PİRHA- Almanya’da Aleviler, tanınmış bir inanç topluluğu ve Alevilik dersi ise 2007 yılından bu yana resmi olarak okullarda okutuluyor. Almanya’da 9 eyalette ilk ve ortaokul öğrencilerine hazırlanan ortak bir müfredat doğrultusunda Alevilik dersleri veriliyor. Fakat derslere talep Alevilerin nüfusuna oranla henüz istenilen düzeyde değil. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Eğitim Sorumlusu Yılmaz Kahraman Almanya’daki Alevilik derslerini PİRHA’ya anlattı.
Dersimli olan Yılmaz Kahraman, Almanya’nın Duisburg kentinte doğmuş büyümüş. Bonn Üniversitesi İslam Bilimi bölümünden mezun. Şimdi ise Weingarten Yüksekokulu’nda doktora yapıyor. AABF’nin Eğitim Sorumlusu olan Yılmaz Kahraman ile AABF’nin Köln’de bulunan merkez binasında biraraya geldik. Konumuz Alevilik olunca çok şey konuştuk Kahraman ile. Fakat söyleşimizdeki konumuzu sınırlı tutup Almanya’daki Alevilik derslerini geçmişten günümüze anlatmasını istedik.
Almanya’da ne kadar Alevi yaşıyor, bu rakamlar neye göre belirlendi?
Federasyomunuzun tahminine göre 700 ila 800 bin Alevi olduğunu düşünüyorduk. Her yerel kurumun üyesi ya da bu kurumların çevresine göre ortalama bir rakam ortaya çıktı. Bundesamt İntegration für Flüchtlinge (Göçmenler ve Mülteciler Federal Bakanlığı) 2009 yılında Muslimische Leben in Deutschland (Almanya’da Müslümanların yaşamı) diye bir araştırma yaptı. Burada verilen bilgilere göre Almanya’da 560-580 bin Alevi olduğu söyleniyor. Fakat bizim tahminimize göre oran daha fazla.
Almanya’da Alevilik dersi hangi tartışmalar sonucu pratiğe geçti? Bize o dönemde yaşananların arka planını anlatır mısınız.
AABF 90’lı yıllarda burada doğup büyüyen çocukların kendi öğretisini öğrenmesi gerekliliğini tartıştı. AABF yöneticileri ve eğitimciler bu doğrultuda bakanlıklarla görüştü ve yazılı olarak beyanda bulundular. O dönemde kendi üyelerimiz bile tahayyül edemiyorlardı Alevilik derslerini.
Görüşmelerde yaklaşımlar nasıldı?
Alevilerin burada entegrasyonu diğer Türkiyelilerle kıyaslandığında daha yukarı düzeyde. Aleviler kültür yapısı olarak diğer inançlara çok açıklar. Devlet makamları da bunu biliyor. Almanya/Avrupa’nın değerlerine Aleviler daha yakın. Bu uyumda ve çalışmalarda, kültürel ve inançlar arası diyaloglarda bu kendini gösteriyor. Şimdiye kadar bütün görüşmeler pozitif geçti. Burada yerleşmiş bir bürokrasi var, dolayısıyla belli kriterler var. Aleviler de sonradan gelen bir grup. Bu sisteme dahil olmaları için belli bir zamana ihtiyaç var. Engellerde var tabii. Türkiyeli çatı kurumlar yüzde 99’u fahri güçlerle ayakta. Dolayısıyla imkan olarak çok farklı, profesyonelleşme eksiklikleri oluyor. Bir Katolik kilisesinin imkanları ve profesyonellik dereceleri çok daha farklı mesela.
Yılmaz Kahraman
Siz başvurduğunuz dönemde İslam dersi var mıydı?
O dönemde İslam dersi yoktu. Bizim taleplerimizle birlikte onlarda ders vermek amacıyla başvurmuşlardı. 2000’li yılların başlarında Almanya’da yaşayan diğer İslami gruplarla bir araya getirdiler bizi. Almanya’da yaklaşık 4 milyon Müslüman var ve bunların temsilcileri kim olabilir tartışmaları yürütüldü. 2000’in üzerinde cami var çünkü Almanya’da. Tek tek camileri çağırmak sorundu. Bunun yerine büyük çatı kurumları çağırdılar. AABF ile birlikte, en büyük Müslüman çatı grubu DİTİB denilen İslam Kültür Merkezleri Birliği dedikleri grubu çağırdılar. Milli görüşün hakim olduğu İslamrat ile Der Zentralrat der Muslime in Deutschland, daha çok Arap camiasından oluşan bir yapı. Devlet bunları birlikte çağırdı. 5 kurumun ortak bir ders, ortak bir müfredat belirlemesini istedi. 4 kurumun istediği müfredat birbiriyle uyuşuyordu. Oysa Alevilerin istediği müfredattan çok daha farklıydı. Almanya Alevilerin değişik bir kimliği olduğunu resmi olarak tanıdı. 2004 yılında bilirkişi raporları hazırlanması için uzman akademisyenleri görevlendirdi, 2 rapor hazırlattı. Prof. Dr. Ursula Spuler-Stegemann Alevilerle ilgili sosyokültürel ve inançsal yapısını içeren bir rapor hazırladı. Köln Üniversitesi’nde görevli din hukuku uzmanı Prof. Dr. Stefan Muckel ise, Alevi hukuku ile ilgili bir rapor hazırladı. Her iki raporda da Aleviliğin kendine özgü bir inanç sistemi olduğunu belirtildi. Bu bilirkişi raporları sonucunda 2007 yılı itibarı ile inanç topluluğu olarak resmen tanınmış olduk. 2007 ‘de pilot uygulama olarak başlayan Alevilik dersleri Kuzey Ren Vestfalya (NRW) ve Baden Wütenberg eyaletlerinde resmi olarak devreye girdi. Ondan sonrada diğer eyaletlere yayıldı. Bayern, Hessen, Saarland, Schleswig Holstein, Niedersachsen’da dersler var. Bremen’de diğer eyaletlere göre biraz farklı işleyen bir sistem var. Bütün inançlara eşit mesafede olup, etik dersinde veriliyor öğrencilere. Hamburg’ta Religion Unterricht für Alle-kısaca RUFA (Herkes için Din Dersi), tanınmış ve yasal olan bütün inanç gruplarına ders veriyor. Öğrenci hangi inançta olursa olsun derse giriyor, mesela Alevilik, İslam, Budizm nedir bilgisini alıyor. Alevilik dersleri 15 senedir var. Resmi olarak 2007’de başladı. Nasıl Katolik din dersi, Protestan din dersi varsa Alevilik dersleri de aynı statüde.
Almanya’da ne kadar Alevilik dersi alan öğrenci var, bir kurs açılması için ne kadar öğrenci gerekiyor?
Şu an bin 400’ün üzerinde öğrencimiz derslere giriyor. 120 kursta ders görüyorlar. Bir kurs açılması için en az 12 öğrenci biraraya gelip bu dersi istediklerini beyan etmeleri gerekiyor.
Müfredat eğitimin en önemli öğesi. Ne kadar Alevilik dersi hakkı olursa olsun, müfredat iyi değilse bu hak da pek bir işe yaramayabilir. Peki müfredat nasıl hazırlandı, kimler dahil oldu?
Tahribattan geçmiş, gizli bir inanç, değişik formlarda, algılarda ortaya çıkıyor. Müfredatı hazırlayan ekip değişik formlar, geleneklerden, süreklerden gelen Alevilerin ortak bir paydasını ortaya çıkarmaya çalıştı. Bu müfredatta; Xızır orucu, Xızır ayı, Muharrem Matemi, 12 imamlar, Ali, Hüseyin, Sultan Newroz, musahiplik, talip, reber, pir, mürşit, 4 kapı 40 makam, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaş-ı Veli, 12 Hizmetler, Cem gibi Aleviliğin temel kavramları ve ritüelleri bulunuyor. Hazırlanan müfredat bir çok alana gönderildi. Gönderilen kurumlar rızalığını verdi, Alman resmi makamlarına da sunuldu.
