PİRHA- Sivas’ta devlet yönetiminin gözetiminde gerici-faşist güçlerce 33’ü ozan, yazar, semah dönen gençler, 2’si otel çalışanı olmak üzere 35 kişinin Madımak Oteli’nde yakılarak katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Dönemin cumhurbaşkanı, başbakanı, Sivas’taki yetkililer hiçbir zaman yargı önüne çıkarılamadı. Katliam hala aydınlatılmadı. Üç firari sanık üzerinden yürüyen dava da zaman aşımına uğratıldı. Aleviler ise insanlık suçlarında zaman aşımı olmayacağını belirterek tepki gösteriyor.
Sivas/Madımak Katliamı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen Pir Sultan Abdal Anma Etkinliği sırasında 15 bin kadar gerici-faşist kalabalığın Çiller iktidarının/devletin gözetiminde Madımak Oteli’ni yakması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan bir katliam.
Pir Sultan Abdal Anma Etkinliği kapsamında, aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu pek çok sanatçı ve yazar dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak Sivas’a gitti.
CUMA NAMAZINDAN ÇIKAN AZGIN KALABALIK MADIMAK OTELİ’NE YÜRÜDÜ
Binlerce kişiden oluşan gerici-faşist grup, kültür merkezine saldırdıktan sonra Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlamaya başlayan kalabalık, cuma namazının ardından Madımak Oteli civarında ellerinde benzin bidonuyla yürüdü.
Azgın kalabalık önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Madımak Oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. Otelde kalan kişilerden, aralarında Muhibe Akarsu, Hasret Gültekin, Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Muhibe Akarsu, Gülsüm Karababa, Gülender Akça, Menekşe Kaya’nın da aralarında olduğu 33 kişi ve 2 otel çalışanı yanarak hayatını kaybetti.
Aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan kalabalığa doğru itildi. Başından yaralanan Aziz Nesin’i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldü.
Saatlerce süren saldırıya müdahale edilmezken, katliam sonrası valilik tarafından ‘2 günlük sokağa çıkma yasağı’ getirildi.
SİVAS KATLİAMI İÇİN O DÖNEMİN SİYASETÇİLERİ NE DEDİ?
Dönemin Başbakanı DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, oteli yakan azgın saldırganlar için “Çok şükür, otel dışındaki vatandaşlarımız bir zarar görmemiştir” demişti.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu iddia etmiş, “Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmemiş olmasına” gönderme yapıyor ve şöyle diyordu:
“Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.”
Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu da Aziz Nesin’i hedef göstererek, “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir” ifadelerini kullanmıştı.
Koalisyonun ortaklarından SHP’nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü ise olaylar sırasında Aziz Nesin’le telefonla görüşerek, en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını söylemişti ancak hiç bir müdahale edilmedi. İnönü kendini, “Ne yapayım, yetkim yoktu” diyerek savundu.
29 Şubat 1993’te göreve getirilen Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, katliamın ardından 9 Temmuz 1993’te görevinden alındı. Karabilgin, “Birçok yerden yardım istedim. Yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı” dedi.
DAVA SÜRECİ
Madımak Katliamı’ndan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190’na çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124’ü hakkında “laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla dava açıldı, geri kalanlar serbest bırakıldı.
Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994’te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15’er yıl, 3 sanık hakkında 10’ar yıl, 54 sanık hakkında 3’er yıl, 6 sanık hakkında 2’şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.
Müdahil avukatlar, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararını “taraflı, hukuka ve adalete aykırı” olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın “Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu” belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
28 Kasım 1997’de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası’nın 146/1 maddesine göre idam ve 14 sanığa 15 yıla kadar değişen hapis cezası verildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998’de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000’de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.
SANIK AVUKATLARI REFAH PARTİSİ, AKP VE SAADET PARTİSİ’NDEN MİLLETVEKİLİ, BAKAN OLDULAR
Sanıkların avukatlığını üstlenenler arasında olan Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan, bakanlığı sırasında sanıkları hapishanede ziyaret etti. Geniş avukat listesinde çok sayıda Refah Parti üyesi ve yöneticisi olması eleştiri konusu oldu. Bu avukatlar ilerleyen yıllarda AKP ve Saadet Partisi’ne katıldılar ve içlerinden üst yönetim görevlerine yükselenler oldu.
Yıllar geçtikçe sanık sayısı tahliyelerle 33’e düştü. Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, Sivas’taki Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te 33 aydının yakılarak katledilmesi olayının azmettiricisi olan ve yıllarca Fransa’da sanılarak aranan sanık Cafer Erçakmak’ın 11 Temmuz 2011’de Sivas’ta öldüğü iddia edildi.
Yargıtay’ın 1997’deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise halen yakalanamadı. Davanın firari olan 5 sanık ile ilgili kısmı, 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürüldü.
ÜÇ FİRARİ SANIK ÜZERİNDEN DAVA SÜRÜYORDU
Şimdi ise dava üç firari sanık Eren Ceylan, Murat Sonkur ve Murat Karataş’ın yargılanması üzerinden Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti.
Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa’nın avukatı Coşkun Özgür Piroğlu, Ocak 2021’de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun dinlenmesi için Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçeyle başvurdu. Piroğlu tarafından 1. Ağır Ceza Mahkemesi kalemine yapılan başvuruda, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun dönemin karanlık güçlerini bildiği ve tanık sıfatıyla dinlenmesi gerektiğine vurguda bulunuldu. Ancak mahkeme bu talebi kabul etmedi.
Üç firari sanığın yargılandığı davada Ahmet Nesin ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de dinlenmesini istendi ancak mahkeme bu talepleri de reddetti.
Hollanda Büyükelçiliği, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren 35 kişiden biri olan Hollandalı Carina Cuanna nedeniyle 20 Ocak 2021 tarihinde Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya gözlemci olarak katıldı.
19 Ocak 2022’de görülen duruşmada Madımak Katliamı ile Alevi soykırımı yapıldığı bir kez daha dile getirilirken, Tansu Çillerin tanık olarak dinlenmesi talebini mahkeme reddetti.
ÜÇ FİRARİ SANIK ÜZERİNDEN YÜRÜYEN DAVA DA ZAMAN AŞIMINA UĞRATILDI
22 Haziran 2022 günü görülen 28. duruşmada adil bir yargılama yapılmadığını vurgulayan avukatların reddi hakim talebi reddedildi.
Bunun üzerine Avukat Coşkun Özgür Piroğlu, Sivas Katliamı davasını yürüten heyete dair redd-i hakim talebinin kabul görmemesi üzerine yeniden itirazda bulundu. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuran Av. Piroğlu, “Bu katliamın arkasındaki siyasi güçlerin ortaya çıkarılması mahkemenizin heyeti tarafından engellenmektedir. Mahkemenizin bu kararına itiraz ediyorum ve mahkemenizin heyetinin davadan çekilmesini talep ediyorum” dedi. Eylül 2023’te görülen duruşmada dava zaman aşımına uğratıldı.
Alevi toplumunun “Madımak Utanç Müzesi Olsun” talebi de hala kabul edilmedi.
Sivas Katliamı’nın katillerinin mahkemedeki savunmalarını ise AKP’liler üstlendi. 13 Mart 2012 tarihinde ana davanın da zaman aşımından düşürülmesi büyük tepkiye yol açmıştı.
PİRHA/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.