PİRHA – Suriye’deki Alevi katliamı sürüyor. HTŞ’ye bağlı gruplar tarafından Lazkiye’ye bağlı Muhtariye Köyünde yeni bir katliam daha gerçekleştirildi. Yaşananlara ilişkin dünya kamuoyu sessiz kalırken, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Suriye’de hedef alınanın Aleviler, Dürziler olduğunun altını çizerek, basın kuruluşlarının katliamı meşrulaştırıcı haberlerden vazgeçme çağrısında bulundu.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), “Suriye’de Süregelen Katliamlar ve Saldırılar Çarpıtılarak Sunuluyor!” başlıklı açıklamasında şunlara yer verdi:
“Suriye’de, özellikle dün gece, Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik saldırılar had safhaya ulaşmıştır. Ancak yaşananlar yalnızca dünden ibaret değildir. Uzun süredir, sistematik bir şekilde yürütülen bu saldırılar, dün gece doruk noktasına ulaşmıştır. Kadınların kaçırılması, tecavüz tehdidiyle sindirilmesi, halkın keyfi gözaltılara maruz kalması, işkenceler, faili meçhul cinayetler, sürekli aşağılanma ve yok edilme tehdidi altında yaşamak artık bir olağan hâl almıştır. Buna rağmen, saldırıya uğrayanlar, kendi yaşam haklarını savunduklarında “devrik Esad güçleri” olarak yaftalanmakta ve suçlanmaktadır.
Bir halk her gün saldırıya uğrarken, onuru ayaklar altına alınırken, kadınları hedef gösterilirken, keyfi gözaltılar ve katliamlarla sindirilirken, buna karşı durma hakkının elinden alınması kabul edilemez.
Ancak basının bir kısmı, bu saldırıları “Esad yanlıları ile yaşanan çatışmalar” şeklinde çarpıtarak, failleri aklamakta, mağdurları ise suçlu göstermektedir. Oysa Suriye’de hedef alınan Aleviler, Dürziler ve diğer azınlıklar yalnızca kendi varlıklarını ve yaşam haklarını korumaya çalışan sivillerdir.
SALDIRILAR PLANLI VE SİSTEMATİK OLARAK YÜRÜTÜLÜYOR.
Dün gece yükselen sloganlardan bazıları, saldırıların yalnızca bir anlık öfkenin değil, köklü bir planın ürünü olduğunu göstermektedir:
– “Sahil’e çıkın, nerede bir Alevi görürseniz öldürün.”
– “Sadece böyle çözülür, Dürzülere de aynı şey geçerli.”
– “Suriye ya Sünnilerin olacak ya da yakacağız.”
Bu açık soykırım çağrıları, şiddetin ve katliam girişimlerinin organize edildiğini kanıtlamaktadır. Colani ve Geçici Hükümetin Sorumluluğu Görmezden Gelinemez! Bazı basın organları, bu saldırıları teşvik eden ve yöneten en önemli figürlerden biri olan, şu anda Suriye’nin kuzeyindeki geçici hükümetin başında bulunan Colani’yi bir güvenlik ve istikrar figürü olarak sunmaya çalışmaktadır.
Bu yalnızca bir yanlış bilgi değil, aynı zamanda suçun meşrulaştırılmasıdır! Colani, yıllardır Alevilere, Dürzilere ve diğer azınlıklara karşı nefret söylemleriyle tanınan bir isimdir ve bugün de bu politikalarını sürdürmektedir. Suriye’deki saldırıların doğrudan planlayıcısı ve tetikleyicisidir.
Colani yönetimindeki geçici hükümet, Suriye’deki azınlık halklara yönelik saldırılara doğrudan destek vermektedir. Buna rağmen, bazı basın kuruluşları onu bir “barış figürü” olarak sunmaya çalışmakta, hatta uluslararası arenada meşrulaştırma çabasına girmektedir. Bu, yalnızca tarihi bir hata değil, aynı zamanda açık bir suç ortaklığıdır.
BASINA ÇAĞRIMIZ
Basının bu saldırıları ve katliam girişimlerini çarpıtması, saldırganları aklaması ve mağdurları suçlu göstermesi kabul edilemez!
– Gerçekleri Yansıtın!
-Suriye’de yaşananlar yalnızca bir “rejim karşıtı mücadele” değildir. Bu saldırılar etnik ve mezhepsel bir kıyımın parçasıdır.
– Saldırıların Gerçek Sorumlularını Açıkça Belirtin!
Colani liderliğindeki geçici hükümetin bu saldırılardaki doğrudan rolü örtbas edilmemelidir.
– Mağdurları Suçlu Göstermeyin!
Saldırıya uğrayan toplulukları belirli bir siyasi tarafın parçası gibi sunmak, onların yaşadığı zulmü meşrulaştırmaktır.
– Şiddeti ve Ölümleri Görmezden Gelmeyin!
Son saldırılar sonucunda hayatını kaybedenler vardır. Bu gerçek yok sayılmamalıdır.
– Colani ve Onun Yönetimindeki Geçici Hükümeti Meşrulaştırmayın!
Colani’nin “barış elçisi” gibi gösterilmesi, katliamların üstünü örtmektir.
Suriye’de halklar tehdit altındadır. Aleviler, Dürziler ve diğer azınlıklar katliam çağrılarına, soykırım tehditlerine ve fiziksel saldırılara maruz kalırken, uluslararası kamuoyu ve basın sessiz kalmamalıdır.
Gerçekleri çarpıtarak sunmak, saldırganları cesaretlendirmekten başka bir şey değildir. Tarih, bu çarpıtmanın sorumlularını yazacaktır.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.