PİRHA- Malatya’da özellikle Alevi köylerinde yapılmaya hazırlanan maden ocaklarına tepki gösteren Malatya Çevre Platformu Koordinasyon Üyesi Yoldaş Mustafa Ceylan, “Vahşi maden projeleri son yıllarda artarak devam ediyor. Özellikle Hekimhan bölgesinde yapılacak olan altın madenciliğine karşı Hekimhan halkından, özellikle Alevi toplumundan bizimle beraber hareket etmelerini istiyoruz” dedi.
Malatya Çevre Platformu Koordinasyon üyesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği MYK üyesi Yoldaş Mustafa Ceylan, Malatya’da özellikle Alevi köylerinde yapılmaya hazırlanan maden ocaklarına ilişkin PİRHA’ya konuştu.
“ÖRNEĞİNİ İLİÇ’TEKİ KATLİAMLA YAŞADIK”
Türkiye’nin dört bir yanında vahşi maden projeleri ile baş başa olduğunun altını çizen Yoldaş Mustafa Ceylan, “Özellikle özel statülü maden alanlarının gündeme gelmesiyle bu durum daha da arttı. Bundan birkaç yıl önce Cumhurbaşkanlığı tarafından özel statülü maden alanları gösterilen illerimiz var. Bunlar Malatya, Dersim, Erzincan, Adıyaman, Maraş, Sivas gibi iller. Bu bölgelerde özellikle vahşi maden projeleri son yıllarda artarak devam ediyor. Bunların en büyük örneğini zaten İliç’te yaşadık, gördük” dedi.
“DOĞAMIZ KATLEDİLİYOR”
Malatya bölgesinde 1000’in üzerinde proje olduğuna vurgu yapan Ceylan, “Demir, bakır, çimento aklınıza ne gelebilirse. Bana soruyorlar ‘hangi madenler çıkarılıyor?’ diye Ben diyorum ki, ‘tenekeden altına kadar her şey aranıyor.’
Tenekeden altına kadar ne bulunursa dağ, taş yerinden oynatılıyor, doğamız katlediliyor. Bugün gelinen süreçte Hekimhan’ın birçok köyünde altın madeni araması adı altında yine bir vahşi maden projesi ortaya çıktı. Biz bunu da 3 yıl önce dillendirdik. Bize gelen bilgiler ve dosyalarla yöre halkını da uyarmıştık. Altın madenin olması ile alakalı göletler hazırlanıyor. Bu göletlerin gideceği yerler tamamen Karakaya Barajı’na, Keban Barajı’na, Karakaya’dan aşıp Adıyaman, Şanlıurfa hatta Suriye sınırına kadar gidebilecek bir kapasiteye sahip. Burada da siyanür ve sülfürik asit kullanılacak” diye konuştu.
“KÖYLERİMİZ TAMAMEN YERLE BİR EDİLECEK”
Maden ocağı projelerin ile bölgenin inanç merkezlerinin de zarar göreceğini belirten Yoldaş Mustafa Ceylan, şunları söyledi:
“Bölgenin Alevi Kızılbaş inancından olmasından kaynaklı orada bulunan ziyaretler, kültürel miraslar da yok edilecek. Yama dağında bulunan endemik bitkiler, çeşitli börtü, böcek, çiçek, bitki yerle bir edilecek. Bunun dışında akarsularımız, içme sularımız, tarım alanlarımız, hayvancılığın yapıldığı bölgeler tamamen yerle bir edilecek.
Köylerimiz ister istemez bu projenin çok yakınında. Her bir köy bu projenin 1 km, 3 km önünde, arkasında. Bölgede yapılan altın madenin göletleri, tamamen akarsulara karışıyor. 100 km kadar bir derin vadiden giden suların tamamen kayısı bahçelerini, bostanları, diğer tarım ürünlerini tamamen zehirleyeceği kesin. Akarsuyun yolu aşağılarda bulunan il, ilçe, köyleri, kasabaları geçiyor. Akarsuyun gittiği yerde balıkçılar var, bu durum onları da çok etkiliyor.”
“SU KİRLİLİĞİ, HAVA KİRLİLİĞİ, TOPRAK EROZYONU GİBİ BİRÇOK SORUNLA KARŞILAŞMIŞ OLACAĞIZ”
Kullanılacak olan siyanür nedeniyle hayvanların da olumsuz etkileneceğini söyleyen Ceylan, “Bu siyanürler de gaz ve tuz olarak ikiye ayrılıyor. Gaz hali solunum yoluyla, tuz hali de ağız yoluyla geçiyor. Hayvanların orada beslenmesi, o akarsudan içmesi ya da altın madeninin siyanürlü havuzlarından, göletlerinden su içmesiyle kuşların 3-5 dakika içinde nasıl yok olduğunu İliç örneğinde de yaşadık. Bunun dışında da su kirliliği, hava kirliliği, toprak erozyonu gibi birçok sorunla karşılaşmış olacağız” dedi.
“HALKIMIZIN DUYARLI OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM”
Maden şirketlerinin oradaki insanlarla, özellikle muhtarlarla beraber birlikte yol almasını eleştiren Yoldaş Mustafa Ceylan şunları kaydetti:
“İnsanlara iş, köy evi yaptırma, okul yaptırma, yolları açma gibi birçok vaatte bulunuyorlar. Böyle de kendi aralarındaki diyaloğu sağlamış oluyorlar.
Daha sonra da zaten bölgedeki arazileri, akarsuları, diğer hayvancılık yapılan meraları ağır ağır satın alıyorlar ya da devletle kurdukları bağ ile beraber oraya el koyuyorlar. Köylü sattığı yerin daha sonra bize neye mal olacağını bilmiyor. Diyelim tarlayı satıyorsun ama 3 yıl sonra o tarlayla kalmıyor, artık maden senin yaşam alanını iyice daraltmaya, sağlığını daha zora sokmaya başlıyor o zaman da iş işten geçmiş oluyor. Bu anlamda da halkımızın, toplumumuzun duyarlı olmasını, uyanık olmasını temenni ediyorum.”
“KÜLTÜREL MİRASIMIZ, ZİYARETLERİMİZ, GEÇMİŞİMİZ TAMAMEN YOK OLACAK”
Malatya Çevre Platformu olarak 4-5 yıldır çevre mücadelesi, doğa mücadelesi verdiklerinin altını çizen Ceylan, şu ifadeleri kullanarak bölge haklını ve Alevi yurttaşları birlikte mücadeleye çağırdı:
“Türkiye’nin birçok yerinde de çevreci, doğa dostu dostlarımızla birlikte hareket ediyoruz. Birlikte eylemliklere katılıyoruz. Ekoloji Birliği ile, Munzur Çevre Derneği ile, diğer derneklerle, çevre örgütleriyle beraberiz.
Malatya bölgesinde birçok projeye karşı zaten eylemliklerimiz, etkinliklerimiz, duyurularımız, basın açıklamalarımız oldu. Bundan sonraki süreçte de özellikle Hekimhan bölgesinde yapılacak olan altın madenciliğine karşı halkımızı, toplumumuzu duyarlı hale getirebilecek eylemlikler, basın açıklamaları olacak ve hep birlikte mücadele edebileceğimiz alanları oluşturmak için de bir yol çizeceğiz.
Bu anlamda da Hekimhan halkından, özellikle Alevi toplumundan bizimle beraber hareket etmelerini istiyoruz. Çünkü oradaki yaşayan köylerin %90’ı Alevi köyü ve oradaki bütün kültürel mirasımız, ziyaretlerimiz, geçmişimiz tamamen yok olacaktır. Bu anlamda da oraları terk etmememiz gerekiyor.”
Buse Nehir DEMİR/ANKARA
Yoruma kapalı.