Alevi Haber Ajansi

Ankara’da ‘19-28 Aralık Katliamları’ konulu panel düzenlendi-VİDEO

PİRHA- Ankara’da, 19-28 Aralık Katliamlarına ilişkin panel düzenlendi. Panelde katliamların unutulmaması gerektiği vurgulanırken, bu katliamların insanlığa karşı işlenmiş birer suç olduğu belirtildi.

Alınteri, Devrimci Parti, DEM Parti ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), 19-28 Aralık Katliamları’na ilişkin panel düzenledi.

Hapishane Katliamı, Maraş, Çorum ve Roboski Katliamı’nın konuşulduğu panele; Avukat Kazım Bayraktar, Araştırmacı Yazar Özcan Öğüt, DEM Parti PM üyesi Kemal Bülbül ve Sosyolog Veli Saçılık konuşmacı olarak katıldı.

Panelin yapıldığı TÜM BEL-SEN konferans salonunda, “katil devlet hesap verecek, Maraş Katliamını unutma unutturma, Roboski Katliamını unutma unutturma, içeride dışarıda hücreleri parçala” afişleri yer aldı.

Kaybedilen devrimciler için saygı duruşu ile başlayan panel, Moderatör Zarife Çamalan’ın konuşmasının ardından katılımcıların konuşmaları ile devam etti.

“ÖZEL MÜLKİYETİN ORTAYA ÇIKMASI İLE CEZALANDIRMA YÖNTEMİ DE DEĞİŞTİ”

Avukat Kazım Bayraktar özel mülkiyetin doğuşu ile ceza sisteminin insanlık dışı bir hal aldığını belirterek, “Aralık ayı katliam ayı diyoruz ama katliamın denk gelmediği hiçbir ay bulamayız. Katliam, diğer adıyla toplu öldürüm, bir cezalandırma yöntemidir. Bu katliamı yapan dönemin liderleri muhalifleri, farklı inançlara sahip olanları asimile edemediği için imha yolunu seçer. Bu haksızlığın arkasında yatan sistemi hedef almamız gerekiyor, bu hedef kapitalizmdir. Özel mülkiyet ve bu cezalandırma sistemini anlatmaya çalışacağım. Bizi hayvanlardan ayıran bir çok özellik var ancak en önemlisi kendi geçim aletlerimizi üretmemizdir. Utanma duygusu, komünal toplumun cezası utandırma durumudur. Bu toplumda çok aşina olduğumuz suçların hiçbiri yoktur. Özel mülkiyetin yani devletin ortaya çıkması ile birlikte cezalandırma yöntemi de değişiyor. Özel mülkiyete geçtiğimiz zaman cezalandırma sisteminin insanlık dışına çıkmaya başladığını görüyoruz. Özel mülkiyet ile kölelik ortaya çıkmış, komünal toplumun hiç bilmediği bir şey bu. Cezalandırma sistemi, kapitalist sistem ile hapis ve tecrite dönüştü. Bugün geldiğimiz süreçte sadece Türkiye’de değil tecrit sistemi burjuva demokrasinin en geliştiği ülkelerde görüldü” dedi.

“DEVRİMCİLER CESARET NESNESİ OLMAYI TERCİH ETMİŞTİR”

Sözlerine katliamlarda hayatını kaybedilenleri saygı ile anarak başlayan Sosyolog Veli Saçılık, “19 Aralık operasyonunu bir cezaevi operasyonu olarak göremeyiz. Burada 12 Eylül’de yarım kalan işi tamamlamak istediler.Biz biliyoruz ki cezaevleri sonsuz zaferlerin veya sonsuz galibiyetlerin olduğu bir yer değildir. 19 Aralık Katliamı, Ulucanlar Katliamı ile başlamıştır. Ulucanlar Katliamının ardından mafyalar hızla harekete geçtiler. Sonra Burdur gündeme getirilmişti. Bir tanık olarak Burdur Cezaevinde ranzamın dibinde ses bombasının atıldığını hatırlıyorum. Benim sağ kolumu kopardıklarına tanığım. Sonra f tiplerinin bittiği, 5 yıldızlı otellerin geldiği söylemlerinin olduğu bir dönem geldi. Devrimciler ‘içeride dışarıda hücreleri parçala’ dediler. Devrimciler, Ekim ayında açlık grevlerine başladı. 20 cezaevinde katliamlar başladı. Bu bir katliam değil, bu bir katliamdan ziyade geçmişe bırakılmış bir direniştir. Kadınlarında öne çıktığı bir direniştir. Bu tarihsel bir direniştir. Devletin iddialarına karşı direniş hücre hücre sürdü. Devrimciler f tipinin sadece devrimcilerin sorunu olmadığını belirttiler. Bugün hala cezaevlerinde devrimciler direnişlerine devam ediyorlar. 19 Aralık’ta devrimcilerin tamamı korku nesnesi olmayı reddetmiş, cesaret nesnesi olmayı tercih etmiştir. Saray, mutlaka korku ile tanışacaktır.  Biz hayata dönüş operasyonu ismini kabul etmiyoruz, 19 Aralık bir direniştir” diye ekledi.

“KATLİAMDAN SONRA MARAŞ, ALEVİSİZLEŞTİRİLDİ VE KÜRTSÜZLEŞTİRİLDİ”

Maraş Katliamını ele alan Araştırmacı Yazar Özcan Öğüt, Maraş Katliamına ailesinin de tanıklık ettiğini belirtti. Öğüt, şunları ekledi:

“Katliamın zeminini Alevilerin gettodan kente gelişi ile ekonomide söz sahibi olmaya başlaması neden oldu. Kaybedilen bu insanlar sayılardan ibaret değiller, bir hayat hikayeleri var. Maraş’ta yaşananlara olay denmesini doğru bulmuyorum. Bu saldırılar gerçekleşirken kadın, erkek, engelli demeden insanlara saldırılıyor. Devlet, sadece sınırda kendi varlığını gösterir ancak içeri de yoktur. Bizim burada olma nedenimiz bu katliamları hatırlayıp bir daha yaşamamasını sağlamaktır. Unutmanın ölümcül bir niteliği vardır. Bu iklim hala Alevilerin ve solcuların katledilmesi konusunda hala elverişli. Maraş, katliamdan sonra Alevisizleştirildi ve Kürtsüzleştirildi.”

“ROBOSKİ KATLİAMI İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR”

DEM Parti PM Üyesi Kemal Bülbül ise Roboski Katliamını değerlendirerek, “Roboski Katliamı’nda diğer katliamlara benzer özellikler vardır. Olayları gizleme, saklama, normalleştirmeler vardı. Bu katliamın içinde devletin eli var. Recep Tayip Erdoğan, Roboski Katliamını devlet terörü olarak nitelendirmiştir. Bu teröristler kimdir? Misak-ı Milli ile yapılmak istemenin bir sonucudur bu katliam. Bu katliam politikası aynı şekilde devam ediyor. Roboski ailelerine ve olaylarına karşı çalışmalar da yapılıyor bu süreçteki yargılamaya dair çeşitli eksiklikler oldu. Hakikatleri araştırma komisyonu kurulmasını yıllardır istiyoruz. Önlemler alınmazsa katliamların devamına karşı durum devam edecektir. Roboski Katliamı Kürtlere, Kürt gençlerine karşı işlenmiş bir suçtur. İnsanlık suçlarında da zaman aşımı olmaz. Roboski insanlığa karşı işlenmiş sistematik bir suçtur” diye konuştu.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak