PİRHA-Türkiye’de mezarlar bile zaman aşımına uğramıyor. Ölüler, dirilerden daha uzun süre gündemde tutulabiliyor. Yeter ki doğru zamanda, doğru niyetle ve bolca algıyla servis edilsin.
Son günlerde Kamer Genç’in mezarı başında çekilmiş beş yıllık görüntüler sanki dün yaşanmış bir “inanç skandalıymış” gibi yeniden dolaşıma sokuldu. Üstelik mesele Kamer Genç değil artık. Mesele Alevilik. Mesele algı. Mesele “bakın yine bunlar” demenin yeni bir yolu.
Görüntüler eski.
Tarih net: 22 Ocak 2020.
Yer: Kamer Genç’in mezarı.
Karede kimler var? CHP’li Özgür Özel, Veli Ağbaba.
O dönem kimsenin ilgisini çekmeyen, kimsenin haberleştirmediği bir an.
Beş yıl boyunca kimse rahatsız olmadı.
Ta ki bugün rahatsız edilmesi gereken bir Alevilik bulunana kadar.
ZAMANLAMA TESADÜF MÜ? TÜRKİYE’DE HANGİ ŞEY TESADÜF?
Asıl soru şu:
Neden şimdi?
Beş yıl boyunca kimsenin “Alevilik elden gidiyor” diye feveran etmediği bir görüntü bugün neden manşet oldu?
Cevap basit: Çünkü bugün ihtiyaç var.
Bugün bütçe görüşmeleri var.
Bugün muhalefeti sıkıştırma ihtiyacı var.
Bugün Aleviliği yeniden “tuhaf”, “marjinal”, “olağan dışı” gösterme fırsatı var.
Ve elbette bugün yapay zekâ çağındayız.Gerçekle yalan arasındaki çizginin bilerek silikleştirildiği, “acaba bu da mı montaj?” şüphesinin bile başlı başına bir silah olarak kullanıldığı bir çağdayız.
Önce “yapay zekâ mı?” dedirttiler. Sonra “gerçek ama…” diye düzelttiler.
Ardından algıyı serbest bıraktılar.
BİR VASİYET VAR MI? YOK MU? O DA AYRI BİR MEZARLIK
Gazeteci Fatih Atik’in aktardığına göre Veli Ağbaba, telefon görüşmesinde “Biz orada rakı içmedik, vasiyeti yerine getirdik” diyor. Ama bu resmi bir açıklama değil. Kayıt yok. Metin yok. Yazılı bir vasiyet yok.
Dahası var:
Fatih Atik, Genç ailesiyle de konuştuğunu ve böyle bir vasiyetin olmadığını söylüyor.
Yani ortada şunlar var:
- Görüntü var
- Niyet yorumu var
- Vasiyet iddiası var
- Ama hakikat yok
Türkiye’de çoğu zaman olduğu gibi, hakikat en son gelen oluyor.
MECLİS’E TAŞINAN MEZAR TAŞI
Bu görüntüler sosyal medyada yetmedi. Meclis’e taşındı.
17 Aralık 2025’te 2026 bütçe görüşmeleri sırasında AKP ve CHP arasında mezar üzerinden bir tartışma yaşandı.
AKP’li Leyla Şahin Usta, Ethem Taş…
CHP’li Ali Mahir Başarır…
Bütçe konuşulması gereken yerde, Alevilik tartışıldı. Yoksulluk yerine mezar, vergi yerine rakı konuşuldu.
CELAL FIRAT: ALEVİLİK ALGIYLA ANLATILMAZ
Tartışmanın belki de tek berrak sesi DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat oldu.
Net konuştu:
Alevilikte mezar başında içki içme diye bir erkân yoktur.
Ama daha önemlisi şunu söyledi:
“Alevilik, kişisel davranışlar üzerinden tanımlanamaz. Siyasi polemik malzemesi yapılamaz. Medya klişelerine hapsedilemez”
Ve özellikle TV100 Ana Haber spikeri Kübra Par’a yönelik tepkisi, meselenin özünü açığa çıkardı:
Bu bir dil sürçmesi değil.
Bu bir zihniyet.
Aleviliği sürekli olarak “kirli”, “marjinal”, “tuhaf” pratiklerle yan yana getiren zihniyetin televizyon ekranlarından yeniden üretilmesi.
TRAJİK OLAN NE? KOMİK OLAN NE?
Trajik olan şu:
Bir halkın inancı, beş yıllık bir mezar görüntüsüyle tartışmaya açılıyor. Aleviler hala kendilerini anlatmak zorunda bırakılıyor
Komik olan şu:
Bu tartışmayı açanlar, Aleviliği gerçekten merak etmiyor. Anlatılan şey hiç dinlenmiyor ve belki de en trajik-komik olan şu: Türkiye’de bir mezar, yaşayanlardan daha çok siyaset yapıyor.
MEZARLAR DEĞİL ZİHNİYETLER KAZILSIN
Alevilik, bir video karesi değildir. Bir bardak değildir. Bir siyasi polemik hiç değildir.
Alevilik; yol, erkân, rıza ve hakikat arayışıdır ve bu ülkenin asıl vasiyeti de şudur:
Ölülerin mezarlarını değil, diri önyargıları kurcalayın.
Cem EKİNCİ
Yoruma kapalı.