PİRHA- Üryan Hızır Ocağı evlatlarından Veli Büyükşahin, Artıgerçek’te kaleme aldığı yazıda Hacıbektaş Veli Dergahına müdahaleye tepki gösterdi. Büyükşahin, “Osmanlıların başına Nakşibendi şeyhi atayıp içine cami yapması yetmedi, Cumhuriyet döneminde önce kapatılıp sonrada Kültür Bakanlığı’na devredilip müze haline getirilmesi de yetmedi, şimdi de iş makinalarıyla bir taraflarını yıkıp, yeni eklentiler yapmak istiyorlar” dedi.
Artıgerçek’te “7 Kasım toplantısı / Hacıbektaş /mekana düşman, inanca düşman, insana düşman” başlığı ile yayınlanan yazıda Veli Büyükşahin, Hacıbektaş Veli Dergahı’na müdahaleye tepki gösterdi.
“HER TOPLUMUN KENDİNE HAS BİR MEKAN ANLAYIŞI VARDIR”
“İnsanın yarattığı bütün mekanlar bir şekilde düşünceyi ve yaşama bakış açısını yansıtır, onu ete kemiğe büründürür” diyen Büyükşahin, “Her toplumun, iktidarın, inancın ya da yaşam biçiminin kendine has bir mekan anlayışı vardır. Yaşama bakışınızı kamusal alanlara, ticaret yaptığınız ve yaşadığınız her yerdeki mekanlara yansıtırsınız.Hele inançlar açısından durum en küçük ayrıntılara kadar iner. Mekanın yapısında kullandığınız motiflerle, sembollerle ve mimariyle inancınızın ana felsefesini yansıtırsınız” diye belirtti.
“ALEVİLERİN MEKANLARININ YAPILI OLMASI GEREKMEZ”
Alevilerin kutsal mekanlarının illa da yapılı bir mekan olmasına gerek olmadığını kaydeden Büyükşahin, “Alevilerinde diğer inançlarda olduğu gibi kendi kutsal mekanları vardır. Bu mekanların kutsallığı aslında Alevilerin kısaca ‘YOL’ olarak tanımladığı inançlarına hizmet etmesinden kaynaklanır. Bu kutsal mekanlar bazen Nevşehirin Hacıbektaş ilçesindeki Hacı Bektaşı Veli Dergahı iken bazen de Dersimin hemen yanı başındaki Hızır’ın mekanı Gole Çeto ya da Munzur’un kendisidir. İlla da yapılı bir mekan olmasına gerek yoktur. Hacıbektaş’taki Beştaşlar gibi, Dersimdeki Munzur Gözeleri, Adıyaman’daki Baba Kasımın Ulu Çınarı gibi” ifadelerini kullandı.
Devletin her daim kendi resmi dini/mezhebi dışında kalanların öncelikle kutsal mekanlarına müdahale ettiğini belirten Büyükşahin, , “Türkiye de camiye dönüştürülen o kadar çok diğer dinlerin/inançların mekanları var ki saymakla bitmez. Alevilerin yakılan yıkılan, dönüştürülen, içi boşaltılan kutsal mekan, ziyaret ve türbelerin sayısı oldukça fazla. Yine bu yakma, yıkma, el koyma pratiklerinde el konulan inancın sembolleri, objeleri, el yazmaları, tarihten gelen emanetleri var ki söylemekle bitmez” dedi.
“YAPILMAK İSTENEN FİZİKSEL DEĞİŞİKLİK DEĞİLDİR”
“Bu müdahalelerin bir tanesi de bu günlerde yine Hacıbektaş Veli Dergahın da yapılmak isteniyor” Büyükşahin sözleni şöyle sürdürdü:
“Osmanlıların başına Nakşibendi şeyhi atayıp içine cami yapması yetmedi, cumhuriyet döneminde önce kapatılıp sonrada Kültür bakanlığına devredilip müze haline getirilmesi de yetmedi şimdi de iş makinalarıyla bir taraflarını yıkıp, yeni eklentiler yapmak istiyorlar.(…) Yapılmak istenen sadece yapısal fiziki değişiklikler değildir aslında. Osmanlının başlattığını devam ettirip Alevi inancının izlerini silmek, mekanın içini boşaltmaktır. O yüzden bu mesele bütün Alevilerin ve onların örgütlerinin temel meselesidir. Öncelikle Hacıbektaş’a bağlı taliplerin, çelebilerin, babaların ve elbette çok hızlı bir tepki koyması gerekir”.
SORULAR…
Alevi örgütlerinin de bu süreci toparlayıp organize etmek için daha aktif bir tutum alması gerektiğine işaret eden Büyükşahin, yazısının sonunda şu soruları yöneltti:
- Neden Hacıbektaş ilçesi belediye başkanı bu kadar müdahale girişimi varken hiç sesini çıkarmaz?
- Hacıbektaş belediye başkanı da bu toplantıların neresinde yer alıyordu?
- Hacıbektaş ilçesindeki Hacıbektaşlılar seçtikleri belediyenin tutumuna ve mekana müdahale girişimlerine neden sessiz kalırlar?
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.