Aleviliği anlatırken sadece ritüellerden oluşmadığını, bir felsefesi olduğunu, yaşam tarzının olduğunu söyleriz. Peki müfredata yansıması da bu şekilde mi ?
Felsefi boyutu ağır olan bir öğretiyi derste nasıl vereceğiz sorusunu çok tartıştık. İlk okullarda felsefi boyutu zaten birebir veremiyoruz. Ritüellerdeki terimler nedir daha çok üstünde duruyoruz. Mesela musahiplik kavramı; bir çocuk, diğer çocukla kardeş oluyor ve yaşam boyunca ikisi birbirine manevi olarak bağlanıyor, sahip çıkıyor. Ders başlamadan önce çocuklar birbirine rızalık veriyor. Çocuğun anlayacağı şekilde veriliyor tabii bu konular. Çocukların nasıl içselleştirdiğine dair bazı örnekler var. Mesela AABF Başkan vekili Aziz Aslandemir Alevilik dersleri veriyor. Onun bir dersine NRW Uyum Bakanı Guntram Schneider geliyor ve bir çocuğa soruyor: ‘’Eğer sizin dersinize başka bir inançtan biri gelirse ne düşünürsünüz’’. Bir çocuk cevap veriyor: ‘’Bütün insanlar bizim için birdir’’. Çocuk içselleştirdiği için hemen bu cevabı veriyor. Yine rızalık prensibini içselleştiren bir çocuk, evde tartışan anne babasına diyor ki: ‘’Neden tartışıyorsunuz, nasıl birbirinize rızalık vereceksiniz’’. Ebeynler şaşırıyor.
Peki müfredat hazırlarken öneri ve eleştiriler geldi mi?
Ortaokulun müfredatını hazırladığımızda Öğretmenler Sendikası’ndan (GEW) bir eleştiri gelmişti. Çünkü müfredat bir çok kuruma sunuluyor. Alevilerin arasında Kurmanci, Kırmancki konuşanların da olduğunu ve bu kavramların neden sadece Türkçe olduğu eleştirileri yapıldı. Müfredat Almanca, fakat bazı kavramları orjinal dilde veriliyor. Semah, cem, gibi kavramlar mesela. Aşure, Kurmanci: Germîya Îmaman, zazaki: Germîya Îmamû diye açıklamasını getirdik.
Almanya’da Türkçe derslerinin müfredatına Ankara’da müdahale edildiği, aynı zamanda Baden-Württemberg eyaletinde bulunan Türk konsolosluğunun hazırlık aşamasında olan Alevi dersi müfredatından “Dersim’de Soykırım” kelimesinin çıkarılmasını sağladığı basına yansıdı. Ayrıca müfredatı basan Eyalet Bakanlığı’nın da bu kararı onayladığı yansıyan başka bir bilgi.
Baden Wüttenberg eyaletinde son 3 yıl içerisinde bütün müfredatlar aktuelleştirildi. Müfredatların daha nötral olması gerektiği, kadın erkek eşitliği vurgusu olması gerektiği yönünde eyaletin önerileri geldi. Aleviler bu açıdan pozitif ve nötraldı. Bizde müfredatımızı aktuelleştirdik. NRW’de bir ortaokul müfredatı vardı, onu adapte ederek müfredata Dersim Soykırımı’nı da koyduk. Müfredatlar hazırlandı. Taslaklar birçok kuruma gönderildi. Aynı zamanda konsolosluklara da gönderiliyor müfredatlar. Konsolosluk bize Dersim Soykırımını çıkarmamızı önermişti. Geçen yıl aktüel versiyonları çıkan müfredatta Dersim Soykırımının olmadığını gördük. Sorduk ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Konsolosluğun bu olayda etkili olduğunu düşünüyoruz.
Alevilik derslerini veren öğretmenler nasıl eğitiliyor?
