Alevi Haber Ajansi

Antalya’da Alevilerin siyasal durumu konuşuldu-VİDEO

PİRHA- Alevi Bektaşi Federasyonu Antalya Alevi Bileşenleri tarafından ‘Türkiye’de ve Suriye’de Aleviler ve Siyasal Durum’ paneli düzenlendi. Panelde Alevilerin geçmişten bu güne yaşadıkları bölgelerdeki siyasal durumlarına ilişkin analizler yapıldı.

Suriye’nin başkenti Şam’da 8 Aralık 2024 tarihinde yönetimi ele geçiren Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) Alevilere dönük katliamlarına karşı “Türkiye’de ve Suriye’de Aleviler ve Siyasal Durum’ konulu panel düzenlendi. Panele; Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Asi-Der Başkanı Tevfik Usluoğlu ve araştırmacı yazar Hamide Rencüs konuşmacı olarak katıldı.

Panelin Moderatörlüğünü ise  HBVAKV Antalya Şube Sekreteri Zeynel Can yaptı

“KATLİAMLARIN ÖNÜ ALINMAZSA DEVAM EDECEK”

Çok acılı ve üzüntülü günler yaşadıklarını belirten HBVAKV Antalya Şube Sekreteri Zeynel Can, “Özellikle ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar bir yana Suriye’de kendi inanç taşlarımıza, diğer azınlıklara Aleviler başta olmak üzere savunmasız insanlara yönelik çok fazla Selefi saldırısı söz konusu” dedi.

Halihazırda yapılan bu katliamların önü alınmazsa devam edeceğini belirten Can, “O yüzden gündemimiz bu. Aynı zamanda bu katliamın baş sorumlusu Colani denen katilin Antalya’ya gelmesi,Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ağırlanması o da ayrı bir yaramız. He şeye rağmen hayat devam ediyor olmakla birlikte bu yaşanan katliama kayıtsız kalmamak gerekiyor” diye ifade etti.

“ALEVİLERE DÖNÜK İNKAR VE KATLİAM HER HER YERDE VAR”

Suriye’de bir inanç topluluğunun soykırımla karşı karşıya olduğunu belirten Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, “Alevilerin yaşadığı topraklardaki baskı, sindirme, yok sayma sadece Suriye topraklarında değil yaşadığımız ülke topraklarında da var, bunları yaşadık. Dünyanın dört bir yanında Aleviler yaşadığı her coğrafyada o coğrafyanın mazlumu, mağduru, yok sayılan, inkar edilen ve görmezden gelinen inanç topluluğu” dedi.

Suriye’de 2011 yılında başta Türkiye ve emperyalist ülkelerin Suriye topraklarını işgal etme niyetinde olduklarını söyleyen  Arslan, “Aslında orada sorun ne Esad’dı ne Esat rejiminin uygulamaları ne de yaptırımlarıydı. Sorun Suriye topraklarını bölmek parçalamak ve pay etmekti. Her zulmün, her savaşın, her inkarın olduğu topraklarda yaşayan Aleviler birinci hedef sayılıyor. Suriye topraklarında yaşayan Alevi canlarımız etnik kimlik olarak Arap oldukları için değil, Alevi oldukları için selefi ve cihatçı gruplar gibi inanmadıkları, düşünmedikleri için; daha ortak yaşamdan yana olan, birlikte yaşamı savunan, demokrasiden, seküler yaşamdan yana oldukları için hedef halinde” diye konuştu.

Özellikle 8 Aralık sonrası yaşanan gelişmelerle birlikte zulmün nasıl planlandığını, sebebinin ne olduğunun çok iyi anlaşılması gerektiğini belirten Aslan, “Selefi ve cihatçı gruplar sadece 2011 yılında Suriye topraklarında çıkmadılar. Bu zihniyetin temsilcileri geçmişte, bu topraklarda yaşanan katliamlarda oradaydılar. Yani Maraş katliamında yaşlı kadını öldürenler, küçük çocuk Ali Traş’ı kazanda kaynatan, hamile kadınların karnına süngü sokan zihniyet bugün yine aynı seslerle, aynı nidalarla Suriye topraklarında Alevileri katlediyor” ifadelerini kullandı.

“KENDİLERİNDEN OLMAYAN HERKESİ KATLEDİYORLAR”

Suriye’de Alevi soykırımı olduğunu belirten Asi-Der Başkanı Tevfik Usluoğlu,” Suriye’de sadece Aleviler katledilmedi. Suriye’de resmi olarak 23 Haziran 2011’de vekalet savaşı başladığında Difri -Suur’da resmi rakamlara göre 120 gayri resmi rakamlara gören 600 kişi katledildi. Difri Şuur bir belde içerisinde Alevlerin Sünnilerin Ermenilerin Hıristiyan Ortodoksların olduğu bir yer ve İdlib’e bağlı bir yer. Suriye’ye Emevi imparatorluğunu büyütmeye gelmişlerdi. Bizim burada Osmanlıyı diriltmeye çalışan zihniyet gibi. Oysa ölmüş bir şeyi kimse diriltemez. Suriye’de Araplar, Kürtler, Türkmenler, Aramiler, Ermeniler, Ezildiler. Aleviler, Sünniler, Hristiyanlar, Dürziler, İsmailer bu cihadist teröre evet demeyecek herkes katledildi” diye belirtti.

“ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK SOYKIRIMINI YAŞIYORUZ”

Bugün Aleviler olarak soykırımı yaşadıklarını belirten araştırmacı yazar Hamide Rencüs, “Gerçekten çağımızın en büyük soykırımı. Çok vahşice, dünyanın sağır ve dilsiz kaldığı bir ortamda izliyoruz. Böyle bir soykırıma tanıklık eden çağda olmanın tüm ağırlığını üzerimizde taşıyacağız hep. Nasıl bu noktaya geldik? 2011 Mart ayında Arap Baharı denilen o kanlı süreçlerin bir uzantısı olarak cihadistler, Suriye’ye nakledilmeye başladığı andan itibaren eğer gerçeği fark edebilseydik, eğer ABD’nin oyunlarını yeniden hatırlasaydık, inancımızı ve direncimizi orada gösterseydik şimdi bu soykırımı konuşuyor olur muyduk ben hayır kesinlikle diyorum” dedi.

“İSLAMCILAR ABD’NİN KULLANIŞLI APARATLARI”

ABD’nin her türlü emperyalist savaşlarında kendisin elini kana bulamadan İslamcıları kullandığını belirten Rencüs, şu sözleri kullandı:

“Bu, Afganistan’dan bu yana başlayan bir durum. Müslüman İslamcılığı El-Kaide tamamıyla ABD yararına savaş yürüten cihadistlerin üstü anlamına geliyor. Kaide üst demek ve dolayısıyla Amerika’nın icadıdır bu. Sonraki bütün savaşlarda nerede bir İslamcı söylem, İslamcı motivasyonla bir iç savaş ya da halklara karşı bir bombalı saldırı ya da isyanları bastırma hareketi varsa hepsi ABD’nin emrinde olan cihadistlerdir.

Sanki devrimciler isyancılar muhalifler söylemiyle tarif edilecek bir kalkışma gibi algılandı. Burada gerçekten liberal ideolojinin yarattığı çürüme bu algı yönetimi karşısında küresel medyanın yürüttüğü algı çalışmasının karşısında yenik düştük ve bugün o zamanın El-Kaide’nin uzantısı olan örgütleri konuşuyoruz. Bu örgütlerin katliamlarını konuşuyoruz.”

PİRHA/ANTALYA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.