Alevi Haber Ajansi

‘Aleviler sokakta, hukuksal alanda mücadele etmeli ve sivil itaatsizlik örgütlenmelidir’

PİRHA- Alevilerin temel sorunlarının çözümü konusunda ve eğitim sistemindeki gericileşmeye, asimilasyona karşı, Aleviler/Alevi örgütleri ne yapmalı? Nasıl bir yol izlenmeli? Bugünkü dosyamızın konuşmacısı Sosyal Bilim İnsanı Haydar Gencer. “Aleviler alınları ak, yalınayak eşit vatandaşlık mücadelesini örgütlemelidirler” diyen Gencer ekledi: AKP-MHP ceberrut iktidarının insanların yaşam alanına, etnik ve dini inançlarına müdehalesini boşa çıkarmak üzere, hayatın her alanında, sokakta, hukuksal alanda mücadele etmelidirler ve sivil itaatsizlik örgütlenmelidir.

Türkiye’de Alevi inancının hala devlet tarafından tanınmadığı bir süreç yaşanıyor. Alevi toplumunun temel talepleri var. Bunlar; zorunlu din dersinin kaldırılması, cemevine ibadethane statüsü verilmesi, eşit yurttaşlığı içeren yeni bir anayasanın yapılması, Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve nefret suçlarının önüne geçilmesi için hukuki tedbirlerin alınması, Alevilere karşı yapılmış kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi, gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması.

Bu talepler hükümet tarafından yerine getirilmiyor, Alevilerin açtığı davalarda lehte verilmiş mahkeme kararları dahi tanınmıyor. AKP, Alevilere rağmen Alevi inancını tanımlıyor, Alevi örgütlerini muhatap almıyor.

9 Kasım 2022 tarih ve 32008 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 112 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve yönetimi, Alevi inancından uzak bir bakış açısına sahip. Bu başkanlık da hükümet gibi Alevi örgütlerini yok sayan bir yerde duruyor.

Alevi Diyaneti olarak adlandırılan başkanlığı Alevi örgütleri de kesin bir dille reddediyor. Ayrıca AKP hükümeti Alevi Bektaşi Ansiklopedisi hazırlamak için de Sünni akademisyenler ve ilahiyatçılardan oluşan kadro kurdu.

Alevi toplumunu en çok rahatsız eden sorunlardan biri de eğitim-öğretim sisteminin dinselleştirilmesi, okullarda tarikatların, cemaatlerin, dinci vakıfların etkili olması!

Alevilerin temel sorunlarının çözümü konusunda ve eğitim sistemindeki bu gericileşmeye, asimilasyona karşı, Aleviler/Alevi örgütleri ne yapmalı? Nasıl bir yol izlenmeli?

Sosyal Bilim İnsanı Haydar Gencer, sorularımızı yanıtladı.

“ALEVİ İNANCI VE FELSEFESİ SİNSİ OSMANLI ENTRİKASIYLA YOK SAYILMAKTADIR”

PİRHA- -AKP hükümeti, 9 Kasım 2022’de Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurdu. Bu başkanlık temsilcileri pek çok ilde birçok cemevine gidip görüşmeler yaptı/yapıyor. Görüşmelerde hala cemevinin ihtiyaçları soruluyor ve başkanlığı tanımaları isteniyor. Alevilerin temel talepleri ve asıl sorunları konuşulmuyor, bir çözüm üretilmiyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

HAYDAR GENCER: AKP’nin ‘Kültür ve Turizim Bakanlığı’ bünyesinde ‘Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı’nı kurması geçmişten günümüze kadar Türkiye’deki hakim gücün-inancın, devlet eliyle Apartheid (ayrılık) sistemin sürdürülmesine çok açık ve somut bir emsaldir. Alevi inancı ve felsefesi bu girişimle kültürel/folklorik bir değere indirgenerek, sinsi Osmanlı entrikası ile yok sayılmaktadır.