NRW Eyaleti AABF’nin merkezi olduğu için burada sertifika kursları başladı. Federasyon ve Bakanlık destekli bu kurslar. Almanya’da öğretmenler en az iki dalda öğretmenlik yapıyorlar. Öğretmenlere 1 sene bir sertifika kursu veriyoruz. Haftada 1 gün-Perşembe gününü seçmiştik hepsine uygun olduğu için- Köln’de, Düsseldorf ve Dordmund’ta biraraya geliyorlar. Bir okulda çalışan öğretmenin 26 buçuk saati varsa okul ona 1 gün izin veriyor. İzin gününde sertifika kursuna geliyor. Müfredatın içeriğine yönelik eğitimden geçiyorlar. Badem Wüttenberg’de daha değişik bir yöntem denendi. Weingarten şehrinde üniversiteye giden öğretmen adayları ya da öğretmenler orada belirli bir eğitimden geçtikten sonra bir sınava girip sertifika elde ediyorlar.
Derslerde nasıl bir atmosferi var?
Kurslar küçük olduğu için atmosfer güzel. 7-10 arasında öğrenci var. Alevilik tarihi, terminolojisi , kaynaklar, didaktik konu başlıkları işleniyor. Aynı zamanda Alevi coğrafyasında yaşanan katliamlar da işleniyor. Aleviliği farklı algılayıp, o derslerde bir çok şeyi öğrenen eğitimciler de çıkıyor. ‘Yol bir sürek binbir’ prensibi Alevilik’te çok önemli. Alevilik çok renkli bir inanç. Dolayısıyla eğitimde Alevilikte bu doğru, bu yanlış olarak değil de, manası üzerinden bir eğitim veriliyor. Yine yöresel olarak terimlerin isimlerinin değiştiğini söylüyoruz, o yörede kullanılan isimleri veriyoruz. Katılımcıların da kendi yörelerinden örnekler vermesini istiyoruz. Bir Munzur Baba, Memiş Baba ya da Dikmen Baba değişik coğrafyalarda ama ortak payideleri de var. Hangi Alevi köyüne giderseniz gidin doğa kutsal. Bizim görevimiz de bir standartlaşmaya gitmek.
Alevi inancına mensup bir çocuğun Alevilik dersleri alması neden önemli sizce?
Kimlik sorunu önemli bir yerde duruyor. 15 ila 18 yaş arası bir çocuk kimlik arayışına giriyor. Etnik, inançlar, kültür, cinsiyet vb. Eğer bir çocuk toplumsal kimliğini bulamamışsa bunu başka yerde arıyor. Son dönemlerde IŞİD’e katılan Alevi gençleri mesela. Aleviler anti şeriatçıdır. Alevilerin içerisinde tek tük bile çıksa önemli bir sorun. Bir inancın katiline katılım gösteriliyor. Bu önemli bir sorun. Biz ailelere öneriyoruz: Gençlerin ne kadar inandıkları önemli değil, kimliklerini bilmeleri öğrenmeleri gerekir. Kendi kimliğinin farkında olan çocuklar daha güçlü olur, öz güveni artar.
Son olarak ; Alevilik derslerinin yanında Hamburg’ta Alevilik kürsüsü açıldı. Bu önemli bir gelişmeydi.
2013-2014 öğretim yılı itibariyle Weingarten Eğitim Yüksekokulu’nda, Alevilik Din Dersi/Din Pedagojisi Anabilim Dalı açıldı ilk olarak. Diğer dallarda öğretmen olanlar orada ek bir ders alarak Alevilik dersi sertifikası alıyorlar. Daha sonra 2014-15 öğrenim yılı itibariyle Hamburg Üniverstiesi Dünya Dinler Akademisi’nde Alevilik kürsüsü açıldı.
Almanya’da ilk kez Hamburg eyaletinde Müslümanlar ve Alevilerin hukuki alanda diğer topluluklarla eşitlik sağlanması konusunda ‘Hak Eşitliği Antlaşması’ (Staatsvertrag) imzalandı. Bu çerçevede Hamburg’un Bergedorf bölgesinde Avrupa’nın ilk Alevi Mezarlığı açıldı. Bunlar oldukça önemli kazanımlar.
Elif SONZAMANCI
Haberin videosu:
Yoruma kapalı.