PİRHA – Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) “Müsahip Kardeş Cemevi Projesi” başlattı. AABK‘nin Müsahip/ Kardeş Cemevi – Sosyal Dayanışma ve Birlik Projesi” başlıklı açıklamasında “Her şeyde, her yerde, hep beraber” diyen Şeyh Bedrettin’in düşünsel yol ve iz sürücüleri olarak, dayanışma yolu ile eksiklerimizi tamama erdireceğimiz projemizi hayata geçireceğiz” ifadeleri yer aldı.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ( AABK), Müsahip/Kardeş Cemevi – Sosyal Dayanışma ve Birlik Projesi başlattı.
Konfederasyondan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Yeni tip koronavirüsle her şey alt üst olurken yeni bir dünyanın eşiğinde olduğumuz ortada. Bu değişimin toplumlara, toplumsal ilişkilere yansımayacağını söylemek de mümkün değil. Sosyal ilişkilerde mesafe ise hiç olmadığı kadar artacak görünüyor. İşte bizler bu mesafeleri anlamsızlaştıracak yeni bir toplumsallık inşa edeceğiz.
Alevi kurumları üretim ve istihdama katkı sunmak amacıyla “Musahip/Kardeş Cemevi”, “Kooperatifçilik” projesini kendi kuruluş tüzüklerine uygun olarak uygulama ve değerlendirme kılavuzları, alan araştırmaları ve diğer çalışmaları yaparak Kooperatifçilik Proje Destek Yönetmeliği hazırlayarak Alevi toplumuna duyurmuşlardır.
“PROJE, HALKIMIZI KOOPERATİFÇİLİK ÖRGÜTLENMESİYLE BİR ARAYA GETİRECEKTİR”
Alevi kurumları Alevi toplumunun katkılarıyla sağlanan öz kaynaklarını kullanarak bu projenin hayata geçilmesi için faaliyetlerini, etkinliklerini ve verimliliklerini arttıracaktır.
Bu proje başta inanç, çevre, kültür, işletme ve işgücü dışında kalmış tüm halkımızı bulundukları topraklarda kooperatifçilik örgütlenmesiyle yeniden bir araya getirecektir.
Öncelikle kooperatif içinde olan her bireyin gelir düzeyi artırılarak, bireysel tasarruflarının uygun girişimcilik modelleri ortaya çıkaracaktır.
Kooperatifçilik aynı zamanda yeni bir dayanışma, yeni bir toplumsallık ve yeni bir ikrarlaşma açısından bir model olacaktır. Bu yüzden “Yeni bir dayanışma” için kooperatifçilik, dayanışma ilişkisini salt veren-alan ikiliğinden çıkacak, üretime dayalı bir ortaklığa, birlikteliğe aktif bir dayanışmaya dönüştürecektir. Böylece verme-alma ticari ilişkisinin kısıtlamaları yerine yaşamsal sürekliliği devam ettirecek bir dayanışma ilişkisine dönüşecektir.
“TOPLUMUN İHTİYAÇ DUYDUĞU ORTAKLIK, KOLEKTİF DUYGULAR CANLANACAKTIR”
Dünyada para ve sermaye eksenli yürüyen yaşam ve ilişki tarzına karşı kooperatifçilik; üretim içerisinde birlikteliği getirecek, yeniden dayanışma aracı olacaktır ve toplumumuzun ihtiyaç duyduğu ortaklık, kolektif duygularını canlandıracaktır.
Küresel dayanışma ağı kurmaya dayalı, omuz omuza mesafesiz olan bu proje yoksunluk ve yoksullukla mücadele için başlangıç olacaktır. Güvencesiz çalışma koşulları, giderek artan ayrımcılık toplumumuzun büyük kısmını ciddi bir yoksullaşmaya itmiştir. Özellikle gençler arasında işsizliğin çığ gibi büyümesinin nedenlerin biri de bu ayrımcılıktır.
Aleviler doğdukları topraklarda yaşlılarını bırakarak daha özgür, daha yaşanır coğrafyalara özellikle gurbete göç ettiler. Uzun yıllar sahipsiz kalan ata topraklarında tarım ve hayvancılık faaliyetleri de bu nedenle bitme noktasına geldi. Göç ve kentleşmenin yanı sıra merkezi yönetimlerin tarım ve hayvancılık politikaları sonucu, üretim bitme noktasına geldi. İşte bir tespihin taneleri gibi dünyanın her tarafına dağıldığı düşünülecek olursa, köklerimizin yeşerdiği topraklardan gurbete, dünyanın büyük kentlerine uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan kitlenin birliğini sağlamak yeni toplumsal ağlar örmekle mümkündür.
Kooperatifler toplumumuzun farklı sınıf ve katmanları arasındaki dayanışmayı güçlendirmesi açısından da rol oynayacaktır. Bu anlamda zayıflayan toplumsal bağları güçlendirmek ve yeni bir toplumsallık inşa etmek için kooperatifçilik bir fırsat olacaktır.
“BEN DEĞİL BİZ OLMA”
“Ben değil biz olma”, üretimden dağıtıma ve satış aşamasına kadar kurulacak kooperatiflerle bir yandan güncel ihtiyaçları gidererek dayanışma örneğini gösterecek diğer yandan oluşan değerler etrafında yeni toplumsal ağlar kurulacaktır. Kolektif üretimle elde edilen ürünlerin, toplum tarafından ortak bir değer olarak kabul edileceği ve biz olma duygusunu güçlendireceği mutlaktır.
“ikrarlaşma” için kooperatifçilik, ikrar vermek ve bir topluma onun benimsediği inanca dâhil olmaktır. Bugün inancımızı ve toplumumuzu zayıf düşüren temel sorunlardan birisi toprak ve doğa ile olan bağımızın neredeyse kopma noktasına gelmesidir. Toprağa, suya, dağa, taşa, kuşa, her türlü hayvana, nebata, insana bir gözle bakan ve bütününü kutsayan bir inancın bugün kentlerde dört duvar arasındaki yaşamı, solunum desteğiyle hayatını sürdürmekten farksızdır.
Dünyada, insanlığın neredeyse ortaklaştığı tek konu tahrip edilen doğanın ve ekolojik ortamın nasıl korunacağıdır. İçinden geçtiğimiz günlerde Covit-19 virüsünün doğanın insanlara bir uyarısı olduğu fikri çok yaygın. Post-modern dünyanın insanı mahkûm ettiği bu yaşam, doğa ile birlikte insanı, insani değerleri ve inançları da tahrip ediyor. Bunun karşısında insanlığın önündeki çözümlerin başında yine doğaya dönmek duruyor.
Doğa ile buluşmak, inancımızın yeniden toprakta daha fazla kök salmasını, güçlenmesini sağlayacaktır. Bizi bu topraklardan kazımak isteyen karanlığa karşı anlamlı bir duruş olmanın yanında, ata topraklarımızı şenlendirecektir. Hem ulularımızın, atalarımızın kemiklerinin bulunduğu topraklarda hem de bulunduğumuz her mekânda doğa ile buluşmak, yeniden ikrarlaşmak için kooperatifçilik bir fırsat olabilir. Kolektif bir üretim ve çalışma biçimi olarak kooperatifçilik; yeni bir toplumsal dayanışmayı inşa etmek ve doğa ile bütünleşen yeni bir ikrarlaşma açısından Yolumuza hizmet edecektir.
“NEDEN MUSAHİP CEMEVİ PROJESİ?”
Neden musahip Cemevi projesi?
Bu proje neyi kapsar ?
Musahip Cemevi projesi gelecek yaratma adına hayatın her alanına dokunabilmeyi, birlikte dayanışmayı, hedeflemektedir. Bu nedenle bu proje sadece ekonomik destek dayanışma projesi değildir.
Yunus’un dediği gibi
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
Eğitime katkı sunma.
Gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de yüksek öğrenim gören maddi desteğe ihtiyaç duyan, başarılı özverili gençlerimize kurumlarımızın önerisi dahilinde, maddi destek öngörür.
Mevcut burs veren kurum ve diğer iş insanları veya yapılar ile ortak koordinasyon sağlayacaktır.
Doğal Afetler anında dayanışma
Depremler ve diğer afetlerde kardeş elini uzatabilmek yarasını sarabilmek adına; maddi manevi destek olabilmeyi amaçlar. Özellikle sağlık ve korunma barınma gibi temel ve önemli konuları kapsar.
Halklar arası İletişim
Birbirlerinden ayrı coğrafyalarda yaşayan toplumumuzun birbirleri ile tanışıp kaynaşmalarını sağlayacak adımlar atmayı hedefler. Oluşabilecek imkanlar dahilinde (tur, gezi) kültürel, sosyal aktivitelerin yapılabilmesine katkı sunar.
Bizim için en kültürlü toplumlar nefsini tanıyan, rızkını rıza ile pay eden toplumlardır.
Alevi inancı özünde rızalık ve ikrar üzerine kuruludur. Bu inancı hakkıyla yaşayabilmek için kişinin parçası olduğu dünyanın tamamı ile barışık olması ve toplumsal dayanışma yolu ile birlik beraberliği sağlaması gerekir.
Evrenin ve yaşamın merkezine insanı koyan ve insanın insan onuruna yaraşır bir yaşam hakkını savunan biz Aleviler, bir yanıyla yaşanılan dünyada ortaya koyduğu değerler ile, İnsan’ın Kamil İnsan olmasını hedefleyen ve bunun için de aşağıdan yukarıya doğru bir piramit biçiminde yükselen kademeli veya aşamalı eğitimi/öğrenimi içeren Dört Kapı Kırk Makam öğretisini benimseriz.
Bu dört kapı kırk makam anlayışında dayanışma, kardeşlik ve ikrar üzerine kurulu “Musahip” kapısı vardır. Bu kapı Hak kapısıdır. Aht’ı Peyman’dır.
Musahip demek; Yol Kardeşi demektir.
Ben bir müsahip ararım / Ola bile benim ile
Yad ellerde gurbet elde / Kala bile benim ile
Ola ben olduğum yerde / Kala ben kaldığım yerde
Vadem yetip öldüğümde / Öle bile benim ile
Başıma kement bağlaya / Aşkı ciğerim dağlaya
Ben ağladıkca ağlaya / Güle bile benim ile
Bu işler bizim nemize / Kan gitti gelmez benize
Benim düştüğüm denize /Düşe bile benim ile
Pir Sultan’ım haldaş ola / Yolumuza yoldaş ola
Yaramı saran kardaş ola / Sara bile benim ile
Pir Sultan Abdal’ın da dediği gibi;
Yaralara merhem olmak,
Düştüğünde tutacak eli olmak,
Ağlayınca ağlayıp, güldüğünde beraber gülebilmek,
Yani birbirimizin “Hızır Eli” olabilmek..
“Yarin yanağından gayrı
Her şeyde, her yerde, hep beraber” diyen Şeyh Bedrettin’in düşünsel yol ve iz sürücüleri olarak, dayanışma yolu ile eksiklerimizi tamama erdireceğimizi, Kurumsal İkrarlaşma Yolu ile birliği sağlayarak hem ekonomik, hem siyasal, hem de bilimsel/inançsal alanlarda ortak paydalarda buluşarak geleceğe umut ışığı yakacağına inandığımız bu projemizi hayata geçireceğiz.
“AVRUPA’DA BİR CEMEVİ, TÜRKİYE’DEKİ CEMEVİ İLE MÜSAHİP OLACAK”
Avrupa’dan bir Alevi Kültür Merkezi, Türkiye’den bir cemevimizle müsahip olacak.
Dayanışma ve birlik yolu ile insanın insan onuruna yaraşır Hakkaniyetli bir dünya düzenine kavuşması adına, çok kıymetli ve geleceğe umut ışığı yakacak bir proje olarak gördüğümüz bu kurumsal ikrarlaşmanın yaşam bulması adına çaba gösteren/gösterecek olan cümle yok erenlerine teşekkür ederiz.
Hak, hakikat, özgürlük, barış içinde bir yaşam için insanlığın sağlığı, yaşamı ve mutluluğu için “Hak, Muhammed, Ali” cümlemizin yardımcısı, “Hızır” yoldaşımız olsun.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.