Anadolu’da Nizam-i Mülk’den günümüze kadar Aleviler katledilme, Sünnileştirilme, Şiileştirilme, yok edilme politikaları ile karşı karşıya kalmışlardır ve bu süreç hale devam etmektedir. Bu bağlamda ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ 21. yüzyılda sinsi yeni bir osmanlı tuzağıdır. Ne yazık ki sözde Aleviler ve onların sözde inanç önderlerinin de bu sinsi tuzağa alet olduklarını gözlemliyoruz. Bu girişimle AKP-Devleti bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemektedir. İlk olarak oluşturduğu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile Aleviliği yok saymakta ve oluşturduğu kültür dairesi ile ince bir asimilasyon ve misyoner politika mühendisliği yapmaktadır. Bu şekilde Alevilerin gerçek talepleri olana ‘Eşit vatandaşlık talebi’ni etkisizleştirmek istemekte, bu süreçte de yandaş Aleviler ile de kendi Alevisini yaratarak, Allah’ın ipiyle Alevileri Sünni-İslama bağlamak istemektedir.

Alevilerin esas taleplerini ‘sağır sultan’ dahi duymuş olmasına rağmen, Sünni- İslam- Türklük temeli üzerine inşa edilen TC. Devleti ve bunun günümüzdeki en katı savunucusu olan ceberrur AKP-hükümeti halen Alevileri zındık, inançsız, folklorik-kültürel bir değer olarak gördüğünden, ayrımcı, ötekileştirici, dinci, apartheid sistemini ayakta tutmak, Türk-İslam sentezi temelinde toplumsal bütünlüğü sağlamak ve korumak, despotik-faşizan  yönetimini meşrulaştırmak  için var gücü ile çalışmaktadır. Bu nedenle bu Türkçü- İslamcı zihniyet Alevilerin demokratik eşit yurttaşlık talebini karşılamaz. Zira Alevilerin demokratik, eşit yurttaşlık talebi AKP-MHP zihniyetinin fıtratına aykırıdır!

“ALEVİ ÖZ KURUMLARI VE KURULUŞLARI ŞEYTANLAŞTIRILIYOR, İTİBARSIZLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”

-MHP destekli AKP hükümeti, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurarken Alevi örgütlülüğünü muhatap almadı. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı da bu ciddiyetsizliği, dışlamayı devam ettiriyor. Başkanlığın başındaki Alirıza Özdemir ülkücü-MHP geleneğinden geliyor. Hiçbir şekilde Alevi örgütleriyle iletişim kurmadı. Zaten kurumlar da bu başkanlığı asimilasyon merkezi olduğunu beyan ederek tanımadıklarını ilan etmişti başından beri. Dolayısıyla Alevilerin temel sorunları bu şekilde çözülebilir mi? Siz bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

AKP-MHP Türk-İslam Cephesi hiç bir zaman Alevilerin öz kurumlarını, ocaklarını, inanç önderlerini muhatap almadı. Sözde, Alevi Çözüm Kurultayı’nda da bunu yaşadık. Şimdi de yaşıyoruz. Alevi öz örgütleri hem Türkiye’de, hem de Avrupa’da birer sivil toplum kuruluşları, muhalif guruplardır. Hiç bir güce sırtını dayamamışlardır.Kendi öz güçleriyle ayakta duran kurumlardır. En önemlisi bu kurumların demokratik bir yapısı vardır. Alevi öz kurumları, Alevi-Kızılbaş Ocakları inançları gereği, AKP-MHP tekçi zihniyetine, misyonerlik çalışmalarına, anti demokratik yönetimine, baskıya, zulme, ırkçılık, milliyetçilik, narsist ulusalcılığa karşı mazlumdan yana tavır takınarak eskiden olduğu gibi, günümüzde de karşı durmaktadır. Bu nedenle Alevi öz kurum ve kuruluşları egemen olan AKP-MHP tekçi zihniyet tarafından dezenformasyon ve algı operasyonu, kriminalleştirme pratikleri ile dışlanmakta, şeytanlaştırılmakta, yok sayılmakta, itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bunu sadece kendileri yapmamakta, Alevi yandaşları ile Alevilerin içine yapay tartışmalar sokarak, Alevileri kutuplaştırarak, husumet yaratarak, birbirlerine düşürmeye çalışmaktadırlar. Buna en somut örnek: ‘İnançsız Aleviler’, Alisiz Aleviler’, ‘Müslüman Aleviler’ vs. tartışmalardır.

