Alevi Haber Ajansi

Cumartesi Anneleri: Hala sokak ortasında gazeteciler katlediliyor, hukuk yok!-VİDEO

PİRHA- Cumartesi Anneleri, 1073. Hafta eyleminde 19 Ekim 1995’te kaybedilen Fehmi Tosun ile Hüseyin Aydemir dosyasını gündeme getirdi. Hanım Tosun, konuşmasında “Ülkeyi yönetenlerden bazıları ‘bu hikayi dinlerden etkilendim’ diyor. Eğer etkilenseydiniz adalet adımı atardınız. Hala sokak ortasında bir gazeteci dövülerek öldürülebiliyorsa bu ülkede ne adalet ne de hukuk yoktur” dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak adına 1073. hafta eylemi için yine Galatasaray Meydanı’ndaydı.

Ellerinde karanfillerle alana gelen Cumartesi İnsanları, bu hafta gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Fehmi Tosun ile Hüseyin Aydemir’in akıbetini sordu.

Basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Özlem Zıngıl okudu.

“DELİLLER TOPLANMADI, SORUMLULAR AÇIKLANMADI”

“Fehmi Tosun nerede?” sorusunun 30 yıldır cevapsız bırakıldığını söyleyen Zıngıl, şu açıklamayı yaptı:

“Dosyalar, hiçbir esaslı işlem yapılmaksızın zamanaşımına sürükleniyor. Yargı, ihlali ortadan kaldıracak adımları atmıyor. Böylece kaybedilenlerin akıbeti hâlâ bilinmiyor, failler ise cezasızlık zırhıyla korunuyor. Bu durum, hem adalet duygusunu yok ediyor hem de ailelerin yaralarının sarılmasını engelliyor. Gözaltında kaybedilmelerle ilgili hakikatin inkâr edilmesi ve suçların cezasız bırakılması, kayıp yakınlarında derin travmalar yaratan bir devlet şiddeti olarak sürüyor.

1073.haftamızda, inkârın, cezasızlığın ve şiddetin gölgesinde, üç kuşaktır hakikat ve adalet mücadelesi yürüten Tosun Ailesi ile birlikte soruyoruz: Fehmi Tosun nerede?

35 yaşında, beş çocuk babası Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 sabahı, yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte Avcılar’daki evinde kahvaltı etti. Kahvaltıdan sonra iki arkadaş birlikte evden ayrıldılar. Aynı günün akşamında, silahlı, telsizli, sivil giyimli üç kişi, 34 UD 597 plakalı beyaz bir Renault araçla Fehmi Tosun’u evinin önüne getirdi. Eşi ve çocuklarını görünce , ‘Beni öldürecekler!’ diye bağırdı. Onlar yanına koştu, ama Fehmi zorla araca bindirilerek götürüldü. Hanım Tosun hemen Avcılar Karakolu’na giderek eşinin kaçırıldığını bildirdi. Aracın plakasını verdi, müdahale edilmesini istedi. Ancak polisler, plakayı kontrol ettikten ve bazı telefon görüşmeleri yaptıktan sonra, ‘Bizim yapacağımız bir şey yok.’ diyerek hiçbir işlem yapmadı.

Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği, tüm yasal yollara başvurdu ve olayı kamuoyuna taşıdı. Ancak Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı inkâr edildi. Ve o günden sonra, ne Fehmi’den ne de birlikte evden çıktığı Hüseyin Aydemir’den bir daha haber alınamadı. İç hukuk yollarından sonuç alamayan aile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. 2003 yılında sonuçlanan davada, hükümet AİHM’e verdiği savunmada şöyle dedi:

“Hükümetimiz, Fehmi Tosun’un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.”

Fehmi Tosun’un yaşam hakkının ihlalindeki devletin sorumluluğunu AİHM’de kabul etmesine rağmen, iktidar bu dosyada etkin bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. Aile, tüm iç hukuk yollarını tükettikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı.

Sonuçta, Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedilmesini açığa çıkaracak hiçbir adım atılmadı. Deliller toplanmadı, sorumlular tespit edilmedi. Dosya, bilinçli biçimde zamanaşımına sürüklendi.

Bugün bir kez daha adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Artık yeter! İnkâra ve cezasızlığa son verin. Evrensel insan hakları hukukundan doğan yükümlülüklerinizi yerine getirin. Fehmi Tosun dosyasında adaleti sağlayın.

Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

“SİZ DE BU KAYIPLARDAN BİRİ OLABİLİRDİNİZ!”

Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun ise konuşmasında şunlara dikkat çekti:

“30 sene önce burada mücadeleye başladım. Mücadeleye başlarken de şunu söyledim; ‘Eşimin geri gelmeyeceğini bilmiyorum ama bir daha kimse gözaltında kaybolmasın diye buradayım’. Eğer bu ülkede demokrasiden, hukuktan bahsediliyorsa önce yollarını Galatasaray’dan çevirsinler. İnsanlar buradan gelip geçerken bizlere bakıp gezmelere gidiyorlar! ‘Bu insanlar neden buradalar?’ diye sormuyorlar bile. Şunu biliyoruz ki dünyaya sesimizi duyurmasaydık rğer siz de bu kayıplardan birisi olabilirdiniz. bir daha kimse bizim gibi acı çekmesin, göz altındaydı ailesini kaybetmesin. Ama maalesef ülkeyi yönetenler sağırdır, kördür. Ülkeyi yönetenlerden bazıları ‘bu hikayi dinlerden etkilendim’ diyor. Hayır, etkilenmediniz. Eğer etkilenseydiniz, kendinizi o insanların yerine koysaydınız adalet adımı atardınız. Hala sokak ortasında bir gazeteci dövülerek öldürülebiliyorsa bu ülkede ne adalet ne de  hukuk yoktur. Benim şu an bu hükümetten hiçbir umudum yok ama şunu onlara söylüyorum; vazgeçmeyeceğiz.”

“BEYAZ TOROSLARIN KAPTAN ŞOFÖRLERİ DE VAR!”

Fehmi Tosun dosyasının “Tam bir beyaz Toros dosyası” olduğunu söyleyen Avukat Eren Keskin ise şu konuşmayı yaptı:

“Gerçekleri ortaya çıkarmayan her dönemin iktidarı, aynı dosyanın altına imza atıyor. ‘Beyaz Toroslar dönemi kötüydü’ demek yetmiyor, onların ‘Kaptan şoförleri’ var. Onlar halen aramızda. Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve daha birçok isim… Çok tanık var ama savcı dinlemedi. Siz eğer kontra güçlerin özel hayatını koruyorsanız zaten bu suça ortaksınız. Yargı, bu tür dosyaların daima örtüsü oldu.”

PİRHA/İSTANBUL

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.