PİRHA – Alevi Bektaşi Federasyonu Ankara’da dün AKP tarafından kurulan Alevi Bektaşi İnanç Birliği Vakfı’na peşkeş çekilmek istenen Hüseyin Gazi Dergahı’nda Aşure lokması verdi.
HABERİN VİDEOSU
Ankara Hüseyin Gazi Cemevi’nde Alevi Bektaşi Federasyonu Aşure lokması dağıttı. Sunuculuğunu Özgür Radyo programcısı Gülhan Birsöz’ün yaptığı etkinlik, Alevi Bektaşi İnanç Kurulu Eğitim Sekreteri Eren Yıldırım’ın lokma duasıyla başladı. Etkinliğe tüm ABF bileşenleri, HBVAKV Genel Merkezi, Demokratik Alevi Dernekleri, AABF Onursal Başkanı Turgut Öker, HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, STK ve Emek Alanından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Fatma Kurtulan, HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş, CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, MYK üyesi İlhan Yiğit, GYK Üyesi Hüseyin Gölpınar, CHP Mamak Yenimahalle ilçe yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. Etkinlik Hüseyin Gazi Cem Evi Başkanı Gülay Öz’ün konuşması ile başladı.
“BURAYI MUAVİYELERE KAPTIRMAYACAĞIZ”
Öz, konuşmasında Hüseyin Gazi Dergahı 13.yy’da kurulmuş bir Bektaşi tekkesi olduğunu ve 13.yy’dan bugüne kadar Bektaşiler tarafından idare edilen bir dergah olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“1926 yılında tekke ve zaviyeler yasasıyla kapatılmış 1980’den sonra Hüseyin Gazi Derneği burayı sahiplenerek buraları düzenlemiştir. Binalarını, ibadet yerlerini, tesislerini kurmuştur. 20 yıldır burayı yönetmekte ve yürütmektedir. Ancak 20 yıldır burada hizmet veren bütün tesisleri yapan bizleri bazı kişiler ve gruplar çekemiyor. Hükümeti de arkalarına almak isteyen günümüzün Hızır paşaları burayı ele geçirmeye çalışıyorlar. Burayı Muaviyelere kaptırmayacağız” diyerek sözlerini tamamladı.
KERBELA ŞEHİTLERİ ANILDI
Daha sonra söz alan ABF Genel Sekreteri Müslüm Metin ise Kerbela şehitlerini anarak, yezit ve yezidin yolundan giden şahsiyetsizleri kınadı.
Hüseyin Gazi Sultan hakkında bilgi veren Metin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hüseyin Gazi Sultan’da bin 500 yıl önce Emevilerin Şah-ı Merdan Ali ve Ehlibeyt’e hakaret, saldırı, yok sayma ve halka yaptıkları zulmü kınayarak Emevilere karşı mücadele etmiştir! 655-730 yılları arasında yaşadığı düşünülen Hüseyin Gazi Seyit Battal’ın babasıdır. Alevi Erenleri, Aleviler tarafından bulundukları yerleşim yerinin gözcüsü, bekçisi, koruyucusu olarak kabul edilir. Bu anlamda Hüseyin Gazi de Hüseyin ova, yani Ankara’nın gözcüsü, bekçisi, koruyucusudur. Sırlandığı tepenin adı Hüseyin Gazi Dağı, dağdan aşağıya baktığında görülen ovanın adı (Engürü Yaylası/Angora Yaylası) da Hüseyin ova’dır.
1925 YILINDA DERGAHTAKİ HİZMETLER YASAKLANDI
Hüseyin Gazi Sultan makamı (Türbesi) Hünkar Hacıbektaş Veli hayatta iken yapılmıştır. O dönemden sonra burada her türlü erkan ve hizmet yürütülmüştür. Ancak 1826 yılında II. Mahmut bütün dergah ve tekkelerimizi kapattığı gibi Hüseyin Gazi Sultan dergahını da kapatmış, baskı ve engellemeler sonucu türbe uzun süre bakımsız ve türbedarsız kalmıştır. 1861’de yeniden dergahta hizmetler yürütülmeye başlanmıştır. Bu durum uzun sürmemiş, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu ile 1925 yılında dergah tamamen kapatılmış ve dergahtaki hizmetler yasaklanmıştır. 1940’larda dergah adeta yağmalanmış, eşyalarının çoğu çalınmıştır.”
