Alevi Haber Ajansi

AAKB Başkanı Akgül: Yola hizmette erkeğe tanınan haklar kadına tanınmıyor

PİRHA- AAKB Başkanı Özlem Akgül, kadınların hizmet yürütmesinin önündeki engellerin aşılması gerektiğini vurguladı. Akgül, “Bu yola girecek olan inanç hizmetini yürütecek erkek için kural neyse kadın için de aynısı söz konusu olmalı. Örneğin bir boşanma ile kadının erkeğin statüsü farklı olabiliyor. Erkeğe tanınan haklar , kadına tanınmıyor. Bunların hepsi ayrımcılık”diyor. 

Özlem Akgül Almanya Alevi Kadınlar Birliği (AAKB) Başkanı. Aslen Erzincanlı olan Akgül’ün ailesi Dersim Ovacık’tan sürgün edilmiş. İstanbul’da büyüyen Akgül, 2000 yılında Almanya’ya gelerek burada Alevi çalışmalarına devam etmiş.

Almanya Aleviler Birliği Federasyonu (AABF) bünyesinde çalışmalarını sürdüren Akgül ile Alevi kurumlarında kadın örgütlenmesini ve zorluklarını konuştuk.

“ALEVİLİĞİ ÇOCUKLUĞUMDA YAŞAYARAK ÖĞRENDİM”

Almanya’ya geldikten kısa bir süre sonra Alevi Kültür Merkezi’ne üye olduğunu belirten Akgül, çalışmalara kısa zamanda dahil olmasını şöyle açıklıyor:

“Bunu aileden alınan değerlere bağlıyorum. Görerek öğrendikleriniz çok önemli. Ben dede kızıyım. Dedenin, babaannenin olduğu bir evde büyüdüm. Cemlerin yapıldığı, ritüellerin yaşandığı, kurban kesme, Perşembe geleneğinin kutsallığı, delil uyandırma, toplum içerisinde yaşanan huzursuzluğun dede huzurunda çözüme kavuştuğu günleri ben çocukluğumdan yaşayarak öğrendiğim için önemliydi. Kendi dedemden, 80 yaşında okuma yazması bile yoktu, çok şey öğrendim. O yıllarda, bir dedenin kız çocuğuna, gelinine, eşine, kızına karşı davranışı ve bakışı ile bugünkü bakış arasında bir fark olduğunu düşünüyorum. Aslında daha modernleşmesi gerekirken, bugün anaların, kadınların önündeki engel daha fazla.

Biz öyle görmedik. Bize, “Kendini eğiteceksin, iyi bir insan olacaksın, kimsenin hakkını yemeyeceksin, kendi hakkını da ezdirmeyeceksin” denildi. “Kim bu işi yapabiliyorsa el onundur, hizmeti o yürütür” diye öğrenmiş olduğumuz için benim bakış açıma göre kadınlar da hizmet yürütür.”

“ALEVİ HAREKETİNDE ERKEKLER DAHA AKTİFTİ, BİR YAN EKSİK KALDI”

“Dünyanın, hayatın, mücadelenin yarısı kadınlar” diyen Akgül, kadınların direk hayatın içerisinde olmadığı, sosyal, siyasal, iş, ev hayatında aktif katılımda olmadığı bir ortamda başarıdan söz edilemeyeceğini düşünüyor. “Alevi hareketine bakıldığında da inancın özünde, felsefesinde can kavramı var” diyor.

