PİRHA- Mahsa Amini’nin katledilişinin üçüncü yıldönümünde Mersin Kadın Platformu, kadın cinayetlerine, idamlara, kıyafet dayatmalarına ve savaş politikalarına karşı sokağa çıktı. Açıklamada, “Kadınların bedeni ve yaşamı siyasetin değil, özgürlüğün alanıdır” mesajı verildi.
İran’da ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra işkenceyle katledilen Jina Mahsa Amini’nin ölümünün 3. yılında Mersin Kadın Platformu, kadın cinayetlerine, idamlara, zorunlu kıyafet dayatmalarına ve savaş politikalarına karşı sokağa çıktı. Pozcu GMK Bulvarı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasında “Kadın, Yaşam, Özgürlük – Jin, Jiyan, Azadî” sloganı yükseldi.
Mahsa Amini’nin katledilmesinin, yalnızca bir bireyin yaşam hakkının ihlali değil; kadınların bedenleri ve özgürlükleri üzerinde kurulan erkek-devlet şiddetinin ölümcül bir sonucu olduğuna dikkat çekildi.
“KADIN CİNAYETLERİ BİREYSEL DEĞİL, POLİTİKTİR”
Açıklamada, “Mahsa’nın ardından yükselen ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük – Jin, Jiyan, Azadî’ haykırışı bize bir kez daha göstermiştir ki kadın cinayetleri bireysel değil, politiktir” denildi. İran’da kadınların yalnızca zorunlu kıyafet yasalarıyla değil, aynı zamanda idamlarla da susturulmaya çalışıldığı ifade edildi. Protestolara katıldıkları, özgürlük talep ettikleri için idam edilen kadınların, devlet eliyle işlenen kadın cinayetlerinin meşrulaştırıldığının açık örnekleri olduğu belirtildi.
İran’da idamla yargılanan kadın aktivistler Pexşan Azizi, Werişa Muradi ve Şerife Muhammedi’nin durumuna dikkat çekilen açıklamada, “Bu tablo erkek şiddeti ile devlet şiddetinin iç içe geçtiğinin en açık kanıtıdır” ifadelerine yer verildi.
“KADINLARIN YAŞAM HAKKI YOK SAYILIYOR”
Ortadoğu’da yürütülen savaş politikalarıyla kadınların yaşamlarının tehdit edildiğine dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Jina’yı katleden zihniyet, Afganistan’da kadınlara burka dayatan, Irak’ta çocuk istismarını yasalarla meşrulaştırmaya çalışan, Suriye’de Alevi ve Dürzi kadınları hedef alan selefi çetelerin zihniyetiyle aynıdır. Ortadoğu’da emperyal güçlerin yürüttüğü savaş politikaları da erkek egemen rejimleri güçlendirmekte, kadınların yaşamını hedef haline getirmektedir.
Türkiye’de de tablo farklı değildir. Kadın cinayetleri her geçen gün artmakta, failler korunmakta, cezalar indirilmekte ve kadınların yaşam hakkı yok sayılmaktadır. Diyanet’in kadınların giyimine dair fetvaları, konser yasakları, sanatçıların sahne kıyafetleri nedeniyle hedef alınması; kadınların yalnızca evde değil, sokakta ve sahnede de baskı altına alınmak istendiğini göstermektedir. Kadınların özgürce giyinme hakkı kriminalize edilmekte, “ahlak” bahanesiyle kamusal yaşamdan dışlanmaları hedeflenmektedir.”
TALEPLER SIRALANDI
Mersin Kadın Platformu açıklamasında taleplerini ise şöyle sıraladı:
“-İran’da kadınlara yönelik idamlar ve zorunlu kıyafet yasaları son bulsun.
-Pexşan Azizi, Werişa Muradi, Şerife Muhammedi ve idam tehdidi altındaki tüm kadınlar serbest bırakılsın.
-Türkiye’de kadın cinayetleri ve şüpheli ölümler gizlenmesin, failler cezasız kalmasın.
-Kadınların kıyafetleri siyasetin, yargının ve dini kurumların denetim alanı olmaktan çıkarılsın.
-Sanatçılar kıyafetleri nedeniyle hedef alınmasın, ifade ve sanat özgürlüğü güvence altına alınsın.
-İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girsin, 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın.
-Savaş politikaları son bulsun, barış kadınların sözüyle ve mücadelesiyle inşa edilsin.”
Açıklama, “Mahsa Amini’nin adıyla, darağaçlarında infaz edilen kadınların, Türkiye’de öldürülen ve kaybolan binlerce kadının sesiyle haykırıyoruz: Kadın, Yaşam, Özgürlük – Jin, Jiyan, Azadî! Kadın cinayetleri, idamlar, savaş ve kıyafet yasakları politiktir! Biz kadınlar susmayacağız, mücadeleyi büyüteceğiz!” sözleriyle sona erdi.
PİRHA/ MERSİN
Yoruma kapalı.