PİRHA- İzmir’de eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam talebiyle Alsancak sokaklarını dolduran kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, emek sömürüsüne ve görünmezliğine, “Aile Yılı” ilanına karşı seslerini yükselterek “Barış için dayanışma ve mücadeleye devam” mesajı verdi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla İzmir’de alana çıkan kadınlar, şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe ve savaşa karşı ses çıkardı. Kadınlar, her alanda dayanışma ve mücadeleyi büyüteceklerini belirtti.
İzmir Kadın Platformu (İKP) öncülüğünde Penguen Kitabevi önünde bir araya gelen kadınlar, Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü.
“Eşit özgür güvenceli bir yaşamdan vazgeçmiyoruz” yazılı pankartları taşıyan kadınlar sık sık “Jin jiyan azadî”, “Jin şer na wxazin aşitiye du cazin”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Deniz Poyraz ölümsüzdür”, “Rojin Kabaiş ölümsüzdür” sloganlarını attı.
Yürüyüşe Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk da katıldı.
Basın açıklamasının Türkçesini Pınar Çetin, Münevver Yalınız, Mine Akbaba ve Ruken Emektar; Kürtçesini ise Ruken Yılmaz okudu.
Kadınlar geleneksel kıyafetleri, renkleri ve zılgıtlarıyla yürüyüşe katıldı.
‘Aile yılı ilanı, MESEM’lerle çocuk emeği sömürüsü’
Açıklamada, 12. Kalkınma Planı’nın parçası olan “Aile Vizyon Belgesi”nin, “aile ve iş yaşamının uyumu” adı altında kadınları “kutsal aile” içine kapatmayı, ucuz ve güvencesiz işlere mahkûm etmeyi amaçladığı belirtildi. İktidarların dünya genelinde kadınların görünmeyen bakım emeğinden yılda 10,8 trilyon dolar kâr elde ettiği vurgulandı. Türkiye’de “Aile Yılı” ilan edildiği hatırlatılarak, açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Eğitim Bakanlığı MESEM projeleri adı altında çocukları işçileştiriyor, güvencesiz çalıştırılan çocukların ölümüne neden oluyor. Ataerkil kapitalist sistem, neoliberal politikalarla derinleşen yoksulluğu erkek-devlet şiddeti ile yönetmeye çalışıyor. Hane gelirine destek olmak isteyen kadınların emeği, parça başı iş adı altında patronlar ve büyük şirketler tarafından sömürülüyor.”
‘Sorumlu Çalışma Bakanlığı’
Kadınların açlık sınırının altında çalıştırıldığı, sendikal haklarının keyfi biçimde engellendiği, taciz, şiddet ve mobbinge maruz bırakıldığı vurgulanan açıklamada; Temel Conta, Digel, TPI, Şık Makas ve birçok işyerinde kadın işçilerin direnişlerinin sürdüğü belirtildi. Zara’nın taşeron firması olan Dilovası’ndaki bir fabrikada yaşanan patlamada 3 çocuk ve 3 kadının katledildiği hatırlatılarak şöyle denildi: “Birkaç bina ötesinde İş-Kur binası bulunan, defalarca şikâyete rağmen kapısına gidilmeyen fabrikada yaşanan bu cinayetin sorumlusu, işçilerin güvenliği için önlem almayan, denetlemeyen Çalışma Bakanlığı ve iktidardır. Eşit işe eşit ücret ve sendikalı çalışma hakkı için mücadeleyi de dayanışmamızı da büyütüyoruz.”
‘Kadına günde sadece 51 kuruşluk bütçe’
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çocuk yaşta evlilikler için teşvik verirken, kadınların güçlendirilmesi için günlük yalnızca 51 kuruş ayırdığı kaydedildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Nafaka hakkımıza göz diken iktidar; Diyanet’in fetvaları ile hayatlarımızı, bedenlerimizi tahakküm altına alan politikalarını, erkek şiddetini ve çocuk istismarını meşrulaştırıyor. Medeni haklarımıza, miras hakkımıza saldırıyor.”
‘ATK raporu kadınların mücadelesiyle açıklandı’
Gülistan Doku’nun faillerinin bulunmadığı, Narin Güran’a ne olduğunun açıklanmadığı, Rojin Kabaiş katliamının “şüpheli ölüm” denilerek kapatılmaya çalışıldığı vurgulanan açıklamada, “Kadınların mücadelesi sonucunda, Rojin’in ölümünden tam bir yıl sonra Adli Tıp Kurumu raporlarında Rojin’in üzerinde iki ayrı erkeğe ait DNA bulunduğu açıklandı” denildi.
‘Şüpheli kadın ölümleri yüzde 96 arttı’
“Aile Yılı” ilanının ardından 2025’in ilk on ayında 235 kadın katledildiği, 247 kadının şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği belirtildi. Açıklamada şu bilgiler aktarıldı: “Son altı ayda şüpheli kadın ölümleri yüzde 96 arttı. Her üç günde bir 2 kadın cinayeti şüpheli olarak kayıtlara geçiyor. Şüpheli kadın ölümleri, ilk kez kadın cinayeti sayısını geçti.”
‘Savaşların bedelini en çok kadınlar ve çocuklar ödüyor’
Açıklamada, Filistin’deki soykırımın kapitalist devletlerin desteğiyle derinleştiği, iki yılda 50 binden fazla kadın ve çocuğun katledildiği belirtildi. Suriye, İran ve dünyanın dört yanında kadınlara yönelik istismar, katliam ve yerinden edilme politikalarının devam ettiği vurgulandı.
‘Barış için mücadele edeceğiz’
Eşit ve özgür bir toplumsal yaşam için mücadele etmeye devam edileceği belirtilen açıklamada, “Bu ülkeye barış, Ekin Van’ın çıplak bedenini teşhir eden, Kürt illerinde kadınlara tecavüz edip ‘Bana bir şey olmaz’ diyen Musa Orhan’ın, asker-polis-korucu yargılanması ile mümkündür… Barış için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
‘11’inci Yargı Paketi mücadele sonucu geri çekildi’
Açıklamada,, iktidarın 11. Yargı Paketi ile kadınların ve çocukların haklarını hedef aldığı kaydedilerek, “Hiçbir kadının kirpiği yere düşmesin diye… Kimliğimiz, bedenimiz, aşkımız sizin yargı paketlerinize sığmadı, sığmayacak. Makbul kadın olmayacağız.”
Açıklamanın ardından eylem halay ve şarkılarla son buldu.
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.