Alevi Haber Ajansi

Alevilerden Özdemir’e tepki: AİHM kararları çok daha geniş; mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlüsünüz

PİRHA – Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın, X hesabından yaptığı “Başkanlık olarak çalışmalarımızı, Avrupa Konseyi’nin veya AİHM’in kararları doğrusunda değil Alevi – Bektaşi toplumunun tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapıyoruz” ifadeleri Alevi kurumlarının başkanlarının tepkisini çekti. ADO Başkanı Bermek, AİHM’nin kararlarının kapsamının çok daha geniş olduğunu belirterek “Cemevi Başkanlığı hayalperest bir yaklaşım içinde dedi. ABF Başkanı Aslan ise Cemevi Başkanlığı’nın Alevilerin vermiş olduğu hukuki mücadeleyi yok sayamayacağını vurguladı. ADFE Başkanı Koç, Cemevi Başkanlığı’nı muhatap almadıklarını belirtirken, AKD Başkanı Yılmaz, başkanlığın Aleviliği yok etmek istediğini kaydetti. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Aydın Deniz de “Bu açıklama yok hükmündedir” dedi. 

Türkiye’de Alevi inancının hala devlet tarafından tanınmadığı bir süreç yaşanıyor. Alevi toplumunun temel talepleri var. Bunlar; zorunlu din dersinin kaldırılması, cemevine ibadethane statüsü verilmesi, eşit yurttaşlığı içeren yeni bir anayasanın yapılması, Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve nefret suçlarının önüne geçilmesi için hukuki tedbirlerin alınması, Alevilere karşı yapılmış kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi, gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması.
Bu talepler hükümet tarafından yerine getirilmiyor, Alevilerin açtığı davalarda lehte verilmiş mahkeme kararları dahi tanınmıyor. AKP, Alevilere rağmen Alevi inancını tanımlıyor, Alevi örgütlerini, Alevi toplumunu muhatap almıyor.

AKP’nin kurduğu Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, 9 Ağustos’ta X hesabından Alirıza Özdemir’in imzasıyla “Başkanlık olarak çalışmalarımızı, Avrupa Konseyi’nin veya AİHM’in kararları doğrusunda değil Alevi – Bektaşi toplumunun tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapıyoruz. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Alevi-Bektaşi toplumunun taleplerinin ancak yüzde ellisini karşılar. Geri kalan yüzde ellisini de yine Başkanlık olarak hayata geçiriyoruz” paylaşımını yaptı.

Bu açıklama Alevi kurumlarının tepkisini çekti. Alevi kurum başkanları, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ve Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi kararını tanımamasına tepki gösterdiler.

DOĞAN BERMEK: O DAVALAR AÇILMASAYDI ALİRIZA ÖZDEMİR’İN OTURDUĞU KOLTUK ŞU AN OLMAYACAKTI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ve Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’ndeki davaları ve toplantıları yakından takip eden Alevi Düşünce Ocağı Derneği (ADO) Başkanı Doğan Bermek, Alirıza Özdemir’in beyanının oldukça sorunlu bir beyan olduğunu kaydederek, Ali Rıza Özdemir’in beyanının oldukça sorunlu olduğunu belirterek, “Öncelikle Başkan Özdemir’in AİHM kararlarının içerik ve kapsamları hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığını işaret ediyor” dedi.

“AİHM KARARLARININ KAPSAMI ÇOK DAHA GENİŞTİR”

Bermek şunları ifade etti:

“AİHM Kararlarının kapsamı, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruluş kararnamesinde öngörülen hizmetlerden çok daha geniştir. Örneğin inanç gruplarını kendi özgür iradeleri ile tüzel kişilik oluşturmaları, eğitim çağındaki çocuklara ailenin uygun gördüğü eğitimin verilmesini, cemevlerinin ibadethane statüsünde olması ve herhangi özel izine tabi olmadan kurulabilmesi, inanç gruplarının din görevlisi yetiştirebilme hakları gibi çok geniş konuları kapsar. Oysa gerek Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kararnamesi ve yönetmeliklerinde, gerekse 7421 sayılı torba yasada bu konuların çoğuna  hiç değinilmemiştir. Dava, cemevlerinin elektrik parası üzerinden açılmış olduğu için sekiz sene gecikme ile de olsa Türkiye’nin sonunda cemevlerinin sadece meydanın yani cem salonunun elektrik parası gibi bir hizmeti kabul etmesi bile önemsenmiş ve Bakanlar Komitesi takibi, bu uygulamaların AİHM Kararlarına daha uyumlu hale getirilebilmesini de tavsiye ederek durdurmuştur. Kararlarda da bu konunun iyi niyetli bir başlangıç olarak algılandığı açıkça görülmektedir.

“İzzettin Doğan ve arkadaşları” davasının takibi ise Türkiye inanç özgürlüklerine saygılı olacağını beyan ettiği, OMBUDSMANLIK ve TİHEK ( Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu) gibi kurumlar oluşturduğunu ve İHEP (İnsan Hakları Eylem Planı) hedeflerinin gerçekleştirileceğine defalarca söz verdiği için, bölgemizdeki politik ortamın da daha fazla gerilmemesi, sığınmacılar sorununun gündeme gelmemesi amacı ile durdurulmuştur kanısındayım. Ancak bu uygulamarın zamanında ve zorunlu yanları ile yürütülmemesi halinde takipler tekrar başlayabilir.

“BAKANLAR KOMİTESİ, ZORUNLU DİN DERSİ SORUNUYLA İLGİLİ 2024 YILI SONUNA KADAR BEKLEME KARARINA VARDI”

Öte yandan kamuoyu önünde hiç değinilmese de AYM ( Anayasa Mahkemesi) tarafından bugünkü eğitim düzeninin hem Anayasa, hem de Medeni Kanuna aykırı olduğuna dair kararlar uygulanmadığı gibi AİHM davalarına da konu olan Zorunlu Din Dersleri meselesi çok önemli bir sorun olarak hala ortada durmaktadır ve yeni açıklanan Maarif Düzeni sorunları çok daha büyütmektedir. Bakanlar Komitesi Haziran ayında yaptığı 1501 No’lu toplantısında Türkiye’ye yıllardır devam eden bu sorun ile ilgili bir çözüm önerisini 2024 yılı sonuna kadar bekleme kararına varmıştır.

“CEMEVİ BAŞKANLIĞI İDARİ KONULARLA İLGİLİ KURULMUŞTUR, EPEY HAYALPEREST BİR YAKLAŞIM”

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevi sorunlarının tamamına cevap vereceği açıklaması ise oldukça siyasi bir açıklamadır kanısındayım. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı sadece bazı idari sorunlar ile ilgilenmek üzere kurulmuştur, buradan hareketle dini ve felsefi önderlik ve tüm sorunları aşabilecek bir konuma dönüşmesinin mümkün olabileceğini  düşünmek epeyi hayalperest bir yaklaşım olur. Böyle bir konumlanmaya siyasi otorite de imkan vermez, Alevi topluluğunun içinde hiç pay almadığı bir kurumla bir inanç otoritesi oluşturulamaz.

“CEMEVLERİ AİHM SAYESİNDE HUKUKSAL VARLIK KAZANMIŞTIR”

Alevilerin açtığı AİHM davaları boşuna mı oldu sorusunun cevabı ise çok açıktır. O davalar açılmasa, o kararlar alınmasa idi ne Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ne de Sn. Özdemir‘in oturduğu koltuk bugün bile olmayacaktı. Kendi kurumunun varlığını bile kısmen de olsa, isteksizce uygunlanan AİHM kararlarına borçlu bir bürokratın böyle bir ifade kullanması doğrusu şaşırtıcı ve gerçek duruma uygun görünmemekte. Yargıtay’ın 2015‘te iç hukuka uyarladığı AİHM kararları olmasa idi cemevleri ne zamana ve nasıl  iç hukukta yer bulacaktı bilemiyorum. Cemevleri AİHM kararları sayesinde hukuksal varlık kazanmıştır. İnanç gurubu tüzel kişiliği, zorunlu din dersleri, din adamı yetiştirme hakkı falan gibi ana konular bir yana, elektrik parasını bile cem salonu ile sınırlı tutmaya çalışan, cemevi kurulumu için yerel otoriteden izin alma koşulu koyan bir siyasi otorite tarafından yönetildiğimizi unutmamak gerekir.
Camiler, bırakın ibadet alanlarını tüm çevreleri ile sabahlara kadar aydınlatılırken, cemevi elektrik parası için uluslararası mahkemelerden karar alınması gereken bir ülkede, Alevi sorunlarının kolay kolay çözülemeyeceğini anlamak için çok da akıllı olmak gerekmez. Alevilerin ve bugünkü düzenden eşit pay alamayan inanç grupları üyelerinin inanç özgürlüklerinin bütün koşulları ile tanındığı, her bireyin eşit haklardan özgürce yararlanabileceği  bir Türkiye özlemeye devam etmekte olduğu bir konumdayız.”

MUSTAFA ASLAN: BAŞKAN DENİLEN ZAT ALGI YARATIYOR!

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevilerin vermiş olduğu hukuki mücadeleyi yok sayamayacağını söyleyerek şunları dile getirdi:

“Her konuda olduğu gibi iktidarın riyakarlığı bitmiyor. Bu asimilasyoncu kurumun başkanının açıklaması mevcut iktidar partisiyle çelişiyor. Alevilerin din ve vicdan özgürlüğünü yok sayarak “hükümet olarak demokrasiden yanayız” havalarına soyunmaları samimiyetsizlik. Bugüne kadar demokrasi havarisine soyunan, bugüne kadar kazanılmış hangi hukuki davayı yerine getirdiniz? “AİHM’deki davaya kısmi de olsa adım atmak istiyoruz” diyen hükümet AİHM kararlarını uygulamıyor. Bu samimi değil samimiyetsizliğin daniskası. Bu başkanlığa karşı mücadele eden kurumlar olarak biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Devletin hiçbir inancı finanse etmesini doğru bulmuyoruz. Başkan denilen zat Diyanet İşleri Başkanlığı’nın misyonunu yüklenmesin. Alevileri işle, parayla, aşla terbiye etmekten vazgeçsin. Gerçek Alevi inancına bağlı olan Hüseyni duruşun farkında olanların onların oyunlarına teslim olmayacağını bilsinler. Başkan denilen zat sadece bir algı yaratmaya çalışıyor.

“ALEVİLERİN VERDİĞİ HAK MÜCADELESİNİ YOK SAYAMAZLAR”

2 buçuk yıla yakındır bir başkanlık kurulmuş, bu başkanlık Alevi yol yürütücüsü diye kaç kişiye maaş veriyor? Bunu söylesin. Bu ülkenin vatandaşı Alevilerdir. Her Alevinin kamu kaynaklarından faydalanma hakkı vardır. Alevi kurumlarının hak mücadelesi belli. Samimilerse Alevi kurumlarıyla bir araya gelip çözüm üretmelerini istiyoruz. Alevilerin hukuki mücadelede elde etmiş kazanımlarını lütufmuş gibi göstermeye çalışmasınlar. Herkes haddini bilsin. Nasıl ki 16 milyon vatandaşı olan İstanbul Belediyesi’nin her bireye hizmet etme hakkı varsa, Alevilerin de İstanbul Belediyesi’nden hizmet alma hakkı var. Bunu bir lütufmuş gibi algılamasınlar. Alevilerin vermiş olduğu hukuki mücadeleyi yok sayamazlar.”

ZEYNEL ABİDİN KOÇ: KENDİLERİ MAHKEME KARARLARINI UYGULAMAKLA YÜKÜMLÜ PERSONELLERDİR

Türkiye Alevi Federasyonu(ADFE) Başkanı Zeynel Abidin Koç ise Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı muhatap almadıklarını belirterek, “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Alevileri asimile etmek için kurulduğuna inandığımız bir başkanlık. Cemevi Başkanlığı’nın hukuku tanımamak gibi hukuku yok saymak gibi bir hakkı olmadığı gibi kendileri bu kararları uygulamakla yükümlü personellerdir. Türkiye’de Alevi hak mücadelesini vermek de Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na düşmez. Alevi hak mücadelesi, Türkiye’de Alevi örgütlerinin mücadelesidir. Tanımadığımız bu kurumu da muhatap almıyoruz” diye konuştu.

SEHER ŞENGÜNLÜ YILMAZ: ‘YÜZDE ELLİ’ DEDİĞİ, TOPLUMU PARAYLA TERBİYE ETME ANLAYIŞI

Alevi Kültür Derneği (AKD) Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz ise Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya dair şu tepkiyi verdi:

“AİHM, ‘cemevleri ibadethanedir, Alevilik bir inançtır’ diyor. Eğer başkanlığın kastettiği buysa zaten istediğimiz bu yani eşit yurttaşlık talebimiz. Dolayısıyla bunu kabul ettiğinde ‘ben size çatı, pencere yapayım. Siz gelin şuraya bağlanın, size şu kadar maaş vereyim, bana biat edin’ mantığından çıkacaktır. Çünkü tamamen siyasallaşmış bir yapı. Düşünün gençleri kamplara götürüyorlar orada bozkurt işaretleri yapılıyor. Bozkurt’un bize ne çağrıştırdığını yedi cihan bilir. Her katliam her cinayet öncesi gördüğümüz bir işarettir bu. Dolayısıyla burası tamamen siyasallaşmış Türk-İslam sentezi, Türksen onlara göre makbul Alevisin. Türkçe konuşuyorsan makbul Alevisin onun dışında ‘Alevi olamazsın’ gibi tüm dilleri inançları ötekileştiren, onları terörize eden  bir kafa yapısı, ırkçı bir faşizan bir kafa yapısıyla yönetilen bir yer burası. Dolayısıyla AİHM kararlarını da tanımamalarını ben hiç yadırgamadım.

“CEMEVİ BAŞKANLIĞI, ALEVİLİĞİ BU TOPRAKLARDAN YOK ETME MANTIĞIYLA KURULMUŞ BİR BAŞKANLIKTIR”

Türkiye Cumhuriyeti devleti bile AİHM kararlarını tanımak durumundayken bir başkanlık makamı ya da devlet içerisindeki birim kalkıp ‘biz bunu tanımıyoruz, yüzde ellisini yapıyoruz’ diyorsa arkasında çok ciddi bir güvendiği yapı ve siyasal bir yapı vardır bence. Geri kalan yüzde ellisi dediği de sadece toplumu parayla terbiye etme anlayışı onlara göre. Aleviliği külliyen bu topraklardan yok etme mantığıyla kurulmuş bir başkanlık bu. Dolayısıyla ne Avrupa’dan ne insan haklarından anlarlar. Çok da yadırgamadım.”

AYDIN DENİZ: BU KURUM VE AÇIKLAMALARI BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Aydın Deniz de Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Alirıza Özdemir’in yaptığı açıklamanın devletin eksiklik ve yaklaşımlarını ortaya koyan bir açıklama olduğunu ifade ederek şunları belirtti:

“Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Alirıza Özdemir’in yaptığı açıklama aslında devletin bir itirafıdır. AİHM kararlarını uygulamamalarını burada kendileri itiraf etmiştir. Bu hükümet, 8 yıllık bir direnç sergilemiştir. Onun yerine ‘sadece yüzde ellisini karşılar’ konusunda kuruluş amacını deklare ederken de cemevlerine daha çok tadilat ve diğer konularda yardımcı olacaklarına dair bir kuruluş ifadesi varken aslında bugün geçmiş pratiğine baktığımızda Aleviliği tanımlama, Alevi olmayan akademisyenlerle Alevi Ansiklopedisi hazırlaması, gençlik kamplarının Alevi olmayan siyasal ideolojik gençlerle buluşturulması, yine dedelik pirlik üzerine çalıştay yapmasıyla aslında kuruluş amacına aykırı olduğunu asıl amaçlarının Alevi Diyaneti yaratmak olduğunu, Aleviliğe ve Alevilere yapılacak tüm müdahalelerin pratik bir göstergesi yaşanmıştır bugüne kadar. Devlet burada Alevi inancını ve cemevlerini ibadethane statüsüne kavuştursa zaten birçok konu hallolacak ve bunları yapmama konusunda hala diretiyor. Ve kendi açıklamalarıyla çelişkiye düşüyorlar. Şu an o zaman ‘devlet hala Alevilere yüzde elli bir şekilde yaklaşıyor. Geri kalan eksikliklerin tamamlanması konusunda da direncini sürdürüyor’ açıklaması olmuş bu. Kesinlikle bu kurum da açıklamaları da bizim için yok hükmündedir. Kendi açıklamalarıyla çelişkilerini ortaya koyan, devletin eksiklik ve yaklaşımlarını ortaya koyan bir açıklama olmuş.”

Alevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Haydar Baki Doğan ise sorularımıza herhangi bir cevap vermedi.

Devrim FINDIK/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak