PİRHA- Arap Halkı Alevileri Derneği (AHAD-DER) tarafından düzenlenen “Türkiye’de Eğitim sistemi” konulu panelde konuşan Öğretim Üyesi Adnan Gümüş, bugünkü imam hatiplerin vahabi bir anlayışa göre dizayn edildiğini belirtti. Eğitimci Pir Zeynel Kete ise, “Eğitimdeki yeniden yapılandırma, ötekilerin tasfiyesi üzerine kuruludur” diyerek “yeni resmi ideolojinin tedrisatında dün olmayanlar bugünde yoktur” ifadesini kullandı.
Arap Halkı Alevileri Derneği’nin (AHAD-DER) düzenlediği “Türkiye’de Eğitim sistemi, Müfredat programlarının Asimilasyondaki etkisi, yeni müfredat programı, nasıl bir Eğitim” konulu panel düzenledi. Panelde Çukurova üniversitesi Eğitim fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş ile eğitimci Pir Zeynel Kete katıldı.
“MEVCUT MÜFREDATLAR FARABİ, ARİSTO EĞİTİM ANLAYIŞININ ÇOK GERİSİNDE”
Panelde konuşan Prof. Dr. Adnan Gümüş, değerler eğitiminin, uluslararası sermayenin önce kendi toplumunda denediği, sonra ülkemize gönderdiği uluslararası bir proje olduğuna dikkat çekerek şunları ifade etti:
“Mevcut müfredatlar bir yıl önceki müfredattan çok daha geridedir. Farabi’nin de, Aristo’nun da, İbn-i Sina’nın da eğitim anlayışının çok çok gerisindedir. Laiklikte asıl olan zümre, kültür, inanç ayrımı yapmamaktadır. Laikliği sadece din ekseninde anlamak eksik olur. Gerçek laiklikte Kürt, Türk, Fars v.s ayrımını, dil ayrımını yapamazsın. Hukuki olarak ayrım yapamazsın. Sınavlar eşit olamayan bireyleri ayırır, ayrıştırır. Ha Sünni, Alevi ayrımı yapılmış, ha başarılı, başarısız ayrımı yapmışsınız. Mahalle mektepleri ile şehirde üst düzeyde sınıfsal ayrımcılık en üst düzeyde yapılmaktadır.”
“İMAM HATİPLİSELERİ OSMANLI’NIN MEDRESELERİNDEN DAHA GERİCİDİR”
Gümüş, “Nitelik olarak eğitim içeriklerini düzenlemeliyiz” diyerek şunları belirtti:
“Sınavsız sistemde, her öğrencinin istediği okula gitme hakkı vardır. Her gencin istediği üniversiteye gitme hakkı vardır. Lise ve üniversitelerde bir baraj olabilir. Bütün eğitim sistemiyle yüzleşmeliyiz. Diploma ayrıştırıyor. Ayrıştırarak değil, genel akademik eğitim verilmeli. Bugünkü ortaokul ve liseler Osmanlı’nın medreseleridir. Bugünkü imam hatipler Osmanlı’nın medreselerinden daha gericidir. Vahabi bir imam hatip anlayışı vardır. Bizim ortaokul ve liselerdeki derslerimiz, Suudi Arabistan’da şeriat dersleri olarak okutuluyor. Suudi Arabistan bile bu yapıda dönüşümü düşünürken, biz geriliyoruz. Dubai bile PİSA sınavlarında bizden ilerdedir. İmam hatip liselerinde zorunlu Din Kültürü ve Ahlak dersi kaldırıldı. Niye kaldırıldı? Kültür sözünü kaldırıp din ve ahlak bilgisi olarak değiştirildi. Zorunlu grupta hiçbir fen dersi yok. Matematik zorunlu değil. Okullardaki müfredat bir ideolojiyi içselleştirmek ve meşrulaştırmak için görev görür. Çok güçlü bir içsel meşruluk olmazsa günde beş vakit namaz kılınır mı?”
“TOPLUMSALLIK YÜKLÜ BİLGİYİ ÜRETMEK ZORUNDAYIZ”
Eğitimci Pir Zeynel Kete de, eğitim sisteminin bireyi mekanikleştirip amaca uygun hareket etmeleri için programlar oluşturmak olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bilgi bu amaca uygun verilir. Bilgelik ve kemaletten ziyade, bilgi iktidar oluşturmak için verilir. Bilgi iktidarlaştıkça bireyciliği, tekelciliği, kar hırsını, rekabetçiliği, cinsiyetçiliği, tekçiliği, son kertede Nemrudi anlayışların elinde eşitsizliği besleyen konumdadır. Buna karşın anlam ve toplumsallık yüklü bilgiyi üretmek zorundayız. Çünkü bütün ideolojiler, felsefeler, disiplinle kendilerini eğitim yoluyla kurumsallaştırmaktadır. Ulus devlet sürecinde tekçi zihniyet, çağdaş kavramlarla süslenerek kabul görülmenin bütün araçlarını oluşturmuştur. Bunu için önce anaokullarına, ilkokullara yöneldiler. Asıl hedef toplumu nahak anlayışın kurallarına göre şekillendirme, bundan hareketle eğitim alanıyla dini alanı iç içe geçirmektir. AKP hükümeti iktidara geldiği günden bugüne kadar belki de en fazla eğitim ve öğretimde değişiklik yaptı. Gelinen aşamada nemrudi zihniyete uyumlu bir müfredat programı oluşturmakla işe başladı. Aslında başlı başına bir toplumsal mühendislik projesi ile karşı karşıyayız.”
“OKULLARDA KÜLTÜREK SOYKIRIM UYGULANIYOR”
Pir Kete, “Cumhuriyet modernitesi tekçi zihniyet dışındaki unsurların (özellikle etnik köken olarak Kürtler, inanç alanında da reyahaq Alevi süreklerinin) hak ve adalet taleplerinin nedenlerini yerleşik hayata geçememek, cahil olmak, medenileşmemek ve Türkçe bilmemek olarak tanımlayarak, okullarda yoğun bir şekilde kültürel soykırım uygulamıştır” diye konuştu.
Kete “Yeni müfredat programında da paralel bir mantık yürütülmüştür” diyerek şunları ekledi:
“Özellikle Ankara Katliamı’yla başlayan öldürme süreci, görevden el çektirme, uzaklaştırma, sürgün, gözaltı ve hapis cezalarıyla devam etmektedir. Sonuç olarak eğitimdeki yeniden yapılandırma, ötekilerin tasfiyesi üzerine kuruludur. Yeni resmi ideolojinin tedrisatında dün olmayanlar bugün de yoktur.”
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.