Bu nedenle, yaşanan sorunun en büyük kaynağı olan AKP-MHP zihniyetinin  Alevilerin sorunlarını çözmesi mümkün degildir. Alevilerin Türkiye’deki sorunlarının çözümü toplumun demokratikleşmesi ile mümkündür. AKP-MHP zihniyetinin fıtratında ‘Demokrasi, ‘Toplumun Demokratikleşmesi’ mevcut değildir. İslam Faşizmi ile demokrasi birbiriyle uyuşmaz, İslamo-Faşizim’den demokrasi çıkmaz. Bunu özellikle son 23 yıldır yaşayarak gördük. Alevilerin önünde iki büyük tuzak mevcuttur. 1. MHP Faşizan anlayışı, Alevilerin hakiki Türk oğlu Türk olduğu propagandası ile Alevilerden kendilerine şovenist, Pantürkçü ve faşist kitle tabanını oluşturmaya çalışıyor, Anadolu’daki Kürt, Arap Alevilerini de  yok sayıyorlar. 2. Misyoner Caferileri, Şiileri, Sünni İmamları alana sürerek ‘Aleviler Müslümandır’ dezenformasyonu ile Alevileri Şiileştirmeye, Sünnileştirmeye, asimile etmeye çalışıyor. Bu nedenlerle AKP-MHP Alevilerin sorunlarının çözüm adresi olamaz. Bu konuda CHP de Alevilerin ‘Eşit Vatandaşlık’ talebini ciddiye almalıdır ve AKP-MHP çizgisine kaymamak için dikkatli olmalıdır. CHP, sivil-öz Alevi kurumları ile aynı göz hizasında dialog halinde olmalıdır.

“ALEVİ DERSİNİN OKULLARDA VERİLMESİ SAĞLANMALI”

-Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, aralarında bir iki kendi belirledikleri Alevi olsa da ağırlıklı olarak İslamcı akademisyenlere ve ilahiyatçılara Alevi Bektaşi Ansiklopedisi hazırlatıyor. Buna Alevi örgütleri yazılı bir açıklamayla tepki verdi. Sizce Aleviler/Alevi örgütleri ne yapmalı? Nasıl bir yol izlenmeli bu çalışmaya karşı?

AKP’nin ‘Kültür ve Turizim Bakanlığı’ bünyesindeki ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ bundan sonra her alana el atacaktır. Kendi yazarlarına sözde bilimsel araştırmalar yaptıracak, konferanslar düzenliyecekler, kitaplar yayınlayacaklar. Bunu beklemekteyiz. Kendilerinin görmek istediği Aleviliği topluma sunacak, Alevilere Müslüman-Sünni- Şeriatcı, Irkçı- Şoven, gömleği giydirmek için çalışacaklardır. Bunu da tarihsel-bilimsel etikten yoksun İslamcı din tacirleri, sözde akademisyenlerle yapacaklardır.

Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı’na Alevilerin vereceği yanıt, kendi inançlarını kendilerinin tanımlamaları ve özgüvenle kalıcı, yazılı bilimsel çalışmaları çoğaltmalı ve bu bilgileri Alevilerle buluşturmalıdır. Aleviler kendi öz örgütlenmeleri, ocaklar, dergah, cemevleri, vakıflar, federasyonlar, konfederasyon bünyesinde koordineli bir eğitim programı gerçekleştirmelidirler. Türkiye’de Avrupa’da ve dünyanın değişik yerlerindeki Alevi mekanları Alevi inanç ve felsefesinin öğretildiği okullar, akademiler olmalıdır. Yüksek okullarda kürsüler açılmalıdır, Alevilik dersinin okullarda verilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda Avrupa’daki kazanımlar Türkiye’deki Alevi kurumları tarafından incelenmelidir. Önemli bir konuda Alevi kurum ve kuruluşları, ocakları, dergahları sol ve demokrasi güçleriyle sıkı ilişki içinde olmalıdırlar. Çünkü Alevilerin tek başlarına Türkiye’de demokrasiyi kurması ve Alevi inancını özgürleştirmesi olanaklı ve gerçekçi değildir.

“ALEVİLER ÇEDES’E UYMAMALI, SİVİL İTAATSİZLİK ÖRGÜTLENMELİ, DERSLER BOYKOT EDİLMELİ”

-Aleviler yıllardır çocuklarının zorunlu din dersine girmemesi için mücadele ediyor. Mahkemelere taşındı. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidildi ve davalar kazanıldı. Hükümet kararları uygulamadı. Öte yandan, zorunlu din dersi mücadelesini boşa düşürecek bir sorun var. Bazı cemevlerinde yıllardır Kuran kursu veriliyor. Bunlardan biri Kartal Cemevi. Ne yazık ki hem mahkeme kararlarının uygulanması için hem de Kuran kursu veren cemevi/derneklere yeterli baskı, tepki, örgütlenme yapılamadı. Cemevlerinde Kuran kursu verilmesinin önüne nasıl geçilebilir?

“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi AKP hükümetinin ”kindar-dindar” nesil yetiştirme projesinin hayata geçirilmesinden başka bir şey değildir. İçerik olarak Türk-İslam sentezidir. Ayrıca “TC. Devleti laiktir” ifadesinin, savının insanları aldatmaktan başka bir şey olmadığı ve toplumun Sünni- İslamlaştırılmasının hangi boyuta ulaştığını gösteren somut bir gelişmedir.

ÇEDES uygulaması laiklikle bağdaşmaz. Bu anti-laik, anti-seküler bir uygulamadır. Buna ne yazık ki toplumun büyük bir kısmı sesini çıkarmamaktadır ve bu dinci uygulamayı kabüllenmiş görünüyorlar.

ÇEDES masum çocuklar için bir zulümdür. Din üzerinden ayrımcılığın, tekçiliğin, nefretin  gelecek nesillere aşılanmasıdır. Pedagojik içerikten yoksun, çocukların ruh sağlığı ile oynanmak isteyen ÇEDES projesi, kindar, dindar, saldırgan ve kişiliksiz, edilgen, gerici, kaderci, kişiliği bozuk, itaatçi vb. bir nesil  yetiştirme projesidir. Bu proje dinin, dilinin, aklın, ilmin, evinin, kininin, kalbinin, davacısı bir gençlik, “kindar ve dindar nesiller” yetiştirmek’ isteyen AKP projesidir. Bu proje ile mollalar İslam dinini, devletle daha da fazla bütünleştirerek yukarıdan aşağıya itaatçi, otoriteye biat eden, anti-demokratik dinci bir toplum inşasını, kendi inancına, kendi yaşam tarzına uygun bir toplum  yaratmayı hedeflenmektedir. Bunun için AKP-MHP cephesi okulları ideolojik propaganda merkezlerine dönüştürme gayreti içindedirler.

ÇEDES projesi din istismarıdır, çocukların geleceğini karartan bir projedir. Milliyetçi, İslamcı, cinsiyetçi, eril kodlar üzerinden kurulu ÇEDES uygulaması bu nedenle tüm çocuklar, özellikle de kız çocukları açıcından vahimdir. ÇEDES ile İslam inancından olmayan, inançsız çocuklar akranlarının stigmasyonuna, zorbalıklarına maruz kalacaklardır. Bu proje ile çocukların yaşam alanına müdahale edilerek, gelecekleri karartılmak istenmektedir.

Aleviler bu programa uymamalı, sivil itaatsizlik göstererek dersleri, okulları boykot etmelidirler. Bu konuda ‘Amerika’da, Güney Afrika’da zencilerin Irkçılığa karşı verdiği mücadeleler ve sivil itaatsizlik mücadeleleri incelenmeli ve Anadolu’da da yeni bir itaatsizlik kültürü geliştirilmelidir. Anadolu’da “Cumhuriyetin çimentosu, garantisi Alevilerdir”, ”Aleviler laiktir, demokratiktir” diye anılırken, bu insanlara karşı yürütülen katliamlar, asimilasyon ve misyoner baskılar sonucu, nedense AKP-MHP zihniyetine hiç bir şey olmuyor, TC’nin temeli sarsılmıyor, insanlar tepkilerini göstermiyor. Başörtüsü yasağı nedeniyle ise yer yerinden oynuyor.

Türkiye’de yüz yıllardır sürdürülen ve  II. Murat döneminde 1826’da kurulan Şeyhu-İslam, Cumhuriyet döneminde bu kuruluşun devamı olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, imam hatip okulları, İlahiyat Fakülteleri, Kuran kursları, Türkiye Diyanet Vakfı, Maarif Vakfı, Bilimi Yayma Dernekleri, cami kurma dernekleri vs. bir çok kurum ve kuruluşlar bir ruhban sınıfı oluşturmak için var güçleriyle çalışmaktadırlar. Bu kurumlar tarafından Türkiye halkları tarikatlar, şeriatçılar, mollalar tarafından kıskaca alınmışlardır.

