PİRHA-Sol Parti Kuzey Ren Vestfallen (NRW) Eyalet Eş Sözcüsü Özlem Demirel, referandum gerginliğine rağmen Türkiye Almanya ilişkilerinin kötüye gittiğini düşünmüyor. Demirel buna örnek olarak Reinmetall silah şirketinin Türkiye’deki yatırımlarını gösteriyor. PİRHA’ya değerlendirmelerde bulunan Demirel, Erdoğan’ın temsil ettiği Müslüman halkı zor durumda bıraktığının da altını çizerek, Almanya’daki ön yargıları körüklediğini söyledi. Önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın Avrupa’daki halkın tepkileri karşısında kendi iktidarını sürdüremeyeceğine de vurgu yaptı.
Referandum seçimlerinin ardından Almanya’da sular hala durulmadı. Almanya’da yüzde 63’ün üzerinde ‘Evet’, yüzde 37’ye yakın bir oranda ‘Hayır’ çıktı. ‘Evet’ oylarının Almanya’da yüksek çıkması sadece seçmen tabanında değil, aynı zamanda Alman kamuoyunda tartışmaları beraberinde getirdi. Uyum politikaları da bu bağlamda tartışılan en önemli konular arasında yer alıyor. Sol Parti (Die Linke) Kuzey Ren Vestfallen (NRW) Eyalet Eş Sözcüsü Özlem Demirel ile referandum sonuçları, Almanya’ya yansımaları ve Almanya Türkiye ilişkilerini konuştuk.
Köln Üniversitesi’nde siyaset bilimi eğitimi gören, 2010-2012 yılları arasında NRW eyalet milletvekilliği de yapan Özlem Demirel, 14 Mayıs’ta NRW Eyaleti’nde yapılacak seçimlerde Sol Parti’nin birinci sıra milletvekili adayı .
“REFERANDUMUN KAZANANI ERDOĞAN DEĞİL”
Referandumun eşit koşullar altında yapılmış bir referandum olmadığını belirten Demirel, OHAL koşullarına dikkat çekerek, ‘Hayır’ çalışmalarının da rahat koşullarda yapılmadığını söyledi.
Bu sürecin sorgulanması gerektiğine vurgu yapan Demirel, mühürsüz zarflara vurgu yaparak, ‘’ Yine 2 buçuk milyon mühürsüz oydan bahsediliyor. Bu oyların sorgulanması gerekiyor. Ortada 2 buçuk milyon mühürsüz zarf varken, Erdoğan 1.3 milyon oyla kazandığını ileri sürüyor. Referandumu hiçbir şekilde Erdoğan iktidarı ve Erdoğan kazanmamış oldu. Buna belki bir pirus kazanımı diyebiliriz’’ dedi.
Türkiye’de işsizliğin artığını dile getiren Demirel, “Dolayısıyla Erdoğan’ın vaat ettiği gibi refah, adil bir yaşam yok. Türkiye’nin gidişatı kritik bir durumda. İnsanlar yoksullukla da karşı karşıya. AKP’nin iktidarını olduğu gibi sürdürmesi söz konusu olamaz. Hiçbir şekilde ne demokratik talepler , ne de sosyal konularda Türkiye’de yaşayan insanlara bir perspektif vermiyor. Türkiye’yi gelinen aşamada diktatörlüğe götürmek istiyor” dedi.
“EN ÇOK SİLAH TÜRKİYE’YE SATILIYOR”
Almanya ve Türkiye ilişkilerine yönelik ise Demirel şunları belirtti:
AKP iktidarı Avrupa’da, anketlerde kaybettiklerini öngörüsü ile birlikte yeni bir kaos ortamı yaratmak istedi. Almanya ve diğer ülkelere Nazi benzetmeleri yaptı. Bu süreçte bunları bilinçli seçim taktikleri olarak değerlendirmek gerekiyor. Buna rağmen Almanya Türkiye ilişkileri çok bozuk durumda diyemeyiz. Çünkü Almanya’nın en büyük şirketlerinden olan Reinmetall şuan Türkiye’de panzer üretimi için görüşmeler yapıyor. Bu anlamda kritik bir ilişkiden bahsedemeyiz. Almanya’nın en fazla silah sattığı ülkelerden birisi Türkiye. Bu çok fazla eleştirilmesi gereken bir konu. Biz Sol Parti olarak silah satışlarına karşıyız.
