PİRHA- İşlerine geri dönmek için akademisyen Nuriye Gülmen ile birlikte 156 gündür açlık grevi yapan ve şuan hastanede tutulan öğretmen Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça PİRHA’ya açıklamalarda bulundu. Kendisi de KHK ile ihraç edilen öğretmen Esra Özakça, Nuriye ve Semih’in bilinçlerinin açık olduğunu ancak sağlık sorunları yaşadıklarını söyledi. Semih’in kas, baş ve böbrek ağrıları olduğunu belirten Özakça, “Nuriye ve Semih’in taleplerini, seslerini yükseltelim, dile getirelim” dedi.
Haberin videosu
KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönmek için 156 gündür açlık grevi yapan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, cezaevi hastanesinde tutuluyorlar.
Öğretmen Semih Özakça’nın kendisi gibi KHK ile ihraç edilen eşi Esra Özakça’da 80 gündür açlık grevinde.
Öğretmen Esra Özakça, eşi Semih Özakça’nın durumuna ilişkin PİRHA’ya konuştu.
“TEK TALEPLERİ İŞYERLERİNE İADELERİ”
“Nuriye ve Semih’in tek bir talepleri var. İşyerlerine iadelerini istiyorlar” diyen Özakça, “Ben onlar gözaltına alındıktan sonra açlık grevine başlamıştım. Tam 80. gün oldu. Açlık grevimdeki talep, Nuriye ve Semih’in taleplerinin kabul edilmesi ve serbest bırakılmalarıydı. 79 gündür tutuklular” dedi.
“SEMİH İLE HAFTADA BİR GÖRÜŞÜYORUM, 57 KİLOYA DÜŞTÜ”
Arada bir görüşmeleri engellense de haftada bir Semih ile görüştüklerini belirten Esra Özakça, en son bu pazartesi ((7 Ağustos) görüştüklerini söyledi.
Esra Özakça, “Semih çok zayıflamıştı. En son tartıldığında 57 kilo olduğunu söylemişti. Tartılmasının üzerinden de 2 hafta geçti. Daha da zayıflamış olabilir. Semih açlık grevine başladığında 86 kiloydu” dedi.
“SEMİH’İN BİLİNCİ AÇIK ANCAK KAS, BAŞ VE BÖBREK AĞRILARI VAR”
Semih Özakça’nın bir çok sağlık sorunu olduğunu ancak bilincinin açık olduğunu söyleyen Esra Özakça, “En çok kas ağrıları var. Diğer organlarında da sıkıntılar var. Böbrek ağrıları var, baş ağrısı yoğun. Bilinci gayet açık, her şeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlayabiliyor. Bu konularda asla problemi yok. Sayfalarla kitap okuyabiliyor, çalışmalarına devam ediyor” diye konuştu.
“NURİYE VE SEMİH HASTANE’DE DAHA DA TECRİT ALTINDALAR”
Esra Özakça, son süreçte hastaneye kaldırılan Nuriye ve Semih’in hangi şartlarda tutulduklarına ilişkin de şunları söyledi:
“Biz bugüne kadar Nuriye ve Semih’in yaşadığı tecriti anlatmaya çalışmıştık. Ama artık hastaneye getirilerek daha büyük bir tecrit altındalar. Güneş ışığı görmüyorlar. Hastane odasındalar, havalandırmaları yok. Önce bir koridorda yattılar bir kereye mahsus. Yanına gidebildik. Ama haftaya ne yaptıracakları belli değil. Görüş gününü değiştiriyorlar. Avukat görüşmeleri günde 2 saate düşürüldü. Avukat sayı sınırı getirildi. Oysa tutukluların böyle sınırlamaları yok. Bunları kanunlara ve yönetmeliklere göre yapmıyorlar. Bunları Nuriye ve Semih’i tecrit etmek için yapıyorlar. İnsanlardan uzaklaştırmak için yapıyorlar. Zaten insanlardan uzaklar.
“BİZİMLE GÖRÜŞEN HEYET, BİLİNÇLERİ KAPANMADAN DA MÜDAHALE EDEBİLECEKLERİNİ SÖYLEDİ”
Nuriye ve Semih’in eğer başına bir iş getirirsek bunu kimse farketmesin istiyorlar. Biz bunu nereden anlıyoruz? Geçtiğimiz pazartesi günü bizimle bir heyet görüştü. Nuriye ve Semih ile ilgili. Numune Hastanesi’nden 4 doktor, 2 bakanlık görevlisi bir de oranın başhekimi vardı. Alenen Nuriye ve Semih’e müdahale edeceklerini, bilinçleri kapanmadan da bunu yapabileceklerini söylediler. Oysa Türkiye’de 5275 Sayılı Kanuna dayanarak yapabileceklerini söylüyorlar. Orada ki yasa açık aslında, bilinç kapandıktan sonra müdahale edilebilir, hastanın isteği ne olursa olsun. Ama bize böyle bilinçleri açık dahi olsa müdahale edeceklerini söylediler.”
“ZORLA MÜDAHALE SAKAT BIRAKMAK VEYA ÖLÜM DEMEKTİR”
“Nuriye ve Semih’in bilinçlerinin kapanması gibi bir durum sözkonusu değil. Ama bu tehdit var” diyen Esra Özakça, “Biz müdahalenin sakat bırakmak veya ölüm demek olduğunu söyledik. Ülkemizde yüzlerce tutuklu açlık grevi ve ölüm orucu yaptığı süreçte zorla müdahaleye maruz kaldı ve sakat bırakıldı, yüzlerce kişi korsakof hastası oldu, konuşamıyorlar, bazısı hayatının bir dönemini hatırlamıyor. Bazısı uzun bir dönemini hatırlamıyor. Yürüyemeyen var. Hayatlarını kendi başlarına idame ettiremiyorlar. Nuriye ve Semih’e bunu yaşatmak istiyorlar” diye konuştu.
“NURİYE VE SEMİH’İN TALEPLERİNİ, SESLERİNİ YÜKSELTELİM” ÇAĞRISI
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya zorla müdahaleye engel olup, onların taleplerinin yükseltilmesi gerektiğinin altını çizen Esra Özakça, ne yapılması gerektiğini şöyle sıraladı:
“Öncelikle, ismi her yerde yasaklanan bu iki insanın adını sesli bir şekilde anmak gerekiyor. Eylem yayıldı, kitlelere maloldu. Ama sokak ayağında daha fazla kitleleri görmek gerektiğini düşünüyoruz. İktidarın da korktuğu şey açıktır: Örneğin 23 Temmuz’da Güvenpark’ta yapılacak eylem için insanlar daha toplanmadan yolda yürürken polis saldırmaya başladı. Oysa, insanların nereye gideceğini polis nereden biliyordu. Çünkü toplu fotoğraf vermemizi istemiyordu. Ama biz biliyoruz ki milyonların kalbi Nuriye ve Semih’le atıyor. Onları kurtarmak bizlerin elinde. İktidarın insafında değil. Halkımızın elinde. Nuriye ve Semih bunu söylüyor. Bu OHAL karanlığını yırtan, OHAL karanlığında bir çığlık olan iki insana, eğitimciye de borcumuz aynı zamanda. Her yerde, her şekilde küçük veya büyük demeden Nuriye ve Semih demeye devam etmeliyiz. Çünkü bu eylem başladığında da bir çok şey yasaktı. Basın açıklaması yapılamıyordu, sokakta oturulamıyordu, sokağa çıkılamıyordu. Israrla Nuriye, Semih demeye devam ettik. Sonucu ne olursa olsun biz Nuriye ve Semih demeye devam edeceğiz. Herkesi olduğu yerden Nuriye ve Semih’in sesini yükseltmeye çağırıyoruz.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.