“EŞİT VATANDAŞLIK MÜCADELESİ ALEVİ TOPLUMU VE DİĞER TOPLUMLARCA İÇSELLEŞTİRİLMEDİ”

-Alevi nefretinin, Alevi asimilasyonunun yükseldiği bir dönem yaşıyoruz. Kurumların geleceğe dair projeler üretmesi, kalıcı hukuk komisyonları kurulması, kararların çabuk alınması, hızlı refleks gösterilmesi, cemevlerinin ibadetin yanında birer okula çevrilmesi, asimilasyonun önüne geçilmesi gibi pek çok konuda toplum Alevi örgütlülüğünden çok şey bekliyor. Kurumlara neler önerirsiniz? Önermekle kalmayıp birlikte neler yapılabilir?

Alevilerin Türkiye’deki ‘Eşit vatandaşlık’ talebi hukuksal alanda karşılık görmesine rağmen, yasa uyguluyacıları tarafından hukukun yok sayılması ve halkın bu uygulamalara tepkisiz kalması toplumun halen demokratikleşmediğini gösteriyor.

Alevilerin öz örgütleri tarafından yürütülen eşit vatandaşlık mücadelesi ne yazık ki halen Alevi toplumu ve diğer toplumlar tarafından özümsenmemiş ve içselleştirilmemiştir. Kerbela’da Yezit tarafından katledilenler için ağıtlar yakan, her sene orucunu tutan Alevi toplumunun ciddi bir kısmı günümüz sorunları ile yüzleşmemektedir. İmam Hüseyin’in zalime karşı durduğu, Yezit’e biat etmediği için katledildiğine inanan ciddi bir Alevi topluluğu, günümüzde Alevilerin zorunlu- Sünni-Hanefi-İslam inancı ile Alevi köylerine zorunlu cami yaparak buralara Sünni-Hanefi-Müslüman İmam atayıp, misyonerlik yaparak, başka bir inanca biata zorlanmasına, Alevi kutsal mekanlarının gasp edilmesine ya da müze olarak işgal edilmesine ses çıkmamaktadır. Bu yetmez gibi cemevlerinde gönüllü Kuran kursları açılmakta, buralarda namaz kılınmaktadır.

Ekonominin, kültürün, ahlakın, hukukun, eğitimin, aile planlamasının din ve milliyetçilik normlarıyla değerlendirildiği sürecin engellenmesi; tabanda itaatsizliği örgütlemekten, asimilasyonu ve milliyetçiliği kabul etmemekten, bunları içselleştirmemekten geçmektedir. Asimilasyonun en vahim trajedisi egemen gücün bakış açıcısını kabüllenmek ve sosyo-kültürel-inançsal yaşamı buna göre düzenlemektir. Aleviler ‘Alınları ak, yalınayak’ eşit vatandaşlık mücadelesini örgütlemelidirler. AKP-MHP ceberrut iktidarının insanların yaşam alanına, etnik ve dini inançlarına müdahalesini boşa çıkarmak üzere, hayatın her alanında, sokakta, hukuksal alanda, mücadele etmelidirler ve sivil itaatsizliği örgütlenmelidir.

PİRHA/İSTANBUL

 

İLGİLİ HABERLER:

1- ‘İktidar manevralar yapıyor; bir duruşumuz olmalı, belirleyici olmamız gerekiyor-VİDEO
2-‘Alevi örgütleri mücadeleyi toplumsallaştırmalı, Alevi ailelerle ortaklaşılmalı’- VİDEO
3- ‘Alevi kurumları ortaklaşa bir enstitü kurabilirler; bir hukuk birimi kurulabilir’ – VİDEO
4-‘Mutlaka hukuk komisyonu kurulmalı, sorunlara çözüm üreten bir örgütlülük olmalı’-VİDEO
5-‘Alevilerin sorunu siyasetle, hukuk mücadelesiyle çözülür; ciddi çalışmalara başlanmalı’
6- ‘Cemevlerini ibadetin yanında sosyal, kültürel merkeze dönüştürmeliyiz, insana dokunmalıyız-VİDEO
7-‘Sünni ulema zihniyetinin inancımızı bize anlatması mücadele etmemiz gereken bir durum’- VİDEO

8- ‘Alevi kurumlarının bünyelerinde siyasi birimler oluşturulmalı, ortak akılla hareket edilmeli’

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak