PİRHA-Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Sekreteri Erdal Kılıçkaya, organize suç örgütü başı Sedat Peker’in, kaos çıkarılmak için cemevine dönük bir saldırı planının yapıldığına ilişkin iddiasına tepki göstererek, “Ülkenin Cumhurbaşkanı “Daha neler olacak neler” diyerek hazırlanan komplonun haberini veriyor” dedi.
Organize suç örgütü başı Sedat Peker geçen günlerde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımla “Derin Mehmet’in adamları tarafından geçmişte Gaziosmanpaşa’daki kahve saldırısından çok daha büyük bir eylem yapılıp, ülkede kaos çıkarma planlarını boşa çıkarabilmek içindir. Planları bir cemevine saldırıdır” iddiasında bulundu.
Açıklamanın ardından tepkiler sürerken, bir açıklama da Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Sekreteri Erdal Kılıçkaya’dan geldi.
“NEDEN ALEVİLER KONUSUNDA ‘PUSUYA YATMIŞ AVCI’ GİBİ DAVRANILIYOR”
Açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanından, bakanlarından, “Kaygılanmayın, sizin için buradayız, birlikteyiz” mesajı vermemelerini eleştiren Kılıçkaya, “Böyle bir açıklamanın halkta, Alevi yurttaşlarda güven duygusu yaratacağı kesinken, niçin özellikle Aleviler konusunda “pusuya yatmış avcı” gibi davranılıyor? Böyle yaparak geçmişte yaşanan o karanlık ve utanç dolu vakalara yenileri mi eklenmek isteniyor? Yoksa yaratılan bu korku iklimi, sadece Saray’a değil, bu kirli düzenin devamına da mı yarıyor?” diye sordu.
“ALEVİLER ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTTIRARAK, ALEVİ TOPLUMUNUN DEPREYONA GİRMESİ İSTENİYOR”
Kılıçkaya, “İç ve dış siyasette, ekonomide, sağlık politikalarında köşeye sıkışan iktidarın, tıpkı Haziran 2015’teki seçim yenilgisinden sonra olduğu gibi, ülkeyi krize sürükleyip provokasyonlarla gücünü korumaya çalışacağı tezi sıkça dile getiriliyor. Ülke ağır bir toplumsal bunalıma doğru sürükleniyor” ifadelerine yer vererek şunları söyledi:
“Bu bunalım ikliminin bedeli Alevilere ödetilmek isteniyor. Biliyoruz ki, yoksullaşmanın ve eşitsizliklerin baskıcı politikalar olmadan yönetilmesi mümkün değil. Ülkede gittikçe derinleşen yoksulluğun ve buna eşlik ederek artan eşitsizliğin doğuracağı bireysel ve toplumsal tepkileri, Alevilere yönelik bir katliamla örtbas etme fikri bile bir insanlık suçudur.
Bu düşünceden yola çıkarak Aleviler üzerinde oluşturulmak istenen baskı ile, “Canımız istediğinde, çıkarlarımız doğrultusunda, size saldırır ve hatta katledebiliriz” deniyor. Aleviler üzerindeki baskıyı, korkuyu arttırarak, Alevi toplumunun depresyona girmesi isteniyor.”
“ALEVİ NEFRETİ HEP KÖRÜKLENDİ”
Bugüne kadar ülkede toplumsal olarak koşullandırılmış ilişkilerde Alevi nefretinin hep körüklendiğinin altını çizen Kılıçkaya, “Öyle bir boyut aldı ki, Madımak’ın önünde “Yak ulan yak. Cehennem ateşi” diyerek katliam karşısında sevinç çığlığı atan, insanların diri diri yakılmasını isteyen bir cinnet hali yaratıldı. Bu kin ve nefret, her dönem değişmeyen şeylerin ağırlığı olarak, Alevilerin tepesinde hazır kıta bekletildi” dedi.
Kılıçkaya, “Toplumsal bir çöküntünün yaşandığı günümüz Türkiye’sinde, güvensizliğin ve huzursuzluğun her şeye hâkim olduğunu belirterek, Bu karmaşık durum karşısında saldırganlıkların artacağı kesinken, ilk katli vacip topluluğun Alevilerin olduğu gerçeği hiç değişmedi. Bir Cuma namazı çıkışı, Alevilerin yoğun yaşadığı mahallerden birisine veya bir cemevine, ya da bir Alevi önde gelenine saldırma planı hiç kimseyi rahatsız etmedi” ifadelerini kullandı.
“KATLİAMIN HEDEF KİTLESİ HEP ALEVİLER”
Kılıçkaya, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Aslında “Alevinin katli vaciptir” diye saldıranın, şu veya bu nedenden dolayı toplumdan sürekli dışlanmış olanın da mağdur olduğunu, kendi acı gerçekliğiyle ilişkilerinin koptuğunu görürüz. Bütün bu suçlular, kendi mağdur olma durumlarından ve zayıflıklarından ancak başkalarına acı çektirerek kurtulmaya çalıştıklarını göremezler. Katliamın hedef kitlesinin hep Aleviler olduğunu, bu ülkenin aydını, solcusu hiç göremez.
Tabi bizler, Türkiye’de Alevilere dönük provokatif girişimler ve tasfiye operasyonlarının ilk olmadığını, Koçgiri’den başlayan ve Dersim’le, Sivas’la, Maraş’la, Çorum’la devam eden ve son aşamada da devletin, metropollerdeki Alevileri sindirmek, toplu yaşam alanlarını yok etmek, asimile etmek, inançlarını geriletmek yönünde adımlar attığını, tarihsel olarak da biliyoruz.
Şimdiye kadar Alevi toplumu sürekli katliamlarla hemhal olmuş bir toplum. Bu güne kadarki katliamların hiçbirinin faili bulunamadı. Doğrusunu söylemek gerekirse bulunmasını da beklemiyorduk. Devletten o zaman beklemediğimiz şeyi şimdi de beklemiyoruz ve ummuyoruz.”
“ALEVİLERİN ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ SAĞLAMI GEREKİYOR”
Kılıçkaya, Alevi toplumunun acilen kendi öz savunmasını, örgütlülüğünü sağlaması gerektiğini vurgulayarak, “Tüm Alevilerin, Alevi kurumlarının yan yana gelerek, demokrasi güçleriyle beraber bütün kirliliklere karşı ortak bir tutum alması gerekiyor. Peker söylediği için değil, genel olarak bu konularda temkinli ve uyanık olmakta, Alevilerle kaderi ortak yazılmış olan bütün toplumlar, bir dayanışma ve mücadele arkadaşlığı içerisinde olmaya devam etmelidir. Zaten bu tarz şeyler Sedat Peker gibilerin ifşaatlarıyla engellenmez, tam tersi toplumların dayanışması, mücadele birliği ve birikimleriyle engellenir” diye belirtti.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.