PİRHA-Antalya’da 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda toplanan çok sayıda demokratik kitle örgütü, “Artık Yeter” diyerek eşit ve özgür bir hayat için çağrıda bulundu.
Sabah saatlerinde işçisinden öğretmenine, öğrencisinden kadınına, doktorundan mühendisine kadar birçok emekçi Antalya’da eşit, özgür, laik, demokratik bir ülke için taleplerini sıraladı. Türkiye’de artan hayat pahalılığına, otokratik sisteme karşı herkes tek ses oldu.
Antalya Müzesi önünde biraraya gelen binlerce kitle, ardından Cumhuriyet meydanına doğru yürüdü.
SON 12 YILIN EN YÜKSEK ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜM ORANI
Meydan konuşmasında Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, iş cinayetleri ve çocuk işçiliğine dikkat çekerek: “2024 yılı itibarıyla 1897 işçi, iş kazalarında hayatını kaybetmiştir. Bu durum, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yetersizliğini gözler önüne seriyor. Ayrıca 71 çocuk işçi hayatını kaybetti. Bu rakam, son 12 yılın en yüksek çocuk işçi ölüm oranıdır. Özellikle MESEM uygulamasıyla okulda olması gereken 2 milyon çocuk, güvencesiz koşullarda çalışmaya zorlanmaktadır.”
Çok sayıda sendika üyesinin katıldığı miting alanında bütün kurumlar adına ortak açıklama yapanTürkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük . Türkiye’de siyasi nedenlerden dolayı yaşanan ihlaller ve sorunlar dile getirildi.
Küçük, yaptığı konuşmasında,:
“ÇÜRÜMÜŞ DÜZENE KARŞI OMUZ OMUZA DURMAK ZORUNDAYIZ”
“İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, emekliler, işsizler! Bugün burada, 1 Mayıs meydanlarında artık iflas etmiş, çürümüş bu düzene karşı omuz omuza durmak için bir aradayız.
Bugün bu meydanlarda olan bizler, bu memlekette emeğiyle geçinen, alın teriyle yaşayan milyonlarız. Bizler, zengini daha zengin eden; işçiye, emekçiye yoksulluk, güvencesizlik ve baskı reva gören bu çürümüş düzene “Artık yeter!” diyenleriz.
“GENÇLER SEFALETLE SINANIYOR”
Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz. Ama ürettiğimiz değerden payımızı alamıyoruz. Emeğimiz, iktidar eliyle bir avuç zengin tarafından yağmalanıyor. Bu ülke, asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği bir ülke oldu. İşçiler, emekliler, gençler sefaletle sınanıyor. Patronlar kârlarını katlarken, biz her gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Vergide adalet yok! Gelirde adalet yok! Bizden alıp zengine veren bu düzene karşı emeğimiz için ayaktayız! Bize yoksulluğu, asgari yaşamı reva görenler kaybedecek, refah içinde, insanca yaşam isteyenler kazanacak.
“ADALET TERAZİSİ KIRILMIŞ DURUMDA!”
Bu ülkede adalet terazisi kırılmış durumda! Hak arayanlar cezalandırılıyor, Hazine’yi soyanlar, vergi hırsızları, beşli çeteler ödüllendiriliyor. İfade özgürlüğü, grev hakkı, sendikal haklar gasp ediliyor. Gazeteciler, sanatçılar, gençler, kadınlar, seçilmişler yargı sopasıyla susturulmak isteniyor. Bu düzenin adaletsizliğine karşı adalet için ayaktayız. Yargıyı sopa gibi kullananlar kaybedecek, hukuku savunanlar kazanacak.
“TEK REJİM YALNIZCA, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ DEĞİL, EKMEĞİMİZİ DE ELİMİZDEN ALDI”
Demokrasi olmadan ekmek olmaz! Tek adam rejimi, yalnızca özgürlüklerimizi değil, ekmeğimizi de elimizden aldı. İşsizlik büyüdü, hayat pahalılaştı. Ama biz buradayız!
Bağımsız, demokratik, laik, sosyal bir Cumhuriyet için buradayız. Cumhuriyet’i emeğin, eşitliğin, barışın ve özgürlüğün cumhuriyeti yapacağız. Kayyum düzeni kaybedecek, halk iradesi kazanacak.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Bu düzen, kadınları ucuz işgücü olarak gören, emeğini yok sayan, yaşam hakkını tehdit eden bir düzendir. Kadın cinayetlerinin, nafaka saldırılarının, eşit işe düşük ücretin ve ev içi görünmeyen emeğin normalleştirildiği bu karanlık tabloyu kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Şiddetsiz ve tacizsiz, kadınlar için güvenli işyerleri için ILO’nun 190 sayılı sözleşmesini kazanacağız! Kadınların kazanılmış haklarına göz dikenler, kadın mücadelesini bastırmak isteyenler bilsin ki: Eşitlik olmadan adalet, özgürlük olmadan demokrasi olmaz. Kadınları susturmaya, eve hapsetmeye çalışanlar kaybedecek; özgürlük, eşitlik ve hayat kazanacak.
BARIŞ İÇİN BURADAYIZ!
Yıllardır süren savaş politikaları, ülkemize acı, yoksulluk ve bölünmüşlükten başka bir şey getirmedi. Bu halk daha fazla kan, daha fazla gözyaşı, daha fazla baskı istemiyor. Halkların kardeşliği için barış içinde bir gelecek, ortak bir yaşam istiyoruz. Emekçiyi birbirine düşürmeye çalışanlar, kardeşi kardeşe kırdıranlar, savaştan nemalananlar kaybedecek; işçilerin birliği, halkların kardeşliği kazanacak, barış kazanacak.
“YAŞAMI, DOĞAYI, ORTAK GELECEĞİMİZİ SAVUNUYORUZ”
Vadiler talan ediliyor, ormanlar kesiliyor, dereler kurutuluyor. Rant ve kâr hırsıyla yapılan maden projeleri, HES’ler, termik santraller doğayı yok ediyor, köylüyü yerinden ediyor. Sadece bugünümüz değil, çocuklarımızın geleceği de tehdit altında. İklim krizini derinleştiren bu yağma düzenine karşı yaşamı, doğayı, ortak geleceğimizi savunuyoruz. Toprağı, suyu, havayı satanlar kaybedecek; yaşamı savunanlar kazanacak. Geleceğimiz için buradayız.
HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞI REDDEDİYORUZ!
Eşit, özgür, adil ve barış içinde bir yaşam için örgütleniyoruz.
Geleceğimizi çalanlara karşı işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar olarak birlikte direniyoruz.
Bugün burada 1 Mayıs’ta, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde bu kürsüden, bu meydandan, sesleniyoruz: Öğrencileri tutuklayanlar, polise yasa dışı emirler verip işkence suçunu işleyenler kaybedecek, direnenler kazanacak. Emeğimiz için, adalet için, demokrasi için, Cumhuriyet için ayaktayız.
Biz kazanacağız!
Yaşasın 1 Mayıs!”
Yapılan konuşmaların ardından 1 Mayıs İşçi Bayramı halaylarla son buldu.
PİRHA/ANTALYA
Yoruma kapalı.