Alevi Haber Ajansi

‘Alevi kurumları ortaklaşa bir enstitü kurabilirler; bir hukuk birimi kurulabilir’ – VİDEO

PİRHA- Yazar Ayhan Aydın, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından hazırlatılan Alevi ansiklopedisini 12 Eylül faşist darbesinin yaptığı anayasayla eş değer olduğunu belirterek, “12 Eylül faşist darbesinin anayasa yapmasıyla AKP-MHP iktidarının Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın eliyle Aleviliğin ansiklopedisini yazması aynı şeydir” dedi. Aydın, Alevi kurumlarının ortaklaşa bir enstitü kurmalarının gerekli olduğunu vurgulayarak “Sorunlar çok, bir avukat birimi yok. O yüzden örgütlülüğümüzün içini dolduracağız” dedi. 

Türkiye’de Alevi inancının hala devlet tarafından tanınmadığı bir süreç yaşanıyor. Alevi toplumunun temel talepleri var. Bunlar; zorunlu din dersinin kaldırılması, cemevine ibadethane statüsü verilmesi, eşit yurttaşlığı içeren yeni bir anayasanın yapılması, Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve nefret suçlarının önüne geçilmesi için hukuki tedbirlerin alınması, Alevilere karşı yapılmış kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi, gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması.

Bu talepler hükümet tarafından yerine getirilmiyor, Alevilerin açtığı davalarda lehte verilmiş mahkeme kararları dahi tanınmıyor. AKP, Alevilere rağmen Alevi inancını tanımlıyor, Alevi örgütlerini muhatap almıyor.

9 Kasım 2022 tarih ve 32008 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 112 numaralı cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve yönetimi, Alevi inancından uzak bir bakış açısına sahip. Bu başkanlık da aynı hükümet gibi Alevi örgütlerini yok sayan bir yerde duruyor.

Alevi Diyaneti olarak adlandırılan başkanlığı Alevi örgütleri kesin bir dille reddediyor. AKP hükümeti Alevi Bektaşi Ansiklopedisi hazırlamak için de Sünni akademisyenler ve ilahiyatçılardan oluşan kadro kurdu.

Alevi toplumunu en çok rahatsız eden sorunlardan biri de eğitim-öğretim sisteminin dinselleştirilmesi, okullarda tarikatların, dinci vakıfların etkili olması.

Alevilerin temel sorunlarının çözümü konusunda ve eğitim sistemindeki bu gericileşmeye karşı, Aleviler/Alevi örgütleri ne yapmalı? Nasıl bir yol izlenmeli? Bu soruları Yazar Ayhan Aydın, PİRHA için yanıtladı.

“ALEVİ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ AKP İKTİDARININ HAMLELERİNE KARŞI CİDDİ DURUŞ SERGİLEYEMEDİ”

PİRHA- AKP hükümeti, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurdu. Bu başkanlık temsilcileri pek çok ilde birçok cemevine gidip görüşmeler yaptı/yapıyor. Görüşmelerde hala cemevinin ihtiyaçları soruluyor ve başkanlığı tanımaları isteniyor. Alevilerin temel talepleri ve asıl sorunları konuşulmuyor, bir çözüm üretilmiyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

AYHAN AYDIN: Kendince bunlar Alevilerle alakalı ciddi bir adım attıkları iddiasıyla yola çıktılar. AKP iktidarı birçok projeyle aslında bunu yürürlüğe koydu. Hatta Abdullah Gül ayakkabılarıyla Tunceli Cemevi’ne girmişti. Kültür Bakanlığı’ndaki bu birimin oluşturulması da çok yeni değil. Birim oluşmadan 2-3 yıl önce çalışmalarına başlamıştı AKP iktidarı. Birçok amacı vardı. Yüzyıllardır bu devlete hakim olan Alevilerin, Bektaşilerin istekleri, kimlikleri, gelecekleriyle ilgili her şeyi aslında devlet biliyordu. Bu başkanlık AKP-MHP politikaları şeklinde değerlendirilecek bir yapıdır. Bu sorunları çözme değil de bizi denek olarak görmekti. Gözümüzün önünde cereyan eden bu yapılanmaya biz çok ciddi karşı duruş sergileyemedik. Alevi örgütlülüğü AKP iktidarının bu hamlelerine karşı ciddi bir karşı duruş sergileyemedi. Birçok kurumun bu çalışmalar içerisinde yer aldığını, bu çalışmaları ciddi şekilde desteklediklerini ve bundan büyük umutlarla bahsettiklerine tanık olduk. Dolayısıyla bu başkanlık bu haliyle Alevi-Bektaşi varlığını kabul etme, onların sorunlarını çözme, istek ve beklentilerini yerine getirme gibi asla bir amaçla yola çıkmamıştır. Her ne kadar ‘bizler cemevlerinin eksiklerini gideriyoruz, dedelere sahip çıkıyoruz’ deseler de milyonlarca insanın sorunlarını gidermekten çok uzaktır.

“CEMEVİ BAŞKANLIĞI AKP İKTİDARININ İDEOLOJİK BİR YAPILANMASIDIR, ALEVİLİĞİ ASİMİLE ETMEK İÇİN KURULDU”

-MHP destekli AKP hükümeti, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurarken Alevi örgütlülüğünü muhatap almadı. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı da bu ciddiyetsizliği, dışlamayı devam ettiriyor. Başkanlığın başındaki Alirıza Özdemir ülkücü-MHP geleneğinden geliyor. Hiçbir şekilde Alevi örgütleriyle iletişim kurmadı. Zaten kurumlar da bu başkanlığı asimilasyon merkezi olduğunu beyan ederek tanımadıklarını ilan etmişti başından beri. Dolayısıyla Alevilerin temel sorunları bu şekilde çözülebilir mi? Siz bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Alevilerin temel sorunları bu şekilde çözülemez. Her Aleviyim, Bektaşiyim diyen Alevi, Bektaşi olsaydı zaten sorun kalmazdı. Biraz da aynayı kendimize tutmamız lazım. Özeleştiri bizim kendi öğretimizde vardır. Bizler menfaat karşılığında bir şeyleri değiştirdikçe bu yapılar karşısında sağlam duramadık. Bunlar hiçbir şekilde zaten bizim yaralarımıza merhem olamaz, bizim sorunlarımızı çözemez. Alevilerin önemli bir kısmı da bu kurumu çok içselleştirmiş durumda bunu da gözardı etmemek zorundayız. Bu kurum Alevilerin sorunlarını çözemez, cesaretini maalesef Alevilerden alıyor. Alevi kurumları, Alevi örgütlülüğü gerçekten varlıklarını çok ciddi bir şekilde ortaya koysaydı bu durum yaşanmazdı. Bizim örgütlülüğümüz de ‘biz bunlara karşıyız’ demekle yetiniyor. Alevi örgütlülüğü söylendiği kadar bir bütünlük arz etmiyor. Alevi örgütlülüğü maalesef eski bütünlüğünü kaybetti. Zaman içerisinde daha çok kenetlenmemiz gerekirken maalesef dağıldık. Bunu itiraf etmezsek önümüzü göremeyiz. O yüzden kendi tabanımıza, dedelerimize sahip çıkacağız. Bir basın açıklamasıyla bu işler maalesef olmuyor. Hayatımı adadığım bu yolda insanların bir menfaat uğruna yolun değerlerini ayaklar altına aldığını görüyorum. Otobüse binip bir Balkan turu yapmak, uçaklara binip Kerbela’lara gitmek bunlara avantajlı ve güzel geliyorsa bizim sözümüz boş ve havada kalıyor. Dolayısıyla Alevi örgütlülüğü bu konuda çok dağınık olduğu için bu yapı daha da ilerledi. Bu kurum Alevilerin hiçbir hukuki, inançsal, kültürel, sosyal hakkını veremez. AKP iktidarının ideolojik bir yapılanmasıdır. Dolayısıyla Aleviliği asimile etmek için kurulmuştur. Bu başkanlıktan bize zarardan başka hiçbir şey gelmez.

“ALEVİ KURUMLARI OLAĞANÜSTÜ ÇALIŞMA YAPMAK ZORUNDADIR”

-Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, aralarında bir iki kendi belirledikleri Alevi olsa da ağırlıklı olarak İslamcı akademisyenlere ve ilahiyatçılara Alevi Bektaşi Ansiklopedisi hazırlatıyor. Buna Alevi örgütleri yazılı bir açıklamayla tepki verdi. Sizce Aleviler/Alevi örgütleri ne yapmalı? Nasıl bir yol izlenmeli bu çalışmaya karşı?

Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’nin Vatikan’ıdır. Devlet içinde devlettir. Komplolar üzerine yürümüştür. Tehditle, bağırtıyla bütçesini büyütmüştür. Hak ve haram yemektedir. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı nasılsa bu da öyle. Bu çalışmada çoğu Sünni kökenli birkaç tane de Alevi akademisyen bulunuyor. Bizi ne kadar aşağılayıp ne kadar basite indirdiklerinin en güzel örneğidir bu. Siz kimsiniz ki benim tarihimi, kültürümü, inancımı, erenlerimi benden daha iyi hissedip de yazacaksınız? Siz kimsiniz ki benim tarihimi yazacaksınız? Alevilerin dahil olmadığı, Aleviler için bir anlam ifade etmeyen bir birim oluşmuş, AKP iktidarının birimi, sanki bunları zorla götürmüşler oraya. 12 Eylül darbesinden sonra yazılan anayasadır bu. 12 Eylül faşist darbesinin anayasayı yapmasıyla  AKP-MHP iktidarının Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın eliyle Aleviliğin ansiklopedisini yazması aynı şeydir. Bu böyle olduğu halde sadece açıklama yapıyoruz ama onlar çalışmaya devam ediyor. Alevi kurumları olağanüstü çalışma yapmak zorundadır. Dedeler, akademisyenler, yazarlar kendilerine gelip kendi geçmişine, kendi sorunlarına, kendisi eliyle sahip çıkmak zorundadır.

“BÜTÜN CEMEVİ, DERNEK VE VAKIFLAR AYDINLANMA MERKEZLERİ OLMALI”

-Okullarda “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında imamlar, müftüler ders vermeye başladı. Çocuklar camilere götürülüyor. Ayrıca okullarda mescitler açılıyor. Dini faaliyetler anaokullarına kadar indi. Dinci vakıflarla ve cemaatlerle yasa dışı şekilde protokoller imzalanıyor ve öğrenciler kontrolsüz bir şekilde dini faaliyetlere götürülüyor. Laik eğitim öğretim tamamen yok edilmiş durumda. Alevi çocukların ve ailelerinin pek çok zorluğu yaşadığını biliyoruz. Ancak Alevi kurumları bu konuda bir tepkiyi örgütleyemedi. Eğitim sistemindeki bu gericileşmeye karşı neler yapılabilir, önerileriniz nelerdir?

Bu karanlığın karşısında olanların işbirliği yapıp nefesini, sesini yükseltmesi gerekiyor. Tepkisini çok daha büyütmesi gerekiyor. Burada en büyük acıyı Aleviler çekiyor ve çekecektir. İçi tamamen boşaltılmış, bilimsellikten uzaklaşmış bir yapıda çağdaş eğitimden bahsedilemiyor. Çok daha vahim bir boyuta geldik. Biz okula okumak, eğitim almak için gidiyoruz. Demokrasiyle yönetilen ülkelerde dini değerlerle, ırki önceliği olanlarla toplum yönetilemez, yönlendirilemez. Bunun birinci ayağı eğitimdir. Eğitim dinden de ekmekten de sudan da değerlidir. İnsanı var eden şey eğitimdir. Bugünün dünyasında var olmak eğitimle mümkündür. Ne kadar küçük yaşta yönlendirmeye başlarsak istediğimizi yaptırabiliriz mantığıyla hareket ediyorlar.

Tarikatlar, toplumu şekillendiren şeyin eğitim olduğunu bildiklerinden orayı ele geçirmeye çalışıyor. AKP tek adam rejiminin yapmak istediği tek insan tipi yaratmak. Emir kulu yaratmak. Matematiği bile neredeyse budayacaklar. Bütün okulları imam hatipli yapmak istiyorlar. O yüzden dini faaliyetler anaokullarına kadar indi. Yaratmak istedikleri ise biat kültürü. Eski Osmanlı’nın sistemi AKP iktidarıyla yeniden kuruluyor. Aynı gericiliği AKP iktidarı hortlattı. Aleviler başta olmak üzere maalesef Türkiye’de buna karşı çok büyük bir ses çıkmadı. Bütün sivil toplum kuruluşları, bütün kadın kuruluşları, bütün demokratik kitle örgütleri, bütün sendikalar, bütün solcu partiler hepsi varlıklarının bilimsel eğitim olduğunu biliyorlar ama onlar da yeteri kadar ses çıkarmıyorlar. İnsanlar kurumlarla, aydınlarla bu karanlığın üzerine gitmek için örgütlenmeli, karanlığı kendi karanlığında boğmalı, gençlerimizi motive edecek eğitim hamlesi yapmalı. Bütün cemevi, dernek ve vakıflar aydınlanma merkezleri olmalı.