Alevi hareketinde daha çok erkeklerin aktif olmasından dolayı bir yanının eksik olduğunu dile getiren Akgül, “Alevi Kadınlar Birliği’nin çalışmaları 1998’den itibaren başlıyor aslında. 1999 yılında ilk defa Almanya’da federasyonun bir birimi olarak özerk yapısı ve tüzüğü ile birlikte resmi statüsüne kavuştu. Geçmişteki arkadaşların emekleri doğrultusunda, onların mirasını genç nesil devraldıkça örgütlenme şeklindeki değişiklik ile birlikte daha farklı bir başarı elde edildi. Günün koşullarına göre ne eksik, neyi daha iyi yapabiliriz, özellikle kendi içinde yönlendirerek Avrupa’daki hareketi bir çatı altında toplama fikrine gelindi. AABF bünyesindeki Alevi Kültür Merkezlerinin (AKM’ler) kadın kolları var. Kendi içinde yapıyorlar seçimlerini” diyerek kadın çalışmalarının geldiği noktayı açıklıyor.

“EN BÜYÜK SORUNLARDAN BİRİ KADINLARIN HİZMET YÜRÜTMESİ ENGELİ”

Akgül’e göre en büyük sorunlardan biri de hizmeti kadınların yürütmesine olan itirazlar. Akgül, hizmeti yürütürken erkek canlara tanınan toleransların kadınlara da tanınmasından yana. Akgül buna yönelik tartışmaları ise şöyle anlatıyor:

“Sosyolojik açıdan baktığımızda Osmanlı’dan bugüne kadar Alevilerin baskı altında kalması nedeni ile toplum içerisinde biraz daha soyutlanarak dağlık bölgelere saklanarak yaşadı. Kadınlar ikinci planda kaldı. Sistem içerisinde, ataerkil yapı içerisinde, kadın da bundan payını aldı. “Yol bir sürek bin bir” dediğimiz, Anadolu topraklarının her yöresinde farklı farklı yorumlanan bir Alevilik var.

Can kavramı cinsiyetten bağımsızdır. Ancak başka bir kesim de bunu farklı yorumlayarak kadınların bu hizmeti erkek inanç önderleri gibi götürmeyeceğini söylüyorlar. Biz buna karşı çıktık.

Bugün yaşanan sıkıntı bu. Elbette ki bir yol erkan var, bu yola girecek olan inanç hizmetini yürütecek erkek için kural neyse kadın için de aynısı söz konusu olmalı. Örneğin bir boşanma ile kadının erkeğin statüsü farklı olabiliyor. Erkeğe tanınan haklar kadına tanınmıyor. Kadının yaşadıkları aynı derecede doğal algılanmayabiliyor. Bunların hepsi ayrımcılık. Bu süreci hızlandırmak için ciddi bir mücadele verdik. Bunu tartışmaya açmış olmak bile ciddi çaba gerektirdi. Çünkü çok alışagelmiş bir şey değildi.”

“KADINLAR AÇISINDAN DAHA SOMUT POLİTİKALAR ORTAYA KOYMALIYIZ”

Kadının emek boyutunda olduğunu ama karar mekanizmasında eksik kaldığını kaydeden Akgül, kadın katılımının sadece söylemlerde kaldığını, pratikte maalesef çok farklı bir durum söz konusu olduğunu belirtiyor.

Akgül, “Öncelikle biz kadınlar mücadele vermeliyiz” diyor ve şunu ekliyor:

“Yüzde 30 kadın kotası, eş temsiliyet, tüzüksel olarak hayata geçmese de fiilen uyguladığımız alanlar var. Bunu İnanç Kurulu’nda da istedik. İnanç Kurulu’nun isminin değiştirilmesi ile başladı. Önceki ismi Dedeler Kurulu’ydu. Ardından analar da genel kurullarda görev aldılar. Yönetim kurulunda şimdi 3 anamız var. Aslında bizim en somut önerimiz şuydu: Kadın hareketinin istenilen seviyeye gelmesi boyutunda o zaman kotaya bile gerek kalmayacaktı. Örgütümüzün genel merkezinin kadını ile erkeği ile bir araya gelip çok daha net, somut bir politika izlemesi gerekiyor. Kadın hareketinin daha güçlü kılınması açısından. Biz bunun alt yapısını hazırladık.”

Elif SONZAMANCI/KÖLN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak