PİRHA-Alevi kurumlarının kadın temsiliyeti son genel kurullarla yeniden gündeme geldi. Kadınların ve Alevilerin eleştirileri genel kurullarda devam etti. %80’e yakın erkek hakimiyetine karşın kurumlarda yer alan Ezgi Türkyılmaz ve Yeşim Kantekin çalışmalarını değerlendirdi.
Yakın zamanda birçok Alevi kurumu genel kurullarını gerçekleştirdi. Genel kurullarla yönetimleri değişen kurumlar kadın yöneticilerin azlığı üzerinden eleştirildi. Eleştirilen Alevi kurumlarındaki kadın yönetici oranlarına bakıldığında taleplerin karşılanmadığı görülüyor. Sadece üç Alevi kurumunda 94 yönetici bulunurken bunların 73’ü erkek. Bu da Alevi kurumlarının %78’inin erkeklerin yönetiminde olduğunu gösterir. Buna Alevi Bektaşi Federasyonu’nun da (ABF) oranları katıldığında %80’i geçen erkek hakimiyetinden bahsedilebilir. Söz konusu kurumların başkanları da erkek.
Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Mart ayının sonunda genel kurulunu gerçekleştirdi. Seçilen liste ile AKD’nin başkanı yeniden İsmet Kurt oldu. 21 kişilik asil listede 6 kadın yönetici ile seçildi. Yedekler dahil 62 kişilik listede 11 kadının ismi yer aldı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Yönetim Kurulu Üyeleri arasında sadece 1 kadın yer alırken, denetleme disiplin kurullarında kadın yönetici bulunmuyor.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin yeni başkanı ise Cuma Erçe oldu. Erçe’nin seçime girdiği listede 25 kişi yer alıyorken kadın sayısı 5 oldu. PSAKD’nin 2020 yılından beri faaliyet yürüten kadın meclisi var. Kadın meclisinin sekreterya gibi kurumsal bölümü de bu genel kurulda oluşturuldu. Kadın Meclisi Genel Sekreteri Rukiye Kara olarak seçildi.
Alevi Vakıfları Federasyonu’nun yönetim kurulu üyelerinin tamamı erkeklerden oluşurken, Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE) yönetiminde ise 1 kadın bulunuyor.
Alevi-Bektaşi Federasyonu’nun(ABF) önceki dönem 25 kişilik yönetim kurulunda yalnızca iki kadın yer aldı. Geçtiğimiz pazar günü de Federasyonu’nun 10. Olağan Genel Kurulu sona erdi. Tek aday olarak seçime giren Mustafa Aslan, ABF’nin yeni genel başkanı oldu.
21 kişilik asil yönetime 2 kadının seçilmesi hem Alevi kadınlarının hem de delegelerin eleştirisine ve itirazına yol açtı. Delegeler, Alevi kadınların hem inanç dünyasında hem de gündelik hayatta eşitsiz duruma düşmesindeki pratiklere işaret ederek, Alevi toplumundaki toplumsal cinsiyet eşitliği açısından bir dönüşümün gerekliliğine vurguladılar.
Eş başkanlık ile yönetilen tek kurum Demokratik Alevi Dernekleri (DAD). Bütün şubelerinde eş başkanlık sisteminin uygulandığı DAD da, DAD Kadın Meclisi de kendi özgün çalışmalarını yürütüyor..
PSAKD yönetiminden Ezgi Türkyılmaz, kadın oranını değerlendirirken şubelerdeki kadın temsiliyetinin daha fazla olduğunu belirtiyor. PSAKD’nin toplamda 78 şubesi ve 6 temsilciliği var, bunların içinden 18 şubenin başkanlığını kadınlar yaparken geri kalan 66 kurumun temsilcisi erkek. Türkyılmaz, kadın başkanların olduğu şubelerin faaliyetlerinin yüksek olduğunu söylüyor.
Türkyılmaz, hem kadınların özgün sorunlarını hem de Alevi kadınlara yönelik asimilasyon politikalarını şöyle anlattı:
“Önemli olan sayı değil, donanım, inanç ve yeterliliktir. Alevi kadınların sorunu yalnızca Alevi kadınların değil her Alevi canın sorunu olarak ele alınması gerekliliğini anlatmayla başlar. İnanç temelli bir demokratik kitle örgütünde, her can haksızlık karşısında durmalı, birbirinin hak temelinde paydaşı olmalıdır.”
“BİZ ALEVİ KADINLAR DA DİĞER BÜTÜN KADINLAR GİBİ EŞİTLİĞE SAHİP DEĞİLİZ”
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği yüksek kadın katılım oranı ile dikkat çekiyor. 7 kişilik yönetim listesinde başkan dahil yalnızca iki erkek yer alıyor. Bunun yanı sıra, derneğin özgün kadın meclisi var. Faaliyet ve derneğin bütününde yer almaları ile öne çıkıyorlar.
Genel sekreter Yeşim Kantekin, bu çalışmanın nasıl başlayıp nasıl ilerlediğini PİRHA’ya şu şekilde anlattı:
“Hubyar Sultan Kadın Meclisi ülkemizde yaşanan süreçlerin bir sonucu olarak doğdu ve kadın meclisi kurmaya karar verdik. Erkek egemen söylemlerin, eril zihnin hala hüküm sürdüğü dünyada; tacizin, tecavüzün, şiddetin ayyuka çıktığı ülkemizde kadın mücadelesi zaruriyetini sürdürüyor. Ve bu zaruriyet kadınların güçlü mücadelesi ile karşılık buldu, bütün dünyada. Biz Alevi kadınlar da diğer bütün kadınlar gibi eşitliğe (söylemde eşit olsak da) sahip değiliz. Alevi mücadelesi içinde hala özne olamıyoruz. Erkek canlar “buyurun, siz de dahil olun” vs. gibi söylemlerde bulunsalar da pratikte durum böyle olamıyor. Çünkü kadınların tarihsel olarak yaşadıkları ötekileştirilme hallerini aşabilmeleri zannedildiği kadar kolay değil. Bunun ekonomik, sosyolojik, psikolojik, siyasal birçok nedeni var. Kadınlar hala ‘özne’ olabilme öz güvenini kendilerinde göremiyorlar. Bu gerçekten üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir mesele; ama kısaca bu sebeplerle kadın meclisi oluşturmaya karar verdik diyebilirim. Kadınların öncelikle kendi öz gücünün farkına varması gerekiyor. Bunun için de kadın meclisleri önemli yerde duruyor.”
BAZI ALEVİ KADINLARIN TÜRBAN TAKMASI, MEVLÜTLERE KATILMASI
Yeşim Kantekin, Alevi kadınların toplum içinde baskıya maruz kaldığını aktararak, “Çoğunluğu kentlerde yaşayan Alevi kadınlar sosyal yaşam alışkanlıkları, inanç ritüelleri açısından hem mahalle baskısına hem de siyasi baskıyla daima karşı karşıya kaldılar. Bir çok Alevi kadının mahalle baskısı ile türban taktığını, mevlütlere gittiğini, Sünni inanç içinde şekillendiğini ve kendi inancını unuttuğunu gördük. Halkın ve yönetimin paralel olarak uyguladığı bu asimilasyon çalışmalarına karşı birlikte olmayı, “bir” olmayı değerli buluyoruz. Hiçbir Alevi kadının kendini yalnız hissetmemesi için Alevi kimliğini özgürce ifade edebileceği yaşam alanlarını önemsiyoruz. Kadın Meclisi bu anlamda da bize alan yarattı” diye konuştu.
Helin YILMAZ- Diren KESER/PİRHA
Yoruma kapalı.