“HÜSEYİN GAZİ DERGAH’I PEŞKEŞ ÇEKİLMEYE ÇALIŞILMAKTA”
“1957 yılında kısmen hizmete açılan dergah ancak 1973 yılında bugünkü gibi bir işleyişe kavuşmuştur” diyen Müslüm Metin, bugün Hüseyin Gazi Sultan makamı üzerinde gizli veya açık oyunların devam etmekte olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu oyunlar yalnızca Hüseyin Gazi dergahına karşı değildir. Bugün Alevilerin Ser Çeşmesi olan Hacı Bektaşi Veli Dergahı da müze adı altında işgal altındadır. Keza Çorum da Koyun Baba türbesi diyanete devredilmiş ve Camiye dönüştürülmeye çalıştırılmaktadır. Tokat’ta Hubyar Sultan türbesi mahkeme oyunlarıyla Alevilerin elinden alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. Alevilerin kutsal mekânlarından olan Karaağaç Tekkesi işgal edilerek arazisine İstanbul AKP il binası kondurulmuştur. Bilinmelidir ki alevi dergahları ancak ve ancak Alevilerindir. Tüm bunları yaparken de derdi Alevilik olmayan yol ve erkana uymayan, hükümetin sözde çalıştaylar sürecinde icat ettiği makul Alevilik tipolojisini yaratmak için, Alevi inancı içinde Alevi olan işbirlikçi bulmakta güçlük çekmemektedir. Bugünde bu işbirlikçiler eli ile kurdurduğu Alevi Bektaşi İnanç Birliği Vakfına Hüseyin Gazi Dergâhı peşkeş çekilmeye çalışmaktadır. Ancak bilinmelidir ki Hüseyin Gazi Sultan makamı Alevilerin ve Hakka hakikate yürekten bağlı olanların kutsal mekanıdır. Bu makamı kimseye vermeyiz. Biz Aleviler dün İmam Hüseyin önderliğinde Kerbala’da Yezid’e ve işbirlikçilerine nasıl direndikse bugün de günün Yezid’lerine ve onların işbirlikçilerine direnmeye devam edeceğiz.” Metin, Aleviler vardır ve Alevilik haktır diyerek sözlerini tamamladı.
“TARİHİ KAZANANLAR YAZAR”
Müslüm Metin’in sonrasında konuşan HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş ise bu tür etkinliklerde kadınlara çok az söz hakkının verildiğini dile getirdi. Önemli bir mekanda olduğunu söyleyen Küçükkeleş, sözlerine şöyle sürdürdü:
“Önemli bir mekândayız biz Alevilere her zaman şu soruyu sordular. Nereden geldiniz, kimsiniz? diye bizde sürekli anlatmaya çalıştık. Nereden mi geldiğimizi bu mekân bize gösteriyor ki biz buranın en sahip olanlarıyız. Ankara’da bir tepeden bütün Ankara’nın gözetleyeni, koruyucusuyuz aynı zamanda, buradan oraya söz söyleyeniz. Bütün mekânlarımızdan biz razıyız ama biz biliyoruz ki öyle dik duralım ki bütün ziyaretlerimizde bizden razı olsunlar. Alevilik doğum kapısıdır hal kapsıdır. İlk doğarken başlar her şey devri devran olsun deriz bu devri çeviren bir şekliyle bütün kaybettiklerimizi toprak anaya yeniden doğumu anaya borçluyuz. Ana bizler için çok değerlidir. Biz hepimiz canız diyoruz ama öyle bir aşamaya geldik ki bu kapitalizm, bu faşizm bu coğrafya kadınlarımıza bakışımızı da öyle değiştirdi ki hakikaten çok az sayıda mikrofondan çok az kurumda sözlerimiz söyler hale geldik. Bizim ecdadımızdan öğrendiğimiz bir şey vardır. Kadın erkek birlikte yürür. Birlikte mücadele eder deride kalanlarda güçlü bir şekilde yoluna devam eder. Tam da İmam Hüseyin, Zeynep anayla hareket ettiği içindir ki Zeynep ana o katliamdan o vahşetten çıktıktan bile dik durabildi ve sözünü yezidin mahkemelerinde söyleyebildi. Eğer Zeynep ana olmasaydı bugün biz hakikaten geçmiş hakkında Kerbela hakkında ne biliyorduk, bilmiyorum? Çünkü biz biliyoruz ki tarihi yazanlar kazananlardır. Kazananların tarihi de hep yalan tarihtir. Gerçekten biz gerçeği Kerbela gününü Zeynep anadan öğrendik dedi.”
Etkinlik aşure lokmalarının dağıtılmasından sonra son buldu.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.