Alevi Haber Ajansi

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-6/VİDEO

PİRHA-Aleviler günümüzde geniş bir örgütlenme ağına sahip. Bu örgütlerin toplumsal karşılığının olup olmadığı ise bir soru işareti olarak duruyor. Mevcut örgütlenme düzeyinin Alevi toplumunun ihtiyaçlarına cevap verip vermediğini, veremiyorsa çözüm önerilerinin ne olduğunu tartışmaya açtığımız yazı dizisinin 6. bölümünde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Başkanı Hasan Gülüm’ün görüşlerine yer verdik. Gülüm, Aleviler kendi esas çizgilerinde durmuyor” dedi. 

Haberin Videosu

İnancın ruhuna uygun bir örgütlenme modeli olan Ocaklar ve Dergahlar sistemi üzerinden yüzyıllarca kendi kendisine yeten ve bu anlamda demokratik, çoğulcu karakterini koruyup günümüze kadar getiren Alevi toplumu kent kültürüyle birlikte yeni sorunlar ve bu sorunların doğurduğu ihtiyaçlarla karşı karşıya kaldı.

Buna cevap üretmek için özellikle 1990’lardan itibaren günümüze kadar çok sayıda dernek, vakıf, cemevi, dergah, federasyon kurarak inancıyla birlikte toplumsal varlığını sürdürmeye çalıştı. Ancak artan asimilasyon ve tekçi politikaların yoğunluğu da dikkate alındığında hem Alevi toplumunun ihtiyaçlarına hem de ülkemizin genel sorunlarına cevap olmada yetersiz kaldığı da bir gerçek.

Bu bilgiler ışığında aynayı kendi yüzümüze yani Alevi örgütlenmesine tutarak mikrofonu Alevi pirlerine, kadınlarına, kurum temsilcilerine ve bilinen isimlerine sorduk.

Dizi yazımızın bu bölümünde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Başkanı Hasan Gülüm’ün görüşlerine yer verdik.

İşte Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Başkanı Hasan Gülüm’ün sorularımıza verdiği yanıtlar…

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Başkanı Hasan Gülüm’e de “Genel anlamda Alevi toplumuna baktığınızda tabloyu nasıl görüyorsunuz?  Yeterli buluyor musunuz? Bulmuyorsanız neden?”

Yeterli olmadığı ortadadır açıkçası ama nedenleri üzerinde çokça söz söylenecek bir durum. Bu nedenle de kısaca başlıklarını söylemek belki daha doğru olabilir. Alevi örgütleri Alevileri yeterince temsil etmiyor gerçeği ya da örgütlerin Alevilerle ilişkisinde zaten önemli bir kopuşun giderek yaşandığı ortadadır. Nedir bu? Orada bir temsiliyetin tamamını kapsamadığı ortadadır açıkçası. Nedenleri bir araya gelen sonuçlarla ortaya çıktı. İzlenen yol, ortaya koyduğu tutum, açıkçası kendi kültüründen uzaklaşılması başlıklar itibarıyla söylediğimizde tüm bunların terk edilmesi. Kent-kır ilişkisi, yaşadığı alan ilişkisinin bozulmasında uygun faaliyet yürütülememesi, araçların bulunamaması toplam olarak kurumlarımızda ihtiyaca cevap vermeyen sonuçlar yarattı.

“ÖNCE SİYASET SONRA ALEVİ İLİŞKİSİ GELİŞTİ”

Başka nedenler de, son dönemlerde ortaya çıkan Alevi örgütlerinin, kurumların kullanılması, ekonomik olarak özel çıkarlara mal edilmesi, önce siyaset sonra Alevi ilişkisinin oluşturulması Aleviliğin bu anlamda arka planda tutulması toplam açısından örgütlerin temsil etmesinde sonuç oluşturmasına neden oldu. Bu nedenle bir toplam olarak Alevileri temsil etmediği ortadadır.

O halde ne yapılabilir? Önerileriniz var mıdır? Alevi örgütlerine bir ivme kazandırabilmek için yol yöntem olarak ne önerirsiniz?

Bunun için kaynağımızı anlamamız yeterli olur. Yani Alevilerin sorunlarını çözerken çözümde bize dair yeni şeyler aramaya ve bulmaya ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Aslında dünden bugüne kadar kanunu, kitabı yazılmayan ama yaşamlarını sürdüren sürdürürken de her kesim açısından paylaşımcı en demokratik muhtevası olan bir kesimde yeni çözümler bulmaya ihtiyaç yok.

Şöyle formüle ediyorum ben; bu kaynağın aktığı havuza müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten Alevilerin izlediği ve geçmişten gelen bir kaynağı var bu kaynağın aktığı ana müdahale edilmesi gerekiyor. Çünkü Alevi hareketi oradan kirletiliyor açıkçası. Oradan alanlara yayılıyor, oradan Alevi ilişkileri sağlanıyor. Hareketin ilişkileri sağlanıyor. Bu nedenle oraya müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Oraya müdahale edilmesinde de aslında bugün herkesin müdahale ettiği bir biçimde her alanda müdahale edildi. İktidarların siyasetleri, kısacası toplamda bu alana yapılan müdahaleye karşı bir müdahale bu. Alevilerin kendi yol ve yöntemlerine dair bir müdahaleye ihtiyaç var.

O müdahaleden kastınız ne?

Aslında kendi bulunduğumuz yerlerde ve parça parça, kısmen tartışmaya açılan Alevi hareketinin kendi içerisinde, her örgütün kendi içerisinde demokratik muhteva bulmasını kısaca ifade ediyor. Bu şu anlama geliyor: Aslında problem kendi alanında bulunan insanlarla tartışmak ve konuşmak. Konuştuğunuz her şeyin kararını oradan alanlara yaymak. Kısacası karar aldığınız her şeyin uygulanabilirliğini söylemek. Yol ve yöntem belli olduktan sonra uygulamada çıkan aksaklıkları uygulamasını sağlamayı hedeflemek lazım.

Şunu diyebilir miyiz, kaynağa geri dönüp kaynaktan destek mi esastır?

Müdahaledeki maksat yoldan sapan, o havuzu kirleten yere müdahale etmek. Yoksa kendimize dair bir müdahaleden bahsetmiyorum. Yani kirletilmeye yönelik, o havuzu kirletmeye yönelik yaklaşımlara müdahale etmek lazım. O kaynaktan beslenmemiz lazım. O kaynağın berrak olmasını ve herkese ulaşabilecek bir alan olmasını sağlamak lazım.

Alevi toplumun uzun yıllardır eşit yurttaşlık, İnanç ve ibadet özgürlüğü, eğitim hakkı, Kutsal mekanlarının kabul görmesi, tahrip edilmemesi talepleri var. Özetle demokratik toplum talepleri var. Bu konuda yürütülen mücadeleyi yeterli görüyor musunuz? Daha güçlü sonuç almak için ne yapılabilir?

Şimdi demokratik Alevi hareketinin 2000’li yıllarda oluşturduğu ve çıkışına dair attığı adımlar bugün terk edilmiş durumda. Alevi hareketinin 2000’li, 2008’li yıllarda ortaya çıkardığı bu bahsettiğiniz tüm talepler o dönemin önemli talepleriydi ve hem toplumda hem de toplum dışında diğer kesimlerin de kabul gördüğü bir durumdu. Bu aynı zamanda Alevi toplumunun ve Alevi hareketinin temel taleplerini ilk defa bu kadar dönem sonra açığa çıkardığı dönemdi.

“BASKI VE ŞİDDET YENİ ÇIKIŞLARA YOL AÇTI”

Bu dönem aynı zamanda aslında bu ülkede her alanda kendi sorunlarına dair duyarlılığın arttığı dönemdir. Yani 90’lı yılların ayrı bir önemi vardı. 90’lı yıllar da 80 sonrası oluşturulan darbenin yarattığı bir dönem, baskı ve şiddetin yarattığı çıkışlardı. Yine aynı döneme tekabül eden Kürt hareketinin kendi demokratik talebinin en üst seviyeye ulaştığı dönemdi.

 “ALEVİLER HANGİ TALEPLE ORTADADIR NET DEĞİL”

Bu dönem de özellikle Alevi hareketinin oluşmasına katkı sundu. Toplam açısında söylüyorum, kaynak açısından. Bu taleple hem birleşmesini engelleyen adımlar atıldı hem de bu talep bir dönem sonra geriye düşürüldü. Bu bahsettiğimiz talepler bu anlamda geriye düşürüldü ve Alevilerin bugün neredeyse kendi taleplerini ifade edecek yerde olmadığını söyleyebiliriz. Yani Aleviler hangi taleplerle ortadadır sorusunun cevabı aslında toplamda yok denilebilecek bir dönem. Bahsettiğimiz tüm toplam nedenlerle hareket ederken kendisi yok denilebilecek bir yerde duruyor aslında. Yani bir dağılma süreci, yeniden toparlanma sürecinin bulunduğu bir eşikte olduğunu düşünüyorum.

Demokrasi mücadelesi yürüten diğer toplumsal kesimler ile birlikte yürütülen mücadele yeterli mi? Neler yapılabilir?

Bu da toplamda söylediklerimiz içerisinde yer alan bir durum. Bu 2008’li yıllarda 2010’lardan itibaren bu konuda geriye giden bir dönem var. Açıkçası bu nedenle bir yeterlilik ortada yoktur. Çünkü bu yeterlilik zaten hareketin içerisinde bulunduğu durumu ifade ederken de söyleyebiliriz.

“ALEVİLER KENDİ ESAS ÇİZGİLERİNDE DURMUYOR”

Her alan açısından söylerken bölünmüşlükleri söyleyebiliriz. Hatta kendi bütün değerlerinin tersi işleyişlerle tek tek söyleyebiliriz. Açık ve görünür hale gelmiş sonuçlarını söyleyebiliriz. Bu nedenle Aleviler kendisi dışındaki sorunları bırakalım zaten, kendisine dair sorunlara ilişkin tutum alan, çizgisinde olan bir yerde durmuyor açıkçası.

“OYSA KAYNAK YOL GÖSTERİYOR”

Böyle olunca zaten kendisi dışındakileri de ifade etmiyor oluyor. Bu nedenle kendisi dışındaki kesimlere ilişkin soruya verilecek cevap, kendisiyle ilgili olan duruma ilişkin izlenecek doğru bir yolla mümkün olabilecektir. Çünkü zaten Alevilerin buna dair geçmişten gelen kaynakları bunu ifade ediyor. Haksızlıklara karşı durması gerektiğini söylüyor. Bu konuda çok önemli bedeller ödendiğini tarih boyunca bahsettiğimiz Hz. Hüseyin’den günümüze kadar, Nesimi’den Pir Sultan’a, Seyit Rıza’dan toplam açısından ifade ettiğimiz değerlerimizin ortada tutulması ve haksızlığa karşı çıkma meselesidir.

“KENDİMİZE DAİR SÖZÜMÜZ GÜÇLÜ OLURSA GENELE YANSIR”

Bu aynı zamanda kendisi dışındaki kesimlere karşı kendini hem ifade etme zemini sağlar hem de zaten genel kültürlerinin önemli bir yanını oluşturmaktadır. Demokratik muhteva biraz burayı da içeriyor açıkçası. İç içe geçen kendisi dışındaki duruma müdahale eden ve oradan da sözünü söyleyen ama kendisi için de talepleri esas olarak öne çıkartan olmalı.

Bence çözüm yine bu anlamda yani kendisine dair sözünüzü oluşturmak ve bu sözü söylemektedir. Bunu söylediğinizde toplumun geri kalan ezilmişleriyle, ezilenleriyle aslında buluşmayı sağlayacak adım olur. Bu anlamda bir problem olacağını düşünmüyorum zaten.

Turabi KİŞİN/PİRHA

YARIN: DOSYA-7

Çepni Alevileri Piri Bektaş Piroğlu Alevi örgütlenmesini değerlendiriyor.

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-1

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-2

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-3

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-4

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-5

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak