PİRHA- Bornova’da düzenlenen “Dersim Hadisesi’nden Koçgiri Tertelesi’ne” panelinde barışçıl ve demokratik bir ülkenin ancak katliamlarla yüzleşme ile mümkün olacağı belirtilerek, Dersim soykırımının tanınması vurgusunda bulunuldu.
Video eklenecek..
Bornova Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Bornova Şubesi Cemevi, İmranlılar Kültür ve Dayanışma Derneği, idam edilişlerinin 88. yılında Seyit Rıza ve yoldaşlarını andı.
Seyit Rıza ve idam edilenlerin fotoğraflarının salona asıldığı anmada, çerağlar uyandırılak saygı duruşunda bulunuldu.
Moderatörlüğünü Bornova Cemevi Başkanı Barış Çelik’in yürüttüğü, “Dersim Hadisesi’nden Koçgiri Tertelesi’ne” paneline konuşmacı olarak Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Karakaya katıldı. Panele Alevi örgüt temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi de katıldı.
Panel öncesinde Selman Yıldız, Koçgiri ve Dersim yöresinden klamlar okudu.
“SOYKIRIM TANINMALI”
Panel öncesinde bir açıklama yapan Bornova Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Fethi Duman, 15 Kasım 1938 tarihinin bir halkın, bir kültürün ve bir inanç dünyasının sistematik olarak hedef alındığı Dersim Katliamı’nın simgesel günlerinden biri olduğu belirtti. Duman, “Seyit Rıza ve idam edilen diğer altı canımızın mezar yerleri açıklanmalı ve cenazelerinin Dersime nakli engellenmemelidir. Arşivler açılmalı, Dersim ismi iade edilmelidir. Sürgünler, kayıplar, el konularak götürülen çocuklarımızın listesi ve akıbetleri açıklanmalıdır. Asimilasyon, zorunlu göç, doğa katliamı ve her türlü şiddet biçimine son verilmelidir. Devlet tarafından açık ve resmi bir özür kamuoyu önünde ilan edilmelidir. Soykırım tanınmalıdır” çağrısında bulundu.
“HAKİKATİYLE YÜZLEŞMEYEN TOPLUM AYNI ACILARI YAŞAR”
Sonrasında söz alan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Bornova Şubesi Cemevi Başkanı Barış Çelik ise, hakikatiyle yüzleşmeyen toplumların aynı acıları yeniden yaşayacağına vurgu yaparak, “Seyit Rıza’nın darağacında söylediği o söz, hâlâ bu ülkenin vicdanında yankılanıyor. ‘Evladı Kerbelayız, hatadan günahdan uzağız. Ayıptır, zulümdür, cinayettir’ sözü, yalnızca bir başkaldırı değil, bir halkın onur manifestosudur. Çünkü Seyit Rıza’yı asanlar, bir halkı susturabileceklerini sandılar. Ama yanıldılar. Dersim susturulmadı, direnişin adı oldu. Koçgiri’den Dersim’e uzanan tarih, bu devletin inkâr, asimilasyon ve imha politikalarının karanlık yüzüdür. Cumhuriyetin ilk yıllarında “medeniyet” ve “modernleşme” adı altında yürütülen operasyonlar, halklara karşı yapılan planlı katliamların üzerini örtemez. Bugün burada, o karanlık tarihle yüzleşmenin, adalet talebinin ve halkların eşit, özgür geleceğine dair umudun sesi olmak için toplandık. Çünkü biliriz ki hakikatle yüzleşmeyen bir toplum, aynı acıları yeniden yaşar” şeklinde konuştu.
“BARIŞ, YÜZLEŞME İLE MÜMKÜNDÜR”
Demokratik bir ülkenin ancak yüzleşme ile mümkün olabileceğinin altını çizen İbrahim Karakaya, “Barış içinde yaşanabilecek demokratik bir ülkeye geçecek iseniz önce yüzleşmeye ihtiyaç var. Neden katledildik? Bunu bilmeye hakkımız var. Bilme hakkı bizim en temel hakkımız. Diğeri ise adalet hakkıdır. Araştırılacak, yargılanacak ve cezalandırılacak. Diğeri ise tazminat hakkı. Yasal düzenlemeler yaparsınız bunun bir daha yaşanmasının önüne geçersiniz” dedi.
“CUMHURİYET TEKÇİLİK İLE ŞEKİLLENDİ”
İbrahim Karakaya, tekçilik ile şekillendiğini belirttiği Cumhuriyetin, Türklük ve Sünnilik dışındaki tüm kimlikleri tehlike gördüğünü ifade ederek, “Peki biz Cumhuriyet’te neden kırıldık? Madem Cumhuriyet bu toplumun sigortası ise kendi sigortasını patlatır mi? Ya Cumhuriyet bizim değildi, ya da bizim istediğimiz gibi değildi. Osmanlı’dan sonra bir rejim kuruldu ve bunun kimliği ise Türklük ve Sünnilikti. Alevilik ve Kürtlük ise tehlikeli ve bertaraf edilmesi gereken kimliklerdi” diye konuştu.
“SAYGIYLA ANIYORUZ”
Koçgiri Katliamı’nın tarihsel seyrine değinen İbrahim Karakaya, Osmanlı dönemi arşiv kayıtlarından örnekler vererek, “Osmanlı’nın Cumhuriyete devrettiği inkar ve katliam mirasıyla milliyetçi, ırkçı ve tekçi bir ulus devlet yaratıldı. Dersim’e dair 1800’lü yıllardaki raporlarda bölgeye karakol yapılması ibareleri var. 1938 yılına kadar Dersim’e 108 sefer yapılıyor. Dolayısıyla Dersim’le tarihten gelen bir hesaplaşma vardır. Katliamdan önce kimin nereye gönderileceği bile belirleniyor. O dönem dünya kamuoyunda da katliamı meşru gören bir yaklaşım söz konusudur. Bizler onların anıları önünde saygıyla eğiliyoruz” ifadelerini kullandı.
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.