PİRHA- Cumhuriyetin 100’üncü yılını Aleviler ve kadınlar açısından değerlendiren DAD Kadın Meclis Üyesi Aynur Şahin, “Cumhuriyet, Osmanlı’nın Aleviliğe karşı yaptığı yok etme politikasının bir uzantısıdır. Ulus devlet kendini en çok Alevi kadınlar üzerinden inşa etti ve kadınlar cumhuriyetin öznesi değil nesnesi haline geldi” dedi.
Cumhuriyet, halkın ülke yönetiminde egemen olduğu bir devlet şekli olarak tanımlanır. Erkin tek elde toplanmasına karşı olan cumhuriyet anlayışı, Anadolu’da Osmanlı’nın tasfiyesi ile şekillendi. Saltanatın kaldırılması ile cumhuriyet ilan edildi. 100 yıl geçti. Türkiye, geride kalan 100 yılda “tek dil, tek din, tek kimlik” ile yönetildi.
100 yılda Aleviler, kırım, yok sayma ve asimilasyon uygulamalarıyla karşı karşıya kaldı. Alevi köylerine cami yapılmaya, çocuklarına zorunlu din dersi verilmeye devam edildi. Alevi sözcüğünün yasaklı olduğu 80 yıl boyunca Alevi toplumu, kendi varlığını korumak için yoğun bir çaba harcadı.
Aleviler ise ikinci yüzyıla eşit yurttaşlık, özgürlük, barış ve demokrasi özlemiyle giriyor. 1950’li yıllardan başlayarak örgütlenme çalışmalarına başlayan Aleviler, Sivas Madımak Katliamı sonrası hak, eşit yurttaşlık mücadelesini daha da artırdı.
Dergahları, ziyaretgahları, kutsal mekanları işgal altında olan Alevi toplumu, son olarak Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı eliyle dağıtılmak isteniyor.
Cumhuriyetin geride kalan 100 yılını kadınların nasıl geçirdiğini Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Kadın Meclis Üyesi Aynur Şahin ile konuştuk.
“ALEVİLER LAİKLİĞİN BEKÇİSİ HALİNE GETİRİLDİ”
Aynur Şahin, Türkiye Cumhuriyeti’nin tekçi bir sistem üzerine kurulduğunu dile getirerek, bundan en çok Alevilerin etkilendiğini belirtti.
Cumhuriyetin, Osmanlı Devleti’nin çoklu yapısından geriye kalan bütün kültürleri, inançları ve halkları tek potada eriten bir şekle dönüştüğünü söyleyen Şahin, “Aleviler açısından düşündüğümüzde inanç boyutunda yok edilmenin ilk taşları örüldü. İnanç merkezlerinin yasaklanması, kapatılması aynı zamanda bunu pekiştirdi. Osmanlı’nın Aleviliğe karşı yaptığı yok etme politikasının bir uzantısı cumhuriyet. Aleviler ulus devletin ve laikliğin bekçisi haline getirildi. Çünkü Osmanlı’da yaşadıklarını cumhuriyette yaşamamanın garantisi olarak laikliği görüyorlardı. Ancak cumhuriyet, Osmanlı’nın Aleviliğe karşı yaptığı yok etme politikasının bir uzantısı oldu” diye konuştu.
“LAİKLİĞİN VE CUMHURİYETİN ALEVİLERE BİR FAYDASI OLMADI”
Alevilerin, her ne kadar cumhuriyeti yaşadıkları baskılardan kurtulmanın bir yolu olarak görseler de pratikte öyle olmadığını kaydeden Şahin, “Alevilerin en sık dile getirdiği kavramdır laiklik ama laikliğin Alevilere bir faydasının olmadığını pratikte gördük. Nasıl bir laiklik meselesini masaya yatırmak gerekiyor” dedi.
Cumhuriyetin tekçi anlayışından dolayı Alevilere yönelik asimilasyon hamlelerinin devam ettiğinin altını çizen Şahin, şu ifadeleri kullandı:
“Dedelik ve pirlik makamının anlam ve önemine baktığımız zaman 200 yıl önceki haliyle bugünkü halinin farklı olduğunu, özellikle cumhuriyetle çok fazla değişim ve dönüşüme uğradığını, iktidarın bir bakanlığa bağlayarak kendine dedeler, pirler yaratması Aleviliği tümden eritmenin bir aracı olarak karşımıza çıkıyor. Bu süre içerisinde de Alevilerin kendi kurumlarının olmayışı, ibadet mekanlarının yasaklanması Aleviliğin içe kapanmasına yol açtı. Sonrasında kentlere göçle birlikte Aleviliğin aslında bir çeşit doğal asimilasyona uğradığı mümkün. Son 20-30 yılda kurulan cemevleri, Alevi dernekleri bunun bir nebze önüne geçti ancak bu kurumsallaşmanın içinin nasıl doldurulduğu da önemli.”
“KADINLAR CUMHURİYETİN NESNESİ HALİNE GETİRİLDİ”
Ulus devletin kendini en çok Alevi kadınlar üzerinden inşa ettiğini belirten Şahin, “Kadınlar cumhuriyetin öznesi değil nesnesi haline geldi. Ulusun anneleri haline geldiler, dilin taşıyıcısı haline geldiler. Söz söyleyen, siyasete etki eden, topluma yön veren, değiştiren kadınlar değil; yeni ulus devlet sisteminin araçları haline dönüştürüldü” dedi.
Ulus-devletin aynı zamanda cinsiyet açısından da tekçi bir formda olduğuna dikkat çeken Şahin, bu durumun günümüzde de varlığını sürdürdüğünü hatırlattı.
“İKİNCİ YÜZYIL KADINLARIN YÜZYILI OLACAK”
Aynur Şahin, cumhuriyetin birinci yüzyılının kadınlar açısından eşitsizlikle mücadele etmekle geçtiğini söyledi.
Mücadele pratiklerinin deneyimleri sayesinde ikinci yüzyılın kadınlar açısından çok daha farklı olabileceğine işaret eden Şahin, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kadınlar tüm o yaşadıkları eşitsizliği, adaletsizliği ortadan kaldırmadı. En çok alanda olan, itiraz eden, alanda olan kadınlar. Ve ulus-devletin tek cinsiyet, tek millet yapısına itiraz eden yine kadınlar ama bunun içerisinde Kürt kadın hareketine ayrıca bir yer vermek gerekir diye düşünüyorum. Türkiye’nin birinci yüzyılını hem erkek egemen bir yüzyıl olarak yaşadık hem de kadınların buna itiraz ettiği, mücadele ettiği, güçlendiği bir yüzyıl olarak gördük. İkinci yüzyıla da bu birikimle ve güçle geçiyoruz. Bu mücadele daha da güçlenerek devam ederse ikinci yüzyıl kadınların yüzyılı olacaktır diye düşünüyorum.”
Fatoş SARIKAYA- Diren KESER/ MERSİN
İLGİLİ HABERLER:
1-‘Cumhuriyet, Türklük ve Sünnilik üzerine kurgulanmıştır’
2-‘Cumhuriyet kavramında demek ki eksiklikler var ki AKP bunun sonucu’
3-‘Baskı ve asimilasyon ne kadar varsa direniş de o kadar var’
Yoruma kapalı.