Hatta son gelinen aşamada, AKP iktidarı ekonomik sıkıntıdan dolayı Almanya’ya maddi manevi yardım talebinde bulundu. Şunu açık söylemek gerekiyor. AKP iktidarına Merkel hükümeti tarafından tavizler verildi. Merkel’in sonbahardaki seçimlerde gidip Erdoğan ile görüşmesi, yine referandumdan önce görüşmesi, destek olarak algılandı. Almanya Türkiye ile ilişkilerini ekonomik ve politik olarak geliştirmek istiyor ve kendi çıkarları ölçüsünde yapıyor. Diğer taraftan Türkiye’nin AB’ye giriş süreci ile bağlantılı olarak verilen yardımların kesilmesi gündeme geldi. Bu maddi yardımlar halka giden yardımlar değil. Erdoğan iktidarının ötekileştirme politikaları için kullandığı paralardır.
“ALMANYA’NIN TÜRKİYE POLİTİKASI YANLIŞ”
AKP’nin Avrupa’daki örgütlenme ağında yaşanan casusluk skandalından en çok etkilenen ülkelerden biri de Almanya oldu. Özellikle DİTİB’e bağlı imamlar hakkında casusluk suçlamaları ve hukuki süreç Almanya’nın en çok konuşulan konuları arasındaydı. Demirel, bu durumdan Almanya’da yaşayan göçmenlerin oldukça etkilendiğini dile getirerek şöyle konuştu:
“Türkiye politikalarının buraya yansıması da söz konusu. DİTİB camileri ile birlikte, okullarda da ispiyonlama skandalı söz konusu oldu. Burada dinine bağlı olan insanlar, müslüman halk bundan zarar gördü. Alman hükümeti, gerçek anlamda burada yaşayan insanlara sahip çıkıyorsa, AKP’nin bu tavrını biran önce eleştirmesi gerekiyordu. Onun yerine olayı evirip çevirmeye çalıştı. NRW Eyalet hükümeti hala DİTİB’le birlikte okullarda din dersini örgütlüyor. Eyalet hükümeti SPD ve Yeşiller partisinden oluşuyor. DİTİB, UETD gibi AKP’nin örgütlenmesi ile çalışmaktansa, burada yaşayan bütün insanları, hangi dine bağlı olursa olsun eşit haklar sunmak gerekiyor. Sosyal talepleri de önemsemek gerekiyor. Şu an yürüyen Almanya’nın Türkiye politikasını yanlış buluyorum.’’
“AKP’NİN GERİCİ POLİTİKALARINA TAVİZ VERMEMEK GEREKİYOR”
Referandum sonuçları aynı zamanda uyum politikalarını da gündeme getirdi. Almanya’nın uyum politikalarını uygulamada geç kaldığını düşünen Demirel , “Türk devleti burada yaşayan göçmenlere yıllarca, ‘siz Türksünüz, Türklüğünüzü unutmayın’ politikası yaparken, Alman devleti ise gerekli uyum olanakları sunmayan bir politika izledi. Bu iki devletin de uyum politikalarındaki tavrını değiştirmesi gerekiyor. Son gelinen aşamada burada yaşayan Türkiyelilerin üzerinde tartışmalar yürütüldü. İşte kendi ülkelerine dönmeleri gerektiği, bir bütünen AKP’li oldukları ön yargısı gelişti. Bizim yapmamız gereken ön yargıları körüklemek değil, tam tersine ortak yaşamı güçlendirmek. Yaşadığımız ülkenin bir parçası olarak kendi taleplerimize sahip çıkmak. İşte polarize politikası bu. AKP’nin gerici politikalarına taviz vermemek gerekiyor. Mesela NRW’de her din grubuna yönelik kendi din dersi var. Biz Sol Parti olarak her inancın bir derste etik ve felsefe ile birleştirilmesi fikrini savunuyoruz. Bir Hristiyan mesela Alevilik inancı hakkında bilgi alsın. Alevi Hristiyan inancı hakkında. Biz din ve siyasetin tamamen ayrı konular olduğunu düşünüyoruz. Bu konuya Türkiye ekseninde baktığınızda mesela çok önemli bir tartışma. Bütün dinleri eşit tutmak istiyorsak devletin dinler üstü, dinlerden bağımsız hareket etmesi gerekir. Eğer çoğunluk dini baz olarak alındığında , diğer azınlık dini eziyor.”
Son olarak AKP’nin agresif savaş politikalarının kabul edilecek gibi olmadığını ifade eden Demirel, “Erdoğan Avrupalıların bundan sonra rahatça dışarı çıkamayacakları açıklamasında bulundu. IŞİD ile işbirliği gündemde zaten. Temsil ettiği Müslüman halkı zor durumda bırakıyor. Buradaki ön yargıları körüklüyor. Önümüzdeki dönemde buradaki ve Avrupa’daki halkın tepkileri karşısında kendi iktidarını sürdüremeyecek AKP. Zaten referandum sonuçları bunu gösterdi” şeklinde konuştu.
Elif SONZAMANCI
Haberin Videosu:
Yoruma kapalı.