“KUR’AN KURSU ALEVİLİĞİN KABUL EDECEĞİ BİR ŞEY DEĞİL”

-Aleviler yıllardır çocuklarının zorunlu din dersine girmemesi için mücadele ediyor. Mahkemelere taşındı. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidildi ve davalar kazanıldı. Hükümet Alevilerin lehinde verilen kararları uygulamadı. Öte yandan, zorunlu din dersi mücadelesini boşa düşürecek bir sorun var. Bazı cemevlerinde yıllardır Kur’an kursu veriliyor. Bunlardan biri Kartal Cemevi. Ne yazık ki hem mahkeme kararlarının uygulanması için hem de Kur’an kursu veren cemevi/derneklere yeterli baskı, tepki, örgütlenme yapılamadı. Cemevlerinde Kuran kursu verilmesinin önüne nasıl geçilebilir?

Kuran öğrenmek isteyen başka yerde öğrenebilir. Ama cemevleri, dernekler, vakıflar Kuran öğrenme merkezleri değildir. Aleviliğin değerlerinin yaşatıldığı, öğretildiği yerlerdir. Çocuklara Aleviliğin temel değerleri verilmeyip Kuran kursu veriliyorsa bu kesinlikle Aleviliğin kabul edeceği bir şey değil. Türkiye’nin neresi olursa olsun birinci hedefimiz neyse ona yöneleceğiz. Ve bunu da toplantılarla koordine olarak sağlayacağız. Tabanımıza ineceğiz. Biz Kuran’a düşman değiliz ama burada büyük bir yanlışlık var. AKP iktidarının yapmak istediğini biz kendi ellerimizle yaparsak onun en büyük yardımcısı olmuş oluruz. Çocuklarımıza zorla öğretecek şekilde bir sistemi orada kuramayız. Bunu yok etmeliyiz. Yani özgür beyinler yetişmeli.

“SORUNLAR ÇOK, BİR AVUKAT BİRİMİ YOK; ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜN İÇİNİ DOLDURALIM”

-Alevi nefretinin, Alevi asimilasyonunun yükseldiği bir dönem yaşıyoruz. Kurumların geleceğe dair projeler üretmesi, kalıcı hukuk komisyonları kurulması, kararların çabuk alınması, hızlı refleks gösterilmesi, cemevlerinin ibadetin yanında birer okula çevrilmesi, asimilasyonun önüne geçilmesi gibi pek çok konuda toplum Alevi örgütlülüğünden çok şey bekliyor. Kurumlara neler önerirsiniz? Önermekle kalmayıp birlikte neler yapılabilir?

Bütün bu kurumlar akademik düzeyde insanlardan destek almalı. Ortak bir zemin kurulmalı. Alevi kurumları ortaklaşa bir enstitü kurabilirler. Yayınlar bir yerde toplanabilir. Fakat Alevi kurumları ortak bir şeye yaklaşmıyor. Alevilerin karşılaştığı en büyük sorunlar neyse çekirdek bir hukukçu ile çalışılmalı. Çok daha fazla hukukçu da destek olabilir. Bütün bunların çözümünde insan potansiyeli var. Bu Alevi nefreti, Alevilerin yaşadığı sorunlar bitmez. Bin yıldır bitmedi. Ya Alevileri yok edecekler bitecek, biz de bin yıl daha var olacağımıza göre bitmez. Bitmeyecekse bu kurumlar, Alevice çalışmalı, profesyonelce çalışmalı, akıl ve bilimin çizdiği çerçevede çalışmalı. Sorunlar çok, bir avukat birimi yok. O yüzden örgütlülüğümüzün içini dolduracağız.

Devrim FINDIK/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak