PİRHA-DEMParti Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere ilişkin parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Doğan, DEM Parti Eş Genel Başkanlarının da olduğu heyetin önümüzdeki hafta İmralı’da Öcalan’la görüşeceğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, dün gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında gündeme gelen konulara dair basın toplantısı düzenledi.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Önümüzdeki hafta Eş Genel Başkanlarımızdan oluşan bir heyet İmralı’yı ziyaret edecek. Bunun planlamasını yapıyoruz” dedi.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atanmasına tepki gösteren Ayşegül Doğan, “Hukuk dışı bir durumla karşı karşıyayız. Halkın iradesine darbe yapılarak belediyelere atanan kayyımlar, bugün artık kongrelere kadar uzanmış durumda. Kayyım bir yıkımdır, kötülüktür. İl kongresinin iptaline yönelik dava açılamaz; bu konu tartışmaya kapalıdır. Dolayısıyla alınan karar ne hukuki ne de meşrudur” dedi.
“BU MESELE DEMOKRATİK SİYASETE SAHİP ÇIKMA MESELESİDİR”
Ayşegül Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kararın hukuki, demokratik ve meşru bir karar olduğunu anlatmaya çalışıyorlar ya da buna inandırmaya çalışıyorlar. Hangi siyasi partiye yönelik olursa olsun bu antidemokratik uygulamaların karşısındayız. Çünkü mesele CHP meselesi değil, mesele Türkiye’nin demokrasi meselesi. Olayı böyle ele alıyoruz. Bu sebeple de bunun karşısında duruyoruz. Buna karşı mücadele ediyoruz. Bu böyle CHP’yi savunmak ya da savunmamak gibi bir yere sıkıştırılamaz. Böyle değerlendirilemez. Bu mesele hukuk güvenliği meselesi, bu mesele seçim sistemine sahip çıkma meselesi. Bu mesele demokratik siyasete sahip çıkma meselesidir.
NE OLUYOR?
Siyasi rekabeti göze alamadığınız için kumpas kurma stratejisiyle yol alınamadığını bugüne kadar gördük. O yüzden bu kumpas kurma stratejisinden ve aklından vazgeçmek gerekiyor. Yani bir yandan Barış ve Demokratik Toplum Süreci konuşuyoruz. Bir yandan Meclis’teki komisyona gözlerimiz çevrili, oraya dikkat kesilmiş vaziyetteyiz. Neden; Türkiye’nin bu antidemokratik uygulamalardan vazgeçip, demokratikleşme yolunda yeni bazı adımlar atması için, yeni bir zemin oluşturması için. Şimdi toplumsallaşmadan bahsediyoruz, şeffaflıktan bahsediyoruz. Kamuoyunun desteğinden bahsediyoruz. Kamuoyunun taleplerinin komisyona akma için çeşitli dinlemeler, görüşmeler yapıyoruz. Bir yandan da insanlara tekrar şu soruları sordurtuyorsunuz. Ne oluyor?
DEMOKRATİKLEŞME VE ÖZGÜRLÜK ALANINI AÇMAK
Hukuk yalnızca siyasi bir takım çıkarları korur vaziyette. Yargı işini, yapması gerekeni yapsın. Hukukun teminatı olsun ve hukuku savunsun. Adaletin ve hukuk sisteminin güvenliği için iş başında olmalı yargıçlar. Demokratik siyaset alanının genişlemesini beklediğimiz bir dönemde bunları kabul etmediğimizi, kayyumun demokrasiye bir kayyum olduğunu ve bunun bir parti meselesi olmadığını, demokrasi meselesi olduğunu yinelemek isterim. Siyaseti o kadar daraldı ki, toplumdaki güvensizlik o kadar çok yükseldi ki bunu tersine çevirebilecek tek şey daha fazla demokratikleşme ve özgürlük alanını açmak, hukuku sağlamak.
ARTIK YETMEZ Mİ?
Komisyonun çalışmalarının hedefine ulaşabilmesi için bazı gereklilikleri var. Öcalan ile görüşmezseniz, odak noktanızdan uzaklaşırsınız. Fokuslanmanız gereken yere dönüp bakmamış olursunuz. Yeni, eski alışkanlıklarla inşa edilemez. Ezberlerin dışına çıkmak gerekiyor. Ezberlerin dışına nasıl çıkabilirsiniz? Yeni bir şey yaparak çıkabilirsiniz. Bir dönüm noktası yaratarak çıkabilirsiniz. Tarihte önemli bir iz oluşturabilecek bir girişimde bulunarak çıkabilirsiniz. Oysa hala tercih edilen ne? Tabular. Bu tabu yaratma ya da var olan eski kodlar üzerinden tabuları koruma, bu iki anlayıştan vazgeçmek gerekiyor. Ne yeni tabuya ihtiyacımız ver Türkiye’de, ne de var olanları korumaya ihtiyacımız var. Aksine, onlar kaybettirdi bugüne kadar ülkeye. Burada işte esas paradoksal durum ortaya çıkıyor bir yan bir yanıyla da. Büyük acılarla, binlerce canla varıldı bu noktaya. Artık yetmez mi?
SAYIN ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELER YAPILMALI
Abdullah Öcalan’ın DEM Parti İmralı Heyeti’ne “Komisyona anlatacağım, aktaracağım önemli şeyler var” dedi. Komisyon, Sayın Öcalan ile görüşmenin formülünü bulmak zorunda. Bu bir gerekliliktir ve olması gerekendir. Yani doğal akışında ilerlesin istiyorsanız çözüm arayışı, barış arayışı bu konuda onlarca yıldır çalışması olan, bu zemini oluşturmaya çalışan, bunu siyasi bir zemine taşıyarak hukuki bir zeminde çözmek için tutarlı bir şekilde mücadele eden bir lidere yol açmanız gerekiyor. Sayın Öcalan bir ada mesafesinde ama burada tartışmalar farklı şekilde sürüyor. Bunu doğru bulmuyoruz ve mutlaka Sayın Öcalan ile görüşmeler yapılması gerektiğini yineliyoruz. İktidarından muhalefetine herkes bu sorunun yanıtına ilişkin sorumluluk hissetmeli. Ve buna ilişkin de çalışmalar yapmalı. Bir yıl geçti, geldiğimiz aşamada konuştuğumuz konu bu olmamalıydı.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın da aralarında olduğu partili heyetin önümüzdeki hafta İmralı Adası’nda Öcalan’ı ziyaret edecektir.
SAYIN HAKAN FİDAN BU TÜR AÇIKLAMALAR YAPACAĞINA NİYE SAYIN İLHAM EHMED İLE GÖRÜŞMEZ?
Sürekli YPG, PYD ve SDG ile ilgili açıklamalar görüyoruz. Buna dair mesajlar görüyoruz. Buna dair tartışmalar görüyoruz. Kürtlerin kazanımlarının bir tehdit olarak algılatılmaya çalışıldığını görüyoruz. Artık bundan da vazgeçilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu dil dostluğun dili değil. Bu dil çözüm arayışının dili değil. Türkiye’yi yönetenler Kuzey ve Doğu Suriye yönetimiyle görüşmeliler. Türkiye’yi yönetenler Salih Müslim’in ‘çözüm için gerekirse Türkiye’ye koşa koşa giderim’ mesajını doğru değerlendirmeli ve doğru okumalılar. Örneğin Sayın Hakan Fidan bu tür açıklamalar yapacağına niye Sayın İlham Ehmed ile görüşmez? Beklentimiz bu yönlüdür.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.