26 Aralık 2012’de Uludere Alt Komisyon Başkanı talimatın Genelkurmay tarafından verilmiş olabileceğini belirterek olayda bir kasıt bulunmadığını açıkladı. 6 Mart 2013’te de Uludere Alt Komisyonu’nun hazırladığı 84 sayfalık rapor taslağı kabul edildi. Gizlilik kararı olan taslak raporda ‘Kasıt yok, sivil irade ile yetkililer arasında koordinasyonsuzluk var’ denildi. 27 Mart 2013’de Rapor, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda kabul edildi. Ancak rapor gerekli aydınlatmayı yapmaktan uzak kaldı.
‘Taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı’ Uludere Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na nakledilen katliam dosyası, 11 Haziran 2013’te görevsizlik kararı verilerek Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderildi. Ailelerin avukatları bu karara itiraz ettiler ve gizlilik kararının da kaldırılmasını talep ettiler. Genelkurmay Askeri Savcılığı da dosya hakkında 7 Ocak 2014’te ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verdi. Ailelerinin avukatları aracılığıyla bu karara yaptığı itiraz da 11 Haziran 2014 de Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce reddedildi.
Aileler Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yaptı. Fakat mahkeme, başvuruda eksiklikleri gerekçe göstererek 24 Şubat 2015’te başvuruyu reddetti. Bir insanlık suçunun, bir katliamın davası esastan görüşülmesi gerekirken, teknik olarak tamamlanabilecek evrak eksikliğinden dolayı reddedildi.
Bu kez hayatını kaybedenlerin yakınlarından oluşan 281 kişi, 22 Ağustos 2016’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, başvuruların yaşam hakkı ihlaline ve dahası bir katliama ilişkin olduğunu göz ardı ederek iç hukuk yollarının tüketilmediğini gerekçe göstererek 17 Mayıs 2018’de başvuruyu reddetti.
2016 yılında, dönemin bakanlarından birisinin ‘Uludere konusunun, uçak konusunun tekrar inceleneceğini düşünüyorum’ demesi üzerine dava avukatları, bu söylem ve yeni delilleri gerekçe göstererek Haziran 2019’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na Katliam dosyasının yeniden açılması için başvurdu. Başsavcılık yetkisizlik kararıyla dosyayı Uludere Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdi. Bu başvuruyla ilgili bir işlem gerçekleştirilmedi.”
“KATLİAMIN ÜZERİ EL BİRLİĞİ İLE KAPATILMAK İSTENİYOR”
Nuray Çevirmen, Roboski aileleri ile insan hakları savunucularının yeni hukuki girişimleri olduğunu da belirterek şöyle devam etti:
“10 yıldır; bir köy, bir halk, bir toplum hep birlikte adaleti arıyoruz. O geceden bugüne hukuk ve adalet yok, ancak cezasızlık politikası; hakim bir devlet anlayışı olarak devam ediyor. 34 insanımızın bombalarla öldürüldüğü her kesim tarafından kabul görmüş, kanıtlanmışken, katliam adalet sisteminde hala karşılığını bulamadı ve katliamın üzeri el birliği ile kapatılmak isteniyor.
Roboski’de bir katliam yapılmıştır ve insanlığa karşı bir suç işlenmiştir. Sorumlular mutlaka ortaya çıkacaktır. Her toplumun hafızası vardır. Ne kadar saklama ve inkâr yoluna gidilse de bu hafıza hem barış hem de adaleti talep ediyor. Roboski’ye adalet gelmeden Türkiye’ye adalet gelmeyecektir. Katliamlar ve soykırımlar tarihsel süreçten gelen devamlılıkla sürekli tekrarlanıyor. Geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmak isteyenler, devlet tarafından ayrıca cezalandırılıyor. Geçmişle yüzleşmeden gelecek inşa edilemez, adaletli bir düzen kurulamaz. Yaşadıklarımızın aslı; devlet, cezasızlık, savaş, adaletin olmayışıdır. Hiçbir katliamın zaman aşımı yoktur.
Biz, adalet arayışının, bir arada ve barış içerisinde yaşamanın tarafıyız. Devlet ve iktidar şiddetine karşı, Roboski ve tüm katliamlar için adaleti talep etmek adına, özgürce / engelsizce bir araya geleceğimiz ve adaleti sağlayacağımız güne kadar yataklarımızda rahat uyumayacağız, uyutmayacağız da. ‘İnsan olarak ne yapabilirim?’ sorusunu soran herkese her ayın 28. günü sesleneceğiz, hatırlayacağız, ‘gelin sesimizi birlikte yükseltelim’ diyeceğiz.
Roboski, devletin ve iktidarın sınavıdır. Bu topraklarda “Barış ve Adalet”in yolu, mutlaka ve önce Roboski’den geçecektir. Roboski bu toprakların utancı, kanayan yarası ve adalet arayışıdır.
Adalet, adaletsizliğin olduğu yerden yükselir.
‘Katiller bulunsun, Roboski bir daha asla’ diyoruz!”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.