PİRHA- Pülümür İlçesine bağlı Karagöz köyü mevkiinde Dimin Madencilik tarafından yapılması planlanan Krom Ocağı arama ve üretim projesi ile ilgili toplantı, katılım olmadığı için yapılamadı. Dersim sivil toplum örgütleri, köylüler ve muhtarlar tarafından proje protesto edildi. Köylüler, “Bu alanlar bizim hali hazırda üretim yaptığımız alanlar. Her yıl binlerce hayvanın otladığı, tonlarca süt, peynir üretilen, yoğun bir arıcılık faaliyetinin yapıldığı, yüzlerce çeşit bitkiye sahip alanlar” dedi.
Pülümür İlçesi Karagöz köyü mevkiinde Dimin Madencilik tarafından yapılması planlanan Krom Ocağı arama ve üretim projesi ile ilgili toplantı, katılım olmadığı için yapılamadı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda şunlar belirtilmişti:
“Pülümür İlçesi, Karagöz Köyü mevkiinde Dimin Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan) Krom Ocağı (arama+ üretim) projesi ile ilgili olarak, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ÇED Genel Formatı çerçevesinde hazırlanan ÇED Başvuru dosyasının Bakanlığımıza sunulduğu, ÇED sürecinin 29/07/2022 tarih ve 31907 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği’nin 8. maddesi gereğince başlatıldığı ve ÇED Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince de ÇED sürecine halkın katılımını sağlamak, halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 27/06/2024 tarihinde Halkın Bilgilendirilmesi ve Sürece Katılımı Toplantısının gerçekleştirileceği bildirilmektedir.”
KİMSE KATILMADIĞI İÇİN TOPLANTI YAPILAMADI
Yapılamayan toplantı öncesi Dersim’deki sivil toplum örgütleri ile Pülümür köylüleri ve muhtarlar, toplantı saatinde salona girip ilgilerle görüşmek istedi ancak bir muhatap bulamadılar.
“BURALAR BİZİM YAŞAM ALANLARIMIZ”
Pülümür Karagöz ve çevre köylüleri ile muhtarlar toplantı öncesi bir açıklama yaparak, bölgenin krom madenciliğine açılmasına karşı olduklarını belirttiler. Yaşam ve üretim alanları ile kültürün ve tarihin şekillendiği alanlara yönelik yeni bir saldırıyla karşı karşıya olduklarını ifade eden bir köylü, “ÇED toplantısı organizasyonuyla bir madencilik faaliyetine resmiyet kazandırılıp süreç ilerletilmek isteniyor. Bu alanlar bizim hali hazırda üretim yaptığımız alanlar. Her yıl binlerce hayvanın otladığı, tonlarca süt, peynir üretilen, yoğun bir arıcılık faaliyetinin yapıldığı, yüzlerce çeşit bitkiye sahip alanlar” değerlendirmesinde bulundu.
“BÖLGE BALLARINDA 35 BİN POLEN TÜRÜ VAR”
6 yıldır Karagöz köyünde yaşayan ve bal üretimi yapan Onur Kaya, şunları kaydetti:
“Her sene balımızı analize gönderiyoruz Ege Üniversitesi’ne. Geçen sene de ekstradan polen türü analizi yaptık. 34.851 adet polen türü keşfedildi ve bunların yüzde 13’ü henüz literatüre girmemiş, laboratuvar ortamında daha önce keşfedilmemiş. Yani endemik bitkilerin de yoğunlukta olduğu bir bölge. Bu analiz daha sonra haber de yapıldı ve daha sonra da coğrafi işaret almasında bölgemize yarar sağladı. Böyle çeşitliliğinin yüksek olduğu bölgeden bahsediyoruz.
“GÖÇÜ ENGELLEMEK YERİNE BURANIN EKOSİSTEMİ BOZULMAK İSTENİYOR”
56 bin hektar alanın maden sahaları için açıldığını söyleyen Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Başkanı Ali Rıza Bilir de “Dersim’de alabildiğine bir göç var. Bu göçü engellemek için üretimin arttırılması gerekirken, tüketime dayalı, toprakları zehirleyen, toprakları eşeleyen maden çalışmasıyla buranın ekosistemi bozulmak isteniyor” dedi.
“BAKANLIK KÖYLÜLERİN GÖRÜŞLERİNİ DİKKATE ALMALIDIR”
Köylüler ve muhtarlarla birlikte projeye dair gözlemlerini aktarmak için toplantı salonuna girdiklerinde, yetkililerin orada olmadığını vurgulayan Dersim Barosu Başkanı Fatma Kalsen ise “Köylüler ve muhtarlar biyolojik çeşitlilik açısından yaşam alanlarının, endemik bitki türlerinin olduğu bir coğrafyanın böylesine bir madencilik projesiyle birlikte yok edilmesine, talan edilmesine karşı olduklarını ifade ettiler. Bakanlık ve valilik eğer halkın görüşünü merak ediyorsa, değer veriyorsa köylülerin, muhtarlarımızın ve kurumlarımızın bu projeye dair görüşlerini mutlak şekilde dikkate almaları gerektiğini düşünüyoruz ve ÇED sürecinin bir an önce sonlandırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
“2 BİNDEN FAZLA BİTKİ TÜRÜ VAR, BUNLARIN BEŞTE BİRİ ENDEMİK”
Bölgenin mevzuatsal açılan öneminin son derece büyük olduğunu ifade eden Avukat Barış Yıldırım da şu değerlendirmede bulundu:
“Anadolu parsının orada yaşadığına ilişkin işaretler var. Yine yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, ayı, kurt, tilki, kaya kartalı gibi koruma altına alınan pek çok tür orada, habitat buluyor. Yakın zamanda akademisyenler açıkladı. Munzur Havzası’nda 2.250’nin üzerinde bitki saptanmış durumda. Bunların beşte biri endemik. Projenin yürütülmek istenildiği saha yakın zamanda nitelikli doğal koruma alanı ilan edilen Pülümür Çayı’nın su kaynaklarını barındıran Haskar Deresi havzasında bulunuyor. Orada zehirli kimyasal atıkların kullanılması halinde ortaya çıkacak netice, Haskar Deresi’ne, oradan da Pülümür Çayı’na karışacak. Bu bakımdan derhal projenin ÇED sürecinin sonlandırılması gerekiyor. Buradan çok kararlı bir şekilde şunu ifade etmek isteriz ki projeye net olarak geçit vermeyeceğiz. Şirket yetkilileri de kamu kurum ve kuruluşlarına da bunu böyle bilsin.”
Munzur Çevre Derneği Dersim Temsilcisi Yusuf Topçu ise “Kesinlikle örgütlü bir mücadeleyle maden şirketlerine geçit vermeyeceğimizi bir kez daha buradan haykırıyoruz. Sakın ola ki maden şirketleri Dersim topraklarına girmesin” dedi.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.